| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İş Birliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 18.07.2024 |
MHP GRUBU ADINA FİLİZ KILIÇ (Nevşehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri ve ekranları başında bizleri takip eden yüce Türk milleti; 144 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İş Birliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporu'yla ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Öncelikle, büyük bir gurur ve mutlulukla Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 50'nci yıl dönümünü ve Kıbrıs Türk halkının Barış ve Özgürlük Bayramı'nı içtenlikle kutluyorum. İnşallah, 20 Temmuz Cumartesi günü Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli liderliğinde, Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri, belediye başkanları ve il başkanlarımızla yavru vatan Kıbrıs'ta Kıbrıs Türkünün, soydaşlarımızın yanında olacağız, Barış Harekâtı'mızın 50'nci yılını coşkuyla kutlayacağız.
Taşıdığı jeopolitik önemin bir neticesi olarak tarih boyunca Doğu Akdeniz'deki üstünlük mücadelesinin stratejik unsurlarından biri olagelen Kıbrıs, aynı zamanda Türk varlığının hüküm sürdüğü kadim beldelerden biridir. Kıbrıs 1570'te başlayan Osmanlı-Venedik Savaşı'nda Lala Mustafa Paşa komutasındaki ordu ve Piyale Paşa komutasındaki donanmayla Osmanlı Devleti tarafından fethedildiği tarihten bu yana Türklere vatan olmuştur. Türk ve İslam tarihindeki ayrıcalıklı yeri, Kıbrıs Adası'nın Türkiye ve Türk milleti için taşıdığı stratejik önceliği ortaya koymaktadır. 1963 yılında Kıbrıslı Rumların ortaklık devletini gasbetmesiyle başlayan katliamlar, insan hakları ihlalleri Türkiye'nin 20 Temmuz 1974 tarihindeki garantörlük haklarını kullanarak Kıbrıs Türklerinin hak ve hukukunu, en temel insan hakkı olan yaşama hakkını ve iki toplumun barışını temin etmek üzere başlattığı Barış Harekâtı'yla son bulmuş, adadaki Türk varlığının güvenliği ve siyasi hakları güvence altına alınmıştır. Türkiye'nin Kıbrıs üzerindeki kurucu antlaşmalardan kaynaklanan vazgeçilemeyecek ve tartışılmayacak ahdî hak ve yükümlülükleri bulunmaktadır. Mavi vatan stratejisinin kilit önemdeki unsuru da olan Kıbrıs'taki Türk varlığının hak ve hukuku, dün olduğu gibi bugün ve yarın da her platformda savunulmaya kuşkusuz devam edilecektir. Şüphe yok ki Kıbrıs'ta dili, dini ve etnik kökeni itibarıyla farklı olan iki ayrı millet ve iki ayrı devlet bulunmaktadır. Uzun süren ve bir sonuca varamayan müzakere süreçleriyle Rumların uzlaşmaz tutumları neticesinde geldiğimiz nokta itibarıyla Kıbrıs'ta tek gerçekçi, uygulanabilir ve yaşanabilir çözümün iki devletli bir yapılanma olduğu açık ve aşikârdır. Nitekim, hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hem de Türkiye Cumhuriyeti bu yöndeki politikalarını her platformda kararlılıkla gündeme getirmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önümüzdeki süreçte Kıbrıs Türk halkını, haksız yere uygulanan izolasyonlardan ve egemenlik haklarını kullanmaya dönük kısıtlamalardan kurtarmak üzere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin egemenliğini ve uluslararası alanda eşit statüsünün tanınmasını temin edecek politikaların izlenmesi en akla gelen uygun yol olacaktır. Bu çerçevede, stratejik bir adım atılarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olarak kabul edilmesi fark yaratan ve ses getiren önemli bir gelişme olmuştur. Bununla beraber, Türk Devletleri Teşkilatının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tam üye olarak kabul etmesi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıyan devletlerin sayısının artmasını da kolaylaştıran bir gelişme olacaktır.
Bugün önemli bir küresel aktör olan Türkiye, bölgesel gelişmelere yön veren, egemenlik haklarına yönelik oyunları bozma gücüne sahip, ahdî haklarından taviz vermeden, millî politikalar istikametinde "Lider ülke Türkiye" ilkesini gerçekleştirmek, Türk ve Türkiye Yüzyılı'nın altyapısını inşa etmek amacıyla gayret göstermektedir. Bu hedefe giden yolda Türkiye'nin ve Kıbrıs Türklüğünün bekasının temini ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bağımsız bir egemen devlet olduğunun tescili büyük önem arz etmektedir. Doğu Akdeniz'in stratejik değerlerinin arttığı bu dönemde Kıbrıs'ta iki devletli çözüm en makul ve gerçekçi seçenek olarak belirlenmiş durumdadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kıbrıs'ta Türk ve Rum toplumları arasında tarihsel olarak derin bir güvensizlik ve çatışma geçmişi bulunmaktadır. Kıbrıs Türkleri ve Rumları dil, din ve kültürel açıdan farklı toplumlardır; bu farklılıklar federal bir yapının işleyişine uyum sağlayamamaktadır. İki devletli çözüm her toplumun kendi kimliğini koruması ve kendi yönetiminde kendisinin olması bakımından önemli avantajlar sunar. Federal sistemlerde iki tarafın ortak karar alma mekanizmaları kurması gerekmektedir ancak Kıbrıs'ta taraflar arasında bu tür güç paylaşımı konusunda ciddi anlaşmazlıklar bulunmaktadır. İki devletli çözüm, her iki tarafın kendi egemenliğini ve yönetimini bağımsız olarak sürdürmesini sağlayarak bu sorunu ortadan kaldıracaktır.
Kıbrıs'ta uzun yıllardır iki ayrı yönetim fiilen varlığını sürdürmektedir. Bu durum iki toplumun farklı coğrafi bölgelerde ve yönetimlerde yaşamasına neden olmuştur. Mevcut durumun kabul edilmesi çözümün daha gerçekçi ve uygulanabilir olmasını sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, Kıbrıs Türk'tür ve Türk kalacaktır. Bu şiarla barış iklimini hâkim kılmak amacıyla 20 Temmuz 1974 günü gerçekleştirilen harekât bir bağımsızlık ve mücadelenin eseridir. Kıbrıs'ın kaderi Helenizm değil Türklüktür. Kıbrıs'ta çözümden korkan, barış ve uzlaşmadan kaçan yegâne taraf Rumlar olmuştur. Kıbrıs Türklüğü kendi kaderini kendi tayin etmeye, kendi göbek bağını kendi kesmeye hazırdır, buna da kararlıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ankara ile Kıbrıs'ın kaderi birdir; Anadolu coğrafyası nasıl vatanımızsa Kıbrıs da öyledir. Kıbrıs Türklüğü iradesine sahip çıkacak, Türkiye de sonuna kadar arkasında duracaktır, herkes hesabını buna göre yapmak zorundadır. Kıbrıs Türk devletinin tezahürü geri dönülemez bir amaçtır.
Bu vesileyle, harekât kararını alan Başbakan Bülent Ecevit'i, Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan'ı, Genelkurmay Başkanı Semih Sancar'ı, Kıbrıs davasının yol başçıları olan Doktor Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş'ı, Beşparmak Dağları'na kanlarını döken aziz şehitlerimizi, ebediyete irtihal eden mücahitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, birlik ve ben beraberlik içerisinde nice elli yıllara diyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP, AK PARTİ, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)