| Konu: | Türk Sivil Havacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 03.07.2024 |
SURURİ ÇORABATIR (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda uygulanan politikalar ne yazık ki paraya tahvil edilebilecek her şeyin ticarete konu edilmesinin yolunu açtı. Bu uygulamaların en can alıcı tarafı tarım alanları ve ormanlarımızın rant düzenine kurban edilmesidir. Aslında, Orman Kanunu ve ilgili mevzuatında nerelerin kimlere ve hangi koşullarda tahsis edilebileceği açıkça belirtilmiştir ancak iktidar, 2008'den bu yana kanunda sıklıkla değişiklik yaparken süreli, bir kısmı bedelli ya da tümüyle bedelsiz yapılacak yeni tahsis alanları açmıştır. Başlangıçta iyi niyetli gibi görünen kanun değişiklikleriyle orman alanlarından gençlik ve spor, savunma sanayisi gibi istisnalar düzenlenmiş ancak geldiğimiz noktada uygulama maksadını aşmış, neredeyse her konuda istisnai düzenleme yapılmıştır. Önümüzdeki teklifte de "biz yaptık oldu" ya da "Biz yaparız; kanun, mevzuat sonradan gelir." zihniyetiyle yapılmış pek çok uygulamanın hukuksuz ve kanunsuz olduğunun açık bir örneğidir. İktidarın kamuoyundan sakladığı el çabukluğu ve bürokrat marifetiyle başlattığı işler, artık yönetmelik, tebliğ gibi alt hukuki düzenlemelere sığmıyor; sizler de bunun farkında olduğunuzdan dolayı yasal düzenlemeler yapmak zorunda kalıyorsunuz. Bu durumu teklifin 9'uncu ve 10'uncu maddelerinde en somut hâliyle görebiliyoruz. Âdeta geçmişten gelen kusur ve suçların affını ve mevcut durumun aklanmasını sağlayacak, gelecekte de ellerini rahatlatacak birçok düzenleme bu teklifte iç içe geçmiş durumda. Bakınız "havalimanları" deniyor ama İstanbul Havalimanı Projesi ve uygulaması bu kanun metniyle âdeta vücut bulmuştur. Kanun teklifinin bence en sorunlu maddesi budur. Havalimanı Projesi'nin yaklaşık 7.650 hektar uygulama alanının yüzde 80'lik bölümünün orman ve yüzde 15'lik kısmının maden ile diğer kullanım alanlarından oluştuğu, kalan bölümlerin ise göl, mera, tarımsal alan ve fundalık olduğu belirtilmektedir. Bu konuda, öncelikle, bugüne kadar iktidarın kamuoyunu aydınlatmaktan kaçındığı, Komisyonda teklif görüşülürken dahi yeterli gerekli bilgi verilmediği bilinmekte, bazı soruların açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Şimdi sormak isterim: Böylesine büyük ölçekli bir orman alanı Orman Genel Müdürlüğü tarafından Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğüne ne amaçla, ne zaman ve hangi koşullarda tahsis edilmiştir? İhalenin Bakanlığın anonim şirket statüsündeki ilgili kuruluşu Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından yapıldığını biliyoruz. Neden? Söz konusu tahsis hukuken gerçekleşmiş midir? Orman Genel Müdürlüğü tahsisi bu kuruluşa mı yapılmıştır? Değilse tahsise ne zaman ve nasıl dâhil olunduğunu bilmek isteriz. Orman Genel Müdürlüğünün tahsis amacına ve hukuka uygun olarak yer teslimi yapılmış mıdır? O dönemin bakanlarına soralım: Neden tahsisi almadınız, neden devretmediniz? Bu tahsisten, devirden doğan bedeller var mıdır? Varsa ödenmiş midir, ne kadardır? İhalenin yapıldığı süreçte Orman Kanunu'nda ve ilgili mevzuatta havalimanlarının açık tarifi bulunmamaktadır. Sivil Havacılık Kanunu'ndaki tanımda ise "Karada ve su üzerinde hava araçlarının kalkması ve inmesi için özel olarak hazırlanmış, hava araçlarının bakım ve diğer ihtiyaçlarının karşılanmasına, yolcu ve yük alınmasına ve verilmesine elverişli tesisleri bulunan yerler" ifadesi yer almaktadır. Oysa yap-işlet-devret modeliyle gerçekleştirilen ihalede sunulan avan projede sağlık, otel, motel, lokanta, dinî tesis, alışveriş üniteleri gibi tesisler ile akaryakıt istasyonu, geçici konaklama tesisleri gibi, bu tanımın çok üzerinde âdeta yeni bir yerleşim alanı inşasını andıran yapılaşmaların öngörüldüğü ve hâlen de inşasının devam ettiği açıkça görülmektedir.
Sayın vekiller, 9'uncu maddede gizli bir havalimanı tarifi getirildiği gibi, yıllar öncesinde yapılan ve yapılmaya devam eden avan projeyi kanuna uydurma çabası vardır. Yani bugüne kadar yapılanların çoğunun usulsüz olduğunu düşünebiliriz. Eğer öyle değilse şimdi neden böyle bir kanuni düzenleme getirildiği açıklanmalıdır? Burada yapılmak istenen değişikliklerin o kadar çok açığı var ki sorularımız henüz bitmedi. Mesela, avan projede bilmediğimiz başka ne tür yapılaşmalar öngörülmüştür? Bu yapılar için üst hakkı kurulmuş mudur? Bundan sonraki yapılar için üst hakkı kurulabilecek midir, nasıl kurulacaktır? Bu projeyi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı onaylamış mıdır? Hâlihazırda faaliyet gösteren işletmelerin iş yeri açma ve çalışma ruhsatları var mıdır? Avan proje Orman Genel Müdürlüğünün Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına yaptığı tahsis amacına ve şartlarına uygun mudur? Yürütülen avan projeden doğan ormana dair mali sorumluluklar kim tarafından yerine getirilecektir? Yoksa devlete herhangi bir bedel ödemeksizin bu işlerin tamamı bedavaya mı gelecektir? Yapılan tahsisin Orman Kanunu'na uygun olacak şekilde kesin tahsise dönüşüp dönüşmediği, tahsisin amacına, havalimanına uygun olarak devam edip etmediği muğlaktır. En kısa zamanda açıklığa kavuşturulmasını talep ediyoruz.
Yapılmaya çalışılan bu düzenlemeyle çok açık bir şekilde geçmişten gelen usulsüzlükleri kapatmaya, mevcut projelere yasal bir dayanak oluşturmaya ve ileride yapılacak projeler için rant alanı büyütülmeye çalışılıyor. Kanunsuz olarak sadece avan projesi onaylanıp ihalesi yapılmış olan bir işi, bu maddede yapılan düzenlemeyle âdeta yeni bir havalimanı tanımı yaparak kanunileştirmek istiyorsunuz. Aynı zamanda, devlete ödenmesi gereken geçmişten geleceğe olan tüm mali yükümlülükleri de ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz. Anlaşılan, artık mızrak çuvala sığmadığından belki de bugüne kadar kamu kurumlarının kendi aralarında idare ettikleri bazı işleri havalimanı yatırımcısı için de artık yürütemez hâle gelmiştir. Yönetmelikte yapılan tanımlarda işin yürütülmesi zorlaştığından kanuni bir düzenleme yapmak zorunda kalıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, teklifte yer alan bir diğer önemli husus da kara yolları ve demir yolları için yük aktarma merkezleridir. Getirilen düzenlemede hiçbir tanım yapılmadığı gibi, bu kavramın içinin nasıl doldurulacağına ilişkin yetki tümüyle idareye bırakılmıştır. Âdeta içi boş bir heybe, içini istedikleri şekilde doldurabilecekleri bir alan daha yaratmaya çalışıyorsunuz. Üstelik bunların, yine, kamu ihale mevzuatı yerine bazı özel düzenlemelerle adrese teslim ihale edileceğini görmek de zor değil. Komisyon görüşmeleri sırasında "yük aktarma merkezleri" adı altında neler yapılabileceği konusunda ne yazık ki henüz kimsenin tam bilgi sahibi olmadığı anlaşılmıştır. Üstelik, bu düzenlemeler yapılırken Afet Yönetmeliği ve afet alanları gibi ülkemiz açısından oldukça hassas kavramların gerekçe olarak kullanıldığı da gözümüzden kaçmamıştır. Bakınız, bu düşünce yapısıyla bugüne kadar yapılan yasal düzenlemelerin birçoğu -bu maddelerde- Anayasa Mahkemesinden geri dönmüştür.
Değerli milletvekilleri, teklifteki sorunlu maddelerden bir tanesi de 26'ncı maddeydi, özellikle bu konuya değinmek isterim. Madde, Devlet Hava Meydanlarında görev yapmakta olan hava trafik kontrolörleri olmak üzere bazı çalışanlarla ilgili maddi bir iyileşmeyi gerektiriyordu. Oysa bu maddedeki iyileştirmenin kaynağı olarak ülkemizin de üyesi olduğu uluslararası "Avrupa Hava Seyrüsefer Emniyeti Teşkilatı" yani EUROCONTROL gösteriliyordu yani maddi iyileştirmenin kaynağı da yurt dışı bir kuruluş ve bütçeye ek bir yük vermeyecekti. Biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu kapsama giren çalışanlar için söz konusu iyileştirmeyi desteklediğimizi, çalışanların hak ettiği ücretleri alabilmelerinin yanında olduğumuzu ancak hakkaniyetli bir düzenleme yapılmasını da arzu ettiğimizi özellikle belirttik fakat iktidar böyle bir düzenlemeyi yapmak yerine maddeyi tekliften geri çekmeyi uygun gördü. Sonrasında ne oldu? Hepinizin malumu, yoğun turizm sezonunda olmamıza rağmen tüm havalimanlarında bağlantılı yurt içi ve yurt dışı uçuşlarda emeğinin hakkını alamayan hava kontrolörleri ve çalışanları inisiyatif almama yönünde karar almalarıyla hava trafiğinde ciddi bir yavaşlamaya ve iptallere sebep oldu.
Bu sorunun da acil çözülmesi dileğiyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)