GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ARDAHAN MİLLETVEKİLİ. ENSAR ÖĞÜT'ÜN, (6/2,41,42,60,67,86,95,97,117,118), TOKAT MİLLETVEKİLİ REŞAT DOĞRU'NUN, (6/54,55,57,58) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER'E SÖZLÜ SORU ÖNERGELERİ İLE GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER'İN CEVABI
Yasama Yılı:2
Birleşim:5
Tarih:11.10.2011

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, son birkaç gün içerisinde Antalya, Denizli, Manisa başta olmak üzere Ege, Marmara, Akdeniz bölgelerimizdeki bazı illerde vuku bulan sel, dolu, taşkın, hortum gibi tabii afetler nedeniyle tüm milletimize geçmiş olsun dileklerimi sunmak istiyorum. Antalya'da altı tane maalesef kaybımız var. Bunun üç tanesinin cesedine ulaşıldı, Serik İlçesi Haskızılören Köyü'nde, ikisinin kimliği tespit edildi, birinin henüz kimliği tespit edilemedi. Allah'tan rahmet diliyorum ve ailelerine, milletimize başsağlığı diliyorum. Denizli'de yine bir kayıp vatandaşımız var. Manisa ilimizde de iki tane kayıp vatandaşımız var. Bunlarla ilgili tabii, arama çalışmaları sürdürülmektedir.

 

Söz konusu afet bölgelerinde il valilerimizin koordinasyonunda gerekli tüm kamu kurum ve kuruluşları, bütün ilgili daireler üzerlerine düşen görevi şu anda yapmaktadırlar. Gerek kısa vade içerisinde yapılabilecek kurtarma çalışmaları gerek vatandaşlarımızın çok acil ihtiyaçlarının giderilmesi gerekse orta vadeye dönük olarak hasar tespit çalışmaları şu anda yapılmaktadır.

Antalya ilimizden Başbakanlık Acil Durum Genel Müdürlüğümüze 1 milyon liralık bir nakit para talebinde bulunulmuş ve bu, Antalya Valiliğimiz emrine gönderilmiştir. Birkaç saat önce de Muğla vilayetimizden yine 500 bin lira civarında bir nakdî para talebinde bulunulmuş, o da karşılanıyor. Diğer vilayetlerimizle ilgili olarak da gelen talepler tabii ki değerlendiriliyor.

Allah'tan bu tür? Tabii, bu doğal bir afet. Biraz önce burada oturumu izlerken de yine sesler geliyordu. Biraz önce Ankara'da da bir dolu yağışı vuku buldu, sesler geldi.

Tabii, Bakanlığımla ilgili olarak da özellikle gerek tarım alanları, sera bölgeleri gerek açıkta yetiştirilen sebze ve meyve alanlarında vuku bulan hasarlar var, onlarla ilgili tespitler yapılıyor. Bizim, tabii, şu ana kadar özellikle Antalya'nın Serik, Aksu ve Manavgat ilçelerinde tespit ettiğimiz; Serik'te 10 köyde 300 çiftçi, 3.700 dekar açık alan, 200 dekar kapalı alan; Aksu ilçesinde 16 köyde 950 çiftçi, 40 bin dekar açık alan, 2 bin dekar kapalı alan; Manavgat ilçesinde de yine balık yetiştiriciliğinde kullanılan havuzlar ile bazı küçükbaş hayvanlar ve depolanmış ürünlerin hasar gördüğü ilk belirlemelere göre tespit edilmiş. Bunlarla ilgili, tabii, önümüzdeki dönemde kesin tespitler yapıldıktan sonra, yasaların elverdiği ölçüde, imkânlarla, Hükûmetimizin, devletimizin imkânlarıyla bu konuda vatandaşlarımızın yaraları sarılacaktır.

Yine, keza Denizli ili Çameli ilçesinde sel felaketi dün vuku bulmuş ve dört köyde yine özellikle balık yetiştiricilerinin 500 dekar tarımsal alanda bir zararı olduğu tespit edilmiş. Yine bazı büyükbaş ve küçükbaş hayvan kayıpları, telafatı söz konusu olmuştur.

Manisa Aksihar'da Yeğenoba köyünde özellikle 2 bin ila 3 bin civarında zeytin ağacının yerinden söküldüğü, zarar gördüğü tespit edilmiş. Gördes Kayacık beldesinde de yine bir tünelin çöktüğü tespit edilmiştir.

Şimdi, bunlar, tabii Tarım Bakanlığıyla ilgili bizim ilk tespitlerimiz ama kuşkusuz, diğer bakanlıklarımızın, diğer ilgili birimlerimizin sorumluluğundaki dairelerde, sektörlerde de sorunlar meydana gelmiştir. Gerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızla ilgili gerek Orman ve Su İşleri Bakanlığımızla ilgili gerekse Ulaştırma vesaire diğer bütün bakanlıklarımızla ilgili, onların çalışma alanına giren konularda meydana gelen hasar tespitleri yapılıyor ve bunlarla ilgili çalışmalar yapılıyor.

Ben, bu vesileyle bir daha milletimize başsağlığı diliyorum ve Allah'tan bir daha bu tür doğal afetlerle karşılaşılmamasını temenni ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün huzurunuzda bulunmamın önemli sebeplerinden bir tanesi bana tevdi edilen sözlü soru önergelerini cevaplama ihtiyacıdır.

Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt'ün İçişleri Bakanımız Sayın İdris Naim Şahin'e yöneltmiş olduğu bir sorusu var, bu ilk soru olması hasebiyle, müsaadenizle onu başlangıç itibarıyla cevaplamak istiyorum.

Göle ilçesi Balçeşme köyündeki su sorununa ilişkin olarak Sayın Ensar Öğüt'ün sorusuna cevaben İçişleri Bakanlığımızca hazırlanan cevap şu: Ardahan ili Göle ilçesi Balçeşme köyünde Valilikçe yaptırılan incelemede, soru önergesinde iddia edilen herhangi bir hususun söz konusu olmadığı, bahse konu su deposunun sağlam olduğu ve köyün içme suyunda da bir sorun bulunmadığı anlaşıldığı yine Ardahan Valiliğimiz tarafından yapılan tespitle İçişleri Bakanlığımız tarafından hazırlanan cevaptır bu. Bunu bu şekilde bilgilerinize sunmak istiyorum.

 

Sayın Ensar Öğüt'ün 6/41, 6/42, 6/60, 6/67, 6/86, 6/95, 6/117 ve 6/118 sayılı soruları birbirine yakın veya benzer mahiyette bulunduklarından dolayı da bunlarla ilgili alt başlıklar itibarıyla bu sorulara cevap vereceğim değerli milletvekilleri.

Sayın Öğüt'ün, Kars'a et kombinası açılıp açılmayacağına ilişkin sorusuyla ilgili olarak: Türkiye genelinde Et ve Balık Kurumuna ait 10 adet et kombinası bulunuyor. Bunun 5 adeti Ağrı, Bingöl, Diyarbakır, Erzurum, Van, doğu ve güneydoğu bölgelerimize hizmet vermektedir. Bildiğiniz gibi, bunların tamamı 1990'lı yılların başında özelleştirme kapsamına alınmış ve 28 civarındaki kombina da özelleştirilmişti. 2005 yılında Hükûmetimiz bu uygulamanın bir yanlış uygulama olduğunu ve dolayısıyla da Türkiye'de hayvancılıkla ilgili KİT'lerin esasen, eğer özelleştirilecekse, en sona bırakılması gerektiği gerçeğinden hareketle biz de özelleştirme kapsamından çıkarıp Et ve Balık Kurumu kombinalarını, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımıza bağlamak suretiyle, epey de yatırım yapmak suretiyle -ki 100 milyona yakın bir yatırım yapıldı bu kombinalara- ve bunları biz tekrar hizmete açtık, üstüne yenilerini de tabii, ilave ettik. Et ve Balık Kurumunun hâlihazırda 10 adet kombinası var ve 10 adet kombinayla birlikte Türkiye'de gerek üreticilerin yetiştirdikleri hayvanların kesimiyle ilgili pazar oluşturma gerekse piyasadaki et fiyatları dengesini regüle etmek maksadıyla da iki yönlü bir hizmette bulunmakta, sektöre de oldukça ciddi katkı sağlamaktadır.

Hâlihazırda, Et ve Balık Kurumunun Kars ilindeki et kombinasıyla ilgili bir çalışması yok ama önümüzdeki aylarda, yıllarda, bu yapılacak olan çalışma neticesinde eğer mutlaka Kars'a da bir Et Balık Kurumu kombinası açılması gerekiyorsa veya kiralamak suretiyle orada bir işletme çalıştırılması gerekiyorsa o da ayrıca değerlendirilecektir.

Sayın Öğüt'ün, hayvanlardan insanlara geçen hastalıklara ilişkin sorusuyla ilgili olarak da bildiğiniz gibi değerli milletvekilleri, ihbarı mecburi hayvan hastalıkları ve bildirimine ilişkin bir yönetmeliğimiz var. Burada, özellikle hayvanlardan insanlara geçen hastalıklar tespit edilmiş, belirlenmiş ve bu hastalıklar içerisinde yer alan, özellikle insan sağlığını da toplum sağlığını da ilgilendiren yani sadece hayvanlarda, hayvanlar arasında problem yaratmakla kalmayıp yani ekonomik bir kayba yol açmakla kalmayıp aynı zamanda insanlara da o hastalıkları bulaştıran birtakım etmenler vardır, hastalık etkenleri, işte, bakteriler, virüsler vesaire, bunların sebep olduğu hastalıklar vardır, bunlar belirlenmiştir. Sığır tüberkülozu, sığır brusellası, koyun ve keçi brusellası, kuş gribi, ruam hastalıkları gibi hastalıklar da ayrıca bunlar tazminata konudur yani bunlar, tespit edildikleri takdirde, tazminatı ödenmek suretiyle mecburi kesime tabi tutulmaktadır, sahiplerine de bunların parası ödenmektedir. Neden? Çünkü, bu hastalıkların var olması, sürdürülmesi, yayılması, sadece hayvanlar açısından değil toplum sağlığı açısından da ciddi risk ve tehlike oluşturduğundan dolayı, bunlara tazminat ödenip bunlar kestirilmektedir.

Bakanlığımızca yürütülen Hayvan Hastalıklarıyla Mücadele ve Hayvan Hareketlerinin Kontrolü Projesi kapsamında yapılan programlar ile il, ilçe gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüklerimizce aşılama, klinik ve laboratuvar incelemesi, mezbaha kontrolü, serolojik ve alerjik testler uygulanmak suretiyle hem hayvan sağlığının hem de halk sağlığının korunması için çalışmalar yoğun olarak sürdürülmektedir. Bakanlığımızca uluslararası sürdürülen Kuduz Hastalığının Kontrolü Projesi, Kuş Gribi ve İnsana Tesir Eden Salgına Hazırlık ve Müdahale Projesi gibi projelerle de hayvan ve halk sağlığının sürdürülebilir güvencesi temin edilmeye çalışılmaktadır.

Sayın Öğüt'ün kurbanlık hayvan ithaline ilişkin sorusuyla ilgili olarak da şu hususları bilginize sunmak istiyorum: Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü tarafından Mayıs 2010 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa Türkiye'nin bir bölgesine şaptan ari bir statü kazandırıldı. Yani hayvanlarda çok yaygın ve çok bulaşıcı olan şap diye bildiğimiz bir hastalık var ve bu hastalık sınır tanımayan bir hastalıktır, öyle ki araçların tekerleklerinin üzerindeki çamurun içerisinde yüzlerce kilometre bunun virüsü taşınabiliyor. Yani bununla mücadele etmek tek başına sizin ülkenizdeki mücadeleyle de mümkün değil ancak ada ülkelerinde çok sıkı tedbirlerle olabilecek bir şey. Bizim de komşularımız maalesef standartlar? İşte, Gürcistan, Ermenistan, İran, Azerbaycan, Irak, Suriye komşularımızda bu tür çalışmalar maalesef yeterince yapılmadığından dolayı oradan buraya doğru hem havayla hem çeşitli nakil araçlarıyla bu virüs geliyor. Biz de Türkiye'nin batısından bu eradikasyon projesine başladık ve boğazların geçişini kontrol etmek suretiyle Türkiye'nin tarihinde ilk defa olarak Trakya bölgesini şap hastalığından ari hâle getirdik. Bu çok önemli bir adım, çok büyük bir başarı. Cumhuriyet tarihinde ilk defa böyle bir şey söz konusu ve Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı, Dünya Sağlık Örgütü de bu statüyü tanıdı ve Türkiye'nin bu bölgesine bu konuda sertifika verildi. Biz son üç yıl içerisinde de bu pozisyonumuzu, bu statümüzü koruyoruz. Yani üç yılda bütün bu, işte, kurban bayramlarındaki durumlara vesairelere rağmen, biz burada şap hastalığının ortaya çıkmamasına yol açan tedbirleri aldık ve dolayısıyla da bir sorun bugüne kadar çıkmadı.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bizim muhalefet partilerimizin bunu muhalefet aracı olarak kullanmasına ben bir şey demiyorum ama tabii, burada konuşurken, özellikle bu konuyu bilen insanların konuşurken burada insafla, vicdanla konuşması lazım çünkü biz Türkiye'nin diğer bölgelerinde kurbanlık hayvan ithalatı yapmadık ve yapmıyoruz; biz, sadece Trakya'da, geçişler kontrol altında olduğu için ve Trakya'daki vatandaşlarımız orada bir mağduriyet yaşamasın diye, Anadolu'dan oraya geçişler son derece de kısıtlı ve kontrollü olduğu için, birileri onu istismar edip de fiyatları anormal şekilde yükseltmesin diye sadece Trakya bölgesinde hayvan ithaline izin veriyoruz. Özü bu, işin esası bu. Dolayısıyla geçen sene de biz bunu yaptık, bu sene de bunu yapıyoruz. Neden? Trakya'daki, özellikle İstanbul'un Avrupa yakasındaki vatandaşlarımız bir sorunla karşılaşmasın diye. Anadolu için değil.

Şimdi ben size bir rakam vereceğim. Değerli arkadaşlar, Türkiye genelinde 2010 yılında kesilen kurbanlık sayısı, 590 bin civarında büyükbaş, 2 milyon 200 bin civarında da küçükbaş hayvandır. Bunlar tespitli, hepsinin kulak küpesi var ve gelen yeri, sevk edilen yeri vesairesi belli. Şu anda Türkiye'de, Kurban Bayramı'na bir ay civarında zaman var ve bir ay öncesinde bizim yine besihanelerde yaptığımız tespitler -ki kulak küpeleri dâhil, bunların tespitiyle- 869 bin büyükbaş hayvan kurbanlık için hazırlanmış, 3 milyon 200 bin de küçükbaş hayvan yine kurbanlık için hazırlanmış durumda. Demek ki 249 bin büyükbaş, yaklaşık 1 milyon 100 bin de küçükbaş hayvan fazlalığımız var. Yani geçen sene tükettiğimizden, geçen sene kestiğimizden daha fazla elimizde, Türkiye genelinde hayvan varlığı var, kurbanlık için hazırlanmış. Hiçbir sorun yok. Burada, Trakya'daki -biz Trakya işinde yine oradaki tespitlerimizi de yaptık- mesele de şu: Edirne, Kırklareli, Tekirdağ'da şu anda 24 bin büyükbaş, yaklaşık 100 bin küçükbaş kurbanlık hayvan var bu üç vilayette. İstanbul'un Avrupa yakasının kurbanlık ihtiyacı da 41 bin büyükbaşla 55 bin küçükbaş hayvandır ve biz burayı bir zarar görmesin diye, İstanbul'daki  tüketici bir haksız fiyatla karşı karşıya kalmasın diye de dünyanın şap hastalığı olmayan ülkelerinden sadece o bölgede getirilip değerlendirilmek üzere, oraya mahsus olmak üzere ithalatına izin veriyoruz. Bu da doğru bir şeydir, yanlış bir şey değildir, doğru bir şeydir ve bunu da biz Türkiye'de hayvan hastalıklarıyla mücadelenin daha etkin yapılmasını temin açısından gerekli görüyoruz. Bu mücadeleyi, bu kontrolü sürdürmemiz lazım. Trakya'nın bu pozisyonunu sürdürmemiz lazım. Neden? Çünkü biz Trakya için şunu düşünüyoruz: Mademki burası şaptan ari statü kazandı, aşılı arilik statüsü kazandı, o hâlde biz dünyanın başka ülkelerine ihracat yapacağımız zaman Trakya'yı bir ihracat üssü olarak düşünmek durumundayız. Yani Türkiye'nin şap hastalığı bulunmayan bir bölgesinde biz ihracat üssü olarak orayı seçiyoruz ve o pozisyonu sürdürmemiz gerekiyor. Dolayısıyla değerli milletvekilleri, burada kimse bunu böyle ucuz politik mülahazalarla değerlendirmeye  kalkmasın.

 

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Ucuz politika değil, Sayın Bakan Kars ve Ardahan'da hayvan kalmadı, şaptan bütün hayvanlar öldü.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hijazi şirketi, siz tanıyorsunuz?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI  MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Dolayısıyla?

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Siz neden  bahsediyorsunuz? Kars-Ardahan bölgesinde hayvan kalmadı, şaptan öldü.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI  MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -  Oraya geleceğim, geleceğim.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Ona cevap verin bakalım. Sadece Posof'ta kaç tane hayvan öldü onu söyleyin?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI  MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -  Oraya geleceğim.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) -  Trakya'yı arındırdınız, öteki taraf Türkiye değil mi?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI  MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -  Değerli arkadaşlar, şap hastalığı sınır tanımayan bir hastalık. Şap hastalığıyla ilgili mücadele sürüyor ve çok etkin bir şekilde, Türkiye'nin geçmişte hiçbir döneminde yapılmadığı kadar etkili sürüyor.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Bozuk iğneler, bozuk iğneler geliyor. 

BAŞKAN - Sayın Ensar?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI  MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bak öyle değil, öyle değil, sen onu yanlış biliyorsun.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Bozuk iğneler geliyor.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI  MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Sen onu yanlış biliyorsun Ensar Bey.

BAŞKAN - Sayın Bakan? Sayın Ensar lütfen müdahale etmeyin.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI  MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Veya yanlış bilmiyorsun da senin işine öyle geliyor, öyle konuşmak işine geliyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Öyledir, öyledir, doğrusu o.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Öyle değil.

Bak, bu Tarım Bakanlığında benim otuz üçüncü yılım, otuz üçüncü yılım.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Şimdi hayvan kalmadı!

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Orada Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü de yaptım, genel müdür muavinliği de yaptım, bakanlık da yaptım, uzmanlık da yaptım.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Kurbanlık hayvanı dışarıdan getirmeye mecburlar.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Ben, on beş tane de hükûmetin Tarım Bakanıyla benden önce çalıştım, teknik eleman olarak, uzman olarak, genel müdür olarak. Ben, her birinin bu işlere ne kadar para harcadığını, her birinin ne kadar proje uyguladığını çok iyi biliyorum. Bana bunları siz anlatmayın. Kendimin ne yaptığını da biliyorum, onların da ne yaptığını biliyorum.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Bakan, Hijazi'den başka şirket yok mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Şu anda Türkiye çok büyük bir alanda mesafe katetti, bundan sonra da mesafe katedecek.

 

Siz eleştirilerinizi yapıcı yaparsınız, ben, onlar başım üstüne, onları uygularım.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yazık memleketin parasına!

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Ama öyle ucuz şeylerle, ucuz politikalarla yok. O popülizm devri kapandı.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hiç popülizm değil!

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Ona millet artık itibar etmiyor ki zaten seçimlerde de onun sonuçlarını görüyoruz.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - İhaleye fesat karıştırmaktır.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Millet artık o işlere prim vermiyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bu, ihaleye fesat karıştırmaktır.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - O popülizme artık millet prim vermiyor, geçin.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Öğüt'ün yine hayvancılık yapmak isteyenlerin azalmasına ilişkin sorusuyla ilgili olarak, Hükûmetimizce hayvancılığa verilen önem çerçevesinde tarımsal destekler içerisinde hayvancılığa ayrılan pay önemli seviyede artırılmıştır.

Şimdi, değerli arkadaşlar, 2002 yılında biz geldiğimizde, Türkiye Tarım Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti, hayvancılığa 83 milyon lira destek veriyordu, toplam, hepsi topu, hepsi buydu, 83 milyon lira ve o gün toplam tarım destekleri içerisindeki payı yüzde 4,4 yani 100 lira devlet tarıma destek veriyorsa sadece 4,4 lirasını hayvancılığa veriyordu.

Şimdi, ben, size 2011'i söylüyorum: Toplam tarım desteğim 6,5 milyar, 1,8'di, 6,5 milyar veriyoruz. Bunun, toplam tarım desteklerinin içerisinde hayvancılığın payı yüzde 27, yüzde 4,4 değil yüzde 27 ve rakamı da 1 milyar 700 milyon lira. Bugün itibarıyla da -bakın daha ekim ayının başındayız- 1 milyar 350 milyon lira, benim Türkiye'de çiftçiye, hayvancılık yapan üreticiye verdiğim nakit destek bu. Ödedim bu parayı, 1 milyar 350 milyon bugün itibarıyla ödedim. Yıl sonuna kadar 1 milyar 700 milyon liraya ulaşacak. Şimdi eğer önem verilmeseydi? Şimdi ben size bir rakam vereceğim bunu da dikkatinize sunuyorum.

Bakın bundan sekiz sene önce Türkiye'de içinde elli başın üzerinde büyükbaş hayvan bulunan işletme sayısı yani çiftlik sayısı ne kadardı biliyor musunuz? 4.300.

MAHMUT TANAL  (İstanbul) - O zaman etin kilosu ne kadardı, bugün ne kadar?

GIDA, TARIM VE  HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Arkadaşlar 4.300 rakamı bugün 24 bin, üzerine yeni 20 bin tane biz elli başın üzerinde daha fazla hayvan bulunan çiftlik kurdurduk.

SADİR DURMAZ (Yozgat) - Toplam sayıyı söyler misiniz?

GIDA, TARIM VE  HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bu, bu dönemde yapıldı, bu dönemde. Yani 4.300'ü siz 24 bin yapmışsanız Türkiye'de hayvancılığa daha çok yatırım yapılıyor demektir, Türkiye'de çiftlik nitelik olarak sayıca yükseliyor, artıyor demektir, bunu da hiçbir şekilde dikkatten kaçırmamamız lazım. Bununla ilgili gerek Doğu Anadolu Bölgesi'nde gerek Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde gerek GAP illerinde gerek DAP illerinde özel projeler hayata geçirdik. Sıfır faizli uygulama getirdik. Bakın bugün itibarıyla sadece bir yıl içerisinde hayvancılık yapmak üzere kullanılan faizsiz kredi miktarı 5 milyar 300 milyon lira. 5 milyar 300 milyon lira Türkiye'de çiftçi, bir  parayla, sizin bildiğiniz parayla 5 katrilyon arkadaşlar yani bu az buz bir para değil. Biz milyar diyorsak paranın niteliği, değeri farklılaştığı için biz ona milyar diyoruz. Onun için burada değerli arkadaşlar, biz Ulusal Et Konseyini kurduk, Ulusal Süt Konseyini kurduk. Hayvancılığın gerçekte daha yüksek üretim standardıyla yapılması yönünde çok ciddi tedbirler alındı. Bu, 2012 yılında da devam edecek.

Yine şu projeler hâlen devam ediyor hayvancılıkla ilgili: Sığırlarda suni tohumlama, ön soy kütüğü ve  soy kütüğü çalışması projesi, döl kontrol faaliyetleri, küçükbaş hayvancılığın ıslahı, mera ve yem bitkileri üretimini geliştirme, yetiştirici, üretici örgütlerinin kurulması, hayvan hastalıklarıyla mücadele, süt sığırcılığı kooperatif yatırımları, hayvan gen kaynakları ve sürdürülebilirliğin sağlanması, bir de koyun ve keçi yetiştiriciliğini geliştirme projesi. Bunlar, şu anda aktif olarak bu projeler, Bakanlığımızın çalışmaları içerisinde bu başlıklar altında bu projeler sürdürülüyor.

Şimdi, son sekiz yılda hayvancılıkla ilgili değerli milletvekillerimin özellikle bunu da hatırda tutmasını istirham ederim: Büyükbaş hayvan sayısında yüzde 16'lık bir artış var ama kültür ırkı oranında çok daha ciddi bir yükseliş var. Yani verimi düşük ırklar yüksek verimli ırklara dönüştürülüyor. Bu yüzde 19'du -toplam hayvanların- şu anda yüzde 38-39'a çıktı ve toplam varlıkta da yüzde 16'lık bir artış var. Kültür ırkı hayvan sayısındaki artış oranı yüzde 127'dir arkadaşlar, yüzde 127. Onun için, hayvan başına hem süt verimi hem et veriminde önemli artış var. Ortalama süt verimi yüzde 67 arttı ve karkasta da yani hayvanın verdiği ette de yüzde 40 oranında -et veriminde- artış var.

Sayın Öğüt'ün yine veteriner hekimlik mesleğinin önemine ilişkin sorusuyla ilgili olarak da değerli arkadaşlar, elbette ki veteriner hekimlik önemli bir meslektir, bütün diğer meslekler gibi insanlığa ciddi katkıları ve hizmetleri olan bir meslektir.

Son dokuz yıl içerisinde benim Hükûmetim 5 bin veteriner hekim aldı göreve. Tarım Bakanlığına en son 1989 yılında 250 tane toplam personel alınmıştı, 89 yılında; ondan bu yana alınmamıştı bizim Hükûmetimiz gelinceye kadar ve biz 5 binin üzerinde veteriner hekim aldık, bunları çalıştırdık.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Maaşları ne kadar?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Sayın Özkan, onu en iyi sen bilirsin, sen veteriner hekimsin.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - 1.000 lira? 1.000 lira?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Şimdi politika yapacağım diye rakamları çarpıtma.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - 1.000 liraya çalıştırıyorsunuz.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - AB mevzuatlarının uyumlaştırılmasıyla ilgili olarak 12'nci fasıl çalışmalarında ağırlıklı olarak veteriner hekimlik ve hayvan sağlığı konularında çalışmalar yapılıyor. Özellikle veteriner hekimler ve veteriner hekimlik uygulamalarıyla ilgili olarak gerek mevzuat çalışmaları gerekse personel istihdamı konularında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.

Sayın Öğüt'ün, Ardahan'daki şap hastalığıyla, alınacak önlemlere ilişkin sorusuyla ilgili olarak da? Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'yla Şap Hastalığının Kontrolüne İlişkin Yönetmelik hükümleri çerçevesinde Ardahan'da da Türkiye'nin diğer bölgelerinde olduğu gibi önemli çalışmalar yapılıyor. Özellikle sınır ili olması hasebiyle ve şap virüsünün de sınır tanımayan bir hastalık olması sebebiyle, özellikle sınır geçişlerindeki -biraz önce de söylediğim gibi- araçların tekerleği üzerindeki çamurun içerisinde bile nakledilebilen bir virüstür. Onun için, orada gerek aşılama gerek hayvan sevklerinde düzenli muayene ve raporlamanın yapılması son derece de önemlidir. Yılda 2 defa büyükbaş hayvanlar aşılanmakta, küçükbaş hayvanlar da şimdi yılda 1 defa aşı programına alındı. Ücretsiz olarak temin edilen aşılarla hayvanlarımız aşılanıyor, şap hastalıklarına karşı bağışıklıkları güçlendiriliyor.

Şimdi, arkadaşlar, bazen şöyle bir şey olabiliyor: Siz ülkenizde bir aşı üretiyorsunuz fakat dünyanın başka bölgesindeki bir yeni virüs ulaşabiliyor size ve bu zarar verebiliyor. Bunu da dikkate almamız lazım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Öğüt'ün AOÇ'nin kiraladığı taşınmazlara ilişkin sorusuyla ilgili olarak da? AOÇ'nin 84 adedi resmî kurum ve kuruluşlar, 53 adedi özel şahıs ve şirket kiracıları olmak üzere toplamda 137 adet kiracısı bulunmaktadır. Kiralık alanların kira bedelleri rayice uygun olup düşük kaldığı durumlarda kira tespit davaları açılabilmektedir. AOÇ tarafından yapılan kiralamalarda kiralık alanlar boşaldığında yeni kiralama için ilgili yönetmeliğin 100 ve 101'inci maddesi uyarınca kiralama işlemleri ihaleye çıkabiliyor. Atatürk Orman Çiftliği hem Yüksek Denetleme Kurulunun hem Meclis KİT Komisyonunun hem herkesin bütün denetimine açıktır, hesabı kitabı, her şeyi ortadadır.

Yine Sayın Öğüt'ün Van Gürpınar'da görülen şarbon hastalığı nedeniyle hayvanların telef olmasına ilişkin sorusuyla ilgili olarak da? İhbarı zorunlu hastalıklar arasında yer alan şarbon hastalığı ile mücadeleye etkili bir şekilde devam ediliyor. Hastalık tespit edilen yerlerde gerek kordon gerek karantina, temizlik ve dezenfeksiyon uygulamaları yapılarak, hastalığın yayılmasının önlenmesi için tedbirler alınıyor. Hastalık çıkan yerlerde bulunan hayvanlarda ve son beş yıl içerisinde hastalık görülen yerlerde bulunan hayvanlarda aşılama yapılmaktadır. Hastalık çıkan yerlerde bulunan yetiştiricilere, yine il sağlık müdürlükleri, ilçe sağlık grup başkanlıklarıyla iş birliği ve koordinasyon içerisinde hastalık hakkında bilgilendirme de yapılmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Öğüt'ün Ardahan'daki büyükbaş hayvan et kesiminin denetimine ilişkin sorusuyla ilgili olarak da... Bakanlığımızca mezbahalarda kesilecek hayvanların kesim öncesi ve kesim sonrası muayeneleri resmî veteriner hekimler tarafından yapılmakta, kesim öncesi ve sonrası yapılan muayeneler sonucunda tüketime uygun olan etler piyasaya arz edilmekte, denetim sonucu uygun olmayan etler imha edilmektedir.

Ardahan'da arıcılıkla uğraşan üreticilerin yaşadıkları mağduriyetle ilişkin soruyla ilgili olarak da... İlk defa arıcılığı biz destekleme kapsamına aldık, 2003 yılında başlattı Hükûmetimiz ve bugüne kadar devam ediyor. Şimdiye kadar da arıcılığa 130 milyon lira, yani 130 trilyon lira, biz destek ödemesi yaptık. Ardahan ilinde 2010 yılında Arı Yetiştiricileri Birliği üyesi olan 312 üreticiye, 25.369 aktif koloni sahibi olana toplam 152 bin lira destekleme ödemesi yapılmış. 2011 yılında da birlik üyesi arıcılara yapılacak olan destekleme ödemeleri için kovan tespitlerine göre hak edişlerinin hazırlanması çalışmaları şu anda Bakanlığımız il, ilçe müdürlüklerinde devam ediyor, kasım ayı sonunda bitecektir.

Desteklerle Ardahan'da 2002 yılında 18.777 adet yeni kovan var iken, 2010 yılında yeni kovan sayısı Ardahan'da 67.909'a ulaşmıştır. Şimdi, Ardahan'da eğer kovan sayısı 18 binden 67.900'e çıktıysa bu, aslında bir destek yapıldığını gösteriyor.

...

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Umarım bu süreme eklenecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Reşat Doğru'nun 6/54, 6/55, 6/57 ve 6/58 no'lu soru önergeleriyle ilgili. Tokat ilinde haşhaş ekim alanının artırılması ve Türkiye ve Tokat'taki üretim miktarlarına ilişkin olarak ülkemizde haşhaş ekimi yapılacak il ve ilçeler, Afyon Alkaloidleri Fabrikasının kapsül ihtiyacı, mevcut stok durumu ve ihraç imkânları dikkate alınarak her yıl Bakanlar Kurulu kararıyla belirleniyor. Bakanlar Kurulunca haşhaş ekimine müsaade edilen yerlerde TMO tarafından yapılan planlama çerçevesinde yıllık 20 bin ton haşhaş kapsülü işleme kapasitesine sahip Afyon Alkaloidleri Fabrikasının ham madde ihtiyacının karşılanmasını teminen Birleşmiş Milletler teşkilatınca ülkemize verilen 700 bin dekar limit dâhilinde çizilmemiş haşhaş kapsülü üretimi yaptırılmaktadır. Tokat ilinin haşhaş ekim limiti 3 bin dekar olmasına rağmen, üreticilerin talepleri dikkate alınarak 2010-2011 tarım döneminde, 30 yerleşim merkezinde, 994 üreticiye 3.226 dekar alanda haşhaş ekim izni verilmiştir. Ekim izni verilen alanların ölçümü neticesinde tespit edilen 2.655 dekar fiilî hasat alanından 169 ton haşhaş kapsülü üretimi gerçekleştirilmiş olup kapsül bedeli olarak üreticilere 456.864 TL ödeme yapılmıştır.

Sayın Doğru'nun su ürünleri yetiştiriciliğinde üretim sistemleri ve üretim tesis kontrollerine ilişkin sorusuyla ilgili olarak, su kaynaklarımızın verimli olarak kullanılmasını sağlamak, su ürünleri yetiştiriciliğini geliştirmek ve ekonomiye katkısını artırmak amacıyla Bakanlığımız tarafından önemli projeler hayata geçirilmiştir. Deniz balıkları yetiştiriciliğini geliştirme programı uygulamaya konularak balık çiftliklerinin çevreye zarar vermeden üretim yapmaları için denizlerdeki ağ-kafes işletmeleri kıyıdan en az 0,6 deniz mili uzaklığa, en az 30 metre derinliğe ve akıntı hızının en az 0,1 metre/saniye olduğu alanlara taşınmaları sağlanmış, hassas alanlar ve SİT alanlarında üretim yapmaları yasaklanmıştır. Bu düzenlemeyle ülkemizde su ürünleri yetiştiriciliği yapan işletmeler kıyı ötesi üretim yapan modern işletmelere dönüştürülmüştür.

Şunu özellikle sizlerle paylaşmak istiyorum: Türkiye'de kültür balıkçılığı çok önemli bir gelişme sağladı. Bundan sekiz sene önce Türkiye yılda 60 bin ton kültür balıkçılığından balık elde ediyordu. Bugün 167 bin tona çıktı. Avrupa'daki şehirlerde bugün satılan her 4 çupra ve levrekten 1 tanesi Türkiye'den gidiyor yani Brüksel'de, Berlin'de, Londra'da, Paris'te, Avrupa ülkelerinde de biz bunu ihraç ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sadece Keban Baraj Gölü'nde, sadece Elâzığ ilinin bir yıldaki kültür balıkçılığı olarak ürettiği alabalık miktarı 23 bin ton, sadece Elâzığ'ın Keban ilçesinde, Keban Baraj Gölü'nde. Biz bunu destekleme kapsamına almak suretiyle yaptık yani bu durduk yerde olmadı. Yoksa 60 bin ton 167 bin tona çıkmazdı. Bunu gerçekleştirdik.

Şimdi, burada, tabii, özellikle 2011 yılı başında da biz bazı düzenlemeler yaptık. Deniz yüzeyi kiralama alanları bazı illerimizde çok yüksekti. 1.500 liraya kadar bir dekar deniz yüzeyi alanı kirası alınabiliyordu bazı illerimizde. Biz bunların limitlerini aşağı çektik ve Türkiye de artık Avrupa Birliğiyle bu alanda rekabet edebilecek duruma geldi. Bunun için Sayın Doğru'nun deniz yüzeyi kira bedellerine ilişkin sorusundaki cevap da bu şekilde tarafımdan arz edildi. Kira bedelleri 10 kat azaltıldı ve Avrupa Birliği üyesi ülkeleri seviyesine çekildi.

Yine Sayın Doğru'nun su ürünleri yetiştiriciliği ve teşviklerine ilişkin sorusuyla ilgili olarak? Bakanlığımızca su ürünleri avcılığıyla ilgili olarak sadece üretimin arttırılmasına değil aynı zamanda sürdürülebilirliğine yönelik bir politika izlenmektedir. Yani sadece biz değil, bizim torunlarımız da balık avlayabilsin bu ülkede. Bunu mutlaka hayata geçirmemiz lazım, bunun üzerinde kararlı bir şekilde durmamız lazım, politikalarımızı buna göre uygulamamız lazım.

2010 yılında ülkemiz toplam su ürünleri üretimi 653 bin ton gerçekleşti. Yetiştiricilik üretimi, uygulanan politikalarla ilk defa 2003 yılında?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, Sayın Bakan teşekkür ediyoruz.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bitireceğim.

BAŞKAN - Süre vermiyoruz, çok özür dilerim.

OKTAY VURAL (İzmir) - Diğer Bakanın süresinden kullansın, yarım kaldı.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, şimdi soru-cevap kısmı var?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Sözümü kestiniz Sayın Başkan?

BAŞKAN - Sayın Bakanım, özür dilerim, süre vermiyoruz efendim, süreniz bitti.

Şimdi soru-cevap kısmına geçiyorum.

Soru sahipleri isterlerse yerlerinden kısa bir soru sorabilirler.

Buyurun Sayın Doğru.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)