GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Sivil Havacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:98
Tarih:03.07.2024

AYKUT KAYA (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Liman, iskele ve kıyı yapılarında verilen hizmetlere taban ve tavan ücret belirleme yetkisinin Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına verilmesinden havalimanlarında elle kontrole izin verilmesine, ticari gemilere sera gazı emisyon bedeli ödemesi getirilmesine gibi farklı alanlara temas eden bir teklifle karşı karşıyayız. Öne çıkan birkaç hususa değinmek istiyorum. İlk olarak, İstanbul ve Çanakkale Boğazları hariç kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetlerinin özelleştirilmesi rekabeti zedeleyebilir ve tekelleşme riskini artırabilir. Bu stratejik hizmetlerin özel sektör kontrolüne geçmesi güvenlik ve etkinlik açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir.

İkinci olarak, havaalanlarında elle kontrol yapılmasına izin veren düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce iptal edilen benzer düzenlemeler gibi kişilerin özel hayatına saygı hakkını ihlal edebilir.

Üçüncü olarak, devlet ormanlarından, havaalanları ve diğer tesislerden kira bedelleri alınmaması, kamu kaynaklarının etkin kullanımını sorgulatmaktadır. Bu tür muafiyetler, orman alanlarının ticari amaçlarla kullanılmasına ve çevreye zarar verilmesine neden olabilir. Ancak asıl dikkat çeken, PTT iştiraklerinde kamu mevzuatına tabi olmaksızın işçi istihdamı ve disiplin hükümlerinin düzenlenmesi. Bu düzenleme kamu kaynaklarının objektif ve şeffaf kullanımını engelleyebilir; iktidarın pek alışık olduğu gibi, yandaşlara kamuda alan yaratma amacına hizmet edebilir.

Bu düzenlemeye bakıp Hükûmetin pek istihdam sevdalısı, pek işçi dostu olduğunu düşünenler olabilir ancak bunun pek de öyle olmadığını anlamak için bugün açıklanan enflasyon verilerine bakmak yeterli. TÜİK yılın ilk altı ayındaki toplam enflasyonu yüzde 24,73 olarak açıkladı. Yani memurun, emeklinin zammını belirleyecek olan oran bu. Ancak aynı enflasyon ENAG'a göre yüzde 39,5, İTO'ya göre yüzde 29,7 oldu. Eğer TÜİK gene zam oranı öncesi bir enflasyon sürprizi yaptıysa bu, kul hakkını yemekten sıkılmadılar demektir. Ancak vatandaşın TÜİK'in verilerine hâlâ güven duymadığı da açık. TÜİK "Yıllık enflasyon haziran itibarıyla yüzde 71,6." diyor ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası "Yıl sonunda yüzde 40 civarına inecek." diyor. Ancak Koç Üniversitesi ve KONDA'nın hane halkı enflasyon beklenti anketine katılan vatandaş, ortalama olarak haziran enflasyonu için "yüzde 113" yıl sonu enflasyonu içinse "yüzde 93" diyor. İşin hasılı, TÜİK'e düşük enflasyon hesaplatmak kolay ama vatandaşı enflasyonun düştüğüne ikna etmek zor. Peki, diyelim ki TÜİK verilerle oynamayı bıraktı ve doğru olanı açıklıyor, yılın ikinci yarısı için her ay yüzde 2 enflasyon gelse yıl sonu enflasyonu yüzde 40,5 olacak; Sayın Şimşek ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yönetimi de "Hedefi tutturduk." diye sevinecek belki ama şu soruyu hepimizin sorması lazım: Yüzde 40 düşük bir enflasyon mu? Gelin haziran enflasyon verisi açıklayan diğer ülkelerin yıllık enflasyonlarına bakalım: Zambiya yüzde 15,2; Pakistan yüzde 12,6; Kenya yüzde 4,6. Bizi kıskanan Avrupa'da ise şöyle sonuçlar: Belçika 3,74; Almanya 2,2; İtalya 0,8. Bu ülkeler kıskansa kıskansa bunca eziyete rağmen ülkesinden ümidini kesmeyen vatandaşı kıskanırlar yoksa yönetim kalitesi ya da ekonomi alanında neyimizi kıskanacaklar Allah aşkına? Hâl böyleyken Sayın Şimşek "Dezenflasyon süreci başladı." dedi. Yahu "Başladı." dediği sürece akaryakıt zammıyla "Merhaba!" dedik. Bir de konut kiralarındaki üst limit kalkıyor ve on iki aylık ortalama TÜFE'nin yıllık artışı formülü devreye girecek yine kira artışları için yani bu ay kira güncellemesi yapacak olan kiracının karşılaşacağı artış oranı yüzde 65,1.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.

AYKUT KAYA (Devamla) - Asgari ücretli Mehmet kardeşimizin cebine 17.002 TL giriyor. Diyelim ki kutu kadar bir eve 7 bin TL kira veriyor. Şimdi, hepimiz biliyoruz ki Mehmet kardeşimize zam yok ancak gelecek ay kirası yeniden belirlenecek. Ev sahibi Mehmet'e diyecek ki: "Kira artış oranı yüzde 65." Yani 7 bin oldu 11.550. Zaten 7 bini zor ödeyen Mehmet 11.550'yi nasıl ödeyecek? Diyelim ki ödemek durumunda kaldı ve geriye 5.452 TL'si kaldı. Geçen ay kiradan sonra kalan 10.002 TL'yle geçinemeyen Mehmet bu sefer 5.452 TL'yle nasıl yaşayacak? Nereden kıssın da yaşamaya devam edebilsin Mehmet; su mu içmesin, 20 kilometre uzaktaki işine yürüyerek mi gitsin "Elektrik harcamaya ne gerek var." deyip akşam evinde karanlıkta mı otursun, zaten dolduramadığı buzdolabını satsın mı Mehmet? Bu Mehmetlerin, Ayşelerin sayısı 10 milyonlar bu ülkede. Hiç mi vicdan kalmadı bu ülkenin Hükûmetinde, ekonomi yönetiminde?

Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)