| Konu: | İNSAN HAKLARI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 90 |
| Tarih: | 10.04.2013 |
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun tasarısı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'yle ilgili ifade hürriyetinin genişletilmesi kapsamı içerisinde gelmişti, iddia oydu, kılıf buydu ama bunun içerisinde Türkiye'nin terörle mücadelesinde ciddi zafiyetler ortaya koyabilecek bir çekirdeği de taşıyor. Buna dikkati çekmek üzere şimdiye kadar yaptığım konuşmalarda iki tane önemli uluslararası faaliyetten söz ederek terörle mücadele konusunda AKP Hükûmetinin bunlardan yararlanmadığını, bu yöndeki görevlerini yerine getirmediğini söylemiştim. Şimdi, tekraren ifade ediyorum: Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde, terörle mücadeleyle ilgili olmak üzere 2001 yılında alınmış olan Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi kararının terörle mücadele konusunda, bir: Ya yargıla ya iade et. İki: Terörün barınmasını engelle. Üç: Terörün propagandasını engelle. Dört: Terörün mülteci, iltica olma taleplerini geriye çek ya da bunlara izin verme şeklindeki kararları ve terörün finans kaynaklarının kurutulmasına ilişkin kararı Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin kararı olarak Bakanlar Komitesindedir, AKP Hükûmeti bunu şimdiye kadar takip etmemiştir.
İki, terörle çatışma olarak tanımlanan "combating of terrorism" denilen belgeler, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin bu konudaki kararları, Birleşmiş Milletlerin terörle mücadelesine ilişkin kararları Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından on bir yıllık iktidarı süresince takip edilmemiş, bunların gereği yerine getirilmemiştir.
Üçüncü olarak, Sayın Bakanım, AKP uluslararası alanda Türkiye'nin, dünyanın en ağır, en şiddetli tehdidine maruz kaldığı terör örgütüne karşı yeterli mücadeleyi vermemiştir. Türkiye'yi terörle mücadele konularında uluslararası zeminde savunamamıştır.
Şimdi, bir sonuncusunu size bahsetmek istiyorum, bildiğiniz de bir konu İspanya'daki teröre ilişkin faaliyetler sırasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bırakın terör ile ilgili amblem, işaret vesaire gibi somut delilleri, terörü kınamamayı dahi terörizme eş değerde kabul etmiştir. Şimdi, terörle organik bağı olan, terörü öven, terörü teşvik eden ya da terör örgütünü teşvik eden, bunun propagandasını yapan kişilerin eylemi eğer yakın tehlike ve yakın tehdit gibi bir anlamda değerlendirilemiyorsa bunu siz cezai müeyyideden kurtarıyorsunuz. Bugünkü, şimdi konuştuğumuz maddenin özü budur. Bunun terörle mücadeleyle ne alakası vardır? Bunun terörle müzakereyle ne alakası vardır? Bunu hepimiz demek ki anlamak durumundayız.
Sayın Bakan, tarihî bir sorumluluk içerisinde olduğunuzu hatırlatmak istiyorum. Elbette ki, teröre karşı mücadele sadece askerî yöntemlerle olmaz, elbette, teröre karşı mücadele hukuki yöntemlerle de olur. Demokrasi, kendisini teröre karşı koruyabilecek silahlarla mücehhezdir. Siz, bu silahları teröre karşı kullanmıyorsunuz. Demokrasinin araçlarını teröre karşı kullanmadığınız gibi demokrasinin teröre karşı mücadele alanlarını dumura uğratıyorsunuz. Dolayısıyla, verilen mücadele de Türkiye'yi etkisiz hâle ve Türk milletini etkisiz hâle, Türk vatandaşlarını da teröre karşı korumasız hâle getiriyorsunuz. Bunun vebali, elbette, mahkemeikübrada sorulur ama bu dünyada da bir hesabı vardır. Sizin, hesaba çekilmeden önce aklınızı başınıza toparlayarak ülkenin geleceği açısından son derece önemli olan bu maddeyi tasarı metninden çıkarmanızı tavsiye ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)