| Konu: | Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 09.07.2024 |
FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu, vatandaşlarımızı ve cumhuriyetimizin emektar ve liyakatli öğretmenlerini saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maalesef, Millî Eğitim Komisyonundaki tüm uyarılarımıza ve önerilerimize rağmen AK PARTİ yetkilileri -Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'yle- içinde öğretmenlik mesleğinin tanımının layıkıyla yapılmadığı, öğretmenlerimizin özlük hakları konusunda iyileştirmeye yönelik somut hiçbir adım atmayan, öğretmenleri nesnellikten uzak Millî Eğitim Akademisi bünyesinde âdeta "makbul öğretmenler" olarak şekillendirmeye çalışan bu teklifi eğitim camiamızın önüne getirmiştir. Dahası, öğretmenlerimizin Türk modernleşmesindeki ve toplumsal dönüşümdeki öncü rolünü kasten görmezden gelerek Atatürk cumhuriyetine ve Anadolu hümanizma felsefesine, Anadolu aydınlanmasına inanmış eğitim emekçilerimizin ve eğitim camiamızın sosyal ilerleme, cinsiyet eşitliği ve yurttaşlık felsefesi konularındaki talep ve beklentilerini yasa teklifine maalesef yansıtmamıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun teklifinde Atatürk'ün adını tıpkı 1915 Çanakkale Zaferi anmalarında ya da 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarında unutan bir zihniyetin izini görüyoruz. Bu kanun teklifinde cuma hutbelerinde Atatürk'ün adını sansürleyip hiç anmayan Diyanet İşleri Başkanlığının dogmatik zihniyetinin bir iz düşümünü görüyoruz. Bu teklifin arkasında merdiven altı cemaat, vakıf ve derneklerle iş birliği yapan ve onlara kaynak aktaran, milletin kaynaklarını milletten alıkoyan, cumhuriyetimizin 2'nci yüzyılında ise Türkiye'yi öğretmensizleştiren, yurttaşsızlaştıran ve Atatürksüzleştirmeye çalışan, sinsice gayret içinde olan bir tür ÇEDES iz düşümü zihniyetin kalıntılarını görüyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun teklifi bundan tam yüz üç yıl önce, Temmuz 1921'de Başöğretmen Atatürk'ün başkanlığında Hamdullah Suphi, Ziya Gökalp, Yakup Kadri, Halide Edib, Adnan Adıvar ve Yusuf Akçura gibi nice aydınların, 250'den fazla okul müdürünün, eğitim müfettişinin ve öğretmenin katılımıyla toplanan 1'inci Maarif Kongresi'nin katbekat gerisindedir çünkü bu kanun teklifi hazırlanırken eğitim sendikalarımızın, müfettişlerimizin, eğitim bilimcilerin, eğitimle ilgili sivil toplum paydaşlarının katkı ve görüşleri alınmamış, yasa teklifi emrivakiyle parti komiserlerinin elinde son hâlini almıştır. Büyük Atatürk'ün daha 1921 Maarif Kongresi'nde öğretmenlerimizin milletimizin gelecekteki kurtuluşunun yüce öncüleri olduğunu ifade etmesine rağmen, sözüm ona Sayın Bakanın hazırladığı Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ortak metninde Başöğretmenimiz Atatürk'ün adı bir kez dahi geçirilmemiştir. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ bu teklifle Türkiye'yi yönettiği çeyrek yüzyıla yakın bir süre içinde Türk eğitimini yüz yıldan bile daha geriye götürdüğünü âdeta teyit etmektedir. AK PARTİ'nin en başarısız olduğu üç alandan birincisi eğitimdir, ikincisi adalettir, üçüncüsü kalkınmadır çünkü AK PARTİ hükûmetleri eğitimin tüm evrensel demokratik, bilimsel ve nesnel kriterlerini hiçe saymış, millî eğitimin önce istihdamla, sonra da ulusal kalkınmayla arasındaki bağı tamamen koparmıştır. Bu yasa teklifiyle eğitimin artık bir kalkınma kaldıracı olmadığı da anlaşılmaktadır. Bu yüzden AK PARTİ'nin Millî Eğitim Akademisiyle yerleştirmeye çalıştığı ayrımcı ve partizan mülakat ve sınav uygulamaları Türkiye'den genç beyin göçünü daha da hızlandıracaktır. Millî Eğitim Akademisi teklifiyle yükseköğretim politikalarının iflas ettiği kabul edilmelidir. Zira eğitim fakültelerinin bir öğretmen yetiştirme ve yetkinlik geliştirme niteliğine artık sahip olmadığı yani kuruluş amaçlarını bile yerine getiremediği bu teklifle Bakanlık tarafından bizzat itiraf edilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Eğitim Bakanlığı Millî Eğitim Akademisiyle öğretmenleri ve yönetici kadroları benzeri ancak az gelişmiş Orta Doğu ve Latin Amerika ülkelerinde görünen, otoriter rejimler tarafından yönetilen bir anlayışla muğlak ve keyfî bir sınav ve görevlendirme usulüne tabi tutmayı amaçlamaktadır. AK PARTİ elinde Millî Eğitim Akademisi parti komiserliğine, ideolojik taassuba ve siyasi endoktrinasyona öğretmenlerimizi kurban edebilecektir. Akademinin sınav ve atamaları ÖSYM gibi veya Bakanlığın kendi Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü gibi birimlerince yapılabilecek iken Akademi, AK PARTİ siyasi komiserlerinin keyfî ve belirsiz insafına bırakılmıştır. Tıpkı Bakanlığın proje okullarında yaklaşık 70 bin öğretmeni cemaat ve vakıfların referans listeleriyle atadığı gibi Millî Eğitim Akademisi de siyasi bir arkabahçe, bir siyasi öğretmen topluluğu yaratma niyetine kurban edilmemelidir. Cemaat kayırmacılığına, partizanlığa ve siyasi ayrımcılığa milletimizin öğretmen evlatları heba edilmemelidir ve bu öneri geri çekilmelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu teklif, bu hâliyle 1 milyon 250 bin fedakâr öğretmenimizin ve KPSS sınavına giren 570 bin öğretmenin beklenti ve taleplerini hiçe sayan, mutsuz bir öğretmenler ordusu yaratacak kanun teklifidir. Bu teklif, öğretmenlerimizin özlük haklarını daha da sabote eden, kamu ve özel sektör ücret ayrımını devam ettiren, öğretmenlerimizi ücretli, güvencesiz ve asgari ücretin dahi altında düşük gelirle çalıştırmaya göz yuman bir kanun teklifidir. Bu teklif, bir eziyet kanun teklifidir. "Eziyet" diyoruz çünkü Gazi Meclisimizin şurada, daha dış kapısında eğitim sendikalarının yöneticileri ve özel sektör öğretmenlerimiz anayasal hak arayışları sırasında itilip kakılmış, yerlere düşürülmüş ve gözaltına alınmıştır.
Bu teklifin en büyük çelişkilerinden biri de şudur sayın milletvekilleri: Öğretmenlere yönelik şiddetin cezalandırılmasını öngören bu kanun teklifinde, anayasal toplantı ve gösteri hakkını kullanan öğretmenlerin kendilerine güvenlik görevlileri tarafından şiddet uygulanmıştır, Bakanlık da bunları seyretmiştir. Cumhuriyet tarihimizin hiçbir döneminde öğretmenler AK PARTİ dönemindeki kadar horlanmamış, diplomaları ayaklar altına alınmamış ve böylesine gayrimedeni bir uygulamaya maruz bırakılmamışlardır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun teklifini bu hâliyle kabul etmemiz mümkün değildir. Zira özel sektör öğretmenlerinin taban maaş kriterlerini getirmeyen bir Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu kabul etmemiz söz konusu olamaz. Kamu ve vakıf üniversitelerindeki denk ücret uygulamasına benzer bir uygulamanın özel sektör öğretmenlerimizden esirgenmesini kabul edemeyiz. Özel okullarda tüm öğretmenleri, velileri ve öğrencileri -düşük öğretmen maaşları bir yandan, yüksek eğitim ücretleri diğer yandan- bu kadar mutsuz eden bir uygulamayı kabul etmemiz mümkün değildir. Öğretmenlerin emeğini ve ailelerin birikimlerini aynı anda sömüren ve onları mutsuz eden bu ticarileşmiş eğitim düzenini reddediyoruz.
Sayın milletvekilleri, depremi yaşamış, ailesini ve arkadaşlarını kaybetmiş, sosyal ve psikolojik travmaya maruz kalmış çocuklarımızın ve ailelerin yeniden hayata bağlanması için en önemli sosyal psikolojik destek mesleklerinden biri öğretmenlik mesleğidir. Derin yoksulluğun pençesine düşmüş çocuklarımıza daha iyi bir gelecek olduğunu anne ve babalarından başka anlatabilecek tek meslek yine öğretmenlik mesleğidir. Yine, aynı şekilde, öğrenciler metropollerin çeperlerinde, bazen yanı başımızda madde bağımlılığı tuzağından kurtarılacaksa öğretmenler sayesinde kurtarılacaktır. Bu temel tespitleri göz ardı eden bir meslek kanunu derhâl geri çekilmelidir. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.
FETHİ AÇIKEL (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sevgili öğretmenlerimiz; cumhuriyetimizin öğretmenlerinin en yaşamsal özlük hak taleplerini içermeyen bu kanun teklifi geri çekilmelidir ve tüm paydaşlarla birlikte, başta sendikalar olmak üzere, cumhuriyetimizin öğretmenlerine layık bir meslek kanunu hep birlikte yeniden yazılmalıdır. Yeniden yazılacak bu kanun teklifi Atatürk cumhuriyetinin yurttaşlık felsefesini, mesleki liyakat ilkelerini gözetmeli, Anadolu aydınlanmasından, kadın-erkek eşitliği felsefesinden ve partizanlığa hiçbir şekilde izin vermeyen bir anlayıştan destek almalıdır. Bilimsel, laik ve kamucu eğitim anlayışını içselleştirerek öğretmenlerin vicdanında karşılık bulacak bir şekilde yeniden yazılmalıdır.
Gazi Meclisimizi ve cumhuriyetimizin fedakâr öğretmenlerini saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)