GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:108
Tarih:25.07.2024

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Teşekkürler.

Vergi politikaları, vergi kanunları, iktidarların sermaye sınıfı, burjuvazi ve emekçi, işçi sınıflar arasında hangisinin yanında durduğunun turnusol kâğıdıdır. Bakın, ta 1857'de Karl Marx ne diyor: "Vergiler burjuvalara kendilerini egemen sınıf olarak tutma olanağı veren araçlardır. Tüketim vergisi, sanayi sermayesinin elinde kibar lortların, anlamsız zevk ve sefa düşkünü, şatafatlı yaşamlarını sürmesi için işçileri sömürme araçlarıdır." İşte bizim önümüze gelen bu kanun teklifi de Karl Marx'ın söylediğinin aynısının ispatı gibi.

Neden böyle söylüyoruz hemen bakalım: 12 Eylülden bugüne kadar dolaylı vergi, dolaysız vergi oranlarında dolaylı vergi sürekli sürekli artıyor; günümüzde, şu anda yüzde 65 oranına ulaşmış vaziyette. Peki, nedir bu dolaylı vergiler? ÖTV, KDV yani bizzat tüketimde, alışveriş yaptığımızda ödediğimiz vergi ve bu, geliri ne olursa olsun herkesin eşit biçimde ödediği vergi yani emekli ile o kârlarına kâr katan bir şirket sahibinin aynı miktarda ödediği vergi. Peki, şimdi diyoruz: "Dolaysız vergiler var öyleyse." demek ki hani, servetten, sermayeden de vergi alınacak. Böyle mi? Benden önce konuşan birçok milletvekili bu büyük şirketlerin nasıl vergi ödemediğini tek tek ispatladı zaten. Bir de vergi ödememek dışında teşvikler, primler, indirimler, vergi aflarıyla zaten bu şirketlerin gelirlerine gelir katılıyor. Peki, bu durum neye yol açıyor? Bakın, bu durum neye yol açıyor biliyor musunuz? İşçi, emekçi, yoksul, köylü borçlanıyor; bu borçlar kredi kartı borçları ve bireysel kredi şeklinde bakın nasıl artmış: 2023'te 1 milyon 320 bin kişi, 2024'ün ilk beş aylık döneminde ise 750 bin kişi daha eklenerek icra takibine maruz kalıyorlar ve Mayıs 2024 itibarıyla ise bu, 3 milyon 760 bin civarında kişi ediyor. Bu borçlanma meselesi çok çok önemli çünkü borçları nedeniyle yoksullar, işçiler, kadınlar intihar ediyorlar. Bu borçluluk... Sakın iktidar borçlu olmamayı tavsiye ediyor zannetmeyin; hayır, değil, tam aksine borçla yönetmek istiyor, o yüzden bile isteye borçlandırıyor ve yoksulluk sınırında, açlık sınırında yaşayanların oranının yüzde 50 olması işine geliyor çünkü onları bir kere daha bankalara borçlandırarak icra, iflas davalarıyla bir kere daha mağdur ediyor, bir kere daha ondan gelirlerini alıyor.

Ayrıca, yine, bu vergiler nedeniyle küçük esnafın durumu ne, ona da bakalım. 2023'te iş yerini kapatarak faaliyetine son veren esnaf sayısı 111.576 gibi bir düzeyde; rekor bu üstelik. 2023 yılında açılan her 100 yeni esnaf iş yerine karşılık 36 iş yeri kapanmış; ayrıca kooperatifler kapanıyor. Bakın, bu kooperatiflerin kapanması niye önemli? Bu kooperatifler genellikle kadınların işlettiği kooperatifler ve kadınları borçlandırarak ve kooperatifleri kapatarak tekrar tekrar yoksulluğa, açlığa mahkûm ediyorsunuz.

Şimdi, yine, tarihten bir alıntıyla bitirelim. Louis Bonaparte -III. Napolyon- 1848'de Cumhurbaşkanı seçiliyor, Anayasa'ya bağlılık yemini ediyor, 1851'de yeminine ihanet ederek darbeyle Meclisi feshediyor, ülkede baş gösteren ayaklanmayı kanla bastırıyor, bu kanlı hareketin ardından gelen baskı ortamında plebisit yaparak kendini on yıllığına Cumhurbaşkanı seçtiriyor. Kendine biat edenlere servetleri dağıtıyor, ardından kendini imparator ilan ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Saki, lütfen tamamlayın.

ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - Bitiriyorum.

İktidarı döneminde basın özgürlüğünü ve bağımsız yargıyı yok ediyor, cumhuriyetçi hocaları üniversiteden attırıyor, grevlere yasak getiriyor. Dış politikasının da tek karar vericisi olarak Rusya, İtalya, Meksika, Prusya'ya savaş açıyor.

Bu dönemde Victor Hugo "Küçük Napolyon" kitabında şöyle sesleniyor: "Mösyö Bonapart'ın suçu, suç değildir; buna 'gereklilik' adı verilir. Mösyö Bonapart'ın tuzakları, tuzak değildir; buna 'düzenin korunması' adı verilir. Mösyö Bonapart'ın hırsızlıkları, hırsızlık değildir; buna 'devlet önlemleri' adı verilir." "Mösyö Bonapart" diyor -umarım bu ironiyi anlamışsınızdır, edebi şeyde anladığınızdan çok emin değilim ama- siz isimleri değiştirin, buraya, bu dönemde AKP iktidarındaki isimleri yerleştirin; aynı şeyi yaşıyoruz. İşçiler, emekçiler artık sokaklarda direnecek ve bu vergi kanununun her satırını çöplüğe atacaktır. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)