GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:106
Tarih:23.07.2024

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yirmi iki yıllık AKP iktidarında özellikle son yıllarda uygulanan akıl dışı ekonomik politikalar neticesinde ekonominin bütün göstergeleri bozulmuştur. Mayıs 2023 seçimleri sonrası geçmişteki hatalı ve yanlış ekonomi politikalarını inkâr edercesine "rasyonel zemine dönüş" adı altında ortaya konulan politikalar geçmişte oluşan ve gizlenen yükü dar gelirlilerin, emekçilerin, emeklilerin, küçük esnaf, çiftçi ve KOBİ'lerin sırtına yüklemektedir. Çalışanların millî gelirden aldığı pay sürekli düşmekte, şu an Türkiye'de yoksullaştırılan bir büyüme süreci yaşanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, çoğunlukla vergiyle ilgili düzenlemeleri içeren bu yasa teklifinde başta işsizlik ve enflasyon olmak üzere Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı ekonomik ve sosyal sorunların temelden çözümüne yönelik herhangi bir öneri yoktur. Zaten bunun itirafını da Sayın Bakan Mehmet Şimşek teklif sunulduğunda "Vergi paketinde dar gelirliye yönelik hüküm yok." diyerek yapmıştır. Kanun teklifiyle oldukça teknik konularda düzenlemeler yapılmakta, caydırıcılığı vergi cezalarının artışıyla sağlamayı hedefleyen, yerel ve küresel asgari kurumlar vergisi önerisinde olduğu gibi yeni vergi güvenliği alanları da yaratılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Vergi Kanunu'na ilişkin değişiklikler tüm ülkeyi, tüm mükellefleri ve tüm vatandaşları ilgilendirdiğinden yasama organına sunulmadan önce etraflıca, tüm paydaşların katkısıyla ve katılımcı anlayışla, istişare edilerek, tartışılarak hazırlık ve olgunlaştırma çalışmalarının yapılması yeni düzenlemelere gönüllü uyumun artırılması bakımından çok önem arz etmektedir. Bu şekilde bir kanunlaştırma gerçekleşmeden sadece Hazine ve Maliye Bakanlığının teknik çalışmalarıyla şekillenen kanuni düzenlemelerin uzun ömürlü olmadığı ve vergiye uyumu artırmadığı, tekrar tekrar çıkarılan af ve yapılandırma kanunlarına giden yolu da açtığı örnekleriyle yaşanmıştır. Örneğin 2003-2023 yılları arasında tam 14 kez vergi affı kapsamında matrah artırımı ve varlık barışı kanunu çıkarılmıştır. Yerel asgari kurumlar vergisiyle gerçekleştirilmek istenen amacın ve kendi içinde oluşturulmuş bir sistemi olan kurumlar vergisinde yer alan indirim ve istisnaların kullanımının anlamsızlaştırılmasına yol açabilecek şekilde bir asgari vergilendirmenin sisteme getireceği artılar ve eksiler yani etki analizinin yapılmadığı görülmektedir. Gerçi alelacele yasalaşması istenen kanun teklifinin Komisyonda görüşülmesi sırasında teklifin bütünüyle ilgili olarak sunulan etki analiz raporunun özenle hazırlanmadığı, yetersiz olduğu ve bazı bilgi ve mali yük ve gelir hesaplamalarını içermediği ortadadır. Bu nedenledir ki etki analizi hesaplanmayan maddelerin kimin için neden getirildiği konusunda tereddütler yaşanmaktadır. Mevcut düzenleme Komisyona her ne kadar vergi reformu olarak sunulsa da bu düzenlemede reform niteliği taşıyan, yapısal değişiklikler içeren tek bir madde de yoktur. Yine bu paketle vergide adalet ve kayıt dışılıkla mücadele sağlanacağı iddia edilmektedir. Bu teklifte bu iddialar sadece slogan olarak kalmaktadır.

Değerli milletvekilleri, açlık sınırının 19 bine, yoksulluk sınırının 65 bine dayandığı, uydurma TÜİK rakamlarında bile enflasyonun yüzde 80'e ulaştığı dönemde bu düzenlemede dar gelirliye yönelik hayatı kolaylaştıracak ve insanca yaşamayı sağlayacak hiçbir hüküm yoktur. Bu pakette sadece emekliye 2.500 lira sadaka vardır, onu da "Bütçeye büyük yük getiriyor." diye tanımlıyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, bu ülkenin üstündeki en büyük yük maalesef AKP iktidarı ve ülkenin kaynaklarını peşkeş çektikleri yandaşlarıdır; emeğiyle çalışanlar, yıllarca prim ödeyenler değildir. Bu iktidarın emeklisine reva gördüğü ücret maalesef 12.500 liradır. İktidar sistemi düzeltmek yerine emekli aylığında dipte bir eşitlik sağlamayı hedeflemektedir. Teklifin görüşülmesi sırasında en düşük emekli aylığının asgari ücret seviyesine çıkarılmasıyla ilgili verdiğimiz önerge de maalesef iktidar milletvekilleri tarafından reddedilmiştir, bunu da tüm halkımızın bilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Sayın Şimşek paketle ilgili vergi adaletinin güçlenmesini ve doğrudan vergilerin artırılmasını sağlayacağını iddia ediyor. İşçilerin gelirini koruyamayan, asgari ücreti artıramayan Hükûmet, işçilerin üzerindeki ağır vergi yükünü düşürecek düzenlemeler yerine yüksek enflasyon nedeniyle alım gücünde büyük kayıp yaşayan çalışanların eline geçen net ücretleri de yılın ikinci yarısında artan vergi kesintisi yükü nedeniyle daha da düşürüyor. Gelir vergisi oranlarının yüksekliği, vergi tarife dilimlerindeki adaletsizlikler ve asgari ücret vergi istisnalarının çalışanlar aleyhine uygulanması sebebiyle çalışanların vergi yükü artıyor; bu da sanırım sizde "vergide adalet" oluyor.

Türkiye'deki vergi yapısı dolaylı vergilere dayalıdır. Harcamalar üzerinden alınan KDV, ÖTV gibi vergilerin payı yüzde 65-70 civarında iken gelir ve servet unsurları üzerinden alınan dolaysız vergilerin payı yüzde 30-35'lerdedir. Vergi yükünün vatandaşlar arasında adil bölüşümü için öncelikle dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payının azaltılması gerekmektedir. Bu teklifte yine bununla ilgili bir düzenleme de maalesef yoktur.

Değerli milletvekilleri, bu teklif diğer taraftan ölçüsüz bir ceza paketidir. Bunu da "vergide gönüllülüğü artırmak" diye pazarlıyorsunuz. Kanun teklifinin 10 ila 13'üncü maddeleri arasında Vergi Usul Kanunu'nun usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarına ilişkin hükümlerinde düzenlemeler yapılarak mevcutta uygulanan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında oransal olarak çok fazla artış öngörülmektedir. Bu bir nevi devletin mükellefi ve vatandaşını tehdit anlamına gelmektedir. Kısa bir anlatımla bu cezaları tahsil etmek de mümkün değildir. Mesela, çocuğunuzu ekmek almaya gönderdiniz, bakkala gönderdiniz, çocuk ekmeği alıp bakkaldan çıkarken görevliler fiş soruyor, çocuk fişi almadığını söylüyor; uygulanacak ceza 5 bin lira yani ekmeğe diye bakkala giden çocuğunuz eve 5 bin liralık ceza makbuzuyla geliyor. Sakın çocuğunuzu bakkala bile göndermeyin.

Yine, değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının tamamına yakını ihlali yapan mükelleflere kesilmesine rağmen maalesef uygulamadaki alışkanlıklardan dolayı bu cezaların büyük bir çoğunluğunu muhasebe meslek mensuplarının ödemesi konusunda genel bir eğilim olduğu bilinmektedir. Hâlihazırda sürekli artan iş yükü nedeniyle mesleğini gereği gibi yapmakta dahi zorlanan muhasebe meslek mensuplarının hizmet vermekte olduğu vergi mükelleflerine kesilen cezalar nedeniyle yaşadıkları sıkıntılar mesleğin yapılmasını neredeyse imkânsız hâle getirmektedir. Hâl böyleyken bari meslek mensuplarının haklı talebi olan enflasyon düzeltme işlemlerinin hesap döneminin sonunda yılda bir kez yapılmasını ve yeşil pasaport taleplerinin her zaman getirdiğiniz torba yasaların birine eklenmesini meslektaşlarım adına buradan tekrar rica ediyorum.

Değerli milletvekilleri, ayrıca kanun teklifiyle Cumhurbaşkanına tanınan bir kısım yetkilerin Anayasa'ya aykırı olması durumu en sık karşılaşılan problemlerden birisidir. Teklifte yer alan birçok maddede Cumhurbaşkanına verilen yetkiler Anayasa'ya aykırıdır. Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeleri iptal etmesine rağmen, aynı veya benzeri düzenlemeler ısrarla Meclis gündemine getirilmeye devam edilmektedir. Buradan uyarmakta yarar görüyorum, bu kanun tanımazlığınızdan vazgeçin, başınıza bir iş gelebilir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)