Konu: | Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 102 |
Tarih: | 11.07.2024 |
BİROL AYDIN (İstanbul) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
"Mesleği bilgi öğretmek olan kimse" diye tanımlanıyor Türk Dil Kurumunun sözlüğünde öğretmen; şüphesiz, öğretmen bundan daha fazlası, hepimizin üzerinde öğretmenlerimizin derin izleri vardır. Dil kurallarını öğretmenlerimiz bize öğretmiştir, kitap sevgisini onlar öğretmiştir, 2 kere 2'nin 4 ettiğini öğretmenlerimiz bize öğretmiştir, emeğin kıymetini bize öğretmenlerimiz öğretmiştir; coğrafyamızı, vatanımızı, ülkemizi sevmeyi de öğretmenlerimiz öğretmiştir; bugün bunu konuşuyoruz, öğretmenlerimizi.
Tabii, sözlerimin başında ben hemen şunu ifade etmek istiyorum: Hem Millî Eğitim Bakanımız Sayın Yusuf Tekin'in hem Komisyondaki ilgili milletvekili arkadaşlarımızın hem de bürokratlarımızın iyi niyetli olduklarını düşünüyorum yani bu kanun teklifini bu Meclise getirirken iyi niyetli olduklarını düşünüyorum ama düşünmediklerini de düşünüyorum; akıl bir şeyin sonunu düşünmektir. Zira bugün sayısal çoğunluk kendi ellerinde olduğu için düşünmeden bu kanun teklifini getirip süratle kanunlaştırma çabası, sonunda hem kendilerinin hem de bu ülkenin gençlerinin ayağına dolanacak, bunu görmemek mümkün değil. Düşünmek dediğimiz ameliye çok önemlidir "Efradını cami, ağyarını mâni" derler büyüklerimiz, eskilerimiz. Neden bütün bileşenlerle daha geniş bir uzlaşı, daha tartışmalı ve mayalanmaya yönelik bir olgunluk sürecini arzu etmediler, düşünmediler sendikalarla, yakın ya da uzak sendika fark etmez? Neden muhalefetin kaygılarının, endişelerinin azıcık da olsa bu kanunun içerisine dercedilme çabası olmadı? Bu gidişat, gidişat değil, emin olunuz, biz bugünden görüyoruz. "Öğretmenlik Meslek Kanunu" diyoruz, öznesi öğretmen ama öğretmen yok, öğretmenin itibarı burada yok, öğretmenin özlük hakları yok, yıllardır terennüm edilen, itiraz edilen, sizin, iktidar partisinin, muhalefet partilerinin, bütün vatandaşlarımızın, bütün gençlerimizin itiraz ettiği şu mülakat meselesi burada yok. Bilakis mülakatı perdeleyerek bir süreç yürütülecek. Bugün güç birilerinin elinde olabilir, bu keyfîce kullanılabilir ama yarın iktidar gücü başkalarının eline geçtiği zaman bu sıralarda başka nümayişler yapmak durumunda kalırız. Biz adil olalım, hukuk devletini gereği gibi icra edelim, bu ülkedeki bütün farklı kesimlerin dikkatini kanunlarımızın ruhuna dercedelim. Evet, kanunlarımızın ruhunda da özünde de bir kısım eksiklikler olabilir, bundan önce oldu ama bugün yaşadıklarımız kanunlarımızın, yasalarımızın eksikliği ve noksanlığı değil, bilakis anlayış noksanlığımızdır, uygulama eksikliklerimizdir, tarafgirliklerimizdir. Biz hep beraber iyi nedir, doğru nedir, güzel nedir, faydalı nedir, gençlerimiz için uygun olan nedir, Türkiye'yi kalkındıracak, ilerletecek olan nedir; bunu biliyoruz ama bunu yapma hususunda güçlü bir irade ortaya koymuyoruz. Bu açıdan, değerli arkadaşlar, mutlaka bazı şeylerin gözden geçirilmesi lazım. Yani bunu hızlıca bu Meclisten geçirmek sizin ayağınızı yerden kesebilir ama başınızı göğe erdirmez. Emin olunuz, bugün bu hızlıca geçirdiğimiz kanunların sorunlarını, tortularını yaşayarak göreceğiz. O nedenle zannediyorum, öncelikle iyi düşünmemiz ve her şeyin aynı kalması için her şeyi değiştiren anlayıştan ülkemizi kurtarmak gerekiyor diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)