GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:107
Tarih:24.07.2024

CHP GRUBU ADINA KADRİ ENİS BERBEROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Abdülhamit zulmüne karşı halkın haber alma özgürlüğünü savunmak adına mücadele veren atalarımız, medyadaki öncülerimizin hatırına ve onuruna kutlanan Gazetecilik Bayramı adına burada CHP Grubu adına söz aldım.

Aslında psikolojik olarak bayram kutlamasından çok uzağım; onu söyleyeyim baştan. Medyanın hâline içimden daha çok Fatiha okumak geliyor ama bu tepkimi aranızda fazla abartılı bulan varsa, müsaade buyurun, bir izah edeyim sebebini. Çoğunuz gibi, ben de anadan doğma siyasetçi değilim, daha önce bir işim vardı; otuz beş yıl müddetle medyanın her alanında, yazılı, görsel, dijital, Ankara, İstanbul, savaş muhabirliği, temsilcilik, genel yayın müdürlüğü, sayfa sekreterliği dâhil olmak üzere görev aldım. Maalesef, iktidarların süregiden baskısı neticesinde bu çok sevdiğim mesleğimi bıraktım ve siyasete atıldım. Otuz beş yıllık medya tecrübemden sonra dokuz yıldır milletvekiliyim ama brüt olarak söylüyorum bunu çünkü yine bir gazete haberi sebebiyle bir buçuk yıl hapishanede geçirdiğim süreyi izninizle düşmek zorundayım bu dokuz yıldan, daha sonra aynı haber yüzünden milletvekilliğim düştüğü için Meclisten uzak kaldığım bir yıllık süreyi de düştüğümde işte, net olarak yedi yıl falan kalıyor yani nereden baksanız siyasi hayatımın 5 katı bir medya geçmişim var. Şimdi bunu izah etmemin sebebi şu: Önce kendimi eleştireceğim burada, karşınızda, çuvaldızı önce kendime batıracağım. Neden? Çünkü maalesef, medya özgürlüğü öyle kolay bir iş değildir, sadece iktidara karşı dik durmak, bir siperden diğerine ateş açmakla medya özgür kalmaz. Medya özgürlüğü sadece siyasete karşı değil, reklam verene de güç odaklarına da sermaye sahibine de o medyanın sahibi olan sermaye sahibine karşı direnmeyi de beraberinde getirir ancak öyle özgür olunur. Ama görüyorum ki AKP modeli medyadaki çeteleşme giderek yayılıyor ve öyle bir hâl geliyor ki bu maske farklı da olsa niyet aynı; bunu görüyorum. Yani nedir bu? Tek merkezden propaganda metoduyla gerçekleri örtmek, halkın haber alma hakkını gasbetmek. Bunun da çaresi siyasetten geçmez çünkü siyaset iyi kötü her türlü silahı benimser, kullanır; bunu ancak haber alma hakkını ısrarla isteyen okur ve izleyiciler sağlayabilir tüketimden gelen haklarını kullanarak. Bu kadar da açık söyleyeyim.

Şimdi, bu kısa ama zorunlu uyarıdan sonra son günlerin çok ateşli bir tartışması var, malumunuz, hatta biraz önce Grup Başkan Vekilimiz de ifade etti, önerge yasaklamaya kadar giden Milliyetçi Hareket Partisinin 154 kişilik listesi... Şimdi, bu liste hakkında her şey söylendi ama ben eski bir gazeteci, emekli bir gazeteci sıfatıyla şuna dikkatinizi çekmek isterim: Hiç burada polemik yapmak da istemiyorum. Milliyetçi Hareket Partisinin çok saygıdeğer Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün bir basın toplantısı düzenledi, bu basın toplantısında çok geniş bir katılım vardı. Ben de medyadaki günlerimde bu basın toplantılarının hemen hemen tamamına katıldım, katılamadıklarımı da yakından izledim. O günlerde her türlü soru sorulur, her türlü cevap da alınırdı fakat dikkatle izledim ben bu basın toplantısını, 154'lük liste hakkında tek bir soru bile gelmedi, ilginçtir. O yüzden de Sayın Genel Başkan toplantının sonunda soru gelmeden bu 154'lük listeyi kendisi izah etmek durumunda kaldı. Size garip geldi mi, bana gelmedi açıkçası çünkü baskıcı rejimlerin böyle bir karakteri vardır. Nedir biliyor musunuz? Sadece neyin söylenmeyeceğinde ısrar etmekle kalmazlar, nelerin söylenmesini de ağzınıza yerleştirmeye çalışırlar, dikte ederler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Berberoğlu, lütfen tamamlayın.

KADRİ ENİS BERBEROĞLU (Devamla) - Tamamlayacağım efendim.

Ne söyleyeceğinizi de söylemeye, dikte etmeye çalışırlar.

Ha, bakın, çok açık söyleyeyim...

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Kehanet!

KADRİ ENİS BERBEROĞLU (Devamla) - Belki de "uzman görüşü" diye alabilirsiniz otuz beş yılıma hürmeten.

Bu taktik Abdülhamit zamanında da çalışmadı, şimdiki kızıl sultanlar zamanında da çalışmayacak. Çok basın şehidi verdik biz geçen otuz beş yıl içinde, çok bedel ödedik, hapis yattık, eziyet gördük ama her sınavdan da alnımızın akıyla çıktık, bu sefer de öyle olacak ama cumhuriyetimizin çimentosu olan Lozan Antlaşması'nın kutlandığı bir günde medyayla ilgili şu konuşmaları yapmak var ya, başta ben olmak üzere hepimize yazıklar olsun!

Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)