| Konu: | Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 10.07.2024 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, günlerdir meslekleri için mücadele veren, sesini duyurmaya çalışan her birisi cumhuriyet neferi öğretmenlerimizin yanında olduğumuzu belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu 5'inci madde öğretmenlerin görev tanımını değiştiriyor. 1739 sayılı Kanun'da var olan Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Atatürk milliyetçiğine bağlı öğrenci yetiştirme hedefini kaldırıyorsunuz. Aslında, en başından beri, iktidara geldiğinizde bunu biraz gizlemiştiniz, "Gömlek değiştirdik." demiştiniz ama gerçek yüzünüz de ortaya çıkıyor bu maddeyle. İçinde "Atatürk" geçen her şeyden nem kapıyorsunuz; ürküyorsunuz, korkuyorsunuz Atatürk'ten; bu kadar korkmamanızı dilerim.
Atatürk'ün Millî Eğitim Bakanlarına bir bakın, bir de sizin atamış oldunuz Bakanlara bakın. Cumhuriyetin yetiştirdiği millî değerlere sahip olan, tek hedefi muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak olan Bakanlara bir bakın değerli arkadaşlar. Bir tarafta Hüseyin Vasıf Çınar, Şükrü Saracoğlu, Reşit Galip, Mustafa Necati gibi Bakanlar var; diğer tarafta, cumhuriyetle sorunu olan, tarikatlara kucak açan, karma eğitimi tartışmaya açan, "Tarikat, tarikat." diyen Bakanlarınız var. Bir tarafta dünya klasiklerini dilimize kazandıran, çevirilerini yaptıran Hasan Âli Yücel gibi Bakanımız varken, bir tarafta tarikatlara yakın, vakıflarla protokol imzalayan, kamu taşınmazlarını babaların malları gibi vakıflara veren Bakanlarınız var. Bir tarafta dönemin çok ilerisinde eğitim anlayışına sahip olan, köy enstitülerini kuran İsmail Hakkı Tonguç gibi efsaneleri varken bir tarafta istismarcı Millî Eğitim müdürünü ödüllendirerek Şanlıurfa'ya İl Millî Eğitim Müdürü atayan Bakanlarınız var. Bir tarafta Atatürk'ün, cumhuriyetin yetiştirdiği Aziz Sancar gibi Nobel Ödülü alan hocalar; Orhan Kemal, Yaşar Kemal gibi halkçı, aydın yazarlar var; bir tarafta da maalesef, Millî Eğitim Bakanlığında tarikat ve cemaat uzantılı hocalar var. Bir tarafta Atatürk'ün kurduğu kurumlarda eğitim almış, cebir konusunda uzmanlığını Arf Teoremi'yle kanıtlayan Cahit Arf gibi hocalar var; bir tarafta ise papaz eriğini imam eriğine çevirme projeleri yapan hocalarınız var. Bir tarafta 1948'de harika çocuk yasasıyla Suna Kan, İdil Biret gibi yetenekli çocuklar için kanun çıkaranlar var; bir tarafta ise 2018'de rektör olması için özel kanun çıkarılan bir Millî Eğitim Bakanınız, Yusuf Tekin'iniz var.
Değerli arkadaşlar, insanlar, dünya yapay zekâyla uğraşırken siz "Papaz eriği imam eriğine nasıl döner?" diye onunla uğraşıyorsunuz, insanlar uzayla uğraşırken sahte hocalarınızın kerametleriyle uğraşıyorsunuz, insanlar teknolojiyle uğraşırken siz tarikatlarla protokol imzalıyorsunuz. Osmanlı neden yıkıldı, bilir misiniz değerli arkadaşlar? Bilimden uzaklaştığı için. Matbaa iki yüz yıl geriden getirildi, biz bu geç gelişmişliğin yüz yıl açığını Atatürk'ün devrimleri sayesinde kapattık fakat diğer yüz yıllık gecikme hâlen daha kapanmış değil. Atatürk'ün "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir." diye bir anlayışı var ama siz bu anlayışı ortadan kaldırmak istiyorsunuz, siz hurafelere dayandırmaya çalışıyorsunuz, siz sahte, dine zarar veren hoca eliyle eğitimi teslim almaya çalışıyorsunuz. Bizim tek kurtuluşumuz, tek rehberimiz bilimdir, akıldır. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu nedenle, Atatürk ilke ve inkılapları yok; laik, demokratik devlet ilkelerine göre yetiştirme yok. Peki, ne var? "Hayâsızlık" "müstehcenlik" gibi subjektif kavramlarla öğretmenleri terbiye etmeye çalışan bir anlayış var. "Ahlaki değerler" deniliyor. Ahlaki değerler nedir değerli arkadaşlar? Eğer buradaki kıstas sizin yaşantınıza göre ise, hele hele bu sahte, sahtekâr hocalarınızın yaşantısına göre ise veleddalin amin demek lazım ve bu nesli maalesef bitirirsiniz.
Değerli arkadaşlar, bu ülkede kızlı erkekli folklor oynadı diye cezalandırılan, halayların yasaklandığı dönemde müdürler var ve maalesef bu müdürler terfi ettirildi. Türk Anadolu kültüründe, folklorunda kızlı erkekli oyun yok mu, halay yok mu, horon yok mu?
Uyuşturucu artık okulları teslim almış durumda ama maalesef uyuşturucuyu önlemek yerine ahlak bekçiliğine indirgenen bir anlayışla karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, siz Atatürk'ün adını müfredattan kaldırsanız ne olur, kaldırmasanız ne olur! Siz millî bayramları kutlamayı yasakladınız, andı yasakladınız; şu anda en coşkulu bayramlar olarak kutlanmaya devam ediyor yani silemezsiniz.
Bir de sizin hocalarınıza bakalım değerli arkadaşlar; bir de maalesef sizin döneminizde yetişmiş, bizim YouTube'da videolarını izlerken utandığımız hocalara bakalım neler söylüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) - Başkanım...
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bakın, ne diyor sizin hocalarınız ve öğrencileri teslim ettiğiniz hocalar ne diyor? "Cennetten huri denize tükürse o tuzlu deniz bal tadında tatlı olur. Huri başındaki yazmayı sallasa herkes keyfinden bayılır." "Suriye'de bebekler ölüyor. Bırakın, ölsünler, ne güzel işte, cennete gidiyorlar..."
EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Bunların hepsi senin kendi iddian.
VELİ AĞBABA (Devamla) - "...büyüyünce belki gâvur olacaklar, ateist olacaklar." "Barbie bebekler insanı tahrik eder ve bu oyuncaklar doğru değildir." "Satranç mekruhtur, haramdır, Allah'ın istemediği bir şeydir." "İmam Şafii, İmam-ı Azam'a edebinden, hürmeten dört yıl boyunca annesinin karnında kalmış." diyor.
Değerli arkadaşlar, bunlar sizin besleyip büyüttüğünüz hocalar.
EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Onlar senin iddian, senin!
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bakın, her gün devletten maaş verdiğiniz, koruma verdiğiniz adamlar; bunlar sizin yetiştirmeleriniz, sizin önünü açtığınız maalesef din düşmanı adamlar bunlar. Yoksa bunlara koruma veren siz, bunlara maaş veren siz ve çocuklarımızın...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Bunlar tamamen sizin iddianız.
İSMET GÜNEŞHAN (Çanakkale) - Gerçekler acıdır maalesef, gerçekler. Gerçekler bunlar arkadaşlar, gerçekler. Maalesef Türkiye bu hâle geldi.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Sayın Başkanım, bitireyim.
BAŞKAN - Sayın Ağbaba, selamlama için açıyorum mikrofonunuzu.
Buyurun.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Maalesef bu adamları yetiştiren sizsiniz ve körpe çocuklarımızı bu sapıklara teslim eden de sizsiniz.
Değerli arkadaşlar, bakın, burada, bu yasayla beraber birkaç şey yapılmak isteniyor. "Mülakat kaldırılacak." dediniz, söz verdiniz ama bir siyasi sahtekârlıkla, üçkâğıtçılıkla akademiyi getiriyorsunuz, maalesef mülakatı katmerliyorsunuz. Ve bu Akademiyle beraber yine bir sahtekârlık var: 1 milyonun üzerindeki atanamayan öğretmeni yok ederek yeni Akademiyle bir yol izliyorsunuz, bir üçkâğıt yapıyorsunuz ve maalesef öğretmenlik okulu mezunlarının da öğretmen olma hakkını elinden alıyorsunuz. Bu bir üçkâğıtçılık, bu bir sahtekârlıktır. Seçimde ne söz verdiyseniz tersini yapmaya devam ediyorsunuz. Ama bu mücadele, öğretmelerin mücadelesi sürecek ve inşallah, Atatürk'ün yolunda, Atatürk'ün izinde yeni kanunları çıkaracağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)