GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yeni yasama dönemine, Manisa Akhisar'da bulunan FERNAS Madencilik işçilerinin 25 Ağustostan beri bir mücadele yürüttüklerine, Cumhurbaşkanının dün Genel Kurulda yaptığı konuşmaya, Türkiye Cumhuriyeti'nin İsrail'e dönük her türlü tedbirin içerisinde olması gerektiğine ve Meclisin bu sorunu burada konuşmak zorunda olduğuna ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:2
Tarih:02.10.2024

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, nezaketiniz ve anlayışınız için çok teşekkür ederim.

Yeni yasama dönemimiz başlarken Meclisimizin halkımızın gündemi olan işsizlik, yoksulluk, geçinememek, fukaralaşmak sorunlarıyla ilgili çalışmalar yapmasını, nitelikli tartışmalar yapmasını ve kaliteli bir yasama dönemi yaşamasını dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 25 Ağustos öncesinde, Manisa Akhisar'da bulunan madencilik şirketi FERNAS Madenciliğin 3 işçisi örgütlenme gerekçesiyle ve sendikaya üye olma gerekçesiyle işlerinden atıldılar. Buna direnç gösteren işçiler eylem yapmak istediler ve sonrasında 3 işçi daha işinden atıldı ve işçilerimiz 25 Ağustostan beri yaklaşık otuz beş gündür bir mücadele yürütüyorlar ve bir haftadır da Ankara'ya doğru yürüyorlar. Bugün Temelli'de Ankara'ya girişleri önlendi ancak içlerindeki işçilerin bir kısmı bugün Mecliste konuğumuz oluyorlar ve burada da hem gruplarımızı ziyaret etmek hem Meclis Başkan Vekillerimizi ziyaret etmek, mümkünse bu şirketin sahibi AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu'yla görüşmek ve taleplerini iletmek istiyorlar. Talepleri son derece insani ve haklı talepler; sendikalaşmak istiyorlar, sendikaya üye olmanın, örgütlenmenin suç olmaması gerektiğini söylüyorlar çünkü buna dönük ellerinde delillerin de olduğunu anlıyoruz. Aynı şekilde, mecburi ödenek olan 34 bin lira yani 2 asgari ücretten daha fazlasını istiyorlar çünkü maden işçiliği son derece zor, ağır, tehlikeli bir sektör ve iş güvenliği önlemlerinin eksiksiz alınmasını talep ediyorlar. İş güvenliği... Biliyorsunuz, Türkiye madenci cinayetlerinde, madenci ölümlerinde dünya rekoruna sahip. Manisa'nın, Soma'nın zaten acı bir hatırası hepimizin yüreğinde; dolayısıyla bu doğal taleplerin burada bir karşılık bulması, dinlenmesi ve bu işçilerimizin sorunlarının çözülmesi gerekiyor. Biz de bu konunun peşinde olacağımızı söylemek isteriz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün Meclisimizi açtık, Sayın Cumhurbaşkanı burada bir konuşma yaptı. Kendisinin konuşması bir cumhurbaşkanından öte bir parti genel başkanının konuşmasıydı ancak kimi ekonomik rakamlar verdi, bir pembe tablo çizmeye çalıştı ama gerçekte Türkiye'nin rakamlarının, Türkiye'nin gerçeklerinin, milyonların gerçeğinin kapkara bir tablo olduğu ve insanlarımızın açlık sınırının altına mahkûm edildiği hepimizin gördüğü, bildiği bir gerçek. Yeter ki vatandaşa yüreğimizi açalım, kulağımızı verelim.

Bakınız, 156 milyar döviz rezervine ulaştığımızı söyledi, alkışladınız, övündünüz ama keşke bunu üzülerek söyleseydi, siz de alkışlamasaydınız. Türkiye Cumhuriyeti'nin 128 milyar doları damat eliyle arka kapıdan satıldı ve Türkiye'nin net rezervi tarihî dip noktaya getirildi. Ondan sonra mecburen faizi yüzde 50 yaptınız. Yüzde 50 faiz verince de dünyadaki sıcak para geldi, Türkiye'ye park etti arkadaşlar. Dolayısıyla övüneceğiniz değil utanmanız gereken bir rakamla karşı karşıyasınız.

Yılbaşından bu yana döviz yüzde 15 arttı, yüzde 40 sıcak paraya faiz ödediniz, net yüzde 21 para kazandı yurt dışında parası olan para babaları. Kimin sırtından? 85 milyonun sırtından. İşte bu millet bu yüzden fukara, bu yüzden aç, bu yüzden yoksul; okullarımızda bu yüzden temizlik malzemesi yok, çocuklarımız bu yüzden sabun bulamıyorlar ama siz bu rakamla niyeyse övünüyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, 3 kredi kuruluşundan notumuzun artırıldığını söyledi, buna da üzülmeliydiniz, alkışlamamalıydınız çünkü bir öncesinde yani geçen yıl Türkiye'nin kâğıtları çöp değerindeydi. Çöp değerinde olduğu için, diplerde olduğu için, hâliyle 1 birim yükseldi. Bunun nesiyle övünüyorsunuz? Yine garip bir şey oldu, gri listeden çıkmış olmasıyla övündünüz, anlamak mümkün değil. Ya, bu gri listeye Türkiye nasıl girdi? Sizin döneminizde girdi. Hem sokuyorsunuz hem çıkınca bir de alkış yapıyorsunuz, anlamak mümkün değil. Bu bir siyasal şizofreni, gerçeklerden kopma, gerçekleri değerlendirememe durumu. Ve böylelikle de maalesef, Türkiye'yi böylesine zor bir sürece sokuyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Emir, lütfen tamamlayın.

MURAT EMİR (Ankara) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Cumhurbaşkanı bu krizi kendi yarattı; faiz yüzde 8, dolar 18 lirayken bunu yaptı; "Ben nas varken, nas ortadayken faiz veremem." dedi, "Ekonomistim." dedi, "Bana güvenin." dedi, "Faiz sebep, enflasyon sonuçtur." dedi ve Türkiye bu hâle geldi ama bunun bedelini Cumhurbaşkanı ödemiyor, 85 milyon ödemek zorunda kalıyor.

Önemli bir noktayla sözlerimi bağlıyorum Sayın Başkan, sabrınızı zorlamayacağım. Sayın Cumhurbaşkanı dün burada bir şey daha söyledi "Cumhurbaşkanı" sıfatıyla, "Başkomutan" sıfatıyla, hem de Meclisin çatısı altında söylenince ciddiye almak zorunda olduğumuz bir durum; "İsrail, Filistin'i ve Lübnan'ı geçerse bizimle savaşacak." dedi. Böyle bir gerçeklik var ise, böyle bir uzak tehlike var ise -ki bu, elbette ki mümkündür- bizim görmediğimiz, bilmediğimiz, hiçbir stratejistin, analistin fark edemediği bir şey oluyorsa eğer bu Meclis bunu konuşmak zorundadır ve biz, Meclis Başkanından bunu talep edeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Emir, lütfen tamamlayın.

MURAT EMİR (Ankara) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Bir kapalı oturumda "Türkiye Cumhuriyeti, İsrail'le ne durumdadır? İsrail gerçekten Türkiye Cumhuriyeti'le savaşma niyetinde midir? Buna göre bir hazırlığı var mıdır, varsa biz ne yapıyoruz?" diye bu Meclis bunu konuşmak zorundadır. Zira bu sözler öyle havada kalacak sözler değildir. Eğer İsrail bizim düşmanımızsa o zaman Kürecik Radar Üssü hâlâ İsrail'e düşecek füzeleri niye korumaktadır, niye İsrail'e hizmet etmektedir? Bunun hesabını vermeniz lazım. Eğer İsrail bizim düşmanımızsa, gerçekten İsrail'le mücadele ediyorsak o hâlde damadın şirketi Baykar niye İsrail'in savaş silahları üreten şirketiyle Azerbaycan'da fuarlarda ana ortak oluyor ve el ele bir görüntü veriyor? Bunun hesabını vermesi lazımdır. Aynı şekilde, Sayın Cumhurbaşkanı "partili Cumhurbaşkanı" sıfatıyla gitti, Rize İl Başkanlığında "Biz nasıl Libya'ya girdiysek, nasıl Karabağ'a girdiysek oraya da geliriz." dedi, "Bir gece ansızın geliriz." dedi. Türkiye Cumhurbaşkanı daha sorumlu konuşmak zorundadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Emir, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.

MURAT EMİR (Ankara) - Toparlıyorum.

Eğer gerçekten İsrail'le bir husumetimiz varsa, bir savaşa girme tehlikemiz varsa bunların çok ciddi konuşulması lazım, aksi hâlde iç politika yapıyor olursunuz. İç politikadaki hamasetle dış politikayı tehlikeye atmış olursunuz. İsrail katil devlettir, İsrail artık vahşi cinayetlerine devam ettirilmemelidir. Türkiye Cumhuriyeti de İsrail'e dönük her türlü tedbirin içerisinde olmalıdır ama savaş çığırtkanlığı bambaşka bir şeydir, sorumlu davranmak zorundayız. Bu Meclis bu sorunu burada konuşmak zorundadır.

Bana öncelik verdiğiniz için teşekkür ederim Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)