GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:108
Tarih:25.07.2024

ŞERAFETTİN KILIÇ (Antalya) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmelerini yapmakta olduğumuz kanun teklifinin 11'inci maddesi üzerine grubumuz adına söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri takip eden aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, vergiyle ilgili düzenlemeleri konuşuyoruz; dolayısıyla, öncelikle, verginin Anayasa'da nasıl yer aldığına bakalım istiyorum. 1982 yılında kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 73'üncü maddesi vergi ödevini açıklamaktadır. Anayasa'mızın "Vergi ödevi" başlıklı 73'üncü maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür." Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise "Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır." hükümleri bulunmaktadır. Bu hükümler çerçevesinde herkes adaletli ve dengeli olarak dağılımı yapılmış vergileri ödeme gücüne göre ödemekle yükümlü bulunmaktadır, diğer bir anlatımla Anayasa, vergi kanunlarının genellik, adalet, mali güce göre olma ve yasallık ilkelerine uygun olarak hazırlanması gereğine işaret etmektedir.

Şöyle bir baktığımızda, bütçe gelirlerimizin yüzde 88'inin vergilerden oluştuğunu görürüz. Dolaylı vergilerin tüm vergi gelirlerine oranı yüzde 77'dir, bu demek oluyor ki Anayasa'nın amir hükümlerinin gerçek hayatta karşılığı yoktur çünkü dolaylı vergiler tüketici olarak bütün halk tarafından ödenmektedir; bütün tüketiciler, diğer bir anlatımla bütün halk tarafından ödendiğinden gelir düzeyi en düşük olan da gelir düzeyi en yüksek olan da aynı tutarda dolaylı vergi ödemektedir. Tüketici bu vergiyi ödediğinin farkında değildir çünkü aldığı tüketim mallarının içinde gizlidir. Bu verginin yükseltilmesi tüketim mallarının fiyatlarının artışını da getirmektedir dolayısıyla üretim mallarına da yansımakta, etkisi büyük olmaktadır.

OECD ülkeleriyle karşılaştırıldığında Türkiye'de dolaylı vergi yükünün önemli ölçüde yüksek olduğu ortadadır. Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payı OECD ülkelerinde yüzde 30'larda iken Türkiye'de bu oranın yüzde 70'lerin üzerinde olduğu görülmektedir. Üzülerek görüyor ve ifade ediyoruz ki vergiye bağımlı bir ekonomiye sahibiz. Vergiye bağımlı olan bir ekonomi güçlü bir ekonomi değildir, üstelik bu vergilerin üçte 2'si doğrudan vatandaştan tahsil edilmektedir. Vatandaşlarımızın omuzlarında devlet yükü vardır. Milletimiz bunu yük olarak görmez, seve seve taşır ancak bu iyi niyetlerini de suistimal etmemek gerekir. Ancak onlar ses çıkarmadıkça omuzlarındaki yük ağırlaştırılıyor, iyi niyetleri ve devlete bağlılıkları istismar ediliyor.

Değerli milletvekilleri, teklifin 11'inci maddesi, Vergi Usul Kanunu'nun 353'üncü maddesindeki düzenlemeyle, aynı yıl içinde birden fazla usulsüzlük yapılması durumunda artırımlı ceza kesilmesine imkân sağlamaktadır ancak birden fazla işlem için ceza uygulanması durumunda toplamda çok yüksek rakamlara ulaşacaktır, bu da birçok esnafın yıl içerisinde elde ettiği kârın birkaç katına tekabül edecektir. Ekonomik krizin yaşandığı bu dönemde böyle bir cezayı alan çoğu tacir ve esnafımız yükün altından kalkamayacaktır; bu durum, mükellefler için altından kalkılamayacak bir yük getirecektir. Zaten ceza tahsil oranımız yüzde 1,30 oranında ve de oldukça düşüktür. Cezalarda caydırıcılığın artırılması kadar bu cezaların tahsil edilebilir, makul oranlarda olması da önemlidir. Siz ceza yazarsınız, sonra bu cezayı ödeyemeyen esnafın dükkânını gider kapatırsınız; böylece, pirince giderken eldeki bulgurdan olursunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kılıç, lütfen tamamlayın.

ŞERAFETTİN KILIÇ (Devamla) - Esnaflarımıza kepenk kapattıran sorunların tespit edilmesi, başta kiralar olmak üzere artan maliyetlere bir hâl çare bulunması şu anda bizleri takip eden esnaflarımızın da beklentisidir. Bu beklentilere cevap vermek durumundayız. Bu husus, emin olun ki cezai müeyyidelerini artırmaya çalışmaktan çok daha önemli ve ivedidir. Emeğinin karşılığını alabilen, işletmesini ayakta tutabilen esnaflarımız zaten usulsüzlüğe tevessül etmeyeceklerdir.

Saadet Partisi olarak her bir esnafımızın ve vergi mükellefi olan diğer bütün vatandaşlarımızın sesi olma gayretimizi sürdürecek ve mağduriyetlerini her platformda gündeme getirmeye devam edeceğiz diyorum, Genel Kurulu saygıyla, hürmetle selamlarken hiç olmazsa bu önergemizin kabul edilmesini canıgönülden arzu ediyorum. Bir kere daha saygılar ve hürmetler. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)