GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tekirdağ’ın Malkara ilçesinde 2 yaşında hayatını kaybeden Sıla bebeğin vefatını sadece aile içi şiddet veya ensest olarak görmeyerek bunun arkasındaki derin ve korkunç tablonun araştırılması gerektiğine, Türkiye’nin geçen yılki çocuk karnesine, taşımalı eğitimin yapılmadığına, bu ülkenin kadınlarının göz göre göre katledildiğine, Türkiye’nin çok ciddi bir şiddet sarmalıyla karşı karşıya olduğuna, bu şiddet sarmalını tırmandıran risk faktörlerine, uyuşturucu kullanımındaki artışa ve Suriyelilere usulsüzce verilen vatandaşlıkların iptaliyle ilgili Danıştaya yaptıkları müracaata ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:5
Tarih:09.10.2024

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Çok teşekkür ediyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. İki gün önce Tekirdağ'ın Malkara ilçesinde 2 yaşındaki Sıla bebek yaşadığı şiddet ve cinsel istismar sonucunda bir aydır tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Türkiye için derin bir üzüntü, derin bir ızdırap. Bunu bir aile içi şiddet veya bir ensest olarak görmemek lazım. Hemen hemen buna benzer bir olayı 22'nci Dönemde de yaşamıştık ve o zaman hazırladığım dosyayı zamanın İçişleri Bakanına vermiştim ve o zamanki Bakan Aksu bu olayın üzerine gittiğinde olayda uluslararası çocuk pornografi çetesinin olduğunu ortaya çıkarmıştı. Tabiatıyla bu tür olayları bir cinsel istismar, tabii ki bu da çok büyük bir vahşet ama bununla sınırlı görmemek ve arkasındaki derin ve korkunç tabloyu araştırmak son derece önemli diyorum ve bu konuda mevcut İçişleri Bakanını da bir kez uyarmak istiyorum. Değerli arkadaşlar, çocuk, bir devletin teminatıdır, bir ülkenin istikbalidir ve milletin yarınlarıdır. Geçen yılki çocuk karnesine baktığımızda korkunç bir tabloyla karşılaşıyoruz. Elimizdeki rakamlar rastgele rakamlar değil, TÜİK’in rakamları, resmî rakamlar. Tam 540 bin çocuğumuz geçen yıl yani 2023'te güvenlik ve yargı makamlarıyla tanışmışlar. 250 bin dava açılmış ve 263 bin çocuğumuz sanık yani suça sürüklenmiş. Korkunç bir tablodan bahsediyoruz; 263 bin çocuğumuz hakkında dava açılmış yani bunlar suça sürüklenmişler. İçlerinde uyuşturucu var, gasp var, hırsızlık var, yaralama ve buna benzer pek çok suç söz konusu ve maalesef 243 bin yavrumuz da mağdur. Bunların 134 bini yaralanmış ve en vahimi de tam 26 bin yavrumuza cinsel istismar yapılmış; bu çok vahim bir tablo. Yani bu ülkede her gün 71 çocuğumuza, 71 yavrumuza cinsel istismar yapılmış. Bu, aslında Türkiye’nin içinde bulunduğu vahameti ve nereye gittiği konusundaki göstereceği işareti anlamak açısından son derece önemli. OECD rakamlarını konuştuk ama yani bu salonda, Meclis çatısı altında defalarca söylendi, bir kere daha tekrar edeceğim. Bakın, OECD’nin açıklamış olduğu resmî rakamlara göre, Türkiye'deki her 100 çocuktan 25’i, her 4 yavrudan 1’i akşam yatağa aç gidiyor ve sabah yataktan aç kalkıyor ve okuluna da aç gidiyor. Bu, son derece vahim, son derece ciddi bir durum. Sefaletten, yokluktan ve açlıktan dolayı -bu da Millî Eğitim Bakanlığının resmî rakamları- 500 bin çocuğumuz okuldaki kaydını sildirmiş ama ne kadar çocuğumuz fakirlikten ve yoksulluktan dolayı okula kaydını yaptırmadı, onu da bilmiyoruz ama tüm sayının, tüm rakamın 1 milyonu geçtiğini tahmin edebiliriz. Bu da Türkiye’nin ne kadar ciddi bir riskle ve tehditle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Tabii, okullardan ayrılan çocuklarımız ne yazık ki çocuk işçi olarak çalıştırılıyorlar, en azından bir kısmı böyle. Bakın, 2024'ün ilk altı ayında bu ülkede 33 yavrumuz iş kazasında hayatını kaybetmiş. Son derece ciddi, son derece vahim bir tablo. Keza, daha da vahimi, 31 yavrumuz 2024'ün ilk altı ayında intihar etmiş. Küçücük yaşında, hayatına yeni başlayan küçücük çocukların intiharı düşünebiliyor olması ve 31 çocuğun altı ay içerisinde intihar ettiği gerçeği Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu göstermesi açısından son derece önemli. Tabii, bakın, geçtiğimiz günlerde Balıkesir'e gelen belgelerden biliyorum, Türkiye'de de buna benzer belgelerin olduğunu da veya Bakanlığın bu belgeleri Türkiye'nin her yerine gönderdiğini de biliyorum; artık taşımalı eğitim yapılmıyor. Balıkesir'de çocuklar kasabalarına köylerden, evlerinden taşınamaz durumda ve maalesef toplu taşıma da olmadığı için çocuklar okullarına gidemez durumda. Millî Eğitim Bakanı bir çözüm bulmuş, “Gidin oradaki yurtlarda kalın.” diyor. Bu 12-13 yaşında çocuklara yapılabilecek bir eziyet değil, bu çocuklara bu eziyeti hiç kimsenin reva görmeye hakkı yok. Her şeye para buluyorsunuz, çocukların okullarını temizlemeye, tuvaletlerini temizlemeye, karnını doyurmaya ve onları köylerden kasabalara taşımaya para bulamıyorsunuz; bu kabul edilemez bir durum. Tabii, çocuklarda durum böyle, kadında da aslında bundan aşağı bir durum söz konusu değil. Son on yıl içerisinde Türkiye’de tam 5 bin kadın katledilmiş, bu korkunç bir tablo. Savaşta değiliz, başka bir dramatik olay yaşamıyoruz, bu ülkenin kadınları göz göre göre katlediliyor. 2024’ün 27 Şubatında sadece bir günde 8 kadın bu ülkede katledildi ve bu ülkede kadından sorumlu Bakan, çocuktan sorumlu Bakan “Bu işin kökünü kazıyacağız.” demekten başka bir işe yaramıyor, bu da son derece vahim bir tablo. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun Sayın Çömez. TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Teşekkür ediyorum. Sadece Türkiye’deki adalet saraylarıyla övünerek “Dünyanın en büyük adalet saraylarını yaptık.” diyerek bu işi çözemezsiniz veyahut da topladığınız çakarlı araçları, binlerce çakarlı aracı enkaz hâline getirdiğiniz havaalanının pistlerine park ederek “Bakın, ne kadar çok aracımız var.” diyerek Türkiye’de güvenliği sağlayamazsınız. Eğer böyle devam ederse Türkiye’nin önünde çok daha riskli yıllar olacaktır, bunun ikazını yapıyorum. Hatırlayacaksınız “Bir kereden bir şey olmaz.” diyen bir siyasetçi vardı, bir Bakan vardı bu ülkede ama 1 kere değil 26 bin kere oldu hem de sadece bir yıl içerisinde. Yine “Kadın ve erkek eşit olamaz; bu, fıtrata aykırıdır.” dedi iktidar sahipleri. “Kadın çalışmayı tercih ederek fuhşa hazırlık yapıyor.” dedi yine iktidar sahipleri ama görüyoruz ki bunu diyen zihniyet 5 bin kadının bu ülkede katledilmesine mâni olamadı. Geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin gündemine gelen önemli şiddet olaylarına tanık olduk. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Buyurun Sayın Çömez. TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Maalesef Türkiye çok ciddi bir şiddet sarmalıyla karşı karşıya. Bu, hepimizin üzerine düşen bir sorumluluk ve topyekûn mücadele etmemiz gereken ciddi bir tehdit, ülkenin yarınlarını tehdit eden çok ciddi bir durum. Giderek artan ekonomik kriz, giderek derinleşen ekonomik kriz, eğitim ve sosyal politikalardaki yetersizlik, yargı ve güvenlik sistemindeki aksaklık, sosyal medya etkisi, toplumsal kutuplaşma, psikolojik sorunlar ve giderek artan uyuşturucu kullanımı ve maalesef entegrasyon problemleri, göç problemleri Türkiye'deki bu şiddet sarmalını tırmandıran risk faktörleri. Bunların üzerine topluca gitmek ve yıllara sâri çok gerçekçi politikalar üretmek zorundayız. Aksi hâlde, bu böyle devam ederse insanlar sokağa çıkamaz hâle gelecek. Bakın, kadınlarımız artık sosyal medyada veya on-line satış sitelerinde kendilerini koruyacak biber gazı aramak durumunda kaldılar ve son birkaç hafta içerisinde biber gazı fiyatlarında inanılmaz bir fiyat artışı ve enflasyonla karşı karşıyayız. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Çömez. TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Az önce uyuşturucudan bahsettim, bu ülkedeki şiddetin temel problemlerinden bir tanesi olan uyuşturucudan bahsettim. Afganistan’dan gelen, Afgan göçmenlerin sırtında taşıdığı çantalarla gelen efedra bitkisinden oluşturulmuş metamfetamin bu ülkeyi zehirliyor ve maalesef, şu anda gençlerimiz metamfetaminin esareti altına girdi. Balıkesir'de en fazla karşılaştığım talep, ailelerden gelen talep “Çocuklarımız metamfetamine düçar oldular, ne olursunuz bir tedavi merkezi bulun.” şeklinde. Tabiatıyla buna bir çare bulmak ve gecikmeden bir çözüm bulmak son derece önemli bir sorumluluk. Tabii, metamfetamin dışında, Türkiye, maalesef, küresel uyuşturucu baronlarının da bir merkezi hâline geldi. Daha birkaç gün önce, Türkiye'den ayrılmış bir gemide İspanya açıklarında tam 4 bin kilogram kokain bulundu. Geçen yıl yani 2023 yılında ortaya çıkan kokain Türkiye'den kaynaklanmış ve yurt dışında yakalanmış kokain miktarı 9 bin kiloyu bulmuş durumda. Bu, son derece vahim. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Bitiriyorum Sayın Başkanım. BAŞKAN – Tamamlayın lütfen. TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Sadece metamfetamin kullanımı riski değil, kokainin kullanımı ve kokainin Türkiye üzerinden dünyaya dağıtımı konusunda da büyük bir risk ve tehditle karşı karşıyayız. Partimiz geçtiğimiz günlerde göç sorunuyla ilgili Danıştaya bir başvuruda bulundu, Genel Başkanımız marifetiyle partimiz adına bir başvuruda bulunuldu. 1927 yılında çıkarılmış bir yasayla Türkiye'de Suriyelilerin mülk edinme imkânı yok ancak bu yasa yok farz edilerek 10 binlerce -şu anda rakam 250 bini buldu, tahmin ediyorum- Suriyeliye usulsüz vatandaşlık verildi. Biz bu konuda Danıştaya bir müracaatta bulunduk. Bütün Türkiye'ye buradan çağrıda bulunuyorum: Herkesin böyle bir bireysel müracaat hakkı var. Bu hakkı kullansınlar, bu hakkı yerine getirsinler ve Türkiye'de usulsüz verilmiş, yasa dışı verilmiş bu vatandaşlıklarla ilgili yasal süreci tamamlasınlar diyorum ve buradan bütün Türkiye'ye saygı ve sevgilerimi sunuyorum.