Konu: | TÜİK'in açıkladığı rakamlarla halkı şoke etmeye devam ettiğine, emeklilerin kök maaşına seyyanen zam yapılacağı haberlerine, elektrik zammına, eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan'a, Türkiye'de bugün ağır bir ekonomik kriz yaşanıyorsa bunun, bütçenin birilerinin cebine konmasından kaynaklandığına, Gezi tutuklusu Tayfun Kahraman'a, Boğaziçi Üniversitesindeki öğrencilerle ve öğretim üyeleriyle dayanışmak üzere hafta sonu üniversiteye girmek isteyen milletvekillerinin polisin orantısız şiddetiyle karşılaştığına, Meclisin Çankaya Kapısı'nda polisin EĞİTİM-SEN'li öğretmenlere yönelik şiddetine dikkat çekmek istediklerine, "Asgari ücret yetmiyor." diyenleri, emekliye zam isteyenleri bugün saat 21.00'de ışıklarını açıp kapatmaya davet ettiklerine ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 100 |
Tarih: | 09.07.2024 |
MURAT EMİR (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
"TÜİK" diye söyledikleri ama bizim "Tayyip'i üzmeyen istatistik kurumu" olarak anladığımız TÜİK açıkladığı rakamlarla halkımızı şok etmeye devam ediyor. Biz de dün şok fiyatlarla uyandık, gerçekten de kiranın 5.800 lira olduğu, yumurtanın 2,2 lira olduğu, yurdun 457 lira olduğu, zeytinyağının 313 lira olduğu bir Türkiye'yi nasıl bulmuşlar merak ediyoruz. TÜİK aslında çok uzunca bir zamandır sarayın talebi doğrultusunda rakamları makyajlıyor, rakamları baskılıyor ve rakamları baskıladığı, sansürlediği ortaya çıkınca da kaynağını söylememeye başladı; enflasyon sepetinde neleri hangi oranda aldığını söylememeye başladı -bir defa, bir kamu kurumunun böylesine bir düzenlemeye gitmesi asla kabul edilemez; hem ciddiyetini hem saygınlığını zedeleyen bir durum 2022'den sonra da özellikle bu rakamlarla iyice oynamaya başladı. Çarşıdaki, pazardaki, mutfaktaki enflasyon yüzde 100'leri geçmiş ama hâlâ yüzde 70'lerde bir enflasyon açıklıyorlar. Peki, bunu niye yapıyorlar? Çünkü emeklilerin ve memurların maaş artışını enflasyon oranına göre hesaplayacaklar. Bu seferki emeklilere ve memurlara verecekleri zam oranı da maaş artırım oranı da maalesef yüzde 24'lerde kaldı. Yüzde 24'lerle emeklilere zam yaptıklarında ortalama emekli maaşı 14 bin liralara gelecek ama özellikle kök maaşı 8 bin lira olan 2 milyonun üzerindeki emeklilerimiz bakımından hiçbir şey değişmeyecek. Onlar zaten 10 bin lira alıyorlardı, kök maaşları 8 bin lira, yüzde 24 zam yaptıklarında bu emeklilerimiz maalesef bir kuruş bile zam alamayacaklar. "Alsalar ne olacak?" diyeceksiniz çünkü emeklilerimizin çoğu 10 bin lira düzeyinde maaş alıyorlar ve arttığı zaman da 12 bin lira olacak. Efendim, şimdi haberler çıkıyor, çalışma yapıyorlarmış, kök maaşa seyyanen zam yapacaklarmış. Yapsınlar elbette, elbette ki 8 bin lira kök maaş olmaz, elbette ki 2 milyon emeklimizin hiç zam almaması düşünülemez ama emeklilerimizin ortalama 12 bin lira maaş aldığı bir Türkiye'de kimsenin yaşayamayacağını, evine ekmek götüremeyeceğini, kirasını ödeyemeyeceğini, elektriğini, suyunu ödeyemeyeceğini herkesin bilmesi lazım.
Sadece bir ayda, bir gün içerisinde elektriğe yüzde 38 zam yaptılar. Elektriğe zam yapmak demek iğneden ipliğe her şeye zam gelmesi demek. Buradan Mehmet Şimşek'e ve onu atayan mürekkebin, kalemin ucundaki kişi Tayyip Erdoğan'a sesleniyoruz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Emir.
MURAT EMİR (Ankara) - ...Sayın Cumhurbaşkanına Sesleniyoruz: Bir an evvel emekli maaşlarını asgari ücret seviyesine çekin -daha önce olduğu gibi- ve asgari ücreti de en az 25 bin lira yapın çünkü bunun altındaki rakamlar açlık sınırının çok çok altındadır, şu anda açlık sınırının 19 bin lira düzeyinde olduğunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla asgari ücretliye, emekliye daha fazla eziyet etmenin hiç kimseye yararı yoktur.
Peki, "Emekliden, asgari ücretliden esirgenen paralar kimlere harcanıyor?" derseniz, orada da tam bir facia yaşanıyor gerçekten. Bize dönüyorlar, asgari ücretliye dönüyorlar: Sen aslında yeteri kadar maaş alıyorsun, sana biz zam yaparsak enflasyonu azdırırız diyorlar ama aslında enflasyonun kaynağı olarak aramaları gereken yer özellikle yağlı ballı ihalelerdir, zengin ettikleri yandaşlardır ve özellikle de vergi borcunu sildikleri şirketlerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayalım lütfen.
MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, özellikle birilerini zengin ediyorlar ve bu zengin etmeden de asla utanmıyorlar, son derece vahim bir durum.
Bakın, eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan'ın hikâyesi. Kendisi Kuzey Marmara Otoyolu konsorsiyumunun CEO'su. Konsorsiyuma girenler tabii, hiç şaşırtıcı değil, 5'li çetenin 4'ü. Son yirmi yılda -yapılan istatistikte- dünyadaki 4 bin küsur ihaleden ilk 10'u alan ilk 5 şirket bunlar ve bunlar, bu ihaleyi aldıktan sonra CEO'ları da Cahit Turhan oluyor. Cahit Turhan bir süre sonra, 2018'de Ulaştırma Bakanı oluyor ve Bakan olduktan sonra bu ihaleye artırım getiriyor ve 2 milyar 187 milyon dolar ek maliyet bildiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bitirelim lütfen Sayın Emir.
MURAT EMİR (Ankara) - Böylelikle, bu konsorsiyum yeni bir kredi alıyor ve bu kredi de tabii ki tahmin edeceğiniz gibi, hazine garantili. Sonuçta 1,9 milyar dolara yapılacak bir iş zamanın Bakanı Cahit Turhan'ın da katkısıyla 5,8 milyar dolara geliyor yani 4 milyar dolarlık bir artış var ve bu artış da aslında bu 4 patronun cebine konuyor. Şimdi, bu Cahit Turhan, daha sonra, bu görevi bittikten sonra Bakanlıktan ayrılıyor ve şimdi tekrar aynı konsorsiyumun CEO'su oluyor; bu, utanmazlıktır. Bu utanmazlığın normalleşmesine, geçiştirilmesi asla izin vermeyeceğiz. Eğer Türkiye'de bugün ağır bir ekonomik kriz yaşanıyorsa, eğer yoksullar kaderine terk edilmişse, eğer asgari ücrete zam yapılmıyorsa, işte, bütçenin, asıl kaynakların birilerinin cebine konmasından kaynaklanmaktadır. Bu krizi kim çıkardıysa bedelini onlar ödemelidir; kimi zengin ettiyseniz onun cebine, onun kasasına el atmak zorundasınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT EMİR (Ankara) - Toparlıyorum.
BAŞKAN - Bitirelim lütfen.
Buyurun.
MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, birkaç konuyu kısa kısa geçeceğim. Tayfun Kahraman, söylendi, Gezi tutuklusu; aslında hiç hapiste olmaması gerekiyor ama öğreniyoruz ki kendisi MS hastası ve MS hastalığı ciddi bakım gerektiren bir durumdur. Hiç olmazsa Adalet Bakanlığının bu konuda özen göstermesini özellikle talep ediyoruz.
Diğer bir konu şu: Hafta sonu Millî Eğitim Komisyonumuz ve milletvekillerimiz Boğaziçi Üniversitesindeki öğrencilerle ve öğretim üyeleriyle dayanışmak üzere, Boğaziçi Üniversitesinin Rektörlüğü üzerinden yapılan o baskıya ve antidemokratik tutumlara tepki vermek üzere üniversiteye girmek istediler ama polisin orantısız şiddetiyle karşılaştılar. Bir defa, milletvekilleri bir kamu üniversitesine elbette girebilirler ve milletvekillerine dönük olarak böyle bir müdahalenin yapılmasını protesto ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Son defa söz veriyorum.
Buyurun lütfen.
MURAT EMİR (Ankara) - Toparlayacağım Başkanım.
Meclisin de bu konuda duyarlı davranması gerekir, herkese görev düşüyor. Özellikle şu anda da Meclisin Çankaya Kapısı'nda EĞİTİM SEN'li öğretmenlerimize yine polisin şiddeti var, müdahalesi var; buna da dikkat çekmek istiyoruz.
Sayın Başkan, buradan aracılığınızla Meclisimizden tüm milletimize sesleniyoruz, tüm halkımıza: Gerçekten emekliye zam isteniyorsa "Asgari ücret yetmiyor." diyenler, zam isteyenler bugün saat dokuzda ışıklarını açsınlar, kapatsınlar ve 21.00'de hep birlikte saraya ses verelim, ışıklarımızı gönderelim. Asgari ücrete de emekli maaşına da zam istiyoruz, "Zam yoksa, geçim yoksa seçim var." diyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)