| Konu: | Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 09.10.2024 |
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi’ni görüşmeye devam ediyoruz. Bu konuyu elbette her açıdan tartışıyoruz, konuşuyoruz ancak esası yakalayabiliyor muyuz; asıl soru bu. Ünlü fikir insanı İdris Küçükömer’in bir sözünü paylaşmak istiyorum. “Bu ülkede yoksul evlerde milyonlarca sinirli, hırçın ve problemli çocuk yetişiyor. Ben hayata onların gözüyle de bakmaya çalışıyorum. Siz bakmıyor musunuz?” diyor İdris Küçükömer. Kıymetli vekiller, gençlerimiz hırçın, gençlerimiz huzursuz, gençlerimiz umutsuz, gençlerimiz mutsuz, gençlerimiz uyuşturucu bataklığına saplanıyor, kumar sarmalına düşüyor, cinayete kurban gidiyor. Organize suç örgütleri karanlık pusularda evlatlarımızı tuzaklarına düşürmek için ellerini ovuşturarak bekliyor. Peki, biz gençlerimizi nasıl koruyacağız, geleceğe umutla bakmalarını nasıl sağlayacağız? Cevabı, aslında şu anda tartıştığımız konuyla doğrudan ilgili; öğretmenlerimizle sağlayacağız değerli milletvekilleri. Öğretmenlerimiz, evlatlarımızın sadece akademik başarılarını değil, aynı zamanda manevi, sosyal ve duygusal gelişimlerini de destekleyen rehberlerdir. Bir öğretmen, tahta başında sadece ders anlatmaz, aynı zamanda öğrencilerine doğruyu yanlıştan ayırma becerisini kazandırır, empati kurmayı öğretir, özgüvenlerini arttırır ve gelecekte karşılaşacakları zorluklarla nasıl başa çıkacaklarını öğretir. Öğretmen, anadır, babadır, ustadır, yol gösterendir. Öğretmen, uğruna kırk yıl köle olunacak olandır. Kanun teklifinin 27'nci maddesini görüşüyoruz. Ne var 27'nci maddede? Akademinin görevleri. Millî Eğitim Akademisi yanlış bir uygulamadır. Akademinin kamuoyunda şu andaki algısı şu: İktidar kadrolaşmak mı istiyor, öğretmenin üzerinde bir disiplin sopası mı tutmak istiyor? Bu kaygıyı dikkatlerinize sunmak istiyorum. Ayrıca soruyorum: Allah aşkına, fakülteyi bitiren bir öğrencinin sonradan tekrar Akademi eğitimine zorunlu tutulması olacaksa fakülteler ne işe yarayacak? “Nitelikli eğitim için nitelikli öğretmen” ilkesi üzerinden hareket ediliyor ama bunun için bir şeye daha ihtiyaç var değerli milletvekilleri: Nitelikli iktidar. Ne demek nitelikli iktidar? Bir reform yaparken toplumda karşıtlık duygusunu oluşturmadan yenilik ortaya koyabilen iktidar demek; var olan kurumları kökten yıkmayan, kökten reddetmeyen iktidar demek. Sayın Cumhurbaşkanımızın da çok sık vurguladığı “Kökleri mazide, dalları atide.” yani geçmişin tecrübelerini reddetmeden geleceğe hazırlık yapan bir iktidar demek. Olması gereken şudur: Fakülte kontenjanlarının ihtiyaca göre sınırlandırılması, fakülte eğitimlerinin iyileştirilmesi, uygulamalı staj eğitimlerinin iyileştirilmesi, objektif kriterlere dayalı bir KPSS sınavının yapılmasıdır. Sendikalardan ve öğretmenlerimizden gelen bazı notları paylaşmak istiyorum. Öncelikle, 1’den fazla öğretmen tanımı olmamalı. Ücretli, sözleşmeli, kadrolu öğretmen olmaz. Öğretmen sadece öğretmen olmalı ve kadrolu öğretmen olmalı. Öğretmen maaşları, öğretmenlerimizi tatmin etmeli; göreve başlama ve yükselmelerde mülakatlar kaldırılmalı, ehliyet ve liyakat esas alınmalı; öğretmenler arasındaki zorunlu ders saatlerindeki adaletsizlikler giderilmeli; öğretmenlerimiz sadece ders anlatma robotları gibi görülmemeli; öğretmen için müstakil bir disiplin yönetmeliği oluşturulmalı. Önemli bir konuya dikkat çekmek istiyorum: Millî Eğitim şube müdürlerimiz, ilçe Millî Eğitim müdürleri, il Millî Eğitim müdür yardımcıları, Millî Eğitim müfettişleri şu anda okul müdürlerinden daha düşük maaş alıyorlar. Sebebi ne? Başöğretmenlik tazminat hakkından yararlanamıyor olmaları. Kanunun ilk hâlinde sanırım bu madde vardı, Bakanlıkta hazırlanan hâliyle sonradan çıkarıldı diye düşünüyoruz. Bu aradaki hakkaniyetsizliğin de giderilmesi gerekir, bu kurumlara da başöğretmenlik tazminat hakkı verilmesi gerekir; bunu da ifade ediyorum. Bir de Anadolu öğretmen liselerinin tekrar açılması gerektiğini ifade etmek istiyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Şahin. İSA MESİH ŞAHİN (Devamla) – Bir hususa daha dikkat çekmek istiyorum: Sayın Millî Eğitim Bakanının çok talihsiz bir açıklaması oldu, “Dünyanın hiçbir tarafında bu kadar büyük bir öğretmen kitlesi kamu tarafından fonlanmıyor.” dedi. Bu bakış açısını reddediyorum. Bir kere "fonlama" ibaresinin kendisini de reddediyorum. Yani eğitim masraflarının karşılanmasından bahsediyoruz Sayın Bakan, şunu unutmayın: Gerekiyorsa sofraya bir tabak daha az konulur ama çocuklarımızın geleceğinden kısılmaz, kısılmamalı. Her şeyden tasarruf olur ama eğitimden tasarruf olmaz. Son olarak şunu da ifade edeyim: Ben buradan mülakatları çok sık dile getirdim. Sayın Bakanım Mahmut Özer, sizin bir sözünüz vardı gençlere; sizin yapmanız gereken, şu andaki mevcut Millî Eğitim Bakanının yakasına yapışmak "Biz söz verdik, siz neden kaldırmıyorsunuz." demektir. Gençlerimiz sizden bu adımı beklemektedir. Ben de bunu buradan zikretmeyi görev olarak görüyorum. Sizleri saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)