| Konu: | Yas ve gömülme hakkına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 17.07.2024 |
SÜMEYYE BOZ (Muş) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; size bugün yıllardır gündemde olması gereken ancak bir türlü üzerinde yoğunlaşılmamış olan bir sorundan bahsetmek istiyorum: Ölülere yönelik işkence. Tarihsel bir geçmişi de olan ve özellikle Türkiye'de farklılıklara ve "öteki" olarak belirlenmiş kesimlerin ölülerine yönelik hakaret ve eziyetler, saldırılar söz konusu. 2015'te Şırnak'ta Hacı Lokman Birlik'in cenazesinin zırhlı aracın arkasına bağlanarak sokaklarda sürüklenmesini umarım hatırlıyorsunuzdur acı bile olsa; aynı şekilde, Varto'da cansız bedeni çıplak bir şekilde teşhir edilen Ekin Van, cenazesi kargoyla annesine teslim edilen Agit İpek ve geçtiğimiz günlerde ise otopsi sonrası yarıklar dikilmeden cenazesi ailesine teslim edilen Şefik Esen'i.
Bunlar tabii ki hem toplumsal hem vicdani anlamda, ahlaki anlamda ciddi yaralar ve çürümeler meydana getiren meselelerdir ancak iktidarın buna karşı tutumunu ne yazık ki varlığını yine aynı nekropolitik nekroiktidar ekseninde sürdürmeye devam ettirmekte çünkü Türkiye'de ölülere yönelik saygısızlık bir devlet politikası. Ülkede, egemenler karşılarında konumlandırdıkları kesimlerin ölülerine bile bir intikam duygusuyla yaklaşıyor. O yüzden ki ölen bir Kürt, Ermeni, yabancı uyruktan biri ya da kadın olduğunda işte cenazeler bu şekilde nekropolitik yaklaşımlara ve eziyetlere maruz kaldı.
Tabii, siviller de bu konudaki cezasızlığın farkındalar. Hacı Lokman Birlik'in cenazesini aracın arkasına bağlayıp sürükleyen polisle ilgili herhangi bir yaptırım ve ceza işlemi yapılmadığını gören bir sivil kalkıp bir kadını vahşice katlederek yakabiliyor, Pınar Gültekin mesela. Şimdi, bu yüzden şunu söylemekte fayda var: Hacı Lokman Birlik, Agit İpek örnekleri ne kadar politikse bunlardan, cezasızlıktan güç alarak devam eden katliamlar, Pınar Gültekin ve Özgecan meselesi de bu olaylar da örnekler de o kadar politiktir. Egemenin ölüler aracılığıyla diriler üzerinde kurduğu bu tahakküm süreci, geride kalanlara bir gözdağı verme mesajını içerir. Bakınız "İbretiâlem için kellesi vurula! Meydanda üç gün sallana!" fermanlarını hatırlarsanız, bilirsiniz de. Ortaçağ karanlığının en sadistçe politikalarından biri olan bu ölüm biçimi, geride kalanları terbiye etme amaçlıdır.
Bakınız, daha birkaç gün önce Gabar'da, Basret köyünde bulunan bir mezarlık, korucular ve askerler tarafından balyozlarla parçalandı. Garzan'daki mezarlık bombalanmıştı. Bununla beraber, Van'da Ermeni mezarlığının üzerine kayyım marifetiyle tuvalet yapıldı ve birkaç kilometre ötemizde, Ulus'ta başka bir Ermeni mezarlığının üzerine dükkânlar yapılmak isteniyor. Bu da bize şunu gösteriyor ki bütün bunlar kalıcılaştırılmış bir rejim politikasıdır. Kimin yaşayacağına ve kimin öleceğine devlet karar veriyor tıpkı Cumartesi Annelerinde olduğu gibi. Otuz yıldır bu insanlar bir cevap bekliyor, çocukları ölü mü diri mi, sadece bunu bilmek istiyorlar ancak devlet aklı, iktidar onların bu soru hakkını bile karşılamıyor; böyle bir rejimle karşı karşıyayız.
Gömülme hakkı, yas hakkı, ölümlerden sonra ritüellerin yerine getirileceği taziye hakkı, hatta ve hatta bazı cenazelerde namaz kılmak için imamın görevlendirilmesi ya da taziyeevlerinin kapatılması meselesi bile söz konusu. Siz bir halkın elinden gömülme ve yas hakkını da bu şekilde alıyorsunuz.
Bugün, yine, 90'lı yıllarda olduğu gibi özel savaş politikalarının ürünü olan bu ölüm alanına yönelik müdahaleler ne yazık ki bu Meclis çatısı altında sadece bizim grubumuzun gündemi olabiliyor. Bakın, Filistin, Afrika, Kosova ve Ruanda'da ölülere yönelik işkenceler dünya tarihine geçti, geçiyor; kürdistanda yapılanlar da aynı sürecin bir parçası olarak devam ediyor. Ama biz, o gün gelince, uluslararası hukuk normları ve toplumsal ölçüleri esas alacağız. Bir gün elbette bunlar bu şekilde devam etmeyecek, gün gelecek devran dönecek ancak biz, uluslararası hukuk normlarını ve bu ölçüleri esas alacağız.
Saygıyla selamlıyorum Genel Kurulu. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)