Konu: | Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 112 |
Tarih: | 29.07.2024 |
CHP GRUBU ADINA GÖKÇE GÖKÇEN GÖL (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Hayvanları katletme yasasının ikinci bölümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi grubu adına söz aldım.
Saygıdeğer milletvekilleri, Komisyonda uzun süreler tartıştık demek isterdim fakat pek de tartışamadık. Biz her madde üzerinde konuştuk, iktidar ve ortakları sessiz kaldılar, "Sadece teknik itirazlarınızı söyleyin." dediler. Teknik sorunlar üzerinde de konuştuk, bu yasanın nasıl uygulanamayacağını anlattık, maddelerin yürürlüğe girme tarihlerinin bile çelişkili olduğundan bahsettik, öyle sadece şikâyete göre köpeklerin topluca öldürülemeyeceğinden bahsettik, bu kanunun nasıl çocukların canlarını da korumayacağından bahsettik, sokak hayvanlarının popülasyonunun nasıl toplu katletmeyle kontrol altına alınamayacağından ve bilimsel verilerden bahsettik ve karşımızda büyük bir sessizlik gördük.
Başkasının adına utanmak diye bir söz var. Kanuna imza atan milletvekillerinin bir kısmı Komisyona hiç gelmediler, hiç söz almadılar, bazıları zaten hayvan hakları kanunu sözü veren, daha önceki kanun sebebiyle tüm partilere teşekkür eden milletvekilleriydi. Komisyonda görevli milletvekilleri ise neredeyse hiç konuşmadılar, bir talimat beklediler çünkü o talimat gelene kadar tutanaklara "hayvan katili" olarak geçmek istemediler, tarihe böyle bir not düşülsün istemediler, istemediniz. Bazı vatandaşlarımız merak ediyor olabilirler "Neden ikna olmadılar?" diye çünkü hiç dinlemediler, sadece bizim değil, veteriner hekimlerin uyarılarını da dinlemediler, diğer ülkelerdeki örnekleri de dinlemediler, sayısal verileri hiç umursamadılar, sayısal verileri çıkarmaya çalışmadılar, bu ülkedeki sahipsiz hayvan sayısını bile söyleyemediler. O talimat geldi, iki gündür bambaşka bir hikâye anlatıyorlar. Başta "Çocuk mu, hayvan mı?" diye kampanya yapanlar, bugün hayvanları da katletmeyeceklerini anlatmaya çalışıyorlar. İşin özü şu: Bir, bu kanunla hayvanlar katledilecek. İki, bu kanunla çocuklar da korunmayacak. Üç, bu kanunla muhalefet belediyelerinde cadı avı yapılacak.
Türk Veteriner Hekimleri Birliğinin uyarılarına göre "kanuni ve tıbbi" ifadesi getirildiğinde hayvanları öldürmek veteriner hekimlerin iradesi dışına çıkarılıyor. Ülkemizdeki hayvan sayısı bilinmiyor, köpek popülasyonunu azaltmak için ihtilaf yeni bilimsel çalışmalara göre yeterli değil. Yakalanabilen hayvanlar genellikle toplumla uyumlu ve aşılı hayvanlar olacak; yakalanamayan hayvanlar güçlü, saldırgan, daha fazla kuduzlu, aşısız hayvanlar olacak. Dünya Sağlık Örgütüne göre köpeklerin itlafı kuduz sorununu da çözmüyor. 2019 yılında AKP milletvekillerinin de dâhil olduğu bütün partilerden milletvekillerinin ortak çalışmasıyla ortaya çıkan bir rapor var, bu rapor Meclisin nadiren ortaklaşa yapılmış, iyi ve çözüm odaklı çalışmalarından biriydi, aynı İstanbul Sözleşmesi'nde olduğu gibi, ortaklaşa, uzlaşı içinde ve gururla imzalanan bu rapordan yalnızca birkaç yıl içinde 180 derece geri adım atılıyor. 31 Martın intikamı için can katletmeyi göze alanların bu motivasyonunu anlamak mümkün değil. Ve bu raporda şu ifadeler yer alıyor: Sahipsiz hayvan popülasyonunun kontrol altına alınmasında en etkili ve tek yöntem üremenin engellenmesi, bir başka ifadeyle kısırlaştırmadır.
Sayın milletvekilleri, ben burada sadece görev olduğu için değil, çözüm olsun diye söz alıyorum. Biz, bu ülkede hiçbir hayvan boş yere öldürülmesin, her çocuk güvende olsun diye mücadele ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Belediyeler ve merkezî Hükûmet iş birliği içinde bu sorunu çözsün diye uğraşıyoruz. Siz, bu kanunla, belediyeler ile vatandaşları karşı karşıya getirmeyi amaçlıyorsunuz, 31 Mart seçimlerinin sonuçlarını hazmedemediğinizi gösteriyorsunuz. Muhalefet milletvekillerine "sahipsiz köpekler" diyerek hakaret ettiğinizi düşünüyorsunuz. Çocuk istismarına "Bir kereden bir şey olmaz." derken çocukların canlarını toplu cinayetle koruyacağınıza inanmamızı bekliyorsunuz. Köpeklerin dövüle dövüle öldürüldüğü bir ülkede bunları izleyen çocukların nasıl bir mantıkla büyüyeceğini dert eden herhâlde sadece biziz. Komisyon görüşmelerinin kapısındaki ekranı bile kaldırarak yasanın gerçekliğini saklayabileceğinizi düşünüyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, bugün kalkan eller siz ne kadar inkâr etseniz de kanlı ellerdir. Bugün, belediyeler 31 Martta Cumhuriyet Halk Partisine geçti diye düşünerek intikam duygusuyla yaklaştığınız o şehirler hepimizin şehirleri. O çocuklar, o hayvanlar hepimizin hakkını savunduğu çocuklar ve hayvanlardır.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partili belediyeler, sizin 2019 yılına kadar yaptığınızdan katbekat fazla kısırlaştırma ve aşılama yaptılar. Adalet ve Kalkınma Partili belediyeler sorumluluktan kaçtılar. Belediyeler 2019 yılında hâlen AKP'deyken, AKP'li milletvekilleri kendileri bir itirafta bulundular "Barınaklar çok yetersiz, veteriner yok, hayvanlar burada yaşayamaz." dediler, bunun altına imzalarını attılar. Siz bu imzaları atan vekillerinizi tekrar aday göstermediniz, aday gösterilenler de bu yeni yasanın altına imzalarını atıp ortadan kayboldular ve tek kelime bile edemediler. Onların çalıştığı komisyonu da raporunu da dikkate almadınız tam tersine, kısırlaştırma ve aşılamayı kanunun maddesinden çıkardınız. Bu işi kontrol altına alması gereken Tarım Bakanını Komisyonun Başkanı yaptınız. O eski Tarım Bakanı muhalefet milletvekillerinin sözlerini kısıtladı. Yıllardır sorunu gündeme getiren insanları komisyona almadınız, ailesi hayvan besledi diye katledilenleri komisyona almadınız, kapının önünde bekledi bu insanların aileleri. Bilim insanlarının sözlerine müdahale ettiniz, onlar yine verilerle konuştu, siz konuşamadınız. Bu ülkede sahipsiz hayvan sayısı kaçtır, söyleyemediniz. Bu rapordan neden ve hangi akılla vazgeçildi, söyleyemediniz. Neden kuduz sayısını arttıracak bir iş yapıyorsunuz, cevap veremediniz. Neden saldırgan hayvan sayısını arttıracak bir iş yapıyorsunuz, hiçbir açıklama yapamadınız ve hiçbir sorunu çözmeyecek bu katliamı neden önümüze getirdiniz, hiçbir cevap veremediniz. Sadece son günlerde bile büyük bir dezenformasyon kampanyasına milyonlarca lira harcadınız. "CHP'liler 'Çocuklar okula yaya mı gidiyormuş?' demiş" diye düpedüz bir yalan ortaya attınız. Milletvekillerimize hakaret ettiniz, ettirdiniz. Size bağıran bir milletvekili acılı bir anneye bağırmış gibi yine düpedüz yalanlar ürettiniz, bu yalanları söylerken hiç utanmadınız. Bu yalanları söylerken dışarıdaki katliam hazırlıkçılarından hiç rahatsız olmadınız. Komisyona gelirken Türkiye Belediyeler Birliğine de Cumhuriyet Halk Partili bir tane belediyeye de bir soru sorma zahmetine girişmediniz. Komisyona bir Belediye Başkanının selamıyla geldiniz, selamını getirdiniz, o da üyeleri belediye barınağına davet eden Düzce Belediye Başkanıydı ama o, Düzce Belediye Başkanınız Komisyon çalışmalarını bitirince ne söyledi? Aynen şunları söyledi -sizin Belediye Başkanınız- "Milyonlarca hayvanı barınakları sığdıramazsın, mevcut yasa çözüm için yeterli, uygulama üzerinde yoğunlaşılmalı. Kimseye zararı olmayan sevimli bir hayvanı neden barınakta tutalım, bunun bir mantığı var mı?" dedi. Sizin bu Komisyona katkı vermiş olan tek Belediye Başkanınızın sözleri bunlar. Sizlerin yapmak istediği belli: 31 Martta alamadığınız belediyelerden intikam alalım istiyorsunuz. İnsanımızın Türkiye Büyük Millet Meclisindeki müzakerelere, tartışma ortamına olan inancının son damlasını da kurutalım istiyorsunuz. Kısırlaştırma ve aşılama gibi doğru yöntemlere başvuran veterinerleri bile hapse atalım istiyorsunuz. Öyle bir kanun yapmışsınız ki şunu da gösteriyorsunuz: Bugün sizinle olan, bugün buralarda el kaldıranlar yarın sizin için en kötü, en büyük hainliklerin ortağı olurlar, Bir müzakere, bir teknik itiraz, bir yürürlük sorunu, bir uygulanamazlık problemi sizin için yoktur. Yarın tekrar aday göstermezsiniz, yolunuza devam edersiniz en azından sizler böyle düşünüyorsunuz.
Mesele canlar değil, mesele insan değil, mesele çocuk da değil sizin için. Mesele ne biliyor musunuz? İntikam. Halktan intikam almak istiyorsunuz ve son sözüm İstanbul'da seçim sonuçlarına saygı duymadığınızı, nasıl seçimi iptal ettirdiğinizi, Belediye Başkanımızı nasıl yargıladığınızı gördük. Kayyum siyasetinizi, halkın tercihine karşı nasıl yerel yönetimleri gasbettiğinizi, nasıl halk için harcanması gereken bütçeleri o makam odalarınıza harcadığınızı, o belediyeleri nasıl borçlandırdığınızı gördük. Borca batmış belediyeleri devraldığımızda halkın kent lokantasına bile nasıl çökmeye çalıştığınızı gördük. Halkın gündeminden ne kadar uzaklaştığınızı, bir emekliye insanca yaşamı çok gördüğünüzü, bir de üstüne suçu muhalefete attığınızı, TÜİK'i nasıl halkı yoksullaştırma kurumu olarak kullandığınızı hepimiz gördük ama cevabını sizler de 31 Martta gördünüz. Belediyelerimizi istediğiniz kadar engellemeye çalışın, artık "Yasayı geri çek." demenin ve herhangi bir açıklamanın hiçbir şekilde oraya ulaşmadığının da farkındayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
GÖKÇE GÖKÇEN GÖL (Devamla) - Direneceğiz; istediğiniz kadar istediğiniz kadar katliam yasası çıkarın, biz de hiçbir belediyemiz de bu katliama ortak olmayacağız. İnsan için, tüm canlılar için, yoksullukla mücadele için, şiddetin bu topraklarda hüküm sürmemesi için, insan hakları için, hayvan hakları için tüm gücümüzle Mecliste ve sokakta yurttaşlarımızla mücadele etmeye devam edeceğiz ve o kanun teklifine tarih diye koyduğunuz 2028'de bu kanunu değiştirmek, bu soruna gerçek çözümü getirmek de ilk işimiz olacak. (CHP sıralarından alkışlar)