| Konu: | Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 10.07.2024 |
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Genel Kurulu ve halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Ali İsmail Korkmaz'ın katledilişinin yıl dönümünde, başta Ali İsmail Korkmaz, Ceylan Önkol ve Uğur Kaymaz gibi çocukları saygıyla ve sevgiyle anıyorum.
Bu kanunun amacı bellidir; yeniden bir toplum dizaynı, yeniden bir toplumu inşa etmedir. AKP Hükûmetinin yirmi iki yıldır yapamadığı şeylerden biri, defalarca millî eğitim üzerinde, eğitim üzerinde yaptığı değişikliklere rağmen yeni bir toplum inşa edemedi, yeni bir toplum oluşturamadı. Şu an bu kanun metnine bakıyoruz; Millî Eğitim Akademisi kurulacak, burada bir süzgeç oluşturulacak ve bu süzgeç üzerinden öğretmenlerin ataması yapılacak, değerlendirmeler yapılacak. Peki, sorarlar bu ülkeyi yönetenlere "Senin eğitim fakültelerin ne iş yapar? Üniversiteyi bitirip, KPSS'yi kazanıp, ataması yapılan bir öğretmene nasıl bir bariyer daha koyarsınız?" diye. Mesele burada açık ve net: "Kindar ve dindar nesil yetiştireceğiz." diyenlerin, "Yerli ve millî bir nesil yetiştireceğiz." diyenlerin temel amacı yeni bir toplumu inşa etmektir.
Ne yapmaya çalışırsanız çalışınız iletişim teknolojileri gelişmiştir; artık dünya küçülmüştür, bir köy olmuştur. Siz istediğiniz kadar düzenleme yapsanız da bu toplumu değiştiremezsiniz çünkü artık toplumun radarları açıktır.
Bakınız, bu değişimi ne üzerinden yapmaya çalışıyorsunuz: Bu değişimi dincilik ve milliyetçilik üzerinden yapmaya çalışıyorsunuz. Aslında dine ve İslam'a en büyük zararı da verenler sizlersiniz. Dine ve İslam'a en büyük zararı vererek artık toplum nezdinde dinin farklı kodlarını inşa etmeye çalışıyorsunuz. Milliyetçilikle ne yapmaya çalışıyorsunuz? Milliyetçilikle tekçi bir anlayış oluşturmaya çalışıyorsunuz.
Buraya kimi hatipler geliyor, eğitimde çoğulculuktan bahsediyorlar. Kusura bakmayın, siyasette çoğulcu değilseniz, Kürt'ü kabul etmiyorsanız, Alevinin haklarını kabul etmiyorsanız eğitimde nasıl çoğulcu olacaksınız, eğitimde nasıl bilimsel olacaksınız, eğitimde nasıl laik olacaksınız, eğitimde nasıl özgürlüğü savunacaksınız?
Farklı ses çıkaranları alıp cezaevine atıyorsunuz, farklı bir ses çıkaranı bastırmaya çalışıyorsunuz. Ondan dolayı, eğitimdeki çoğulculuk, özgürlük ancak toplumdaki ve siyasetteki çoğulculukla olur.
Değerli arkadaşlar, bakınız, elbette biz çoğulculuğu savunuyoruz. Öğretmenlere bakınca da öğretmenler içerisinde farklı siyasi düşüncelere sahip olan insanlar da olmalıdır, bu ülkede barışı savunan akademisyenler de olmalıdır. Katılmayabilirsiniz, düşüncelerini farklı görebilirsiniz ama siz öyle bir Hükûmetsiniz ki bu ülkede barışı, demokrasiyi savundukları için "Kan dursun, insanlar ölmesin." diyen yüzlerce, binlerce akademisyeni ihraç ettiniz. Ondan dolayı bir hegemonya kurmaya çalışıyorsunuz, eğitim üzerinde, toplum üzerinde bir hegemonya kurmaya çalışıyorsunuz ve bunu dincilik ve milliyetçilik üzerinden yapmaya çalışıyorsunuz. Bundan bir an önce vazgeçmeniz gerekiyor, bundan vazgeçmezseniz zaten önümüzdeki seçimlerde ya da önümüzdeki süreçte sizin artık bu rejimi, bu süreci götürmeniz mümkün değildir.
Değerli arkadaşlar, şu saatte Meclisin kapısından çıkın, birkaç adım ileri gidin, orada öğretmenler oturmuşlar ve Meclisin kapısında "Biz bu kanunları, bu yasayı kabul etmiyoruz." diyorlar ama siz "Bizim burada çoğunluğumuz var, bizim burada sayısal çoğunluğumuz var, bu kanunları isteseniz de istemeseniz de geçireceğiz." diyorsunuz. Bu alanın paydaşlarıyla görüşmek durumundasınız. Birçok sendika vardır, birçok sendika siyasi düşünce olarak da kendini farklı konumlandırıyor. Eğer siz bu alanın paydaşlarıyla bir araya gelip istişare yaparak herkesin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Öcalan.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) - ...fikrini alıp bu kanunları, bu meslek Kanunu'nu buradan geçirirseniz o zaman demokratik olur, o zaman özgürlükçü olur, o zaman çoğulcu olur.
Maalesef, ben ana dilinde eğitimin yıllardır engellendiğinden, yüz yıldır baskı altında olan bir dilden de bahsetmek istiyorum. Milyonlarca nüfusu olan bir halkın dili bu Mecliste "bilinmeyen dil" olarak addediliyor. Milyonlarca insanın konuştuğu dil Anayasal güvence altında değildir. Siz hangi eğitimden bahsediyorsunuz, hangi özgürlüklerden bahsediyorsunuz? Bakınız, gidin, materyallarınıza bakın, hepsi tekçidir. Düne kadar okullarınızdaki merdivenlerde "Türkçe konuş, çok konuş." yazıları yazıyordu ve bu anlayış hâlâ devam ediyor.
Mücadele edeceğiz, öğretmenlerin yanındayız; bu yasayı, bu kanunu biz de kabul etmiyoruz.
Saygılar. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)