GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:102
Tarih:11.07.2024

PERİHAN KOCA (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Mücadele dersi veren tüm eğitim emekçilerini, ekmek ve onur mücadelesi veren tüm öğretmen arkadaşlarımı ve Genel Kurulu saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Değerli hazırun, ben bu maddede özel olarak bu kanun teklifinin siyasal muhtevasına ve niteliğine dair söz kurmak istiyorum. Zira, Millî Eğitim Bakanlığı, bu kanun teklifiyle iktidarın çıkarları doğrultusunda Maarif Modeli müfredatının Millî Eğitim Akademisiyle tamamlayıcısı olacak olan son derece kritik bir ideolojik dönüşümü hedefliyor çünkü iktidara geldiği ilk günden beri eğitim sistemi üzerinden toplum mühendisliğine soyunmuş bir siyasi iktidar var ne yazık ki bizim karşımızda. Bu açıdan AKP, eğitimi ideolojik olarak aslında, 2 boyutlu araçsallaştırıyor hem milliyetçilik, muhafazakârlık, dincilik ekseninde hem de neoliberal politikalar ekseninde eğitimi kendi ihtiyaçlarına, kendi çıkarlarına göre yeniden ve yeniden müdahalelerle şekillendirdiğini görüyoruz.

Adı bile AKP'nin seçim kampanyası sloganından devşirilmiş olan yeni bir müfredatla karşı karşıyayız: Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli. Bu yeni müfredatla ve devamında gelen bu kanun teklifiyle birlikte, aslında faşist rejimin inşasında kapı kulu öğretmen modelini hayata geçirmeye çalışıyorlar; aynı şekilde, her türlü bilimsel, eleştirel yetisini yitirmiş itaatkâr bir nesil modelini hayata geçirmeye çalışıyorlar; insan haklarını ve çocuğun üstün yararını değil, saray rejiminin makbul gördüğü vatandaşı muazzam bir toplum mühendisliğiyle yine, hayata geçirmek istiyorlar. Dolayısıyla, pedagojik değil, ideolojik bir kanun teklifiyle ve hatta daha da ötesinde, bir parti programı niteliği taşıyan bir eğitim müfredatıyla ve bu eğitim müfredatını donatacak, uygulayacak olan bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız.

Değerli hazırun, ne yazık ki yirmi iki yıldır eğitimi oyun hamuru gibi evirmiş çevirmiş ve eğitim sistemini yazboz tahtasına dönüştürmüş bir siyasi iktidar pratiğiyle karşı karşıyayız. Dile kolay, 2002 yılından bu yana -birçok hatip de ifade etti- 9 farklı isim Millî Eğitim Bakanlığının başına getirilmiş ve bu süre içerisinde -gerçekten dile kolay- 17 kez müfredat değiştirilmiş, 17 kez müfredatla ve aslında toplumla, çocukların geleceğiyle oynanmış. Dışarıdan bakıldığında, aslında gelen her Bakanın kafasına göre müfredat değişikliği yaptığı bir tablo varmış gibi görünüyor ama değişen aslında isimlerin keyfîlikleriyle ya da sadece istikrarsızlıkla, sadece çelişkilerle açıklanamayacak bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu açıdan, yapılmak istenen şey faşist rejimin inşasında bir toplumsal mühendisliğin ta kendisidir. Bu toplumsal mühendisliği aslında hepimiz yirmi iki yıl içerisinde yaşayarak gördük değerli hazırun. Toplumsal mühendisliğin dozu yıldan yıla arttı. Dinci, milliyetçi, ırkçı, cinsiyetçi, piyasacı ideolojinin dozajı yine yıldan yıla arttı ve gelinen aşamada yeni müfredat bu ideolojik hedefin, bu yürüyüşün, AKP'nin yürüyüşünün aslında zirvesi mahiyetinde. Zorunlu din derslerinden çarpıtılmış tarih derslerine, 4+4+4 sistemine, ÇEDES'e, MESEM'lere hepsinin birbirini kovaladığı, hepsinin birbirini izlediği ve bu müdahalelerle çocuklara gerici, ırkçı, tekçi, cinsiyetçi ideolojinin aşılandığını hepimiz yaşayarak gördük. Yeni Maarif Modeli'ni de aslında tam da bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor değerli hazırun çünkü modelin ders içeriklerine baktığımız zaman; yeni müfredatta yurttaşlık yok, yeni müfredatta temel insan hakları yok, bilim yok, laiklik yok, kadın hakları yok, kültürel, etnik, inançsal çoğulluk yok; eleştirel düşünce zaten yok. "Ne var?" diye baktığımızda: Nesilcilik var, bilim karşıtı inanış ve düşünce sistemi var, inkârcı, tekçi, işte asimilasyoncu politikalar var, kadın düşmanlığı var; var da var. Biçimsel olarak baktığımızda bile, din eğitimine 572 sayfalık bir yer verilmiş ama mesela felsefeye 67 sayfa ayrılmış. Bu bile aslında nasıl bir ideolojik dönüşümün hesaplandığını, hedeflendiğini bize gösteriyor. Yine, AKP'nin aile temelli patriarkal zihniyetinin yansıması olarak bu yeni müfredat ve devamındaki kanun teklifiyle beraber cinsiyetçilik derinleştirilmek isteniyor, erkek egemenliği tahkim edilmek isteniyor. Burada özel olarak şunu ifade edeyim: Bu, aslında kitlesel bir çocuk istismarıdır. Topyekûn bu gerici anlayışın anlamı çocuk istismarının ta kendisidir. Bu çocuk istismarı suçundan vazgeçilmelidir.

Teşekkür ediyorum.