GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:102
Tarih:11.07.2024

MURAT ÇAN (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

"Dünyada her şey için, maddiyat için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. Fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir." Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk 22 Eylül 1924'te cumhuriyetin birinci yılında, Samsun İstiklal Ticaret Mektebinde bu sözleri söylemiş, fotoğrafı da buradadır ve birinci yılda, eğitim politikasıyla cumhuriyetin cehaletle savaşını başlatmıştır; rahmetle anıyorum. Sizler ise cumhuriyetin 100'üncü yılında, bu kanun teklifiyle, 100'üncü yıl Maarif Modeliyle, cumhuriyetin eğitim politikalarına karşı hamlenizi yapıyorsunuz ama başaramayacaksınız. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kırsaldan başlayarak hızla okullaşma, harf inkılabı ve sonrasında köy enstitüleriyle çok kısa zamanda büyük bir başarı elde edilmiştir. Bu köy enstitüleri nedir? Sadece bir eğitim politikası değil, aynı zamanda ekonomik, sosyal ve kültürel bir kalkınmanın temeliydi. Dünyanın bir kısmı örnek alırken diğer bir kısmı ve içerideki iş birlikçileri ise bir korkuya kapılmıştı. Köy enstitülerinin örneği, altmış yedi yıllık bu köy okulundan çıkan defterdir. Ben saklıyorum, babamın öğrencisi Mustafa Demirci bu defteri bana emanet etti; hem babama hem de öğrencisi Demirci'ye rahmet diliyorum. Altmış yedi yıl önceki eğitim modelinden bugün gelinen nokta ise bu fotoğraftır değerli milletvekilleri, yirmi iki yılda 9 Millî Eğitim Bakanı, onlarca kez değiştirilen eğitim politikası, sınav sistemleri ve okul modelleri. Gelinen noktada ÇEDES, 100'üncü yıl Maarif Modeli; getirdiğiniz model, kafasına vurarak çocuğun hizaya getirildiği eğitim modelidir. Şimdi son viraj, Öğretmenlik Mesleği Kanunu'yla Millî Eğitim Akademisinin kurulmasıdır.

Getirmeye çalıştığınız kanunda neler yok, önce onu anlatalım. Atatürk ilke ve devrimleri yok; Anayasa'nın başlangıcında yer alan demokratik, laik, sosyal hukuk devletine atfen Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlı bireyler olan yurttaş yetiştirme görevi yok; özel sektör öğretmenlerinin özlük hakları yok; emekli öğretmenler hiç yok; eğitimde nitelik artırmaya dönük hiçbir hüküm yok; Getirmeye çalıştığınız kanunda ne var? Yeni bir paralel yapılanma sayılabilecek Millî Eğitim Akademisi var; çok sayıda maddede disiplin cezası var; öğretmene gerek görüldüğünde ek görev var; korku var, yandaşa kadro var, ayırma var, kayırma var, aile birliğinin bozulması var, mağduriyetler var; eğitim ve öğretime tarikatla müdahale, öğretmene ise barikatla müdahale var.

Akademi hakkında söylemek istediklerim ise kurulmak istenen akademiyle üniversitelerin eğitim fakültelerine aslında fiilen meslek lisesi muamelesi yapılıyor. Fakültelere "Siz öğretmen yetiştiremiyorsunuz, öğretmeni bu akademiler yetiştirecek." deniliyor. Akademi kurmak demek, öğretmen yetiştiren üniversite programlarında verilen öğretmenlik eğitimi ve uygulamalarının yok sayılması demek; eğitim emekçilerinin mesleğiyle ilgili birikimlerinin, deneyimlerinin, bu programlarda okuyan öğrencilerin ve mezun olanların haklarının, emeklerinin yok sayılması demek; katakulliyle işsizliği düşürmek demek. Akademi kuruyorsunuz, bir kurnazlık yapıyorsunuz, eğitim fakültelerinden mezun olan gençlerin iş gücü piyasasına girmeleri iki yıl daha geciktirilerek işsizlik oranını kâğıt üzerinde düşürmek istiyorsunuz. İktidarın derdi öğretmenlik mesleği değil, itaatçi, biatçi memur yetiştirmek. Belli ki bu iktidar kurmak istediği Millî Eğitim Akademisi eliyle siyasal yönden kendisine biat ve itaat edecek memurlar yetiştirme peşinde. Böyle bir yaklaşım eğitimin millî niteliğine hizmet etmez, eğitimi siyasileştirir. Bu metin bir meslek kanunu değildir değerli arkadaşlar çünkü bir mevzuatın meslek kanunu hüviyeti taşıyabilmesi için metinde mesleği icra edecek olan kişilerin görev, sorumluluk ve hakları yazılmalı; bunların hiçbiri yok, disiplin hükümleri var, cezalar yazılıyor, hiçbir hak kanunda yer almıyor.

Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)