GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İsrail Dışişleri Bakanının, Cumhurbaşkanına karşı söylediği sözleri asla kabul etmediklerine, dış politikanın nasıl ve nerede yapılacağına, Türkiye'de işsizliğin ağır bir problem olmaya devam ettiğine ve Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisinin ÜNİ-VERİ Projesi'ne; siyasi iktidarın, CHP'li belediyeleri nasıl sıkıştıracağını açıkça itiraf ettiğine, sanatçı Kenan Işık'ın vefatına; adı "hayvan hakları" olan ama gerçekte hayvanları katletme kanunu teklifinin görüşmelerine bugün devam edileceğine ve Meclisin, halkın gerçek gündemiyle uğraşmasının zamanının geldiğine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:112
Tarih:29.07.2024

MURAT EMİR (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

İsrail Dışişleri Bakanının Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı Saddam'a benzetecek kadar şirazesi kaymış sözlerini asla kabul etmiyoruz. Biz elbette cumhuriyetimizin, ülkemizin, devletimizin ve Cumhurbaşkanımızın da yurt dışında böylesine ithamlara maruz kalmasından son derece rahatsızız ve devletimizin yanında durmayı bir görev biliriz ancak doğruları bu Meclis çatısı altında söylemekte bizim temel görevimizdir. Bir defa Sayın Cumhurbaşkanı bunu nerede söylüyor? Rize AKP İl Başkanlığında söylüyor. Bu olacak şey değildir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Türkiye'nin dış politikasıyla ilgili hem de hangi ülkeye nasıl gireceğimizle ilgili son derece kritik, son derece hassas bir politika açıklamasını İl Başkanlığında yapmamalı. Dış politika ulu orta konuşulacak bir şey değildir. Dış politika, iç politikaya malzeme yapmak için yapılmaz. Dış politika hamaset için yapılmaz. Dış politika partimizin oyları artsın diye yapılmaz. Dış politika bizim seçmenlerimiz beni alkışlasın diye yapılmaz ancak ve ancak millî çıkarlarımız için yapılır ve eğer gerçekten İsrail'le AKP iktidarının bir sorunu var ise asıl yapması gereken önce Kürecik'i gözden geçirmektir, bunu bekliyoruz. İncirlik'e ne yapıyorsunuz? Bunu bekliyoruz. Aynı zamanda siz milyonlarca dolar İsrail'e aylar boyunca -yapmadık dediniz ama- göz göre göre silah yapımında kullanılacak, altyapı yapımında kullanılacak malzemeleri ihraç ettiniz, buna göz yumdunuz ve bunu yapanlar içerisinde AKP'li siyasetçiler olduğu apaçık ortaya çıktı. Bunlar için ne yaptınız? Dolayısıyla, biz şunu biliyoruz: AKP ne zaman alanlara çıksa ne zaman meydan okusa, ne zaman "Ey!" dese diğer eliyle mutlaka el sıkışıyordur ve muhtemeldir ki şu anda da İsrail'e de el sıkışıyordur. Dış politikanın ulu orta değil daha ciddi, daha dengeli, daha ağırbaşlı yapılması gerektiğini bir kez daha söylemiş olalım.

Sayın Başkan, Türkiye'de işsizlik ağır bir problem olmaya devam ediyor; gerçek işsizlik 10 milyonun üzerinde, sadece atanmayan 1 milyon öğretmenimiz var ama bu koşullar altında bile kimi AKP'li siyasetçilerin, başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere, işsizliği hafife aldığını ve aslında işsizlik olmadığını, aslında iş olduğunu ama iş beğenmediğini söylediğini biliyoruz. Hatta Sayın Cumhurbaşkanı "Herkes bitirdiği okuldan sonra iş bulacak diye bir kaide de yok." diyecek kadar vurdumduymazlığını ortaya koymuştu. Ancak Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynaklarının ÜNİ-VERİ Projesi'nin detaylarına baktığımızda çok vahim bir tablo görüyoruz. Cumhurbaşkanlığının sitesinden anlıyoruz ki eğitimini yaptığı işte çalışanların oranı neredeyse yüzde 20'ler seviyesinde ve biliyoruz ki inşaat işçiliği yapan öğretmenlerimiz çok. Onları ancak inşaatta iş kazası geçirip yaşamlarını kaybettiklerinde hatırlıyoruz. Dolayısıyla bu işsizlik sorununun giderek yakıcı bir hâl aldığını buradan bir kez daha vurgulamak isterim.

Sayın Başkan ve değerli milletvekilleri, özellikle siyasi iktidarın 31 Mart yerel seçimlerinde halkımızın verdiği mesajı anlamadığı, anlamak istemediği ve hâlâ hazmedemediği anlaşılıyor. Bir hınçla, bir şiddetle CHP'li belediyeleri nasıl sıkıştıracaklarını açıkça itiraf ediyorlar. Olağan bir prosedürle SGK borçlarını tahsil ediyor değil tam tersine, Cumhurbaşkanlığı makamından yani en tepedeki makamdan "Biz bu borçları takip ederiz, bakalım ne yapacaksınız?" şeklinde bir yaklaşım var ve dolayısıyla da aslında bu konuyu tartışmak gerekiyor. Siz 2019 yılına kadar niye SGK borçlarını takip etmediniz? Niye sadece ilk 5'i açıklıyorsunuz? AKP'li belediyelere her tür yeniden yapılandırmayı, her tür olanağı sağlarken bunu niye Cumhuriyet Halk Partili belediyelerden esirgiyorsunuz? Kimi yerlerde TOKİ'nin arsa satışları oluyor belediyeler ile TOKİ arasında. Niye belediyelerin bu kaynağını önlüyorsunuz, engelliyorsunuz? Aynı şekilde, bakın, Sayın Mansur Yavaş açıkladı, Çevre Bakanlığından 1 trilyon liranın üzerinde alacağı var, alacağını ödemiyorlar ama diğer taraftan dönüyorlar "Sen SGK'ye en çok borçlu belediyesin." diye afişe ediyorlar. Peki, Mansur Yavaş niye borçlu SGK'ye?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Emir.

MURAT EMİR (Ankara) - Baktığınızda son derece borçlu, batak bir belediye devralmış, 1,2 milyar dolara yakın borç ödemiş, ANKAPARK'tan kaynaklanan borçları bile ödemiş ve sonrasında gram kredi kullandırmamışlar Belediye Meclisi üzerinden ama o pandemi koşullarında emeklinin, işçinin, yoksulun yanında olmaya devam etmiş, sübvansiyonlarıyla olması gerektiği gibi devam etmiş. Şimdi, dönüp Çevre Bakanlığından alması gereken parayı vermiyorsunuz, TOKİ'yle yaptığı protokollerle alması gereken tapuları vermiyorsunuz, mahsuplaşma yapmıyorsunuz. Sonra diyorsunuz ki: "Mansur Yavaş, gel, borçlarını öde." Bu, ucuz siyasettir ve bilinsin ki vatandaşlarımız bunu görüyor, buradan elde edecekleri hiçbir şey yoktur. Bunu beş yıl boyunca yaptılar, İstanbul'da, Adana'da, Mersin'de, İzmir'de, Antalya'da, Ankara'da yaptılar ama vatandaşımız kimin hizmet etmeye çalıştığını, hizmet edenin elini kolunu bağlamaya çalıştıklarını apaçık görüyor.

MURAT EMİR (Ankara) - Toparlıyorum Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun tamamlayın.

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, sabrınızı fazla zorlamayacağım.

Değerli sanatçımız Kenan Işık'ın yaşamını kaybettiği bilgisini üzüntüyle aldık. Kendisi uzun zamandır bir hastalık dolayısıyla zor günler geçiriyordu. Kendisine Allah'tan rahmet diliyoruz.

Sayın Başkan, son olarak bugün, yine adı "hayvan hakları" olan ama gerçekte hayvanları katletme kanunu olan bir kanunu görüşeceğiz ve anlıyoruz ki sayın iktidar mensupları bu kanunu bugün bitirmeye çalışacak ve yine sabahlara kadar çalışacağız. Açıklıkla ifade etmeliyim ki bizim sabahlara kadar çalışmakla ilgili bir sorunumuz yok ama eğer bunu yapacaksak yani eğer sabahlara kadar çalışıp, hayvanları katledecek bir yasayı çıkarıp oradan da tatile gideceksek bizim buna itirazımız var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MURAT EMİR (Ankara) - Toparlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

MURAT EMİR (Ankara) - Buradan AKP Grubuna sesleniyorum: Beyler, nereye gidiyorsunuz, hangi sorunu çözdünüz de gidiyorsunuz? Emeklilere 12.500 lira vermeyi çözüm mü sayıyorsunuz? Açlık sınırı 20 bin lira, nereye gidiyorsunuz? Asgari ücrete zam yaptınız mı? Kendi enflasyonunuz yüzde 70, asgari ücret 17 bin lirada kaldı; bunu çözmeden nereye gidiyorsunuz? Daha geçen gün İzmir'de 2 vatandaşımız yaşamını yitirdi. Gelin, nereye kadar gidiyorsa araştıralım dedik, bu sorunu çözelim dedik, bir daha kimse bu şekilde ölmesin dedik, bu, 20'nci yüzyıl Türkiyesine yakışmıyor dedik; bunu bile araştırmadınız. Bunu araştırmadan nereye gidiyorsunuz? 1 milyon atanmayan öğretmen var. Bu sorunu çözmediniz, hiç kılınızı kıpırdatmadınız; bu sorunu çözmeden nereye gidiyorsunuz? Bu neyin tatilidir?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten de bu Meclisin halkın gerçek gündemiyle uğraşmasının zamanı gelmiştir ve bundan sonra da bu mücadelenin verilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Sabrınız için teşekkür ederim.