GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:101
Tarih:10.07.2024

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) -Sayın Başkan, muhterem milletvekillerimiz; Vali Velid, Hazreti Hüseyin'e Yezid'e biat etmesini teklif ettiğinde Hazreti Hüseyin "Dünyanın gidişatına bak Velid, yeminden dönmek ağaç misali büyüyüp dal budak sarar oldu." dedi. "Mekke'den ayrılma." diye yalvarmalar karşısında ise "Eğer ben gitmezsem bu ümmette bir daha hiç kimse haksızlığa karşı çıkmayacaktır." dedi. Son gün İmam Hüseyin yaralanmıştı ve atından inip yara almış kafasına sarığını yeniden bağlıyordu. Tam o sırada Hazreti Zeynep çadırdan çıktı ve hızla Yezid ordusuna doğru koştu, heyecandan yüzündeki peçesi de düşmüştü. Yezid'in ordu komutanı olan Ömer bin Sa'd'a yüksek sesle şöyle sesleniyordu: "Ey amcaoğlu, Ebu Abdullah Hüseyin kılıçlar arasında parçalanacak ve sen seyredeceksin ha! Bu mu senin ahdin, bu mu senin insafın?" Ömer bin Sa'd bu çığlığa rağmen "Vur!" emrini verdi çünkü Yezid ona eğer Hüseyin'i öldürürse Rey şehrinin valiliğini vadetmişti. "Hüseyni duruş" diyenlerin Yezid'i arattığı şu günlerde Türk milliyetçilerinin Kerbelâsı olan Sinan Ateş cinayeti özelinde adil yargılama konusu hepimizin ve Türk milletinin önceliğidir.

İYİ Parti, bu ülkede "Kral çıplak." diyebilen, acı gerçekleri sonunda bedel ödemek de olsa dile getirmeyi bir memleket ve millet meselesi olarak görmektedir. O nedenle, her fırsatta diyoruz ki: Biz, tüm Sinanlar için ve adalet için buradayız. Genel Başkanımızın vurguladığı gibi, anaların gözyaşlarını görmeyip muktedirlerin tebessümlerine bakan; milletin çığlığına sağır, efendilerinin fısıltılarını dahi duyanlara karşı milletin sesi, anaların gözyaşları, çocukların çığlığı olarak buradayız ve bozkurtça haykırıyoruz: Adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun!

Kıymetli hazırun, hepimizin bildiği gibi, Türk hukuk sisteminde tartışmalara neden olan konuların başında mahkemelerdeki dava süreçlerinin işleyişindeki adil yargılama ve yargılanma hakkının sekteye uğraması, dolayısıyla adaletin bihakkın tecellisinin sakatlanması yatmaktadır. İddianamelerin hazırlanmasının gecikmesi veya geciktirilmesi, duruşmalarda görülen manidar tablolar kamu vicdanının haklı beklentisi olan adaletin tecellisiyle ilgili haklı endişeler yaratmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetildiği şehrin, başkent Ankara'nın orta yerinde güpegündüz işlenen Sinan Ateş suikastı davası da işte böyle bir davadır. Fatih Sultan Mehmet'in "Adalet ölürse devlet ölür." düsturundan ilham alan bir millete, bu davadaki mahkeme sürecinin tam bir buçuk yıl geçtikten sonra nihayet başlamasını anlatamazsınız. Kamu vicdanının haklı beklentisi olan gerçek adaletin tecellisiyle ilgili endişeler artıyor. Bu sebeple diyoruz ki: Devletin adil olma özelliğini görmek isteyen, ülkemizde herkese karşı eşit hak ve hukuk anlayışının hâkim olmasını talep eden milletimizin umut ışığı olarak gördüğü Sinan Ateş davası asla akamete uğratılmamalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Tamamlayayım efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Türkoğlu.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Kimse kimseyi kandırmasın, ülkemizde yargı sisteminin yürütme erkinin vesayeti altında olduğuna ilişkin genel bir kanı vardır. Bu nedenle vatandaşlarımız arasında da mahkemelerde adaletin, kamu vicdanını rahatlatacak gerçek adaletin tecellisine ilişkin inanç ve güven erozyona uğramıştır. Yargı sistemimiz, iktidar vesayeti altında olmadığını bu dava üzerinden ispat etmek durumundadır. Dava dosyasının uzatılması, mahkeme sürecinde yaşanan anormallikler artık Türkiye'de adalete güveni sıfırlanmıştır. İşte, bu nedenle, yüce Meclisimizin çatısı altında kurulacak bir araştırma komisyonuyla gerçek adaletin savunucusu kamu vicdanı adına açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Önergemize desteklerinizi bekliyoruz.

Teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)