GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergiyle ilgili çok önemli bir yasa teklifinin görüşüldüğüne, iktidar partisinin yasa teklifinin geneli üzerinde bile söz alma tenezzülünde bulunmadığına ve bunun gerekçesine, toplumda ve Mecliste dün yaşanan tahammülsüzlüklere, eğer burada siyaset üretilmezse ülkenin sorunlarına çözüm bulunamayacağına, ülkedeki ekonomik krizin kaynağının siyasi kriz olduğuna ve siyasi krizi çözmek için herhangi bir adım atılmadığına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:108
Tarih:25.07.2024

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, burada vergi yasasını görüşüyoruz, çok önemli bir yasa. Zaten vergi dediğinizde, vergi anayasadan önce gelir, vergiyle toplum toplum olur, ülke ülke olur. Bu kadar önemli bir yasayı görüşüyoruz, Bakan ortada yok. Bakan Komisyona da gelmedi, tenezzül etmedi. Hâlbuki, her şey vergiyle başlıyor ve vergi yasalarını görüşüyoruz ama bu ciddiyette olmayan bir Bakanlık, bu ciddiyette olmayan bir iktidar var karşımızda; bunun farkındayız. Neden mi farkındayız? Çünkü vergi yasaları her şeyi ilgilendirmesine rağmen, bugün, iktidar partisi yasa teklifinin geneli üzerinde bile söz alma tenezzülünde bulunmadı. Neden? Çünkü, aslında toplumla olan bağları kopmuş durumda. Bugün, iktidar partisinin milletvekillerinin halkla, toplumla olan bağlarının ne denli kopuk olduğunu bu yasa özelinde görmemiz mümkün. Bakın, bu yasanın içinde 12.500 liraya çıkarılacak olan kök ücret var emekliler adına. 12.500 liranın ne anlama geldiğinin farkında bile değil iktidar milletvekilleri, o emeklilerin nasıl bir koşulda yaşadığının farkında bile değil; o kadar kopuklar. Peki neden kopuklar? Çünkü bir Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi var. Bu sistemin en temel özelliklerinden biri nedir? Kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırmasıdır. Dolayısıyla yasamaya biçtiği rol aslında onun kuvvetini yok etmektir. Yasama takatten düşmüştür. Yasama takatten düştüğü için de iktidar partisinin milletvekilleri burada sayı doldurmaktadır, süre doldurmaktadır. Sürekli olarak yasaların kaç günde geçeceğine, üzerine olan konuşmaların kaç dakika olacağına kilitlenmiş ama halkın, toplumun dertlerinden kopmuş, gitmiş bir grubu izliyoruz karşımızda.

Peki, yasamanın bu takatten düşmesinin yerine neyi ikame ediyorlar? Tahammülsüzlüğü ikame ediyorlar, söze olan tahammülsüzlüğü ikame ediliyorlar, kaba kuvveti ikame ediyorlar, şiddeti ikame ediyorlar, saldırganlığı, hatta "linç" dediğimiz kabul edilemez bir anlayışı ikame ediyorlar. Dün bunu burada bir kez daha yaşadık. Çok büyük bir tahammülsüzlük var. Toplumda da bunu kolluk güçleri eliyle sergiliyorlar. Mersin'de halay çeken gençleri gözaltına aldılar, işkenceyle gözaltına aldılar. Dün akşam da Ağrı'da bir düğünde -"düğünde" diyorum, bakın, dikkat edin, düğünde ne yapılır? Halay çekilir- halay çektiği için gençleri gözaltına aldılar. Bu bir tahammülsüzlük; halka tahammülsüzlük, Kürtçeye tahammülsüzlük, düğüne tahammülsüzlük, halaya tahammülsüzlük; burada da söze tahammülsüzlük var. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) "Söz şöyleydi; yok, söz böyleydi; söz ağırdı; söz hafifti..." Ya, sözdür o, söz. Bizim de tasvip etmediğimiz sözler oldu. Bize karşı kullanılan sözlerin ne olduğu burada dün bir kez daha zikredildi aslında. Ondan daha beter söz mü vardı bu Mecliste kullanılmış? Yoktu. Dünkü sözleri bahane ederek o tahammülsüzlüğün bir sergisi, bir yansımasını yaşattık; bu, bir şiddetti. Eğer yasamanın bu tahammülsüzlükle, bu kendi işlevini yitirmiş görüntüsüyle sadece sarılacağı tek şey şiddet olarak kalmışsa zaten orada ne Parlamentodan söz edilebilir ne demokrasiden söz edilebilir ne de hukuktan söz edilebilir. Evet, söz edilemedi zaten, söz bitti orada. Bir linçle bir saldırganlıkla karşı karşıya kaldık. O saldırganlar, o linçten aslında beslenip de bu acze düşmüş siyasetlerini saklamaya çalışanlar şunu çok iyi bilsinler ki halk her şeyi izledi.

Sizin yönetiminiz de buna neden oldu Sayın Başkan, sizi de eleştiriyoruz, oturumu kapatmayabilirdiniz, oturumu kapatmak demek aslında burada sözü tüketmek demektir. Oysa söz devam edecekti, oturum açık kalacaktı. Dolayısıyla şiddetin önüne geçmek sözü savunmaktan geçer. Meclis müzakere alanıdır, Meclis uzlaşma alanıdır; kavga alanı değildir. Yoksa biz kavga etmekten kaçmıyoruz, biz kavga etmiyoruz ama. Çünkü biliyoruz ki biz burada şiddeti beslersek toplum yangın yerine döner. Bizim böyle bir sorumluluğumuz var, bunun farkındayız ama iktidar partisi bunun farkında değil, ülkeyi cehenneme çevirmekten hiç geri durmuyorlar. Her yeri şiddete boğmaya devam ediyorlar, bazen kolluk gücü eliyle, bazen işte Kayseri'de yaşadığımız görüntülerle, kâh mültecileri bahane ediyorlar, kâh düğünlerdeki halayları bahane ediyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Yetinmiyorlar, geliyorlar burada, âdeta Parlamentoyu basıyorlar; bunu kabul etmiyoruz, bu mutlaka son olmalı. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Bizim de sabrımız var, kimse kimsenin sabrını zorlamasın. Bu ülkede beraber yaşıyorsak sorunlara beraber çözüm üretmenin yolunu bulacağız. Söze sözle yanıt vereceğiz, sözümüzle yol alacağız, artık bunu hepimiz öğrenmek zorundayız, bunu içselleştirmek zorundayız. Eğer burada siyaset üretemezsek ülkenin sorunlarına çözüm bulamayız. Bugün bu ülkede ekonomik kriz var, o ekonomik krizin kaynağı siyasi krizdir. O siyasi krizi çözebilecek herhangi bir adım atamadığınız zaman işte orada sıra neferi olursunuz. Bunu içinize siz sindiriyorsanız, bizim buna söyleyecek zaten sözümüz yok ama bizim sözümüzü engelleyemezsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Sizin sözünüz olmayabilir ama bizim sözümüzü engelleyemezsiniz; bizim sözümüz halkın sözüdür, toplumun sözüdür, emeklilerin sözüdür. "4 milyon emekli" dedik, dün dile getirdik. 4 milyon emekli 12.500 lirayla bir ay geçinecek. "7,5 milyon asgari ücretli" dedik, ayda 17 bin lirayla geçinecek; geçinemeyecek, aslında açlığa yatacak, sofrasında ekmek kalmamış, aşı kaynamıyor ocağında. Bütün bu tabloyu biz yaratmıyoruz siz yarattınız, sorumlusu sizsiniz ve vergi yasasını görüşüyoruz. Vergi yasası bunların herhangi birine çözüm getiriyor mu? Getirmiyor, getiremez çünkü hep o sermayenin çıkarları yönünde adım attınız, savaştan vazgeçmediniz, Kürt meselesinin demokratik çözümünün önünü tıkadınız; geldiğiniz nokta budur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Temelli, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Şimdi hâlâ bunda ısrar ediyorsunuz. Sanıyorsunuz ki burayı da susturursak, sokağı da susturursak ne güzel, biz yolumuza böyle devam ederiz. Yolun sonuna geldiniz, bu yol bitti, tükendi. Başından beri bu çıkmaz sokağın içinde bu zorlamalarınız bu toplumu gerdi. Artık toplumu germeyin; ya toplumun hayrına bir adım atın ya da kenara çekilin.

Teşekkür ederim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)