| Konu: | Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 11.07.2024 |
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; bu kanunun öğretmenlik mesleğinin idam fermanı olduğunu samimiyetle, bu meslekte olan, öğretmen olan, yıllarca öğretmenlerin hak ve menfaatleri için sendikacılık yapan bir milletvekili olarak ifade etmek isterim. Bugün öğle Çankaya Kapısı'nın önünde uzun süredir eylem yapan sendikacı arkadaşlar vardı ve Hürriyetçi Eğitim Sendikasının da bir eylemi vardı, oraya gittim. Sendikanın Sayın Genel Başkanı bir cümle söyledi, dedi ki: "Herhâlde 'Öğretmenlik mesleğine düşmanlık yapmak istesek ne yapardık?' diye sorsak ancak böyle bir kanun yapardık, böyle bir teklif getirirdik."
Peki, bu neden böyle? Yani devlet okullarında fiilen görev yapan 1 milyondan fazla öğretmenimiz, 1 milyona yakın atama bekleyen öğretmen nüfusu varken bu kanunu, kimsenin istemediği bu kanunu bu pervasızlıkla buraya iktidar nasıl getiriyor? Yusuf Tekin getirir çünkü görevi o, Millî Eğitim Bakanlığında Müsteşar olduğu günden beri öğretmene bu konudaki hasmane tutumunu değiştirmeyen istikrarlı Bakandır o fakat bu da yeterli değil yani AK PARTİ ve MHP'nin oylarıyla nasıl olsa her gelen tasarı geçecek, her kanun geçecek diye de bu pervasızlık yapılmaz.
Bence başka bir şey daha var. Efendim, ben buradan onurlu, şerefli, haysiyetli öğretmenlerimize, sayıları 2 milyonu aşan öğretmenlerimize seslenmek istiyorum çünkü öğretmen gerçekten el açmaz, boyun eğmez, "eyvallah" demez, öğretmen ders verir. Kıymetli meslektaşlarım, neden böyle oluyor biliyor musunuz? Ben size nedenini söyleyeyim. 1 milyonun üzerinde kamuda öğretmen meslektaşımız görev yapıyor ve bunların yüzde 90'ı sendikalı, biliyor musunuz? 900 binin üzerinde sendikalı öğretmen var ve bu sendikalı öğretmenlerin sendikaları, özellikle yetkili sendika bakın bu süreçle ilgili ne yapmış? EĞİTİM-BİR-SEN yetkili sendika ve 400 bin üyesi var, en son sayfalarında var, demiş ki: "ÖMK'deki eksiklikler TBMM Genel Kurulunda tamamlanmalıdır." Tasarıya karşı çıkmamış, bu idam fermanına "Dur!" dememiş, "Bu kabul edilemez." dememiş ya da "Bu istediklerimiz yapılmazsa biz buna direniriz. Bir sendikanın yapması gereken ne varsa onu yaparız." dememiş. Ne demiş? Ricacı olmuş, ricacı. Böyle sendikacılık mı olur ya! Peki, ikinci büyük sendika var, TÜRK EĞİTİM-SEN, benim de yıllarca Bursa'da başkanlığını yaptığım -biz yaparken sendikacılığı hakkı tutup kaldırmak düsturuyla yapardık- onlar ne demiş, ona baktım. Mecliste, komisyonda görüşülürken TÜRK EĞİTİM-SEN'in temsilcisi aynen şöyle diyor: "Öğretmenlik Meslek Kanunu'yla birlikte öğretmenlik mesleğinin muhatap olduğu mevzuat parçalı olmaktan kurtarılacaktır." Desteklemiş, yetinmemiş, "Öğretmenlerimizin -işte birkaç talep var- talep ve beklentilerinin kanun düzenlemesinde yer alması hususunda hassasiyet ve destekleriniz için şimdiden tüm meslektaşlarımız adına teşekkür ediyor, hazırunu saygıyla selamlıyorum." demiş. Yazıklar olsun! (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sana yazıklar olsun!
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Kurumların içini böyle çökertemezsiniz, çökertmemelisiniz. Öğretmen arkadaşlarıma, meslektaşlarıma sesleniyorum: Temsilcilerinizi uyarın, haklarınızı savunmayacaklarsa eğer o koltukları da işgal etmesinler.
Heyeti saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)