| Konu: | İNSAN HAKLARI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 90 |
| Tarih: | 10.04.2013 |
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; huzurunuzdaki kanun tasarısının bu maddesi terör örgütünün faaliyetleriyle ilgili bir maddedir.
Terör örgütü terör faaliyeti yapar. Terör faaliyeti dediğimiz: Cebir, şiddet ve tehdit ile devletin organlarına, millete ve bireyin temel hak ve hürriyetlerine karşı insanlık dışı bir suç işler. Onun için terör örgütünün gözü kördür, onun için terör bir beladır; terör, ülke, millet ve birey açısından bir felakettir.
Şimdi, bu tasarıyla, terör örgütünün yandaşlığını yapmış, terör örgütüne destek olmuş, terör örgütünün propagandasını yapmış olan kişilere "Aferin, iyi yapmışsınız. Bu iyi yapışın neticesinde ben sizi ceza almaktan veya cezai müeyyideden kurtarıyorum." demek istiyorsunuz. Hangi hakla bunu yapıyorsunuz? Terörde yaralanmış, terör olayları nedeniyle yaralanmış insanın yarasını siz mi sardınız? Terör örgütünün saldırılarıyla organını kaybetmiş, kolunu, bacağını kaybetmiş insanların yarasını siz mi sardınız? Şehit olmuş, kara toprağa düşmüş, gencecik bedenini toprağa vermiş olan kişinin acısını, yasını siz mi tuttunuz? Bütün bunların elbette anası ağladı. Ananın hakkını siz burada nasıl heder ediyorsunuz? Siz bu hakkı nereden alıyorsunuz? Bu bir kul hakkıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kapsam içerisinde değerlendirdiğimizde Türkiye, bilinen adlarıyla PKK, DHKP-C gibi Marksist-Leninist bir sürü terör örgütünün hedefi hâlindedir. Bu hedef içerisinde en ağır, en acı zararı da PKK terör örgütünden çekmiştir. 2002 yılında dile pelesenk olan bir tabirle 30 bin kişinin katline, şehit olmasına sebep olmuş bir örgütten bahsediyoruz ve belki bir o kadar insanın da gazi olması gibi bir sonucu elde etmiş olan şer bir örgütten bahsediyoruz. 30 bin kişi rakamını kabul ettiğimizde -şimdi 40 bin diye ifade ediliyor- PKK'nın şehit ettiği -asker, polis- güvenlik güçlerinin sayısı 5 bin civarındadır, geriye kalan kısmı, PKK'nın tahakkümünü kabul etmeyen, güneydoğuda yaşayan, bin yıllık kardeşlik hukuku ile bu ülkenin bölünmez bütünlüğüne milletiyle, toprak bütünlüğüyle sahip çıkan ve dolayısıyla PKK'ya karşı evladını, ırzını, namusunu ve PKK'ya karşı toprağını, odununu, ocağını koruyan insanlardır. Bunların akıttığı kanın hesabını sizin sormanız gerekirken, şimdi onlara mücadele yerine mütarekeye başladınız.
Uluslararası belgeleri gerekçe gösteriyorsunuz, bunda da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni gerekçe gösteriyorsunuz. Sayın Bakan, terörle mücadelede Avrupa o kadar şedit hükümler ifade etmiştir ki mücadele de değil, "combating of terrorism" diye bir tabir kullanmaktadır. "Combating" kelimesinin anlamı "çatışma"dır, "çatışma", "mücadele" de değil, "çatışma", "çarpışma"dır. Avrupa mantığı kendi ülkesine, kendi insanlarına, kendi vatandaşlarına bir saldırı olduğunda onunla çatışıyor, çarpışıyor; siz kucaklaşıyorsunuz, barışıyorsunuz. Bunu bir de İnsan Hakları Sözleşmesi'ne bağlı tutuyorsunuz. Şimdi soruyorum: El Kaide de bir terör örgütüdür. Amerika'da, bırakın El Kaide'nin propagandasını yapmayı falan, telefonda konuştuğunuz zaman "El Kaide" lafı bir geçsin, mesajlarınızda bir "El Kaide" lafı geçsin, kendinizi Guantanamo'da bulursunuz.
Şimdi, ortada terörle mücadele böyle iken, siz terörizmle mücadelenin altyapısı olan, terörist besleyen ya da terörist yetiştiren imkânları cezalandırmak yerine onları serbest bırakmak ve onlara cezai müeyyide uygulamamak gibi bir kanun tasarısıyla yüce Meclisin huzurundasınız. Bu yüce Meclis, Sayın Bakan, güneydoğuda yaşayan kardeşlerimiz dâhil olmak üzere?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL (Devamla) - ?bir Kurtuluş Savaşı sonunda devlet kuran Meclistir; devleti parçalamaya bu Meclisi alet etmemeniz gerekir. (MHP sıralarından alkışlar)