Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 97 |
Tarih: | 02.07.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA ADALET KAYA (Diyarbakır) - Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Otuz bir yıl önce bugün, Pir Sultan Abdal'ı anmak için gittikleri Sivas'ta yakılarak katledilen 33 canımızı saygıyla ve özlemle anıyorum.
Onlarca utanç verici tecrübeye rağmen bu topraklarda linç pratikleri toplum barışını tehdit edecek düzeyde hâlâ devam ediyor maalesef. Kayseri'de başlayarak farklı kentlere yayılan, mültecilerin ev ve iş yerlerini yağmalama, Muğla'da Kürt işçilere yönelik ırkçı saldırılar son örnekleri oldu. Çocukları korumak, çocuklara yönelen her türlü şiddet ve istismarı önlemek ve çocuğa karşı suç işleyenleri yargılayarak cezalandırmak devletin asli görevi ancak kamunun en üst düzeyindeki kişiler bile açıklamalarıyla çocukları yerli ve mülteci diye ayırdılar, yurttaşları yatıştırmak yerine kışkırtmakla yetindiler. Buna biz tanık olduk yani yakın zamandaki olaydan bahsediyorum.
Kayseri Valisi istismara uğrayan çocuğun koruma altına alındığını duyurdu. Tabii, devlet koruması altındaki çocuklar sahiden güvende mi, bugün bunu konuşmak için bu önerge üzerinde söz aldım. İstanbul Bahçelievler Çocuk Esirgeme Kurumunda kalan Adnan Berk, fenalaşarak kaldırıldığı hastanede yaşamını kaybediyor. Adnan'ın üç buçuk yıllık yaşam öyküsü tam bir trajedi. Babası hapiste, annesiyse yoksulluk nedeniyle 2 çocuğunu da yurda bırakıyor. Ziyaretine gittiğinde oğlunun gözünde morluk görüyor ve darp raporu alarak şikâyetçi oluyor. Kurumsa darp iddialarını yalanlıyor, karın ağrısı ve tuvalete çıkamama şikâyetiyle hastaneye kaldırıldığını ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadığını söylüyor. Birincisi, anne sağ ve hayatta, çocuklarına evde bakım için neden sosyal destek ve maddi destek sağlanmadı? İkincisi, darp yoksa çocuğun gözü nasıl morardı? Bir diğer konu, çocuğun karın ağrısı şikâyetiyle yaşamını kaybetmesi akıl almaz bir şey yani çocuk ne kadar süre sonra hastaneye götürüldü; bu da çok önemli. Ayrıca, kurum yetkilileri yalan mı söylüyor? Çocuk hastaneye götürülmedi mi, geç mi götürüldü? Darbedildi mi, edilmedi mi, bununla ilgili bir soruşturma başlatıldı mı?
Bir diğer konu -yine önergede var- Zonguldak Kozlu Çocuk evinde kalan çocukların istismar edildiğine yönelik iddialar, buradaki iddialar da inanılmaz boyutlarda. Bir çocuk dışarıda 3 kişinin cinsel istismarına uğradığını söylüyor ve kendi isteğiyle birlikte olduğu çocuğa söyletiliyor. Buna rağmen, bir de bu çocuğu korumaya çalışan kurum yetkililerine mobbing uygulanıyor ve asılsız tutanaklarla bu kurumdan uzaklaştırılmak isteniyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.
ADALET KAYA (Devamla) - Bitiriyorum.
Böyle pek çok olay var, bir diğer olay da Mayıs 2024'te meydana gelen başka bir olay. Bu defa yurtta kalan 14 yaşındaki kız çocuğunu sosyal hizmetler il müdürlüğü personeli istismar ediyor. Burada da sosyal hizmetler çalışanlarının, Emniyet çalışanlarının, yargı mensuplarının mafya örgütleriyle birlikte çocukları istismar edip suça sürüklediklerini zaten uzun zamandır konuşuyoruz. Bir sürü örnek var, Aleyna Çakır örneği var, Manisa'da yurttan kaçan ve pavyonda bulunan kız çocuğu örneği var; biz bunları soru olarak Aile Bakanlığına sorduk, burada araştırma önergesi verdik. Bunlarla ilgili "Yargı gereğini yapacak." deniliyor ama yargıdan genellikle failler beraatle çıkıyorlar. Bir de iddiaların asılsız olduğu söyleniyor; peki, iddialar asılsızsa bu çocuklar neden ölüyor?
Çocukları umutsuzluğa ve karanlığa mahkûm edemeyiz? Bu nedenle araştırma komisyonu mu kurarız, daimî komisyon mu kurarız, çocuk bakanlığı mı kurarız; bunu burada konuşmak ve burada netleştirmek zorundayız çünkü bu, çok önemli bir konu olarak gündemimizde duruyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.(DEM PARTİ sıralarından alkışlar)