| Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 24.07.2024 |
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, bugün Bingöl'de yaşanan ve 4 yurttaşımızın yaşamını yitirdiği olayda ölenlere Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum.
Açıkçası bugün bir zaman makinesi olsaydı ve bizi Taş Devri'ne götür demiş olsaydık 2 temel problemle karşı karşıya kalırdık; bunlardan bir tanesi beslenme, ikincisi barınma olurdu. Bugün 2024'ün Türkiyesinde en büyük problemler nedir diye sorarsak yine bize aynı sonuç çıkacak: Beslenme ve barınma. Âdeta Taş Devri'ndeki Taş Devri insanlarının sıkıntılarını biz 2024'te yaşıyoruz; bu, kabul edilebilir durum değildir. Aslında Taş Devri'nde yaşayan insanlar daha da şanslıydı çünkü onların Şimşek modeli gibi bir Maliye Bakanı da bulunmamaktaydı.
Aslında bu düzenleme vergi adaletini güçlendirmeyi, sermayeye yönelik vergi uygulamasını getirmeyi ve doğrudan vergilerin payını artırmayı amaçlıyor ancak dar gelirli vatandaşlara yönelik hiçbir hüküm içermiyor, aksine onları daha da fakirleştiriyor. Vergileri artırmadan önce üretimin artırılması gerektiği esas alınmalı ve bunun üzerinde çalışılmalı.
Dar gelirli vatandaşların başında çiftçiler gelmekte ve çiftçilerin yaşadıkları çok boyutlu sorunlara bu zam ve enflasyon şampiyonu ülkede her gün bir yenisi ekleniyor. Tarımsal girdi maliyetleri son dönemlerde önemli ölçüde artış gösterdi; artış gösterdi; sabıkalı TÜİK verilerine göre Mayıs 2024'te yıllık 53,08. Bu artış özellikle gübre, tohum, enerji ve diğer tarımsal girdilerin fiyat yükselmelerinden kaynaklanıyor. Tarımsal girdi maliyetlerinin bazı kalemlerini sayacak olursak; ürün yetiştirmek için kullanılan tohum maliyetleri, traktör ve tarım makineleri için kiralama ve enerji maliyetleri, toprak verimliliğini arttırmak için kullanılan gübre maliyeti, zararlı organizmalarla mücadele için kullanılan tarım ilaçları başında geliyor bu maliyetlerin. Ayrıca, su maliyeti farklı bir boyuta taşıyor bunu. Bu kalemler, tarım üretiminde önemli bir rol oynamakla birlikte maliyeti de arttırmaktadır. Bu maliyet artışları, çiftçilerin üretim maliyetini olumsuz etkiliyor ve tarımsal üretimi sürdürebilmesini zorlaştırıyor. Özellikle küçük ölçekli çiftçiler bu maliyet artışları karşısında zorlanıyor ve birçok çiftçi tarımsal üretimden çekilmek zorunda kalıyor. Bakın, Mardin'de geçen yıl yüzde 100 ikinci ürün yapılırken bugün yüzde 28 dolaylarındadır. Dolayısıyla üretimin ne kadar düştüğünün bir fotoğrafı, bir resmi de buradan görülebiliyor. Yine, mazot 45 lira iken tarımsal faaliyet yapılabilir mi? Elbette ki yapılamaz. Dolayısıyla çiftçinin üretimini arttırmak istiyorsak öncelikle mazottaki KDV ve ÖTV oranını kaldırmamız lazım, çiftçiye bu konuda daha fazla destek vermemiz gerekiyor.
Mezopotamya Ovası'nın bereketli topraklarında yaşayan bu yurttaşlar bu verimli topraklarda geçinemiyor. Bunun sebeplerinden bir tanesi de bitirilemeyen GAP projesi. Yıllardır bu proje ha bitti, ha bitecek ama ne yazık ki henüz sonuçlanmış, bitmiş bir proje söz konusu değil. Bu proje, 1970'li yıllarda planlanmış ama hâlen devam ediyor. 1988 ve 89 yıllarında yeni GAP idari yapısının gelişmesiyle beraber artık temel hedef, bölgesel kalkınma eşitsizliklerini ortadan kaldırmak için insanların yaşam standartlarının ve gelir düzeylerinin iyileştirilmesi, sosyal istikrar ve ekonomik büyüme gibi hedeflere katkıda bulunmaktı. Sonuç ne mi oldu? Yıllardır bitmeyen bir proje, bahane üstüne bahane. Bu projenin neden bitmediğini çok fazla ifade edebiliriz ama asıl hedef, burada yaşayan insanlar topraklarını ekip biçmesin, kendi topraklarında karnı doymasın, insanca yaşamı idame ettiremesin; istiyorlar ki bu insanlar yerinden yurdundan göç etsin, köle koşullarında, köle emeği koşullarında sermaye için ucuz ve güvencesiz iş gücü olsun. Bu çiftçilerimiz tarlalarını ekemedikleri, biçemedikleri için, üretemedikleri için mevsimlik işçi olup yollara düşüyorlar. En son üç gün önce Viranşehir'den Bursa'ya giden tarım işçilerinin çalıştıkları tarlaya gittikleri traktörün devrilmesi sonucu 2 yurttaşımız yaşamını yitirdi, bunlardan birisi 15 yaşındaydı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMURAN TANHAN (Devamla) - Başkanım...
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Tanhan.
KAMURAN TANHAN (Devamla) - Teşekkürler.
Eğer biz, Urfa'nın bereketli topraklarında bu insanlarımıza bir iş imkânı sağlamış olsaydık belki bugün aramızda yaşıyor olacaklardı.
Bir de bu çiftçilerin başına bela olmuş bir zulüm şirketi var; ekmeğine, emeğine göz diken, yoksul çiftçiye zulmeden DEDAŞ organize bir kötülükle bu çiftçilerin üzerine gitmektedir. En son dün basına da düştü; çiftçiler, aileler DEDAŞ zulmüne karşı trafolara çıktılar, annelerimiz, kadınlarımız, gençlerimiz oradaydı. 2024 Türkiyesinde bu fotoğrafı yaşatan bu kuruma elbette "Dur!" dememiz lazım. Kolluk güçlerini arkasına alarak insanlara zulmeden bu DEDAŞ'a "Dur!" demeliyiz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)