| Konu: | Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 09.07.2024 |
MHP GRUBU ADINA İLYAS TOPSAKAL (Samsun) - Sayın Başkan, aziz Meclisimizin değerli milletvekilleri; Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'nin birinci bölümü üzerine MHP Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Bu ara Samsun ve Ordu'da biliyorsunuz, sel felaketi yaşandı; burada yaşayan kardeşlerimize geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.
Aynı zamanda, biliyorsunuz, felaket bölgelerinde, özellikle deprem bölgemizde fiziki olarak eğitim kurumlarında büyük bir eksiğimiz var; bunların da bir an önce tamamlanmasını... Bu konuda üstün gayret gösteren müteşebbis, zengin iş adamlarımızı, çocukları emanet gören, ihtiyaç sahiplerini devamlı koruyan hamiyetperver dostlarımızı ve devletimizi tebrik etmek gerekir çünkü bu kurumlarımızın yenilenmesi ve işlevsel hâle getirilmesi için bölgede büyük bir gayret var. Bu konuda gayretlerimizin daha da artması lazım. Yavrularımızın bu eğitim kurumlarına bir an önce kavuşması gerekmektedir; bu çağrıyı da buradan yapıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugün biz, öğretmenlere ait meslek kanununu ve Millî Eğitim Akademisini tartışıyoruz. Kanunu burada hep beraber irdeliyoruz. Biz Millî Eğitim Komisyonu olarak iki gün boyunca yirmi yedi saat hiç durmadan hem iktidar hem de muhalefet vekilleri olarak bu konuyu tartıştık, maddeleri ayrı ayrı konuştuk, neyin eksik olduğunu, neyin fazla olduğunu, amacının, hedefinin ne olduğunu, kurumların ne olduğunu orada gördük, tartıştık. Sadece Komisyon üyeleri değil, aynı zamanda ilgili olan milletvekili arkadaşlarımızın oradaki konuşmalarını da dinledik. STK temsilcilerimizi, millî eğitimle ilgili sendikalarımızı da dinledik. Aslında bütün milletvekilleri neyin nasıl geliştiğini, nelerin fazla, nelerin eksik olduğunu Komisyonda gördü. Bu yüzden, nelerin eksik olduğunu bilerek neyin tamamlanması gerektiğini de kendi aramızda konuştuk; bunları zaten siz de maddeler geldiğinde göreceksiniz.
"Peki, bu kanun teklifinin içinde neler vardı, niye gerekliydi?" diye sorarsanız, Meclisimizde birçok öğretmen kökenli ve akademisyen kökenli arkadaşlarımız var. Bu arkadaşlar meslek kanununun ne kadar önemli olduğunu bilirler. Hepimiz öğretmenlik yaparken kendimizi koruyacak, geleceğe taşıyacak ve tanımlayacak bir meslek kanunu olması gerektiğinden şikâyet ediyorduk. İşte, ilk defa bir örneği geldi, bu bir fırsattır. Herkes eteğindeki taşları dökecek, karşılığını alacak, eksik olduğunu düşünürse gelecekte de iktidarında bu eksiklikleri tamamlayacaktır; bundan şüphemiz yok bizim.
İkincisi: En büyük tartışma Millî Eğitim Akademisiyle beraber yeni bir teşkilat üzerine geldi. Hepimiz biliyoruz ki artık kurumlar kendi akademilerini kuruyorlar, dünyada da böyle bir gelişim var sadece bizim ülkemizde değil. Bütün ülkelerde kurumlar, kendi insanını dünyanın gelişim seyrine -en büyük şey yapay zekâ, herkes biliyor- göre yapılandırıyor, buna göre geliştiriyor. Bizim eğitim sistemimizdeki en büyük eksiklik -bütün arkadaşlar, öğretmen kökenliler burada söyledi, bizler de biliyoruz zaten- uygulama eksikliğiydi. Dünyada istatistikler var, ülkemizde de istatistikler var, artık dünyadan bağımsız da yaşayamıyorsunuz. Burada konuşmanın, bağırmanın, birbirimizi üzmenin, çağırmanın hiçbir anlamı yok. Sadece istatistiklere bakmanız bizim eğitim sistemimizde uygulamanın ne kadar eksik olduğunu göstermesi bakımından önemli. İşte, istatistikler var; 100, 200, 300, 400, 500 olan ülkeler. Ortalamanın dünyada 300 ile 400 arasında olması gerekir. Akademi bu boşluğu dolduruyor, akademide üniversitedeki eğitim gibi bir eğitim falan yok, orada uygulama boşluğunu dolduracak bir alan var, bu alanı doldurmak zorunda. Ha, bu nasıl yapılacak, nasıl idare edilecek, ne getirecek? Bunu da insanlar siyasal iradesiyle belirler. Bir taraf der ki: "Ben böyle düşünüyorum." Öbür taraf da der ki: "Ben de böyle düşünüyorum." Demokrasi budur, ortalaması bulunur ve ortalaması da bulunmuştur. Eksiklikler var mı? Elbette olacak eksiklikler, hiç kimse mükemmel değil. Mükemmelin ortasını bulmak... Ben şöyle ifade ettim konuşmamda: 85 milyon insan yaşıyor bu ülkede. 85 milyonun ortalaması nedir? İşte, bu kadardır, onu bulmak siyasetin işidir. İşte, bu yüzden Meclis de önemli milletvekili de önemli, Komisyon da önemliydi. Şimdi, Meclisimizde bu kanunlaşacak, buradaki tartışmalar da önemli, düştüğünüz şerhler de önemli, maddeler üzerinde konuşmanız da önemli.
Ben biraz da -tabii, teknik konuşmak lazım gelirse- kanunun içeriğine bakmak istedim. Bu kanun teklifiyle aslında öğretmenlik mesleği öncesi yetiştirme süreçlerinden başlanarak öğretmenlerin hak, ödev ve sorumlulukları, kariyer basamaklarında ilerlemeleri, mesleki gelişmeleri, yer değiştirmeleri, disiplin hükümleri, yönetici olarak görevlendirilmeleri ve yönetici ödev ve sorumlulukları ile Millî Eğitim Akademisinin kurulması ve mesleğe ilişkin diğer hususlara bir bütüncül bakış açısıyla düzenleme yapılmış; ben böyle özetleyebilirim.
Aynı zamanda, Yüce Meclisimize bugün gelen kanun teklifi, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmî eğitim kurumlarında görev yapan öğretmen ve yöneticileri kapsamaktadır. Burada bir sürü soru geldi "Neden devletimize bağlı okullar bunun içinde, özel okullar bunun içinde değil?" diye, uzun süre bunu tartıştık. Komisyona gelen arkadaşlar da biliyor, herkes kendi üzerine düşeni yaptı, biz de cevaplarını verdik. Burada bir daha bu konuyu açmaya gerek yok, yine tartışacağız zaten maddeler geldiğinde. Her şeyi yapamıyorsunuz kanun geldiği zaman yani bu böyle, siz de iktidar olduğunuz zaman her şeyi yapamayacaksınız. Sizin önünüze bütçeler gelecek, sizin önünüze kurumların görüşleri gelecek, bir sürü şey gelecek; yapabildiğinizi yapacaksınız veya ortalamasını bulacaksınız, her şeyin ortalamasını bulmaya çalışacaksınız, kendinizi sevdirmeye çalışacaksınız.
Bu vesileyle kanun, öğretmenlerin nitelikleri ve nasıl seçileceklerine dair düzenlemeyi içermiş, aynı zamanda hak, ödev ve sorumlulukları da belirlemiştir. Bunun yanında, eğitim kurumu yöneticilerinin ödev ve sorumlulukları, öğretmenlerin nasıl davranması gerektiğine dair hükümleri de içine almaktadır. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı tarafından yapılan sınav puanı üstünlüğüne göre öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleği yeterlikleri çerçevesinde teorik ve uygulamalı derslerden oluşan hazırlık eğitimine alınmaları da kanun teklifimizin içinde yer almaktadır.
Yüce Meclisimizin değerli milletvekilleri, hazırlık eğitimi sonunda başarılı olanların sözleşmeli öğretmen olarak istihdam edilmelerine yönelik düzenlemeler, kadrolu öğretmenliğe atananlara adaylık hükümlerinin uygulanmayacağına dair hükümler ve öğretmenlerin yer değişikliklerinde kullandıkları hizmet puanının belirlenmesinde görev yaptığı eğitim kurumunun özelliklerinin de dikkate alınmasına yönelik düzenlemeler de bu kanun teklifinin içinde vardır.
Öğretmenlik mesleğine özgü disiplin suçları tanımlanmış, öğretmen adaylarının mesleğe hazırlanması, göreve yeni atanan öğretmenlerin mesleğe uyumu; öğretmen, yönetici ve diğer personelin mesleki gelişimi, kariyer basamaklarında ilerlemeleri ve görevde yükselmeleri için eğitim programları hazırlanması ile Bakanlığa bağlı Millî Eğitim Akademisinin kuruluşuna yönelik düzenlemeler de önemli değişiklikler olarak bu kanun teklifiyle bizim önümüze gelmiştir.
Öğretmenlere ve diğer eğitim çalışanlarına karşı görevleri sebebiyle işlenen kasten yaralama, tehdit, hakaret, görevi yaptırmamak için direnme suçlarında ceza kanunlarında öngörülen cezalar yarı oranında artırılmış, bu fiilleri işleyenlerin hapis cezalarının ertelenmesi engellenmiştir. Kasten yaralama suçu tutuklama sebebi sayılarak bu fiili işleyenlerin tutuksuz yargılanması yolu kapatılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İLYAS TOPSAKAL (Devamla) - Başkanım, yarım dakika müsaade eder misiniz?
BAŞKAN - Buyurun.
İLYAS TOPSAKAL (Devamla) - Bence bu kanun teklifinin öğretmenlere verdiği haklar ilk defa ülkemizde... Bakın, öğretmenlere yapılan suçların hiçbiri bu zamana kadar takip edilmedi. Biliyorsunuz ben özellikle buna bir şey daha eklenmesini istedim, hâlâ yine aynı görüşteyim, kesinlikle bu, kamu suçu olmalıdır çünkü bazı öğretmenler bulunduğu çevrede kendisine yapılan haksızlıklara karşı korkudan o direnci gösteremiyor -bana sorarsanız tabii bu- buna bir de kamunun koruması alınmalıydı diye en son sözlerimi bağlayayım.
Hepinize dikkatle dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Sağ olun. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)