GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:111
Tarih:28.07.2024

İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa'mız tarafından koruma altına alınan, en temel insan ihtiyacı olan barınma konusunda ve bununla alakalı, güvencenin ülkemizde nasıl kalktığıyla alakalı bir araştırma önergesi verdik partimiz adına; bu nedenle söz aldım.

Tabii, kira artışları, konut sorunu artık Türkiye'yi çok ciddi bir krize sokmuş durumda. Dün de bahsettim, bugün de ifade ediyorum: Ekonomik krizler sadece ekonomik krizle sınırlı kalmıyor; bir ekonomik kriz kendi içerisinde, beraberinde sosyal krizleri de getiriyor. Rahmetli Süleyman Demirel'in 1991 yılında söylediği bir söz var, diyor ki: "Ekonomik krizle beraber gelen bozukluk, çarpıklık, akabindeki enflasyon, bir ülkede önce ahlakı bozar, sonra da devlet yıkar." Biz bunun ülkemize ne kadar zarar verdiğinin farkındayız.

Bakın, bu iktidar döneminde, AK PARTİ iktidarı döneminde üç temel konu var; onarılması çok zor hasarlara yol açtı ülkemizde. Bunlardan bir tanesi, son dört beş yıldır yaşanan ekonomik kriz; muazzam bir probleme yol açtı ve onarılması gerçekten çok zor. İkincisi, sığınmacı meselesi, ülkemizin geleceğini ilgilendiren; bir üçüncüsü de bir vesayeti yok edeceğim diye, kendi vesayetini kurma pahasına illegal yapılarla iş birliği yaparak devlet içerisine bunların sızmasına yol açan zafiyetler. AK PARTİ iktidarında önümüze çıkan en büyük 3 problem bunlar.

Neden "Enflasyon, ahlakı bozar." neden "Enflasyon, devlet yıkar." demiş rahmetli Demirel? Sürekli vurguladığımız, hepimizin vurguladığı bir aile konusu var; milletin, toplumun temel yapı taşıdır aile, ailenin birliğinden, bütünlüğünden bahsediyoruz ama bakın, ekonomik kriz beraberinde bu aile yapısını da nasıl sarsıyor: Kirasını ödeyemeyen, ev sahibiyle kavga eden, çatışan bir aile nasıl birliğini ve bütünlüğünü koruyacak? Kaldığı yurda yüzde 300 zam yapılan bir genç nasıl şevkle ve istekle ülkesine hizmet etmek için çalışacak?

Bir başka sıkıntımız -gene bununla bağlı, bununla alakalı- nepotizm, adamcılık, adam kayırma. Tabii, bu bizim bir eksiğimiz değil, bu sizlerin de bir ayıbı değil, hani "Biz kötüyüz." diye de düşünmeyin, bir sistem problemi var burada. Şu soru akla geliyor: Neden İngiltere'de, neden Almanya'da, neden dünyanın "gelişmiş" dediğimiz ülkelerinde bu adamcılık, adam kayırma, nepotizm yok? Bakın, iki sebepten ötürü. Birincisi, diplomayı alan genç, kafasını kaldırdığında önünde onlarca tercih görüyor; gelişmiş, büyümüş kurumlarda iş bulabilme imkânı var; "Devlete nasıl kapağı atarım; belediyede nasıl işe girerim?" diye düşünmüyor. Bu, hâliyle politikacının üstünde bir baskı yaratıyor; bu da beraberinde adamcılığı, adam kayırmayı, haksızlığı getirir. İkincisi, harfiyen uyguladıkları kanunları var; öyle kanunlar var ki bir milim sapmıyorlar. Mülakat gibi bir absürtlükle gençlerin hakkını gasbeden bir anlayışları da yok. Ekonomik kalkınmayı, gençlere iş imkânı yaratacak müesseseleri, yatırımları tesis etmediğiniz sürece, bu nepotizm belasından da adam kayırmacılıktan da maalesef kurtulamayacağız.

Az önce de söyledim, çocuğuna istediği kitabı, defteri, kıyafeti alamadığı için eve giderken çocuğunun uyumasını bekleyen bir babadan bu ülkeye nasıl aidiyet duygusuyla bağlanmasını bekleyebilirsiniz? Sofrada çocuğunun daha fazla yemesi için bilerek az yemek yiyen bir anneye neyi anlatacaksınız? Sırf sokakta kalmamak için binasından bilerek karot aldırmayan insanlara neyi vadedeceksiniz? Fakat öyle bir asil millet ki asla o ay yıldızlı bayrağa olan aidiyet duygusundan vazgeçmez ama bunu suistimal etmek de kimsenin haddi olmaz, haddi olamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Kavuncu, lütfen tamamlayın.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (Devamla) - O nedenle, biz bu asil milleti, her türlü sıkıntıya rağmen, her türlü probleme rağmen aidiyet duygusunu kaybetmeyen, gerektiğinde milleti ve devleti için canını verecek bu asil milleti, dünyanın en şerefli milleti, en mutlu, en huzurlu, en zengin, en refah içerisinde yaşayan milleti hâline getirmek mecburiyetindeyiz. Bütün yaşadığı sıkıntılara rağmen devletine, milletine bağlı bu milletin bu duygusunu sömürmeye ve bu millete bu sıkıntıyı çektirmeye hiç kimsenin hakkı yoktur diyorum. O nedenle, yaşanılan bu ekonomik sıkıntıların, getirmiş olduğu bu ağır ekonomik problemlerin, milletimizin üzerinde yarattığı bu yükün azalması en büyük temennimiz. Her şeyi reddetme inadından ne olur vazgeçin. Akılla, ilimle -bugün sokak hayvanlarıyla ilgili kanun teklifi gündeme gelecek- gerçekle, hakikatle yönetilen bir ülkeyi gelin, hep beraber vadedelim diyorum.

Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)