| Konu: | (8/35,36,37,38,39,40) Esas No.lu Srebrenitsa soykırımının unutturulmaması, Filistin halkına yönelik benzer saldırıların ve bu türden insan hakları ihlallerinin önlenmesine yönelik tedbirlerin görüşülmesi, 11 Temmuz Srebrenitsa soykırımını anma günü ilan edilmesi, Gazze'de yaşanan insani krizin sona erdirilmesi ve kalıcı barışın sağlanarak benzer soykırımların önüne geçilmesi konularında genel görüşme açılmasına ilişkin önergelerin Görüşmesi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 11.07.2024 |
İRFAN KARATUTLU (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekillerim; hepinizi DEVA Partisi ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Şüphesiz, acılar üzerine konuşma yapmak, acılar üzerine bir şey söylemek her zaman geçmişi bizlere hatırlatırken geleceğimizde neler yapacağımız, nelerle bunlara tedbir alacağımız, nelerle bunları engelleyebileceğimiz konusunda da muhakkak bize yol gösterirler. Bugün, yirmi dokuz yıl önce Bosna'da, Srebrenitsa'da yaşanan bu soykırım ve katliam da aynı şekilde insanlık tarihinin en utanç verici sayfalarından biridir. Aradan otuz yıl geçmesine rağmen aynı katliamın katbekatı bugün Gazze'de aynı şekilde tekrarlanmaktadır. Katbekatı diyorum -en son aldığımız bilgi- 38 bin insanımızın orada İsrail tarafından katledildiğini hepimiz biliyoruz. O gün Bosna'da 8.372 -bilinen rakam tabii ki- insanımız katledilirken bugün de aynı anlayış aynı şekilde -38 bin insanı- hemen Türkiye'nin, hemen ülkemizin dibinde bu katliamları yapabilmektedir. Allah'tan rahmet diliyoruz; Allah'tan rahmet dilemek, kınamak aslında güçsüzlüğümüzün ve acziyetimizin işareti. Niye? Çünkü eyleme dökemediğimiz bazı şeylerin olduğunu gösteriyor, onun için de sadece dilde kınıyoruz, sadece "Allah rahmet etsin." şeklinde temennilerde bulunuyoruz. Cenab-ı Allah'ın insanı göndermesindeki gayelerinden biri de adaleti sağlaması içindir. Muhakkak şu duayı da yapalım: İnşallah, Allah bize güç, kudret versin de çevremizde, ülkemizde adaleti sağlama görevini yerine getirelim.
Bütün bu katliamlar şunu gösteriyor: Aslında geleneksel bilgilerimizin bile tartışıldığını, tartışmaya açabileceğimizi gösteriyor. Geleneksel bilgilerimiz neydi? Canlılar üçe ayrılır; insanlar, hayvanlar, bitkiler. Bu tür katliamları gördüğünüz zaman, geçmişte Bosna'da yapılan, bugün Gazze'de yaşanan katliamları gördüğünüz zaman şunu düşünüyorsunuz: Acaba bunu yapan insanlar hangi gruptan? "İnsanlık adına" diyoruz, "insanlık soykırımı" diyoruz, "insanlık suçu" diyoruz ama bunu yapanları bu insan kategorisine sokalım mı yoksa dördüncü bir grup mu yapalım bunlar için? Çünkü yaptıkları temel insan değerlerine, temel insan davranışlarına gerçekten aykırı davranışlar. Dolayısıyla temel bilgilerimizi bile bu soykırımlar karşısında tekrardan gözden geçirmemiz lazım. Yani bunları kategorize ederken de bunlara tedbirler alırken de bu yapılanlara karşı acaba bunlar hangi gruptan diye düşünmemiz lazım. Zira, bu işi yapanlar, arka planda, onların insansı yaratıklar olduğunu belirtiyorlar. Öldürürken, katliam yaparken, soykırım yaparken bugün Gazze'de, oradaki Filistinlilere "insansı yaratıklar" deniyor. Dolayısıyla biz bunlarla mücadele ederken bunlara karşı tedbirlerimizi alacakken bizim de aynı şekilde, bunların farklı gruplar olduğunu düşünmemiz lazım.
Biz, çocuklarımızın ve insanlığın geleceği için bu soykırıma, bu katliama nerede olursa olsun rıza gösterenlere, sessiz kalanlara ve bunları onaylayanlara bunlarla ilişkilerimizde her zaman dikkatli olmamız lazım. Çünkü "en büyük katliamların yaşandığı İkinci Dünya Savaşı" diyoruz, aradan otuz-kırk yıl geçiyor, bir daha oluyor. Aradan yine yirmi dokuz-otuz yıl geçiyor, Gazze'de, dibimizde, yine aynı anlayış, aynı fikir, aynı düşünce bu katliamları yapabiliyor.
Bütün bunlara rağmen çaresizliğimiz, güçsüzlüğümüz, acziyetimiz ölenlere gerçekten rahmet dilemekten başka bir şey vermiyor. Dolayısıyla Srebrenitsa'da otuz yıl önce ve Gazze'de bütün şehit olanları, ölenleri saygıyla anıyor, Allah'tan rahmet diliyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)