| Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 97 |
| Tarih: | 02.07.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM AKIN (İzmir) - Evet, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekranları başında bizleri izleyen yurttaşlarımıza DEM PARTİ adına saygıyla, sevgiyle selamlarımı iletiyorum.
Bugün otuz bir yıl önce Sivas'ta Madımak katliamı yaşandı ve onun yıl dönümünde bir araştırma önergemiz var. Bu araştırma önergemiz, tabii ki yaşanmış olan hukuki ve siyasi toplumsal olayları araştırmak bakımından kıymetli olduğu kadar, aynı zamanda yıllardır, tarihimiz boyunca neredeyse her takvimin her sayfasına katliamlar tarihi olarak geçmiş olan Türkiye'de bir yüzleşmeye çağrı meselesidir.
Sivas katliamı sırasında yaşananları hatırlatmakta fayda var. Biliyorsunuz, Sivas Pir Sultan Abdal Derneğinin düzenlemiş olduğu bir etkinlikte her kesimden insanların yürütmüş olduğu bir çalışmaya katılımla gerçekleşiyor ve sonra Madımak Oteli'nde 93 yurttaşımız sıkıştırılıyor ve binlerce insan tarafından "tekbir" sesleri altında yakılıyor ve katlediliyor. 33 yurttaşımız katlediliyor, 60'ı da hayatını zor kurtarıyor. Şimdi, bu olay sonrası yaşanan şu andaki tartışmalarla bağlantı kurarsak neden Alevilere dönük ayırımcılık yapıldığı, Alevilerin ısrarla eşit yurttaş hakkı talep ettiği, o canların orada yakılması sırasında neden insanların göz göre göre müdahale etmediği meselesini incelemekte fayda var. Evet, Kürtler, Aleviler, Çerkezler, Ermeniler -herkesten bahsediyoruz, adıyla çağırmak lazım- bu ülkede böyle yurttaşlarımız var, çoğulcuyuz. Bir Türk yurttaşı olarak herhangi bir kimlik meselesi benim için önemli olmayabilir ama aynı zamanda o insanlarımız bu kimlikleriyle var olmak istiyorlar ve inançlarını yaşamak istiyorlar ama bizim ülkemizin bu coğrafyasında maalesef tekçilik, ırkçılık, milliyetçilik öyle bir noktaya geldi ki son zamanlarda yaşadığımız durum, sosyologların belirlediği gibi, tam anlamıyla bir çöküş, çürüme hâline gelmiş durumda. En son yaşadığımız durumları hatırlatmakta fayda var yani gerçekten, şu anda Kayseri'de ve Kayseri sonrası Türkiye'nin her tarafında yaygınlaşan mülteci meselesi hangi kültürün ürünüdür? Bir insanın hayatına kıyabilecek, onun evini, insanları yakabilecek hâle gelmek hangi inancın ifadesidir? Bir insan yaşıyorsa... Biz, canlıların, karıncanın bile ölmesini istemez bir hâldeyken neden insanlar birbirini öldürmeye çalışıyorlar? Evet, Sivas katliamı açıkça bir insanlık suçudur ve Türkiye tarihinde onca yargılama olmasına rağmen dönemin Başbakanı tarafından, Tansu Çiller tarafından açıkça şu ifadelerle ayırımcılık yapılmıştır. Eğer bir ülkeyi yöneten Başbakan bunu yapıyorsa doğal olarak yurttaşlar da onun gibi düşünmeye devam ediyor. Ne demiş Tansu Çiller? "Çok şükür, oradaki, otel dışındaki yurttaşlarımıza bir şey olmadı." demiştir yani "Ölenler öldü ama dışarıda bir şey olmadı." demiştir. Yargılama sonrası ne olmuştur? Yargılama sırasında mevcut aranan insanlar, İstanbul Büyükşehirde resmî olarak çalıştığı hâlde aranan insanlar gözaltına alınıp yargılanamamıştır. Yine, yargılanan insanlar serbestçe yurt dışına çıkmıştır ve yargılama sonrası AKP Genel Başkanı Erdoğan ne demiştir? "Vatanımıza, milletimize hayırlı olsun." demiştir. Bu kadar ayrımcılık yapılan bir yerde, doğal olarak insanlar bunları söylemek ve bu ayrımcılığın kaldırılmasını istemektedir. Ben dava konusuna uzun uzun değinmeyeceğim ama 10 Ekim davası gibi aynı zamanda Sivas davası da bir insanlık suçudur ve bunun aynı zamanda, zaman aşımı olmaksızın insanlık suçu olarak kabul edilmesi gerekir.
Şimdi, şunu söylemek istiyorum sizlere: Bu ülkede bu kadar ayrımcılık sonrası yaşanmış olan travmaları tekrar yaşamak istemiyorsak, tarih sayfasında Maraş, Çorum, Sivas, 10 Ekim, Roboski katliamlarını sürekli gündeme getirmek istemiyorsak gelin, bunlarla yüzleşelim. Bu yüzleşme yapılmadan, inanın, Sivas'taki olaylar daha çok olacak ve yüzleşilmediği sürece bizim bahsettiğimiz, bilimsel olarak da sosyologların söylediği gibi, bu ülkede katliamlar devam edecek. Kayseri sonrası, insanların öfkesiyle tüm Türkiye'ye yayılan olay herhangi bir olay değildir. Toplumsal vakalar çok şiddetli bir şekilde gelişmektedir.
Geçen gün Torbalı'da yaşanan bir olay üzerine sizlere bir şey anlatmak isterim. Torbalı'da bir patlama sonrası inanılmaz bir vahşet yaşanmıştır. Bu vahşet korkunçtur çünkü ben gidip gördüğümde patlayan tüple gerçekten de neredeyse -yaşamış olan birisi olarak söylüyorum- 10 Ekim katliamının benzeri travma yaşanmıştır. 93 yurttaşımız yaralanmıştır, 5 yurttaşımız paramparça olmuştur. Çocuğu ölen bir insanımızın anlatımı inanılmaz bir şekilde insanı yaralamaktadır. Ama nasıl olmuştur? 5 Mardinli Kürt yurttaşımız orada ölmüştür, tesadüfen ölmemiştir, kaza da olmamıştır orada aslına bakarsanız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akın, lütfen tamamlayın.
İBRAHİM AKIN (Devamla) - Gerçekten bir ihmal vardır ve insanlarımız öfkelidir. İnsanlarımızla görüştüğümüzde, oradaki kazanın aslında temel sebebi... Gerçekten bu ülke kontrollü bir şekilde, sağlıklı bir şekilde işleyen bir ülke değildir. Dolayısıyla şunu söylemek istiyorum: Gelin, bu ülkede her gün katliamların, ölümlerin, vahşetlerin yaşandığı bir durumdan kurtulmak için bu meseleye ortak duyarlılık gösterelim. AKP'si, MHP'si, DEM PARTİ'si, İYİ Partisi fark etmez ama yurttaş olarak burada yaşamak istiyorsak, bu insanlarımızın yarın başına her şeyin gelebileceği kaygısı varsa, hukuk ortadan kalkmışsa, adalet gerçekleşmiyorsa... Bu ülkede "yurttaşlık" diye bir şeyin kalmadığını ve bu ülkede artık yaşamak istemediğini düşünüyor insanlar ve bu ülkeyi terk etmek istiyorlar. O nedenle gelin, yüzleşelim, adaleti birlikte tesis edelim.
Bu araştırma önergelerimiz, aslına bakarsanız, Sivas katliamının sonuçlarını bulmaktan daha çok yüzleşmeye de davettir. Gelin, bu yüzleşmeyi birlikte yapalım ve tekrarlanmasın bu işler diye ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)