GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:5
Tarih:09.10.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA HALİDE TÜRKOĞLU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kadına yönelik şiddet ve katliamlar karşısında yapılan acil eylem çağrılarına sessiz kalan iktidarın buna dair yirmi iki yıllık pratiklerinin araştırılması için verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Bu vesileyle, başta kadınlar olmak üzere tüm halklarımızı selamlıyorum. Ayşenur ve İkbal şahsında erkek devlet şiddetiyle katledilen, kaybettirilen tüm kadınları anarak sözüme başlamak istiyorum. Evet, kadına yönelik şiddete karşı mücadelede bu iktidarın yirmi iki yıllık pratiklerinin araştırılmasını istiyoruz. Bizler bu pratiklerin ne olduğunu çok iyi biliyoruz; elbette ki bizzat biz kadınların yaşamlarında yarattığı tahribattan, yıkımdan biliyoruz. Bu iktidarın kadına yönelik şiddetle mücadeledeki politikaları kadınlara karşı işlenen suçlar pratiğidir. Evet, bu iktidar yirmi iki yıl boyunca kadınlara karşı suç işledi, kadınların kazanımlarına saldırarak suç işledi, kadın katillerini cezasızlık politikalarıyla, iyi hâl indirimiyle cesaretlendirerek suç işledi; her bir maddesiyle kadınların yaşamlarını güvence altına alan İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilerek, nafaka hakkına göz dikerek, kadınların içerisinde katledildiği aileyi kutsayarak, 6284’ü uygulamayarak sistematik bir şekilde bu suçları işledi ve işlemeye devam ediyor. Bakın, sadece eylül ayında 42 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Araştırma önergemizde de belirttik; en az 20 kadın ölümü şüpheli olarak kayıtlara geçti. Bunlar kadın örgütlerinin verileri, bu devletin, bu iktidarın verileri değil. Bu ülkede 2010 yılı ile 2024 yılının Ekim ayı arasında 4.255 kadın cinayeti yaşandı. Son yedi yılda 1.441’i şüpheli olmak üzere, 2010’dan bu yana gerçekleştirilen kadın cinayetleriyle birlikte toplamda 5.696 kadın katledildi. Sadece bu yılın on ayında 296 kadın katledildi, 184 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Bu Mecliste, bu Genel Kurulda kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında defalarca verdiğimiz önergeler, kanun teklifleri bizzat AKP, MHP sıralarında oturanlar tarafından oy birliğiyle reddedilmiş oldu. Bu cinayetlerin önlenmesine dair sunulan önergeler katledilmek istemeyen kadınların sesiydi, talebiydi; bu sese, bu talebe sessiz kalan, ret oyu kullanan herkes bu cinayetlerden sorumludur, Ayşenur Halil’in, İkbal Uzuner’in katledilmesinden sorumludur. Bu fotoğrafa iyi bakın, bu yüzleri sizlere unutturmayacağız, İstanbul’da yaşanan bu vahşeti unutmayacağız. Sizin iktidarınız döneminde, tam da o “sıfır tolerans” diyenlerin iktidarı döneminde katledildiler. Sizin iktidarınız döneminde 8 yaşındaki Narin Güran katledildi; sizin iktidarınız döneminde 2 yaşındaki Sıla bebek istismara uğradı ve maalesef ki yaşamını yitirdi. Yine, Van’da Rojin Kabaiş hâlâ kayıp. “Rojin Kabaiş nerede?” diye soruyoruz, bir cevabınız var mıdır? Kadınlar ve çocuklar sadece evde katledilmiyor; sokakta, okulda, her yerde erkek devlet şiddetinin hedefi hâlindeler. Her yer suç mahalli; her yer sizin politikalarınızın bu ülkeyi, bu toplumu ne hâle getirdiğini gösteriyor. İyi bilinsin ki Ayşenur’un, İkbal’in katili sadece Semih Çelik değildir, bu katilleri besleyen, cesaretlendiren politikaları hayata geçiren, kadını koruyan yasaları uygulamayan, bu yasalara saldıran siyasi iktidar bu suçun da ortağıdır. Ne olacak şimdi? Katil kendini öldürdü, ortada ceza alacak biri kalmadı, öyle mi? Buna izin vermeyeceğiz. Çünkü bizler şunu çok iyi biliyoruz ki bu cinayetin arkasındaki erkek egemen, cinsiyetçi, ırkçı, militarist zihniyet yok olmadan kadına yönelik şiddet ve katliamlar da son bulmayacak. Bizler bu düzenin böyle gitmesine izin vermeyeceğiz. Yargı ve kolluk iktidarın politikalarına isyan eden kadınları, iktidarı eleştirenleri anında cezaevine göndermek için 7/24 çalışırken katillerin elini kolunu sallamasına barikat olmuyor. Şiddeti önleyecek tedbirleri uygulamak yerine, sanki bu ülkede kadına yönelik şiddet suç değilmiş gibi davranmalarını kabul etmiyoruz. Kadına yönelik şiddet ve katliamlara karşı “…”(*) sloganıyla Bolu’da sokağa çıkan kadın öğrencileri tehdit eden, “Barındırmayacağız.” diyen milletvekili şahıs da şunu çok iyi bilsin ki bu tehditlere boyun eğecek tek bir kadın yoktur. Ben buradan teşhir ediyorum, uyarıyorum. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Tamamlayın lütfen. HALİDE TÜRKOĞLU (Devamla) – Bolu'daki kadın öğrencilerin başına gelecek en küçük bir saldırıdan Bolu MHP Milletvekili sorumludur. Gençlere verdiğiniz vaat sadece şiddet ve nefret söylemi, öyle mi? Ve yine belirtiyorum ki “…”(*) felsefesi sizin ağzınıza alamayacağınız, terörize edemeyeceğiniz kadar büyük bir felsefedir. Bu felsefe bugün sadece bu toprakların değil, dünyadaki tüm kadınların mücadelesini birleştiren yolun adıdır. Şimdi, kadın cinayetlerinin kadın kırımına dönüşmesinde en büyük payı olan iktidarı uyarıyoruz: İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönün. Kadın mücadelesinin ortak kazanımı olan, yazarken ödediği bedel hayatları olan, neyin yapılmadığında cinayetin, şiddetin arttığını söyleyen 6284 sayılı Kanun’u etkin bir şekilde uygulamak zorundasınız. Uygulamadığınız her an kadınlar ve çocuklar şiddetin hedefi hâline geliyor. Bugün kent kent, sokak sokak kadınlar ve gençler faillerin adalet saraylarında korunduğunu, kollandığını, aklandığını biliyor ve isyan ediyor. Yasaları etkin bir şekilde uygulatmak için… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) HALİDE TÜRKOĞLU (Devamla) – Başkan, bir dakika daha alabilir miyim? BAŞKAN – Vermiyoruz. HALİDE TÜRKOĞLU (Devamla) – Lütfen… “…” (*)(DEM PARTİ sıralarından alkışlar)