GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:105
Tarih:18.07.2024

CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhurbaşkanlığı tarafından 17 Mayıs 2024 tarihinde tasarruf tedbirleriyle ilgili bir genelge yayınlandı. Amaç olarak da kamu kaynaklarında maksadına uygun azami tasarrufun sağlanması, kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanımına ilişkin olarak tedbirler olarak açıklandı. Öncelikle şunu söylemek gerekirse, bu ülkede tasarruf tedbirlerine ihtiyaç var mı? Evet, var. Ama bunu uygulaması gereken kim? Yirmi iki yıllık iktidar. Önce siz kamu kaynaklarını gelişigüzel, hoyratça, hesapsız kitapsız ve acımasız bir şekilde kullanmaktan vazgeçin de görelim. Kendiniz en tepeden en alta kadar israfın içindesiniz. Lüks araçları beğenmeyen, özel uçaklardan inmeyen, şatafattan geri durmayan, devlete acımayan, kamunun kaynaklarını kendi siyasetine harcayan bir anlayışla karşı karşıyayız. Kamu kaynakları bol keseden harcanırken çalışanına, emeklisine hak ettiğini vermeyen bir iktidarla baş başayız. Zaten can çekişen emeklimize açıkladığınız artışla, hele ki en düşük emekli maaşının 12.500 TL olarak açıklanmasıyla zorda olan emekli iyice kaderine terk edilmiştir. Başta emekli olmak üzere, çalışan, çalışamayan, işçi, işsiz size bunun hesabını sandıkta soracaktır.

Görüşülmekte olan kanun teklifinde, kamu kurum ve kuruluşlarının harcama ve uygulamalarının tasarruf tedbirlerine uygunluğunun idarelerince veya Hazine ve Maliye Bakanlığınca izlenmesi ve denetlenmesi ve sonucunda gerekli disiplin işlemlerinin yapılarak Cumhurbaşkanına bildirilmesi şeklinde bir kanun maddesinden bahsediyoruz. Kamuda kaynakları boşa harcayan genel idare olursa, bugüne kadar olduğu gibi bakanlar gökdelen binaları kiralamaya devam ederse, kamu-özel iş birliği projeleriyle devleti zarara sokmaya devam ederse, yanlış yatırımlarla maliyetler katlanır ise bunun denetimini ne kadar tarafsız yapacaklar, kim yapacak? İşte, zaten bugüne kadar siyasi ayırımcılık yapan iktidar mensupları kendileriyle ilgili oldu mu sesini çıkarmayacak, kılını kıpırdatmayacak. Ancak son yerel seçimde büyük başarıyla kazanılan 411 Cumhuriyet Halk Partili belediye başta olmak üzere, muhalefet tarafından kazanılan belediyeleri çalıştırmamak için bu tasarruf genelgesini çıkarmaya çalışmaktasınız.

Tasarruf genelgesiyle direkt mağdur edilen üç grup var. İlk önce, saydığım şekilde, Cumhuriyet Halk Partili belediyeler başta olmak üzere, muhalefet belediyelerini çalıştırmamak adına çıkarılmış bir genelgeden bahsediyoruz. İkinci grupta ise desteğe ihtiyacı olan kesimler, örneğin, servise binmek zorunda kalan çalışanlar, lojmanda oturmak zorunda olan kamu çalışanları, çocuklarını kreşe vermek zorunda olan anneler gibi sayabileceğimiz çok sayıda emekçi kesimler. Üçüncü grup ise basınımız ve özellikle de yerel basınımız bu tasarruf genelgelerinden etkilenmekte.

Tasarruf genelgesinde deniliyor ki: "Yeni lojman, memur evi, kamp, kreş, eğitim, dinlenme ve benzeri sosyal tesis ile tesisler ve bunlarla ilgili arsa ve arazi satın alınmayacak, kiralanmayacak, yeni inşaata başlanmayacak." Özellikle de kreş açılmasının önlenmesiyle sosyal hayata ve ekonomik çalışma hayatına dâhil olmak isteyen kadınlar engellenmekte, mağdur edilmekte. Ayrıca, ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarını bilhassa Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin yaptıkları kreşlere vermelerinin önüne geçmeye çalışmaktasınız.

Yine "lojman ve sosyal tesislerin ekonomiye kazandırılması" diye bir husus daha var. Peki, soruyorum size: Lojman ve sosyal tesisleri ekonomiye nasıl kazandıracaksınız? Türkiye'de 200 bin kadar bulunan lojmanları mı satacaksınız, sosyal tesisleri mi satacaksınız? Bakın, bu lojmanlar zaten ekonomik durumu iyi olmayan çalışan kamu personeli burada uygun fiyatlarla kalsın diye yapılmış, sosyal tesisler de yine aynı şekilde kamu personelinin uygun, ucuz bir şekilde tatil imkânı olsun diye yapılmış ama siz şimdi tasarruf genelgesi bahanesiyle şimdi bunları satmanın yolunu aramaktasınız. Bakın, Antalya'da Lara bandını bilenler bilir, orada Özel İdare, TRT, PTT gibi çok sayıda kamu kuruluşunun kampı varken bugün bir bir onları satmaya başladınız. Şimdi, kamu kurumu mensupları kamp yerlerini kaybederken şimdi geri kalanlarını da bunu bahane ederek satacaksınız.

Ayrıca yine "lojman kiralarının ve sosyal tesis ücretlerinin rayiç bedeller dikkate alınarak yeniden belirlenmesi" diye bir hüküm daha var. Soruyorum... Şimdi, bir kamu personeli lojman kullanmayı hak etmişse, gerçekten hak ederek orada oturması gereken kamu personelinin -zaten kiralar çok yüksek, bugün neredeyse ülkenin şehirlerinde 15 bin TL'den aşağıya kira kalmamış- işte orada oturma hakkı olan, zor durumda olan kamu personelinin oturacağı bir lojman varken şimdi siz oradaki kirayı da piyasayla aynı rayiç duruma çıkarmayı hedefliyorsunuz; böylelikle de zaten zor durumda olan kamu personeli daha da zor duruma düşecektir.

Aynı şekilde, çalışanın işine düzenli bir şekilde gidip gelmesini sağlayan, toplu taşıma araçlarında yoğunluğu azaltan, trafik sorununu en aza indirmeye çalışan personel servislerinin yasaklanması da yine aynı şekilde kamuda çalışanları zor duruma sokacaktır.

Son olarak, kamu kurum ve kuruluşlarınca mevzuattan kaynaklanan, zorunluluklar gereği yapılan ve kurum faaliyetleriyle doğrudan ilgili olarak tanıtım giderleri hariç olmak üzere basın ve yayın organlarına ilan ve reklam verilemeyeceğine, kamu kurum ve kuruluşlarınca hiçbir şekilde günlük gazete alımı yapılmayacağına, görev alanıyla ilgili olmayan yayınlara abone olunamayacağına dair getirilen bir kısıtlama var. Bakın değerli arkadaşlar, bu düzenleme demokrasinin vazgeçilmezi olan özgür basının sesinin kısılmasına yol açacaktır. Bu, demokrasiye aykırı bir durumdur. Zaten zor durumda olan, can çekişen özellikle de yerel basın bu yasaklamayla daha da zor duruma düşecektir. "Tasarruf tedbiri bahanesiyle basın susturulamaz." diyorum.

Değerli arkadaşlar, bu düzenlemede İller Bankası AŞ'nin sermayesinin 9 milyardan 60 milyara çıkarılmasıyla ilgili bir teklif daha var. Evet, biz bu teklifi destekliyoruz, İller Bankasının sermayesinin artırılması gerekir, doğrudur ancak şunu da belirtmem gerekir: Bakın, İller Bankasına aktarılan kaynak bir kamu kaynağıdır, genel bütçedendir ve hepimizin vergileriyle toplanan bir paradır ancak gelin görün ki İller Bankası, iktidarın özellikle muhalefet belediyelerine karşı kullandığı bir silah hâline dönüşmüştür. Şöyle ki: İller Bankasından bugün başta CHP'li olmak üzere muhalefet belediyeleri istediği krediyi alamıyor, istediği proje desteğini alamıyor. Bu kamu kaynağı, kamu kurumunun vermesi gereken bu krediler sadece iktidara bağlı belediyelere gidiyor. Evet, İller Bankasının bütçesi artırılsın ama burada uyarmak istiyorum, hem iktidarı uyarıyorum hem İller Bankası yetkililerini uyarıyorum: Bu bütçe, sizin babanızın bütçesi değil. O nedenle, doğru düzgün, adil, eşit bir şekilde bu bütçenin bütün belediyelere aktarılmasına destek olun, yardımcı olun.

Bakın, bir rakam vereyim: 2021 yılında bir proje desteğinden AK PARTİ'li belediye 60, il özel idare sayısı 33, kayyum belediye 4, MHP'li belediye 4, CHP'li belediye 1 proje desteği alabilmiş. Yazık değil mi, günah değil mi? Nerede kaldı adalet? İşte kamu kaynağını böyle siyasi ayrımcılıkla kullanmaktasınız, bu ayrımcılığa son verin diyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Devamla) - Başkanım, bitiriyorum, son bir cümle.

BAŞKAN - Buyurun.

CAVİT ARI (Devamla) - Son olarak, değerli arkadaşlar, bakın, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği bir düzenleme var. Bu düzenleme de şüphe ya da şüpheyi gerektirecek bir durumun mevcut olması hâlinde bu durumun MASAK'a bildirilmesiyle ilgili avukatlara yüklenen bir sorumluluk. Bu husus Anayasa Mahkemesi tarafından esastan iptal edildi ancak ısrarla bu konuda avukatlara bir yükümlülük getirilmeye çalışılmaktadır. Bu husus, öncelikle Anayasa Mahkemesi kararı gereğince doğru değildir, Anayasa'ya aykırıdır; bir. İkincisi, Avukatlık Kanunu'nda avukatın sır saklama yükümlülüğü çok açıktır, nettir. Avukatlık mesleğinin en önemli özelliği sır saklamaktır, o nedenle bu düzenlemenin avukatlar açısından doğru olmadığını ifade ediyorum. Bu düzenlemenin avukatlar adına geri çekilmesini talep ediyorum.

Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)