| Konu: | Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 09.10.2024 |
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Herkese merhaba, iyi akşamlar. Konumuz eğitim ama ben insan hakları ihlaliyle ilgili, insan yaşamıyla ilgili birkaç gün önce Ağrı Doğubayazıt'ta yaşanan, Kürt coğrafyasında yaşanan dört olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Şu gördüğünüz arkadaşımız 25 Eylül’de Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde koyunlarını otlatmak üzere evden ayrılır ve gece eve dönmeyince köylüler giderler, askerî alana yakın bir yerde ensesine kurşun sıkılmış ölü bir şekilde bulunur. Bunun adı Ömer Deniz, 25 Eylül’de… Bizim bütün çabalarımız… Aile ve hukukçular seferber oldular ama ne yazık ki dosyada gizlilik kararı var. Şimdi, öldürüldüğü yer askerî alanın hemen yanı başında; orada kuş uçsa tespit edilir. Hani eski bir bakan vardı ya, söylüyordu “Biz onların ayakkabı numarasını bile tespit ediyoruz.” diye, peki, şu Ömer’i öldürenleri neden tespit etmiyorsunuz? Neyi saklıyorsunuz Allah aşkına? Yani yargıçlar bu katilleri aklamak üzere ne yapmak istiyorlar? Sürekli gizlilik, gizlilik, gizlilik. Çünkü ölen Kürt. O coğrafyada Kürtler ölüyorsa yargıçların bir görevi var; olayın üstünü örtmek! Hemen, bunun dışında, bakın, Servet Turgut, Van’da helikopterle alınıp götürülüp ve helikopterden atıldıktan sonra ölen biri. Bunu ne yaptılar biliyor musunuz sayın milletvekilleri? Bu dosyaya da gizlilik kararı aldılar ve sadece bunu haber yapan gazeteciler yargılandı; bu dosyada da gizlilik kararı var. Hemen… Sürmi İnce, bu anne, Hakkâri Yüksekova’da göğsünden vurularak öldürüldü ve uzman çavuş, silahıyla yakalandı, yedi gün içeride kaldı, sonra bu dosyada da ceza yok. Ne yaptılar biliyor musunuz? Yedi gün sonra bıraktılar, şu anda o uzman çavuş bu ülke adına Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapıyor çünkü ölen Kürt ve öldürenin rütbesi belli, silahı belli. Burada da gizlilik kararı var ve ceza yok. Yine aynı noktada, yine Hakkâri’de Sertip Şen koyunlarını otlatırken kurşunlanıp öldürülüyor yine askerî kışlanın önünde. Oradan kuş uçsa tespit ediyorsunuz, insanlar öldürülüyor ama sesiniz sedanız çıkmıyor ve yargıçlar ne yapıyor? Gizlilik kararı alıyorlar, belli bir süre sonra dolduruyorlar ve buralardan ceza çıkmıyor, katiller ellerini kollarını sallıyorlar ve dönüyorlar, diyorlar ki: “Biz sizinle kardeşiz.” Defolun oradan be! Ayıp ya, günahtır ya! Daha önce ne oluyordu, biliyor musunuz? Şiddetin yoğun olduğu dönemlerde çobanlar öldürülüyordu, çobanın yanına bir silah koyuyorlardı, birkaç mermi, dönüyorlardı “Bir terörist silahıyla birlikte etkisiz hâle getirildi.” Şimdi, geldiğimiz noktada artık onu söyleyemiyorsunuz. Oralarda çatışma yok. Ne yapıyorsunuz? Öldürüldüğü zaman derhâl yargıçlar devreye giriyor ve gizlilik kararı alıyorlar. Bu coğrafyada Kürt’ün yaşama şansı yok, bu coğrafyada Kürt’e adalet uygulanmıyor. Şimdi soruyorum oradaki yargıçlara: Bu Ömer’i katledenleri niye bulmuyorsunuz? Ömer’in ailesinin feryadını, hukukçuların feryadını niye duymuyorsunuz? Ey Parlamento, siz niye duymuyorsunuz? Ey medya, gece gündüz ekranlarda bize hakaretler ve küfürler yağdıranlar; siz neden duymuyorsunuz? Ey vekil arkadaşlarımız, siz duydunuz mu, medyada bir kibrit kutusu kadar Ömer’in ölümü yer aldı mı? Almaz çünkü Ömer bir Kürt, Ömer… “En iyi Kürt, ölü Kürt’tür.” onun için öyle davranıyorlar. Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)