GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 4 milyona yakın emekliyi ilgilendiren kök maaş meselesine, kamu emeklilerinin SGK ve BAĞ-KUR emeklilerinden düşük zam almalarının nedenine, hasta tutsak Mustafa Karatepe'ye, İzmir Şakran Kadın Kapalı Cezaevinde Zeynep Gonca Karakoç ile Bahar Kurt'un yaşadıklarına; cezaevlerinde işkencenin, kötü muamelenin sürdüğüne ve konuyla ilgili dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın ifadelerine, Meclise gelen dokuzuncu yargı paketinin yargının mevcut sorunlarını çözemeyeceğine, orman yangılarına, nükleer santral meselesine ve Akkuyu Nükleer AŞ'nin Yönetim Kurulu üyesinin Moskova'da yolsuzluktan tutuklanmasına, malum bir yapının bez pankartla astığı "Selahattin Demirtaş teröristtir." sloganına ve terör yönetiminin ne olduğuna ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:99
Tarih:04.07.2024

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ekonomik şiddet, yoksulluk şiddeti, baskısı devam ediyor. Toplumun bütün kesimlerine yansımış bir şiddetten bahsediyoruz.

Temmuz ayı olduğu için asgari ücretin, emekli zamlarının üzerinde dün de çokça konuştuk. Bir de tabii, emeklileri, 4 milyona yakın emekliyi ilgilendiren bir kök maaş meselesi var. Kök maaşlar o kadar düşük ki yapılacak yüzde 24 küsur zamla bile maaş ancak 10 bin liraya yani en düşük emekli aylığına ulaşmış olacak ya da 200-300 lira gibi binde 2, binde 3 zamla ancak karşı karşıya kalmış olacaklar; bu, gerçekten kabul edilemeyecek bir ekonomik şiddettir. Evet, bu bir şiddettir çünkü insanların artık sadece satın alma güçleri ortadan kalkmıyor; neredeyse yaşam haklarını ihlal edecek bir boyuta ulaşmış bir haksızlıktan, adaletsizlikten söz ediyoruz. Kaldı ki yüzde 24'lük bir zam bile bu içinde yaşadığımız hayat pahalılığını telafi edecek bir karşılık olmamasına rağmen, bir de kök ücret alan, kök maaş alan yaklaşık 4 milyon emeklinin durumu çok daha vahim.

Tabii, bu vahim tablolar, vahim senaryolar Türkiye'de bitmiyor. Bildiğiniz gibi, SGK ve BAĞ-KUR emeklileri yüzde 24'ün üzerinde, 25'in de altında bir zam alacaklar ama kamu emeklileri, kamu emekçileri yüzde 19,7 zam alacaklar yani 5 puan altında alacaklar. Birisi çıkıp mesela bize bunu açıklasın: Neden? Nedenine bakıyoruz: Toplu sözleşmeden kaynaklı. Toplu sözleşmeyi kim yapmış? MEMUR-SEN. Dünyada böyle bir sendika yok. Dünyada sarı sendikalar var, sermayeyle iş birlikçiler var, kamuyla iş birlikçiler var ama böyle bir faşist sendika dünyada yok yani kamunun bile aslında talep etmediği ya da işverenin bile talep etmediği bir şeyi kalkıp işveren lehine yapan bir sendika dünyada görülmüş bir şey değil. Bunun acilen düzeltilmesi gerekiyor, bu toplu sözleşme kamu emekçileri aleyhine, kamu emeklileri aleyhine yapılamaz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değişmez konularımızdan biri kuşkusuz cezaevleri. Cezaevlerinde işkenceler sürüyor, kötü muamele sürüyor. Mustafa Karatepe, Yozgat T Tipi Cezaevinde yirmi dokuz yılını dolduruyor, hasta tutsak. Tahliyesine, denetimli serbestlikle tahliyesine karar veriliyor. Bekliyorsunuz ki tahliye olsun, tahliye olmuyor, sürgüne gidiyor, Kırşehir Cezaevine sürgüne gidiyor ve 20 kilo vermiş durumda. Ölmesini mi bekliyorsunuz? Biz, artık bu cezaevlerinin ölüm evi olmaktan çıkarılmasını istiyoruz. Her gün burada dile getiriyoruz, her konuşmamızda dile getiriyoruz, her gün yeni bir vaka anlatıyoruz fakat bu vaka sayısı bizim burada tek tek anlatmamızla dile getirilecek sayının çok ötesinde. 1.500'den fazla, 1.600'e yakın hasta tutsak var ve bu hasta tutsakların 600'ü neredeyse ölmek üzere. Bu denli vicdansızlık kabul edilemez.

Ve işkence de var cezaevlerinde. Bakın, İzmir Şakran Kadın Kapalı Cezaevinde Zeynep Gonca Karakoç kalemi ile defteri olduğu için kalemi, defteri elinden alınıyor; dövülüyor, ayağında platin var, platin kırılıyor. Arkadaşı araya giriyor; Bahar Kurt, onun da kolunu kırıyorlar ve sonra gardiyan ne diyor biliyor musunuz? "Sizi burada geberteceğiz." İşkence artık taammüden cinayete doğru gidiyor.

Daha önce de cezaevlerindeki ölüm vakalarını dile getirmiştik. Daha önce Adalet Bakanlığı yapmış bir insanın açıklamasını size okumak istiyorum: "Türkiye'nin ceza ve tutukevlerinde kötü muamele ve işkence konusunda sıfır tolerans uygulaması vardır. Kim ki, diyorsa ki 'Türkiye'nin cezaevlerinde kötü muamele, işkence vardır.' çok net diyorum, cezaevinin adını verin, kime yapıldı söyleyin, nerede yapıldı söyleyin, ne zaman yapıldı söyleyin; eğer biz gereğini yapmazsak gelin, bizden hesap sorun." Sayın Bekir Bozdağ, sizden hesap soruyoruz, bu laflar sizin. Evet, cezaevlerinde işkence var, kötü muamele var ve sizden bunun hesabını soruyoruz. Evet, bugünkü Adalet Bakanının duyarsızlığı ortada ama biz sizin bu konuda bir duyarlılık ortaya koyacağınıza inanıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, bu kadar "yargı" "cezaevi" konularında ortada bu denli vahim sorunlar varken dokuzuncu yargı paketi Meclise geldi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Paketin içine baktığınızda, diğer 8 pakette olduğu gibi yargının hiçbir sorununu çözen bir şey yok içinde yani kadınların soyadına kafayı takmış. Özlük haklarına, maaşlara dair düzenlemeler var. Ya, cezaevlerinde işkence var, Anayasa ihlali almış başını gitmiş, yargıda inanılmaz büyük bir adaletsizlik çarkı da söz konusu, Kobani kumpas davası ortada, Gezi davası ortada; şimdi, bu sorunları çözmeye yönelik bir paket bekliyoruz. Buradan tabii, Sayın Meclis Başkanımıza da seslenmek istiyorum, Anayasa konusunda partileri ziyaret ediyor, bence ilk ziyareti Adalet Bakanlığına yapmalı yani gelecekte bir anayasa tahayyülü var ortada fakat bu Anayasa'yı ihlal eden bir uygulama var -bir yargı paketi geliyor- buna dair bir çözüm üretilmesi gerekirken "Yok, kadınların soyadı şöyle olsun. Yok, yargı mensuplarının maaşı böyle olsun." diye acayip bir şey yine karşımıza geliyor. Bu yargı paketleriyle mevcut yargının sorunları çözülmez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Temeli, lütfen tamamlayın.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bir kere, doğru yerden başlamak lazım. Kuvvetler ayrılığı, sert, radikal kuvvetler ayrılığı ilkesini hâkim kılamadığımız sürece yargının tarafsız ve bağımsızlığını sağlamak mümkün değil. Taraflı ve bağımlı bir yargıyla da Türkiye'de bir adaleti var etmek söz konusu değil. Artık bunu öğrenmiş olmamız lazım. Dolayısıyla biz, bu yargı paketleri uygulaması yerine gerçek anlamda yargı meselesinin ele alınıp tartışılmasını zaruret olarak görüyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir de tabii, ekolojiye dair sorunlarımız var. Bildiğiniz gibi, orman yangınları Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri. Yine, çok ciddi yangınlarla boğuşmaya devam ediyoruz. Bu yangınları önleyebilecek tedbirler olası iken bu tedbirleri hayata geçirecek yatırımlar, adımlar bir türlü atılmadığı için orman yangınları devam ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Temelli, son kez uzatıyorum.

Buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Şimdi, bu denli ciddi ekolojik sorunlar varken bir de nükleer santral meselesi karşımızda. Şimdi, bir taraftan, bakıyoruz, Bakanlığın bir bürokratı Amerika'da nükleer santral meselesi görüşüyor, o sırada Cumhurbaşkanı Putin'le 2'nci nükleer santrali konuşuyor. Sinop gibi, Türkiye'nin gerçekten çok güzel doğasına sahip bir yerine, bir ilimize nükleer santral pazarlaması yapılıyor. Akkuyu rezaleti ortada. Akkuyu'da çalışan işçilerin sömürüsü, karşı karşıya oldukları durum ortada ve bütün bunlar ortadayken başka bir rezalet daha var: Akkuyu Nükleer Santrali'nin Yönetim Kurulu Başkanı bugün Moskova'da yolsuzluktan tutuklandı. Yani kimlerle iş yaptığınız da acayip bir durum; burada yolsuzluk öyle bir hâl almış ki uluslararası firmalarla iş yaparken de gidiyorsunuz o ülkenin kim yolsuzluk yapıyorsa o adamını bulup iş yapıyorsunuz. Bu da gerçekten tarihe geçecek bir örnek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Temelli, teşekkür için açıyorum.

Buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, malum bir yapı bez pankartla bir sloganı asmış, demişler ki: "Selahattin Demirtaş teröristtir." Bakın, ben size terörü anlatayım: Terör yöntemini kullanana "terörist" denir. Terör yöntemi nedir biliyor musunuz? Kök ücreti 10 bin liranın altında kalan emeklilere bunu reva görmektir. Terör yöntemi nedir? "Asgari ücret yüksek." demektir. Terör yöntemi, insanları yoksulluğa mahkûm etmektir. Terör yöntemi, ormanları yakıp oralara otel dikmektir. Terör yöntemi, bu ülkede bunca kadına şiddet varken kadının soyadıyla uğraşmaktır. Terör yöntemi, bu ülkede ırkçı kalkışmalarla o masum mültecileri katletmektir. Terör yöntemi, Kürt halkının iradesini yok sayıp kayyum atamaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Temelli, son kez açıyorum, lütfen tamamlayın.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Terör yöntemi, bir halk ana dilinde konuşurken mikrofonu kapatmaktır. Selahattin Demirtaş onurlu bir insandır, onurlu bir siyasetçidir, onurlu mücadelesini işte bu yöntemden beslenenlere karşı sürdürmeye devam edecektir.

Teşekkür ederim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)