| Konu: | Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 111 |
| Tarih: | 28.07.2024 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önümüzde, yüz binlerce sokak hayvanını ya barınaklarda ya da sokakta öldürmeye yönelik âdeta bir katliam yasası var ve sizler utanmadan, sıkılmadan bu kanun teklifinin adına "Hayvanları Koruma Yasası" diyorsunuz. Daha ilk cümleden itibaren burada bir problem var. Bunun hangi maddesinde hayvanları korumayı hedefliyorsunuz, bana bir anlatın lütfen.
Şimdi, bu kanun teklifini okurken gerçekten kanım dondu. Özellikle 5'inci madde, 15'inci madde... Sonra kanun teklifi üzerinde konuşacağız zaten ama inanın hem bu kanun teklifini hazırlayan hem de bununla ilgili saha araştırmasını yapan Sayın Yenişehirlioğlu adına üzüldüm. Neden mi? Belli ki hiç tanımadığı bir sokak hayvanının başını okşayıp onunla bir sevgi bağı kuramamışsınız; üzüntülü bir anınızda, o an karşılaştığınız bir hayvanın sevgisiyle avunmamışsınız; neye sevindiğini ya da neye üzüldüğünü bilmeden, sadece siz seviniyorsunuz ya da üzülüyorsunuz diye sizinle aynı duyguları paylaşan sokaktaki bir canlıyla maalesef bağ kurumamışsınız.
Sayın Yenişehirlioğlu ve bu teklifi hazırlayan milletvekilleri; size kızıyorum, çok öfkeliyim çünkü binlerce canlının canına kastedeceksiniz.
Gidiyorsunuz...
BAHADIR NAHİT YENİŞEHİRLİOĞLU (Manisa) - Hakaretini dinleyemeyeceğim!
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - Tamam.
Ama aynı zamanda sizin için üzülüyorum ve size de acıyorum.
KADEM METE (Muğla) - Senin köpeğin var mı?
HASAN TOKTAŞ (Bursa) - Bir dinleyin, kibarca konuşuyor adam ya! Allah Allah ya!
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - Tatmadığınız, tadamadığınız bir duyguyu öldürecek olduğunuz için kızıyorum.
KADEM METE (Muğla) - Baktığınız bir hayvan var mı?
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - Size öfkeleniyorum ama inanın daha çok da sevgisizliğinize kızıyorum.
Şimdi, maalesef, bu sokak hayvanları sorununu olabilecek en ilkel şekilde ele alıyorsunuz, diyorsunuz ki: "Ya sokak köpekleri ya da sokaklarda saldırıya uğrayan çocuklar can verecek!" Sanki ikisinden birini seçmek zorundaymışız gibi sahte bir gündemin içine hepimizi çekmeye...
KADEM METE (Muğla) - Ben de gidiyorum, bak!
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - Gidebilirsiniz tabii ki...
KADEM METE (Muğla) - Kendimi tutamayacağım çünkü.
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - Tabii, tutamayın, hiç problem değil, tutamıyorsun!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - 5 kişi var, 5'inden de 1'i laf atıyor be kardeşim! Zaten 5 kişisiniz, ne laf atıyorsun ya!
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - 71 kişinin imzası var, kimse yok!
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - İnsan güvenliğini önceleyen arkadaşlarımız sanki hayvan düşmanıymış gibi muamele görüyor, sokak hayvanlarının yaşam hakkını savunanlar ise insan güvenliğini hiçe sayıyormuş gibi linçe maruz kalıyor.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Gelme, gelme!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Gel, gel, gel!
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - İki tarafın da marjinalleri, iki tarafın da marjinalleşmiş kesimleri bu işi bir çözümsüzlüğe sürüklüyor.
KADEM METE (Muğla) - Yalan dinliyoruz ya! Ha bire yalan ya!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Zaten 5 kişisiniz, bir de laf atıp gidiyorsun be!
KADEM METE (Muğla) - Ha bire yalan konuşuyorsunuz!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Yalan konuşmuyor, çıkıp konuşacaksın!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Zaten 5 kişi var, yani niye taciz ediyor anlamıyorum ya! Ayıp ama ya!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - İnsan biraz hicap eder ya!
BAŞKAN - Sayın Özlale, siz Genel Kurula hitap edin.
KADEM METE (Muğla) - Ha bire yalan konuşuyorsunuz!
BAŞKAN - Sayın Mete...
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - Bakın, burada -bir şey demeyecektim, normalde tonuma da dikkat ederim ama- 10 kişisiniz, 10 kişi.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teklifte 71 imza var.
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - Evet, 71 tane imza var, 10 kişisiniz burada, bu kadar sahiplenmiyorsunuz.
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Evet, rezalet!
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - Kanun teklifini veren sizsiniz ve burada 71 kişinin 10'u bile bulunmuyor; o kadar bu teklifin arkasında değilsiniz, o kadar bunu bilmiyorsunuz, o kadar da uzlaşıya kapalısınız. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Gidebilirsiniz çünkü bizim dikkatimizi bozacaksınız, bizi burada bir sürü insan izliyor. Lütfen, gidin! (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
KADEM METE (Muğla) - Konuşmana devam et, devam et!
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - Sen emir veremezsin, Sayın Başkan orada.
ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Sen söyleyince oluyor!
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Bir şeyler söylemedi daha; biz daha yarın konuşacağız!
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - Sizin derdiniz sokak hayvanları değil, sizler sosyal medya vasıtasıyla, bu işi çok iyi bildiğiniz bir şekilde bir kutuplaştırma aparatına dönüştürmüş durumdasınız ve diyorsunuz ki: "Hayvansever misiniz, çocuk sever misiniz?" Biz ikisini de seviyoruz. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
KADEM METE (Muğla) - Ben de seviyorum!
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - Sevmiyorsun!
KADEM METE (Muğla) - Ben de seviyorum! 5 tane köpeğim var benim, 5 tane köpeğim var.
BAŞKAN - Sayın Mete... Sayın Özlale...
Sayın Mete, lütfen dinleyin.
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - Bak, burada bu muhalefet milletvekilleri "Çocuklar aç kalmasın, bedava kahvaltı, öğle yemeği verilsin." diye önerge veriyor, reddediyorsunuz. Plan ve Bütçe Komisyonunda "Çocuklarımız aç kalmasın, yoksul kalmasın." diye önerge veriyoruz, reddediyorsunuz. Tutuyorsunuz, ne idiği belirsiz tarikatlarda, vakıflarda bütün çocuklar tacize uğrarken araştırma önergesi veriyoruz, reddediyorsunuz. (İYİ Parti ve CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Nerede seviyorsunuz çocuklar ile hayvanları? İkisini de sevmiyorsunuz. Bu taraf, muhalefet ikisini de sizden daha fazla savunuyor. O çocuğunu kaybeden, bir hayvan saldırısı sonucunda çocuğunu kaybeden anneyi de daha çok savunuyor, sokak hayvanını da daha fazla savunuyor.
KADEM METE (Muğla) - Onun için mi üzerine yürüdünüz Komisyonda?
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - Önemli bir meseleyi sığlaştırma ve kutuplaştırma aparatı olarak kullanıyorsunuz çünkü sizin şu anda göreviniz sokak hayvanları ya da sokakların güvenliğini sağlamak falan değil, olabildiğince sığlaştırmak, kutuplaştırmak. Oysa bu çatı yani şu anda sizin burada 10 milletvekilinizin olduğu çatı aklın, uzlaşının çatısı. Bakın, hepimiz burada seçilmiş milletvekilleriyiz, hepimiz kendi bölgelerimizden geliyoruz. Sormamız gereken soru çok basit: Bu konuda toplumu uzlaştıracak bir çözüm yolu var mıdır, yok mudur? Var, var oğlu var! Yani bizler sokakları daha güvenli hâle getirip hayvanları da sokak hayvanlarını da öldürmeden bir çözüme ulaşabiliriz, bunu yapabiliriz ama bu çözüm önerisini sizler geliştirirken hiçbirimize bir şey sormadınız, Tarım Komisyonunda en ufak bir şekilde dikkate almadınız. Bakın, soruyu farklı bir şekilde sorayım: Sokak hayvanlarının yaşama hakkına tecavüz etmeden yani sokak hayvanlarını katletmeden insanların can güvenliğini koruyabilir miyiz? Ya, tabii ki koruyabiliriz, korumalıyız da. Ama sizler bilime, muhalefetin görüşlerine, veteriner hekimlerin görüşlerine hiçbir şekilde başvurmadan burada hiçbirimizin kabul edemeyeceği bir kanun teklifi hazırladınız. Elimizdeki bütün veriler bu işin herhangi bir şekilde sokak hayvanını öldürmeden çözülebileceğini gösteriyor ama sizler uzman görüşlerine de başvurmuyorsunuz, ne bu kanun teklifini hazırlarken başvuruyorsunuz ne de başka bir şekilde.
HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) - O zaman aldıkları aşılar boşa gidecek, aldıkları aşılar boşa gidecek.
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - Bakın, burada çatı kuruluşu Türk Veteriner Hekimleri Birliği ne söylüyor? "En etkin yol kısırlaştırma." diyor ve kısırlaştırmamız gereken 1 milyon dişi köpek var. 4 milyon sokak hayvanından sadece 1 milyon dişi köpeği biz kısırlaştırırsak kısa bir süre içerisinde problemi çözebiliriz.
Köpekleri barınaklara koymak... Bak, ben demiyorum, çatı kuruluş, Veteriner Hekimleri Birliği diyor, "Köpekleri bu şartlarla barınaklara koymak öldürmekle eş değerdir." diyor ve sizler bunu gidip barınaklara koymaktan bahsediyorsunuz. "Sahiplendirme önem verdiğimiz bir şey, barınaklarda daha zor." diyor ve sizler gidiyorsunuz, yine, bu sokak hayvanlarını barınaklara, ölüme hapsediyorsunuz. Köpekler toplanmaya başlayınca, bakın, burası gerçekten önemli, köpekler toplanmaya başlayınca ilk başta kimden başlarlar? Uysal köpeklerden yani mahallede bizim beslediğimiz, bizim artık o mahallenin sembolü olmuş köpeklerden başlıyorsunuz. O uysal köpekleri toplamaya başladığınız zaman zannediyor musunuz ki orası boş kalacak? Daha saldırgan canlılar gelecek. Ben demiyorum, Veteriner Hekimleri söylüyor, bilim söylüyor, meslek kuruluşu söylüyor, İYİ Parti CHP, DEM PARTİ demiyor, Veteriner Hekimleri söylüyor ve sizler Türk Veteriner Hekimleri Birliğini her seferinde kapı dışarı ettiniz. Ya, Komisyondayız, sabaha karşı bir buçukta söz geldi, söylemeye başladı, vallahi abartı bir şey yok, AK PARTİ'deki Komisyon üyelerinin hepsi sırtını döndü. Bilime sırtınızı dönüyorsunuz, meslek odalarına sırtınızı dönüyorsunuz, sokak hayvanlarına, çocuklara, emekliye, emekçiye karşı sırtınızı dönüyorsunuz ya.
Şimdi, burada yapılması gereken şey şu: Bu katliam yasasını geri çekip burada, bir an önce Veteriner Hekimleri Birliği, özel poliklinikler, hayvanseverler, kamu kurumları, belediyelerle beraber bir hayvan hakları yönetim kurulu oluşturalım, bu çerçevede bu işe bir çözüm getirelim. Öbür türlü, getireceğiniz yasa sizin elinizi kana bulamaktan başka hiçbir işe yaramaz. Eğer bizler bu seferberlikte de başarılı olursak -zaten sokak hayvanlarının yaşama süresi maalesef beş ila yedi yıl- çok çok değil, dört sene içerisinde sokak hayvanlarının sürdürülebilir bir sayıya ulaşacağını görebiliriz. Yani çözüm var ve bu çözüm insanların güvenliği ile sokak hayvanlarının yaşam hakkı arasında bir tercih yapmayı da gerektirmiyor. Eğer bugün bu Meclis sizin getirdiğiniz kanun teklifiyle bir tercih yapıyorsa, bir sorunu çözmek ile sebepsiz yere öldürmek arasında bir tercih yapmaya zorlanıyor, ben de bunu reddediyorum. Sakın ola bu yasaya onay vererek insanların, çocukların can güvenliğini sağlama alacağınızı düşünmeyin çünkü sanılanın aksine sokak hayvanlarını öldürmek sorunu çözmüyor. O zaman neden bu yasadan, hayvanların canına kasteden bu yasadan medet umuyorsunuz? Çünkü sorununuz, sizin derdiniz herhangi bir şekilde sorunu çözmek değil; amacınız çok açık, sokak hayvanlarını da bir kutuplaştırma aparatı olarak kullanmak istiyorsunuz, hayvan haklarına da halk sağlığına da aykırı olan bu durumdan siyasi bir rant çıkarmaya çalışıyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, can almadan bir çıkış yolu varken ille de öldürelim demek bir insanlık suçudur. Bu insanlık suçunu Allah aşkına işlemeyin. Hayvanların yaşam haklarına tecavüz etmeden sorunu çözmek yerine can alarak çözelim demek gaddarlıktır, vicdansızlıktır. Bu kadar çözüm yolu varken çözüm olmayacak tek yol öldürmektir. İçinde "öldürmek" geçen hiçbir şeyden bu ülkeye hayır gelmez. Bakın, eğer yerel yönetimler, -partiden bağımsız, kendi partimi de dışlamıyorum, inanın partiden bağımsız- kanunlara uyup kendilerine ayrılan kaynakları doğru kullansaydı bugün, sokak hayvanları gibi bir sorunumuz yoktu. Eğer bizlerin bütün uyarılarına rağmen köpek üretimi sınırlandırılsaydı bugün, sokak hayvanları sorunumuz yoktu. Eğer çocuğuna karne hediyesi olarak aldığı köpeği, tatil bittiğinde yol kenarına bırakan vicdansızı, şerefsizi cezalandırsaydık bugün, sokak hayvanları problemimiz yoktu.
Değerli arkadaşlar, sorunumuz sokak hayvanları sorunu değil, sorunumuz vicdansız yerel yönetimler sorunudur, sorunumuz yerel kaynakları usulüne uygun kullanmayan kamu bürokrasisidir.
KADEM METE (Muğla) - Eyvallah!
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - Sorunumuz bu yerel yönetime ceza kesmeyen merkezî hükûmetin lakayt yönetim anlayışıdır. Dön dolaş, sorunumuz sokak hayvanları, masum sokak hayvanları değildir, bizim sorunumuz insandır, bizim sorunumuz insandır. (CHP sıralarından alkışlar) O yüzden, bu yasa teklifinin özeti şudur: Yıllardır sorunu çözmek için hiçbir şey yapmayanlar cezasız kalsın, kanunu uygulamayanlar cezasız kalsın, bütün bu cezaları ne olup bittiğinden haberi olmayan ve Allah'ın bize teslim ettiği sokak hayvanları canıyla ödesin, öyle mi? Dilinizden düşürmediğiniz bir şey var: "Yaratılanı severim Yaradan'dan ötürü." Nasıl açıklıyorsunuz bu durumu?
KADEM METE (Muğla) - Seviyoruz.
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - Ha, seviyor musun? O yüzden mi öldürüyorsun?
KADEM METE (Muğla) - Öldürmüyoruz.
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - O yüzden mi kamu güvenliği tehdit altında olduğu zaman 5'inci maddede emrettiği gibi sokak hayvanını öldürüyorsunuz?
BAŞKAN- Sayın Mete, lütfen dinleyin, hatibe müdahale etmeyin.
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - Bunu vicdanınız kabul ediyorsa bakın, bu kanun teklifini vicdanınız kabul ediyorsa, maalesef benim düşüncenizi değiştirebileceğim hiçbir sihirli cümle yok. Burada tek bir yasa teklifini de tartışmıyoruz maalesef. Yirmi iki yıldan beri, sorunları yapısal reformlarla yapıcı bir şekilde çözmek yerine devamlı kısa yola başvuruyorsunuz. Bakın, ne dediniz? Biz dedik ki size: "Burada yapısal reform, tarım reformu, şunu yapın, bunu yapın." Hiçbirini yapmadınız. Ondan sonra dediniz ki: "Ben faizleri indiririm, nas var, KKM var." Mucize bir reçete gibi sundunuz, durum ortada. Burada da aynı şeyi yapıyorsunuz; yıllardan beri bilimin, aklın, yönetmeliğin dışına çıkıyorsunuz; ortada bir mesele oluyor, bu meseleyi de öldürmek gibi, sokak hayvanlarını öldürmek gibi bir çözümle örtbas etmeye çalışıyorsunuz. Her şeye vicdansız bir kısa yol çözümünüz var ve bunun bedelini biz burada insanlar, vatandaşlar ve sokak hayvanları ödüyoruz. Yani burada belediyeleri denetlemiyorsunuz, kısırlaştırma yapmıyorsunuz, görevini iyi yapmayanlar hakkında herhangi bir cezai işlem uygulamıyorsunuz; ondan sonrasında milyonlarca sokak hayvanını ölüme terk ediyorsunuz. Şimdi, gelin, bu sefer, hiç zannetmiyorum ama vicdanımızın sesini dinleyelim, bilimi sesini dinleyelim ve bu sorunu bu Meclisimizin çatısı içerisinde ülkeye yakıştığı gibi çözelim.
Şimdi, biraz daha sert konuşacağım. Bu teklifi savunurken, Tarım Komisyonunda savunurken devamlı AK PARTİ'li arkadaşlarımızın bize dediği şeylerden bir tanesi şuydu: "Bizler çocuklarımızın güvenliği için vicdanımızın sesini dinliyoruz ve bu yasayı çıkartıyoruz." Şimdi, ben sizin o zaman vicdanınıza soruyorum: Ne idiği belirsiz vakıflarda, yurtlarda onlarca çocuğumuz tecavüze uğradığında, Enes gibi evlatlarımız intihar ettiğinde vicdanınız neredeydi sizin? (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) 7 milyon yoksul çocuk var, "En azından bu çocuklara bedava kahvaltı ve öğle yemeği verelim." dedik, reddettiniz. O zaman neredeydi sizin vicdanınız? Çorlu tren katliamında bir sürü insan hayatını kaybetti, Oğuz Arda da onlardan bir tanesiydi, annesine dava açmaktan başka ne yaptınız, neredeydi sizin vicdanınız? İsias Otel'de hayatını kaybeden 35 çocuk vardı. Bu ülkede milyarlarca dolar deprem vergisi toplamanıza rağmen milyonlarca çocuk tabut gibi evlerde yaşıyor. Onları görürken sizin vicdanınız nerede Allah aşkına?
Şiddete uğrayan kadınların can simidiydi İstanbul Sözleşmesi. Ondan çıkarken hiç vicdanınıza sordunuz mu? (CHP sıralarından alkışlar) Kadın katilleri, kadını öldürenler, kadına tecavüz edenler sadece kravat taktı diye iyi hâl indirimi alırken siz vicdanınıza bunu sordunuz mu? Yüz binlerce gencimizi mülakatta elediniz, ellerinden bütün haklarını aldınız, başkalarına verdiniz. Bu ülkede yüz binlerce üniversite mezunu kelle koltukta motokurye olarak çalışırken bunu vicdanınızın neresine sığdırıyorsunuz? Bakın, sadece geçen sene KYK yurtlarında asansör kazalarından ölen ve intihar eden çocukların sayısı köpek saldırısında hayatını kaybedenlerden katbekat fazla. Bunlar olurken sizin vicdanınız neredeydi?
Emine Akçay'ı hatırlıyor musunuz? Adana'da, 26 yaşında... Hatırlamıyorsunuz değil mi? Emine Akçay, evine odun götüremediği için çocuklarını saç kurutma makinesiyle ısıtıp yan odada intihar etti. Siz ona sosyal yardım götüremediniz. O zaman vicdanınız neredeydi? O kadın ve daha binlerce kadın bugün açıklık ve yoksulluk içerisinde sürünürken siz bana, Allah aşkına, burada "Çocuklarımızın, kadınlarımızın vicdanını dinliyoruz." demeyin.
Eren Bülbül'ü koruyamadınız, onun acılı annesine herkesin önünde, matah bir şey yaparmış gibi, şov yaparmış gibi birisi ev anahtarı verirken alkışladınız. Bu mu sizin vicdanınız?
İş sokak hayvanlarına geldiğinde olabilecek en vahşi, en vicdansız cezayı kesmeye kalkışıyorsunuz. Neden ceza sırası hiç vergi kaçıranlara gelmiyor? Çünkü buna gücünüz yetmiyor. Bakın, iş birliği içinde olduğunuzu falan söylemiyorum, artık gücünüz yetmiyor. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını çalıp, esnafın hakkını çalıp milyonlarca insanı mutsuzluğa, yoksulluğa, sizler mahkûm ediyorsunuz ama gücünüz, bir tek, orada ne olup bittiğinden habersiz sokak hayvanlarına yetiyor. Neden belediyesini, bakanlığını dolandıranlara en ufak bir ceza vermiyorsunuz? Gücünüz yetmiyor, sadece sokak hayvanlarına yetiyor. Yolsuza teşvik; sokak hayvanlarına ölüm. Hırsızın, arsızın başını okşa; sokak hayvanlarına ölüm. Tacizciye, tecavüzcüye iyi hâl indirimi; sokak hayvanlarına ölüm. Bir de utanmadan, sıkılmadan trol ordunuz bu meseleyi bir sınıf çatışması hâline getiriyor. Neymiş efendim; fakir halk, dar gelirli mahalleler sokak hayvanlarından muzdarip, yüksek gelirli mahallelerde bu sorun değil. Ya, ben size bir şey söyleyeyim, "pet shop"lardan binlerce dolara köpek alıyorsunuz, köpekler o evlerde rahat yaşıyor; tek suçu sokakta doğmuş olan bir sokak hayvanını öldürmekten bahsediyoruz ya. Bu ülkede insanın değil köpeğin bile fakirine tahammülünüz yok, ona bile bir yaşam hakkı vermiyorsunuz. (İYİ Parti, CHP, DEM PARTİ ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
Madem bu ülkede bir şeyleri toplamaya meraklısınız, madem bir şeyleri toplamak istiyorsunuz; sokak hayvanlarından başlamayın, kadınları dini kullanarak yıllar boyu taciz eden din bezirgânlarını toplamaya başlayabilirsiniz. (İYİ Parti, CHP ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar) Çocukları taciz eden sapıkları toplayın; masum bir kediyi asansörde sıkıştırıp dakikalarca işkence eden cani, katil Keloğlan'ı tutuklayın, onu toplayın; buna gücünüz yetmiyor. Bir de artık, Allah aşkına, yerlerde sürünen itibarınızı toplayın. Bu ülkede çocuklara da hayvanlara da emeklilere de kadınlara da emekçilere de cehennemi yaşattınız. İnşallah, yaşattığınızı yaşamadan bu dünyadan göçmezsiniz. (İYİ Parti, CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
En son, konuşmama son verirken de Nâzım Hikmet'in bir şiirinden bahsetmek istiyorum:
"Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim,
Akarsuyun, meyve çağında ağacın,
Serpilip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına,
Çürüyen diş, dökülen et.
Bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler.
Sana düşman, bana düşman, düşünen insana düşman.
Vatan ki bu insanın evidir,
Sevgilim, onlar vatana düşman."
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti, CHP, DEM PARTİ ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)