| Konu: | İNSAN HAKLARI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 11.04.2013 |
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Karadenizliyi apar topar hâkimin karşısına getirmişler, hâkim bakmış ki vaziyet berbat. Demiş ki: "Ha, bu ne hâl?" Demiş: "Doğru diyorsun Hâkim Bey, ah hâlimiz mi kaldı? Ya bak kaldığımız hâle."
Şimdi güzel görüşmeler yapıldı, sert görüşmeler yapıldı değerli arkadaşlarım ama sonuç olarak, elde ettiğimiz yasa ne getirecek, onu da uygulamada göreceğiz.
Değerli milletvekilleri, bir söz vardır: "Aynasına kızan talihine küssün." Ülkemizin durumu sürekli gerginlik, sürekli tartışma, nasıl olacağı belli olmayan açılım balonları ve büyüklere masallar kitabı. Şimdi, açılım, barış konuşuluyor. Neymiş, Türkiye daha demokratik olacakmış. Oysa geldiğimiz noktada üniversitelerimizde öğrenci çatışmaları, kadına şiddet ve kadın cinayetleri, intiharlar, biber gazları, her gün gerginlik ve gençler işsiz, öğretmenler atama bekliyor ama çözüm açılım ve günlerce ülkemiz açılım nasıl olacak, onu konuşuyor.
Şimdi, sevgili milletvekillerim, bir şey sormak istiyorum. Ben kimim? Sen kimsin? Biz kimiz? Onlar kim? Laz, Çerkez, Alevi kim? Kürt kim? Türk kim? Yahudi, Hristiyan, Budist, Müslüman kim? Kimiz? Kimleriz? Nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Başka bir dünya var mıdır? Başka bir dünyada yaşamak mümkün müdür? Bizi ve dolayısıyla Türkiye'yi anlamak, birlikte huzur, birlikte mutluluk, birlikte üretim, birlikte barış, birlikte demokrasi, sömürünün, savaşın, baskının, işkencenin olmadığı, doğanın tahrip edilmediği, insan onurunun ayaklar altına alınmadığı? Ki, Kutlu Doğum Haftası'nda da ana temanın "insan onuru" olduğunu bir kez daha dikkatlerinize sunmak istiyoruz. Biz güzel bir Türkiye istiyoruz, güzel bir dünya istiyoruz. Sömürü, savaş, enerji, petrol, lityum, ham madde, pazar, kin, kan, ölüm, işkence, silah, uyuşturucu, kölelik üzerinden başka bir dünya kurulmasını kim ister ki? Biz elbette doğayı koruyan, insan onuruna saygılı, bütün kimlikleri kucaklayan; ayrımcı, ötekileştirici, farklılaştırıcı, bölücü, düşman edici, dışlayıcı siyasetlere, sömürüye karşı; bütün insanlık için bütünleşen, barışçı, çevreci, hümanist bir anlayıştan yanayız. Ayrıca hukuk devletinde hukukun üstünlüğü elbette ki önemlidir ama gelmiş olduğunuz noktada, hepinizin bildiği gibi, artık hukukun üstünlüğü değil, gücün üstünlüğü öne çıkmaktadır. Böyle bir adil yargılama olabilir mi?
Sayın milletvekilleri "Gelmiş olduğumuz noktada Kürt vatandaşlarımızın sorunu vardır, Kürt sorunu yoktur." diyen Sevgili Başbakan, şimdi gelmiş olduğu noktada vatandaşların sorunlarını çözmek için gayret sarf ediyor. Peki, bizim Karadeniz insanımızın sorunu yok mudur? Karadeniz kadınları sırtlarında sepetleriyle birlikte tarlalara, yokuşlara çıkıp tarla yaparlar ve ekonomisine katkı sağlarlar ama hiçbir zaman dağa çıkmayı düşünmezler. Şimdi PKK dağa çıktı ve onu nasıl buradan serbestleştireceğiz diye konuşma yapıyoruz. Peki, kim söyledi bunların dağa çıkmasını? Kim dağa çıkmasını bunlara söyledi? O hâlde bunu konuşurken, Kürt meselesini, Kürt sorununu, Kürt vatandaşın sorunu değil, PKK'nın ülkeye getirmiş olduğu sorunu, ekonomik durumları, bunları konuşmamız gerekiyor.
Şimdi akil insanlar kuruldu ve bu akil insanlar topluluğu, sevgili milletvekillerimiz, nereye gidiyorlar? Bölgelere gidiyorlar ve orada anlatacaklar. Ne anlatacaklar, hepimiz merakla bekliyoruz.
Şimdi, madem fıkrayla başladık, fıkrayla bitirelim.
Sanığı avukatıyla beraber hâkimin karşısına çıkarmışlar. Hâkim sanığa sormuş: "Bu suçu sen mi işledin?" "Evet hâkim bey, ben işledim, ben yaptım, ben ettim." demiş. "Peki, son sözün nedir? Son sözünü söyle." demiş. Demiş ki: "Efendim son sözüm: Avukatım da konuşsun." "Ya evladım, sen her şeyi kabul ettin, sen her şeyi söyledin, avukatın ne söyleyecek?" "Ben de onu merak ediyorum hâkim bey." demiş.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.