GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:109
Tarih:26.07.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Sayın Başkan, sayın vekiller; bu teklif üzerine Plan ve Bütçe Komisyonunda da epey konuştuk. Sanıyorum burada, Genel Kurulda da 4 kez bu konu üzerinde konuştum fakat bu konuşmamı tekliften farklı bir konuda yapmak istiyorum çünkü bugün Genel Kurulu izleyince şöyle bir izlenime kapıldım: Bazı konuları zaman zaman tekrar hatırlatmak ve konuşmak gerekiyor, boş bırakmaya gelmiyor anlaşılan diye. Diyeceksiniz: "Hangi konu?" Malum, kayyımlar konusu. Şimdi, ben bir kez daha bazı şeyleri hatırlatayım. Özellikle kayyımlar konusunu geçmişte belediye başkanlığı yapmış bir vekilin böyle heyecanla ve çok sever bir şekilde savunmuş olması gerçekten çok sıkıntılı bir konu, biraz utanç verici doğrusu.

Şimdi, kayyım atanması ne demek oluyor, ne anlama geliyor, bunu bir kere daha söylemek istiyorum. Bakın, sayın vekiller, kayyım atanması demek, halk iradesinin -sizin deyiminizle "millet iradesinin"- gasbedilmesi demektir; sandık ve seçim hukukunun yok sayılması demektir; seçme ve seçilme hakkının yok sayılması yani Anayasa'nın çiğnenmesi demektir; sandıkta kaybettiğini idari kararlarla elde etmeye çalışmak demektir; yerel demokrasinin yok edilmesi demektir çünkü sadece belediye başkanını değil aynı zamanda belediye meclisini de feshetmek demektir; bunları bir kere özellikle vurgulamak istiyorum.

İkincisi; yaşanan uygulamalara baktığımızda, Sayıştay ve müfettiş raporlarına baktığımızda "kayyım atanması" demek yolsuzluğun, hırsızlığın, talanın gerçekleştirilmesi demektir, aksine dair bir tek mahkeme kararı ve raporu olmamasına rağmen bizim belediyelerimize yönelik yalan yanlış iftiralarda bulunulması ve halkın kaynaklarının, belediyenin kaynaklarının başka amaçlarla kullanıldığına dair bir şehir efsanesinin yayılmaya devam etmesi demektir, aksine dair bir tek mahkeme kararı yoktur, halkın zenginliklerinin belediye arazi ve mallarının talan edilmesi demektir, yandaş şirketlere, iktidara yandaş şirketlere peşkeş çekilmesi demektir, bu çok açık, kayyım atanmış olan yerlere baktığımızda Kürt halkına ağır bir düşmanlık yapmak demektir, Kürt halkının iradesini gasbetmek demektir.

Şimdi, ben size, Adalet ve Kalkınma Partisi vekillerine sorsam "Darbe nedir?" diye, anlatacağınız cümle haklı olarak şudur yani: "Seçilmiş bir iradeyi başka bir güçle ve yolla silahla çiğnemek." Değil mi? Askerî darbeler tarihidir Türkiye'nin tarihi aslında; hep konuşuyoruz bunu, darbeler karşısında pozisyonumuzu alıyoruz, darbeler karşısındaki mücadeleyi konuşuyoruz. Merkezî parlamentoya yapılan, darbe oluyor da yerel parlamentoya ve demokrasiye, belediye meclislerine yapılan ne oluyor peki? Onlar da darbe oluyor, siyasi darbe oluyor ve bunu yapanlar da bu iradeyi çiğneyenler, gasbedenler, yok sayanlar da siyasi darbeciler oluyor; bu durumda sizin iktidarınız bu işi yapmış oluyor. Darbeyle ne yapıyorsunuz sayın vekiller, size bir de bunu hatırlatmak istiyorum: Sandık inancını yok ediyorsunuz toplum içinde, demokratik siyasete olan inancı yok ediyorsunuz toplum içinde; aslında demokrasiye, demokratik siyasete ihanet ediyorsunuz, hançer saplıyorsunuz. Bu nedenlerle, bu mesele sadece DEM PARTİ'nin ve Kürt halkının meselesi değil, demokrasiye inanan herkesin meselesi olarak karşımıza çıkıyor.

Şimdi, bir konuya daha değinmek istiyorum bu bağlamda. Bölücülük nedir, biliyor musunuz? Hep konuşuyorsunuz ya ileri geri; bölücülük, bu ülkenin toprakları üstünde ikili hukuk yaratmak demektir, düşman hukuku yaratmak demektir ve işte siz bu kayyım atama meseleleriyle bunu yapıyorsunuz, bölücülük yapıyorsunuz, Kürt halkına diyorsunuz ki: "Seçime gir, seçime girmen serbest, oy kullanabilirsin, aday olabilirsin ama kazanınca yönetemezsin." İkili hukuk bu, düşman hukuku uygulamak bu esas itibarıyla. Yani Kürt'e düşmanlık, Kürt halkına düşmanlık yapıyorsunuz.

Şimdi, bu açıdan baktığımızda bölücü bir iktidarsınız, ayrımcı ve bölücü bir rejim hâline getirdiniz kayyımlar rejimini. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Şimdi, bir şeyi söylemek istiyorum, hatırlatmak istiyorum: 2016-2024, sekiz yıllık bir dönemde bir kayyım rejimi oluşturdunuz, sekiz yıldır; tarihe kayyım rejimi döneminin mimarı ve uygulayıcısı olarak geçtiniz siz iktidar olarak. Tarihte böyle dönemler var, daha evvel de konuşmuştuk hep bu Meclis sıralarında ve kürsüsünde, bir kez daha konuşalım.

Bakın, Şark Islahat Planı'nın, umumi müfettişliklerin, OHAL zihniyetinin devamıdır sizin kayyım rejiminiz ve atadığınız her kayyımla beraber bir kez daha Şark Islahat Planı'nı, umumi müfettişlikleri ve OHAL döneminin ruhunu canlandırmış oluyorsunuz, o zihniyetin devamını bir kez daha canlandırmış oluyorsunuz.

Bunu söyledikten sonra, şunu da size söylemek istiyorum: Bakın, ya demokrasiden yanasınız ya kayyımdan yanasınız; ya seçimden yanasınız ya darbeden yanasınız; ya atanmış vesayetinden yanasınız ya millet iradesinden yanasınız; bu konuda karar vermeniz gerekiyor yani kayyımı savunmak demek -kim yaparsa yapsın bunu, ister Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarından gelsin bu savunu, ister iktidarın yürütmesinden gelsin bu savunu, isterse başka bir partiden gelsin- sahte demokrat olmak demektir, sözde demokrat olmak demektir. Lütfen bunu zihinlerinizde bir kez daha düşünün ve yapılanın nasıl vahim bir olay olduğunu kendinize anlatın.

Bakın, sayın vekiller, bir kez daha bu dönemde Hakkâri Belediye Eş Başkanımızın yerine kayyım atayarak bu işi devam ettirmeye dair bir mesaj verdiniz. Ben niye bu konuşmayı yapıyorum? Şimdi, yaz aylarına giriyoruz. 2019'un Ağustos ayında başladınız kayyım atama macerasına, 2019 Ağustosunun 19'unda başladınız; Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehirlerine kayyım atadınız. Yaz aylarında -sıcaklar geldi- yeniden bir kayyım atama hevesine asla kapılmayın, böyle şeyler düşünmeyin, bunları aklınızdan geçirmeyin. Demokrasiye hançer saplama hevesinden vazgeçin, özellikle bunu vurgulamak istiyorum. Bu konuda tartışmaları sürdürmek istiyorsak ve kayyım atanmış olan yerlerde aslında ne kadar büyük yanlışlar yapıldığını, ne kadar büyük yolsuzluklar, hırsızlıklar yapıldığını konuşmak istiyorsak bir araştırma komisyonu kuralım; biz eğer yanılıyorsak o araştırma komisyonu ortaya çıkarır ama siz yanılıyorsanız çıkıp halka öz eleştirinizi verip özür dilemeniz gerekir çünkü biz bu konuda çok doğru yaptığımızı, doğru adımlar attığımızı biliyoruz.

Son bir şey daha söyleyeyim, bugün de tartışıldı Genel Kurulda, bir kez daha dile getirmiş olayım, tartışmaya da devam edeceğiz. Kayyım döneminde bu belediyeleri talan ettiniz. Biraz evvel söyledim, belediyelerin arazilerini, mallarını yandaş şirketlerinize peşkeş çektiniz; borçlandırdınız, en küçüğünden en büyüğüne kadar bütün belediyelerin inanılmaz borçları var. Şimdi, borçlandırdınız, bir de üstelik SGK primlerini vesaireyi de ödemeyerek bu borcu yaptınız. Şimdi ne yapıyor sizin iktidarınız? "Kaynağında keserek belediyelerin borcunu alıyorum." lafıyla kaynağında keserek belediyelerin çalışamaz hâle getirilmesini hedefliyorsunuz. Bakın, bunların hepsi hukuksuzluk, bunların hepsi adaletsizlik ve bu yaptıklarınızın demokrasiye en ufak bir katkısı yok, halkın iradesine en ufak bir katkısı yok, bunu bir kez daha vurgulayalım. Eğer gerçekten borçlar varsa -var- o zaman bu borçları biz ödeyeceğiz, daha evvel ödedik, ödeyeceğiz. Ama o zaman -bugün söyledi Sayın Usta- yapılandırma yapılsın. Evet, kayyımın borcu, kayyımın borcunu da bizim belediyelerimiz öder çünkü biz halkın belediyesiyiz, bunu yapacağız, halka hizmet vereceğiz ama aynı zamanda o kayyımların borcunu da ödeyerek tarihe de bir ibret vesikası olarak o ödediğimiz borçları yazmış olacağız, burada bir kez daha söyleyelim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Sayın Başkan, toparlıyorum.

BAŞKAN - Sayın Oluç, lütfen tamamlayın.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Tamamlıyorum.

Ama inanıyorum ki -keşke yanılıyor olsam- sizin iktidarınız bu konuda, kaynağında keserek belediyeleri çalışamaz hâle getirme yolunu tercih edecektir. İnşallah yapmazsınız. O zaman, yapmazsanız, ben de bu konudaki bu söylediklerimi geri alırım Meclis kürsüsünde.

Son sözüm, demokrasiye sahip çıkın, demokrasiye hançer saplamayın.

Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)