GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cumhurbaşkanlığının, hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, 2713 (2023) sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı'na ve uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerimize uygun bir biçimde, gerektiğinde üçüncü ülkeler ve uluslararası örgütlerle iş birliği imkânları da kullanılarak, Somali ile ülkemiz arasında akdedilen milletlerarası anlaşmaların uygulanması kapsamında, Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının, Somali'nin terörizm, deniz haydutluğu, yasadışı balıkçılık, her türlü kaçakçılık ve diğer tehditlere karşı güvenliğinin sağlanması faaliyetlerine destek verilmesi amacıyla Somali'nin deniz yetki alanları dâhil olmak üzere iki ülke tarafından müştereken belirlenecek bölgelerinde ve münhasıran tespit edilecek kurallarla görevlendirilmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca iki yıl süreyle izin verilmesine dair tezkeresi (3/9
Yasama Yılı:2
Birleşim:110
Tarih:27.07.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; Somali tezkeresi üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.

Dış politikada şartlar her geçen gün değişiyor. Hayatın her alanında olduğu gibi, değişen şartlara göre, o şartların gerektirdiği şekillerde hareket etmek hepimizin yapması gereken ana çıkış noktasıdır. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurtuluş mücadelesi verdik ve o kurtuluş mücadelesi şartları altında farklı bir dış politik yaklaşımımız vardı ve ondan sonra bağımsızlığımızı kazandık tekrar. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından dünya 2 kutuplu bir noktaya geldi, soğuk savaş başladı. Soğuk savaşın 1991 yılına kadar devam eden döneminde Türkiye, elbette, soğuk savaşın getirdiği koşullar altında bir adım atmak durumundaydı, onun gereğini yaptı. 91 sonrasında ise manzara tamamen değişti. Bugün, her ne kadar Amerika tek kutuplu dünyada var olduğunu iddia etse de aslında birçok farklı iş birliklerinin alanları oluştu. Dolayısıyla bizim kendimizi güncellememiz çok önemli.

Afrika coğrafyasından bahsediyoruz, Afrika coğrafyası çok önemli. Neden? Çünkü bugün, bakınız, Japonya, Çin, Avrupa Birliği, Hindistan, Rusya, Afrika, bütün bunlar Afrika'yla ilgili yakın ilişkiler geliştiriyorlar ve Afrika'da şu anda her birisi zirveler düzenleyerek bu bölgelerde etkin olmaya çalışıyorlar. Ayrıca, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin 2011 yılında Güney Afrika'yı kendi birliklerine dâhil ederek BRICS'i kurdular ve sonrasında Amerika Birleşik Devletleri de 2014, 2022 yıllarında yine Afrika Liderler Zirvesi'ne ev sahipliği yaptı. 2023 yılında ise yani geçtiğimiz yılda ise G20 zirvesinde Afrika Birliği daimi üyeliğe kabul edildi ve -daha biz belki, bunlar, hadi büyük güçler, bunlar kendi aralarında belki böyle yaklaşım içerisindedir diyebiliriz- Suudi Arabistan ise 2023 yılında yine Afrika'yla zirve toplantısı yaptı. Güney Kore 4-5 Haziranda, geçtiğimiz ayda yine Afrika Birliği Zirvesine ev sahipliği yaptı. Dolayısıyla, konuştuğumuz coğrafya Türkiye'nin uzak kalması gereken bir coğrafya değil. Türkiye'nin yakın tarihî ilişkiler içerisinde olduğu, Osmanlı İmparatorluğu Dönemi'nde çok güzel ilişkiler kurduğu bir coğrafyadır. Dolayısıyla, Somali'ye de bundan bağımsız bakamayız.

Somali'nin bugün Afrika Kıtası'nda 3.330 kilometrelik bir sınırı var, ana kara, en uzun sınır denizde. Bizim, stratejik konumu ve doğal kaynakları, yer altı zenginlikleri, yer üstü zenginlikleriyle beraber bütün küresel güçlerin ham maddeye ulaşım noktasında böyle gözlerini diktiği Afrika coğrafyasına adil, onların hakkını, hukukunu gözeten tarzda yaklaşımla ilgi duymamız gayet doğaldır.

Değerli arkadaşlar, stratejinin üç temel unsuru var malumunuz. Bu üç temel unsur yerine geldiği takdirde siz adımlarınızı başarıya ulaştırabilirsiniz; birincisi gücünüz, ikincisi zaman, üçüncüsü mekân. Şu anda orada Somali'nin bizi davet etmiş olmasından dolayı, 2011 yılından beri Somali'nin bütün güvenliğini bizim tesis etmiş olmamızdan dolayı demek ki Somali ve Türkiye arasındaki bu iş birliği güç açısından birbirini tamamlıyor; stratejinin birinci ayağı tamamlanmıştır. İkincisi, zaman açısından öyle. Tam Afrika'ya odaklanmamız gereken zaman bu zaman ve şu anda Somali gibi bir yerde eğer biz bunu yapıyorsak, bu da önemlidir. Üçüncüsü mekân. Şu an -biraz önce eski Büyükelçimizin de ifade ettiği gibi, milletvekilimizin ifade ettiği gibi- orada petrol aramaları varsa, orada Türkiye'nin Somali halkıyla paylaşacağı bir artı değer varsa bundan da ayrı düşünülmesi tabii ki mümkün değil, bu da doğru.

Bizim oradaki varlığımızı özellikle Somali Parlamentosu güçlü bir şekilde onaylıyor. Ben buraya, konuşmaya hazırlanmadan önce Somali'de farklı olduğunu düşündüğüm kesimlerle, arkadaşlarımla istişareler yaptım ama her birisinin ifade ettiği ortak nokta şu: Türkiye'nin oradaki varlığı önemli, Türkiye'nin oradaki varlığı hem Somali'nin iç savaştan çıkması hem Somali'nin güvenliği hem de Somali üzerinde bölge ülkelerinin yapmaya çalıştıklarını etkilemesi, engellemesi açısından değerli. Biliyorsunuz, orada bir Etiyopya problemi var, Etiyopya'nın denize çıkışı yok. Etiyopya bir şekilde, aralarında diğer ülkeler tarafından kabul edilmeyen antlaşmalarla beraber, orada bir oldubittiye getirerek Somaliland üzerinden denize açılmaya çalışıyor. Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya yani aklınıza gelecek bütün güçler Somaliland ile Etiyopya arasındaki bu iş birliğine karşılar. Dolayısıyla Türkiye'nin oradaki varlığı da bu açıdan bir meşruiyet zeminidir, bunu unutmamamız gerekir. Orada Somaliland'in bağımsızlığını destekleyen iki tane ülke var; bu ülkelerden biri İngiltere, diğeri Birleşik Arap Emirlikleri. İngiltere'nin ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin hedefi de bölgede etkin olabilmek. Dolayısıyla bütün bu ülkeler orada etkin olmaya çalışırken Türkiye'nin oradaki varlığının anlamlı olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca, değerli arkadaşlar, Somalililer bu birlikteliği nasıl değerlendiriyor onu söyleyeyim, yaptığım görüşmelerin sonucunu aktarıyorum: Güvenilir bir müttefik olduğumuz kanaatindeler; askerî destek ve eğitim noktasında bizden istifade ettiklerini ve kendilerine katkı sağladığımızı düşünüyorlar; ekonomik ve stratejik ortaklıklar neticesinde yaptığımız iş birliklerinden hem Türkiye'nin kazanç içinde olduğunu hem kendilerinin kazanç sağladıklarını düşünüyorlar; barış ve istikrarın devam etmesi noktasında Türkiye'nin varlığını önemsiyorlar; değişen güç dinamikleri ortasında hem kendilerini koruyan hem bölgeyi koruyan bölgesel bir istikrar olduğu kanaatindeler; bu birlikteliğin Somali'nin geleceğine yönelik bir vizyon ortaya koyduğunu düşünüyorlar ve bu netice itibarıyla, baktıkları bu noktadan dolayı bizlerin oradaki varlığının ben önemli olduğunu düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, şunu da ifade etmek istiyorum: Üç yüz seksen bir yıl Somali ve Osmanlı bir arada yaşadı. Şu anda binlerce Somalili öğrenci Türkiye'de eğitim alıyor, Somalili iş adamlarının Türkiye'de yatırımları var. Bu, bir anlamda, karşılıklı kazan-kazan stratejisi şeklinde yürüyen bir durum ve Türkiye'nin burada vurguladığı bir şey var; Türkiye, Somali'nin toprak bütünlüğünü tartışmaya açmıyor yani bir taraftan Somaliland'le ilişki geliştirmeye çalışırken diğer taraftan Somali'nin toprak bütünlüğünü koruyarak, muhafaza ederek adım atmaya çalışıyor. Şöyle bir fotoğrafın bütününü -haritayı biraz önce Kani Bey gösterdi- haritanın bütününü göz önüne getirdiğimizde, şu anda Aden Körfezi'nde Yemen'in oradaki ticaret gemileriyle yaşanan sıkıntıları, dünyadaki 10 önemli deniz geçiş noktasından biri olduğunu düşündüğümüzde, Türkiye'nin Somali'ye, Afrika'ya ilgi duymasının, oradaki gelişmelerde gözünün kulağının mutlaka olmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca, şunu da ifade etmek istiyorum: Somali Savunma Bakanı şöyle bir açıklama yapmıştı, bunu da burada dikkatlerinize sunmak isterim: "Türkiye bölge dışı bir aktör olmasına rağmen genelde Afrika'da, özelde ise Doğu Afrika'da inşa edici bir rol oynayabileceğini Somali'deki izlediği politikayla bizzat gösterdi." diyor. Yani Türkiye'nin önemli bir partner olduğunu, sorunların aşımında önemli bir partner olduğunu söylüyor. Şimdi, bir de tabii, neler yapılması gerekir, bazı açık kalan noktalar var, onları dikkatinize sunmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, son zamanlarda Somali'deki bu gelişmeleri, bu dinamikleri anlama noktasında Dışişleri Bakanlığımızda eksiklik olduğunu düşünüyorum. Fotoğrafın tam olarak çekilmesi ve orada görevlendirilen diplomatların, bürokratların yeterli olamadığı noktasında bir kanaatim var. Mutlaka orada görevlendirilen arkadaşların, yetkililerin bütün coğrafyayı sosyolojisiyle, psikolojisiyle bilmesi gerektiğini ve aynı zamanda diğer dengelere hâkim olması gerektiğini düşünüyorum; bunda eksiklik olduğu kanaatindeyim. Ayrıca, Somali toplumuna yabancı isimlerin orada görevlendirildiğine dair duyumlar alıyoruz. Bunun da işlerin yürüyüşünde, sürecin takip edilmesinde eksiklik olacağı kanaatindeyim. Bir de Somaliland, özellikle -biraz önce ifade ettiğim gibi- İngiltere, İsrail, Amerika Birleşik Devletleri tarafından destekleniyor fakat Türkiye'nin İslam İşbirliği Teşkilatı nezdinde, Afrika Birliği ülkeleri nezdinde çok ciddi girişimler yapması hayati derecede önemlidir. Ayrıca, Türkiye'nin şunu da yapması gerekir: Biliyorsunuz, tabii, fotoğrafın bütününü burada vakit olmadığı için ifade edemedik, ortaya koyamadık, Mısır ve Etiyopya arasında "Hedasi Barajı" veya "Rönesans Barajı" denilen ve Mısır için hayati derecede önemli olan o suyun tutulmasıyla beraber enerji kaybının savaş noktasına getirdiğini görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.

MUSTAFA KAYA (Devamla) - Mısır-Etiyopya ilişkileri, Etiyopya-Somaliland ilişkileri, İslam İşbirliği Teşkilatının ve Afrika Birliğinin bakışları, diğer bölgesel güçlerin o noktaya odaklanmaları yani bu fotoğrafın şöyle geneline, bütününe baktığımızda Türkiye'nin kendinden emin, akılcı, güvenilir, bütün muhataplarıyla açık bir şekilde diplomasi yürüten, hem Somali halkının hukukunu koruyan hem oradaki kendi hukukunu koruyan tarzda bir yaklaşımla hareket etmesinin önemli olduğunu düşünüyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)