| Konu: | Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 112 |
| Tarih: | 29.07.2024 |
HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Değerli Genel Kurul, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Muğla Bodrum Ortakent'te sözlü şiddete maruz kalarak kalp rahatsızlığı geçiren meslektaşıma, hekim arkadaşıma geçmiş olsun diliyorum. Sağlıkta şiddet bir gerçek, hakikat; bunu defalarca dile getirdik. Maalesef, piyasacı sağlık sisteminin bir sonucu, neoliberal politikaların bir sonucu hekim ve hasta karşı karşıya getiriliyor ve sağlıkta şiddet olarak yansıyor. Bunun önlemi açık, Türk Tabipleri Birliğinin "sağlıkta şiddet yasası" virgülüne dahi dokunulmadan kabul edilmelidir. Tekrar, arkadaşımıza geçmiş olsun diyorum.
Sayın vekiller, günümüz kapitalist kentleşmesi sermaye ve rant odaklı, bu ortada. İşçiye, emekçiye sömürü odaklı bir anlayış var. Diğer canlılara, doğaya da yaşam hakkı tanınmıyor. İnsanlara sağlık, eğitim, barınma, beslenme gibi temel haklar çok görülüyor. Bugün sokak hayvanlarının da yaşam hakkı elinden alınmaya çalışılıyor. Sokak hayvanları bir tehdit unsuru olarak hedef yapılıp topluma servis edilerek bu yasa meşrulaştırılmaya, toplumsallaştırılmaya çalışılıyor. Bu mesnetsiz yaklaşımlardan biri de Sağlık Bakanlığı verileri ışığında yüksek olan kuduz riskli temas sayısı. 2018-22 yılları arasında 267 bin iken 2023 yılında bu sayı 437 bine ulaşmış. Bu veri çokça dillendiriliyor ve her temas sonrası kuduz vakaları yaşanıyormuş gibi bir algı yaratılıyor. Evet, Türkiye'de kuduz endemik fakat Sağlık Bakanlığı verileri aynı zamanda şunu da diyor: Yılda ortalama 1-2 kuduz bildirilmekte. İnsanlarda farkındalığın gelişmesi, maalesef hayvanlara karşı şiddet dilinin giderek artması, hayvanlar tarafından her temasın kuduz yönünden şüpheli olarak kabul edilmesine neden olmakta. Isırılan hayvan kuduza karşı aşılı dahi olsa ya da bir basit yalama, sahipli bir kediden sıyrık veya cilt bütünlüğünü bozmamış bir temas, oyun oynarken veya hayvanı kışkırtan ve saldırmasına neden olan herhangi bir temas da riskli olarak kabul edilebilmekte. Fare, sincap, tavşan ısırığı için bile riskli temas kabul edilip aşılama takvimi oluşturabilmekte. Hem toplumsal sağlık bilgisi hem de sağlık emekçilerinin bu konuda bilgi eksikliği bu rakamların bu kadar yüksek olmasına neden olmaktadır. Ülkemizde kuduza yakalama ihtimali olan hayvanlar sadece köpekler değildir; kedi, sığır, keçi, at, eşek gibi evcil hayvanlarla birlikte kurt, tilki, çakal, domuz, kokarca gibi hayvanlar da var. KONDA'nın en son, toplumun sokak hayvanlarına karşı bakışı anketinde kırsalda yaşayanlarda evcil hayvan oranı yüzde 51, evinde köpek besleyen oranı yüzde 20. Köpekler yok olduğunda, yarın diğer evcil hayvanlara kuduz bulaştığında ve bunlar artmaya başladığında onları da yok edecek miyiz? Bu durum anlaşılır gibi değil.
Yaşamın kendisine ait paylaşımcı, demokratik, özgür bir ekolojisi var. Doğaya, diğer canlılara, yaban hayatına müdahale ettiğimizde başımıza neler geldiğinin en yakın örneğini 6 milyon insanın yaşamını kaybettiği Covid-19 pandemisinde gördük. Bakın, yine KONDA'nın bir araştırması: Toplumun yüzde 85'i bu yasa teklifine "hayır" diyor ve defalarca dile getirildi. Bir şey atlandı, geri kalan yüzde 15. Onlar da diyorlar ki: "Gerektiğinde uyutulabilir." Bu da toplumun bu yasa teklifine yüzde 100 karşı olduğunu gösteriyor. Topluma rağmen hatta asıl önemlisi konunun öznesi olan sokak hayvanlarına rağmen yasa yapılıyor, bu yasadan kimse memnun değil.
2017-2022 yılları arasında kedi, köpek aşılama sayısı her yıl 600 bin civarında. Evcil hayvanlarda kuduz sayısı ise 2018'de 437, 2023'te ise 86. Aşılamayla önlem alınabiliyor. Yabani hayvanlarda ise bu oran 16'dan 5'e düşmüş, yaban hayatın aşılanmasından da yine oranların düştüğünü görüyoruz. Herkesin hemfikir olduğu yöntem: Kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat. Kendi çıkarı için doğayı ve doğada yaşamını sürdüren bütün canlıları sömüren, kendi dışındaki her canlıya karşı şiddeti ve ekokırımı meşru gören anlayışınıza karşı duracağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
HEVAL BOZDAĞ (Devamla) - Bu ülkede derin bir yoksulluk yaşanırken, emekçi kesimler açlık sınırı altında ücretlerle yaşamaya mahkûm edilmişken sokak hayvanlarını düşmanlaştırma ısrarınız iktidarınıza yönelmiş öfkeyi manipüle etme çabasından başka bir şey değildir. Sermayeye, yandaşlara her türlü kaynak yaratan iktidarınız yaşam alanlarının yok edildiği, maruz kaldığı zulüm karşısında kendini savunamayan hayvanlara ise kaynak yaratamıyor; bulduğunuz çözüm ise tam bir insanlık utancı: Hastalık, kuduz, tehlike unsurları üzerinden stigmatize ederek hayvanları toplu bir şekilde öldürmek. Gelecek nesiller bu katliamı insanlığa karşı işlenen suçlar gibi kategorize edecek ve failler asla unutulmayacak. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Yirmi yıldır aşı yapmayan, kısırlaştırma yapmayan, kaynak yaratmayan iktidarınızdır; faturayı, nefreti ve şiddeti körükleyerek sokak köpeklerine kesemezsiniz. Sokakta yaşayan köpekler de toplumsallığımızın ezileni, ötekisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HEVAL BOZDAĞ (Devamla) - Onlar için, onlarla birlikte mücadele edeceğiz; yaşamı ve özgürlükleri savunmaya devam edeceğiz. Yasa teklifiniz yok hükmündedir. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)