GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:95
Tarih:25.06.2024

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Komisyon üyeleri; hepinizi kendim ve partim adına saygıyla selamlıyorum.

Dünya tarihine baktığımız zaman bütün gelişmiş, kalkınmış ülkelerde ortak bir nokta bulursunuz; o da teknolojiye ayak uydurmalarıdır ve teknolojiye ayak uyduran, teknolojiyi yöneten, gerekli denetlemeleri, düzenlemeleri ona göre çıkaran ülkeler bir üst gelir sınıfına atlayabilmişlerdir. Biz siyasetçilerin ve devletin de temel görevi, teknolojileri anlayıp, çağı anlayıp gerekli denetlemeleri ve düzenlemeleri ona göre yapmak, toplumun refahını artırmak, bu teknolojik gelişmeleri de toplumun tamamının hizmetine sunmaktır; devlete ve biz siyasetçilere düşen görev de budur.

Şimdi, ülkemiz ya da Osmanlı İmparatorluğu teknolojiye ayak uyduramadığı için, teknolojiyi anlayamadığı için, gerekli denetlemeleri, düzenlemeleri hakkaniyetle yapamadığı için bundan önceki 3 tane Sanayi Devrimi'ni biz maalesef hak ettiği gibi geçiremedik, kaçırdık; önümüzde de 4'üncü sanayi devrimi var. Neden böyle bir girizgâh yaptım? Çünkü önümüzdeki kripto varlık teklifinin arkasındaki blok zincir teknolojisi, kripto varlıklar bu sanayi devriminin tam ortasında yer alıyor. Bizler eğer bugün bu kripto varlık teklifine sadece bir rant kapısı, sadece bir vergi kaynağı olarak bakarsak büyük resmin tamamını ve belki de 4'üncü sanayi devriminin de bize getireceği fırsatları kaçırmış oluruz.

Şöyle bir örnek vereyim: Çok değil bundan beş sene sonra dünyadaki millî gelirin -Türkiye değil- onda 1'i blok zincir teknolojisiyle depolanacak. Önümüzde çığ gibi büyüyen ve aslında hepimizin, bir bakıma, anlamaya çalıştığı bir teknoloji ve bu teknolojiyle beraber yaratılan kripto varlıklar var. O yüzden, bütün siyasi partiler olarak bizim yapmamız gereken, bu teknolojiyi anlayıp, bu teknolojiye ayak uydurup, bu teknolojinin gerektirdiği denetlemeleri ve düzenlemeleri yapıp toplumun hizmetine sunmaktır. O yüzden, önümüzde iki gün boyunca tartışacağımız bu çok önemli kanun teklifine bence bu anlayışla yaklaşmalıyız. Blok zincir teknolojisini ve bu teknolojiyi kullanan kripto varlıkları bir "rant kapısı" ya da bir "vergi kaynağı" olarak değerlendirirsek çok sığ bir yaklaşım geliştiririz. O yüzden bugün tartışacağımız kanun teklifi, bundan sonra tartışmamız gereken bir sürü kanun teklifinin başlangıcı olmalıdır. Ben, bugün, bu kanun teklifiyle beraber yüce Meclisimizin ve Bakanlıkların, değerli bürokratların kripto varlıklar konusunda ama daha da önemlisi blok zincir teknolojisi konusunda daha fazla kafa yorması, bunu komisyonlara daha fazla taşıması gerektiğini düşünüyorum.

Mevcut durumda Türkiye olarak neredeyiz? Maalesef blok zincir teknolojilerine istediğimiz yatırımı yapamıyoruz. TÜBİTAK'ın bu konuda bazı çabaları var ama bunlar yeterli ödenek ayrılmadığı için oldukça yetersiz durumda ve biz blok zincir teknolojisiyle üretilen kripto varlıkları doğru yönetemiyoruz; burası bir kara para aklama cenneti hâline geldi ya da öyle algılanıyor.

Bakın, bugün, kripto varlık piyasasına baktığınız zaman Türkiye'de bu varlık piyasasının çok önemli bir bölümünün "over the counter" ya da "tezgâhüstü" dediğimiz piyasada yer aldığını görüyorsunuz. Bir kara para aklama mekanizması olarak kripto varlıkları kullanmaya başlarsak, bunun arkasındaki teknolojiyi göz ardı edersek Türkiye'nin en önemli problemlerinden biri olan kayıtdışılıkla etkili bir şekilde mücadele edemeyeceğimiz gibi, aynı zamanda Türkiye'nin hızla kara para aklama cennetine dönüşmesine maalesef engel olamayız.

Aynı zamanda, bir de küçük yatırımcı meselesi var, bu da önemli. Bizler -biraz sonra bahsedeceğiz- kripto varlıkların vergilendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Biz bunu komisyonda ya da diğer yerlerde ne zaman dile getirsek dar gelirli ve orta gelirli vatandaşlardan hep -devamlı- bir tepki alıyoruz, o tepki de şu: "Bitcoinden üç kuruş para kazanıyoruz onda da o kazancımıza göz koyup niye vergi alıyorsun?" Oysa bizim, burada yapmamız gereken şey devlet olarak, siyasetçiler olarak küçük yatırımcıyı korumak; küçük yatırımcının daha sonra arkasındaki teknolojisini bilmediği, çok fazla spekülatif hareket olan bu kripto varlıklardan dolayı zarar görmesini engellemek; bununla ilgili mevzuatı çıkarmak. O bakımdan, ben, önümüzdeki kanun teklifini, her ne kadar gecikmiş olsa da ve eksik olsa da olumlu bir kanun teklifi olarak görüyorum. Bakın, Türkiye bugün Chainalysis benimseme endeksinde yani blok zincir teknolojisini benimseme endeksinde dünyada 12'nci sırada yer alıyor ve bizim herhangi bir mevzuatımız yok. Yani mevzuatta gecikmiş olmamıza rağmen dünyada Türkiye 12'nci sırada yer alıyor. O yüzden, bizim bir an önce mevzuatı çıkartıp ve bu teknolojiye yatırım yapıp; kripto varlıkların denetlenmesini, düzenlenmesini sağlayıp ondan sonra Türkiye'de sağlıklı bir piyasa mekanizmasının işlemesini sağlamamız gerekiyor.

Şimdi, burada, bu platformların, ilk olarak hesap verebilirlik ve şeffaflık kriterleri çerçevesinde denetlenip düzenlenmesi gerekiyor. Ben bu kanun teklifinin tamamına dair görüşmelerde, izninizle, ilk başta bundan sonraki aşamaların ne olması gerektiğini anlatacağım. Önümüzde bir kanun teklifi var, gecikmiş ama olumlu fakat eksik. Bundan sonra bu blok zincir teknolojisini kullanarak üretilen kripto varlıklarla ilgili biz neler yapmalıyız, neleri gündeme almalıyız, Meclisimiz neleri tartışmalı? İzninizle onlardan biraz bahsetmek istiyorum.

İlk önce, tabii ki kripto varlıklar ve bu varlıklardan elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi hususu var. İYİ Parti olarak, eskiden beri çok net bir duruşumuz var, finansal rantın vergilendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bugün bir sanayici değer kattığı üründen nasıl vergi ödüyorsa, bugün bir turizmci elde ettiği kazançtan nasıl bir vergi ödüyorsa finansal ranttan da bizim vergi almamız lazım. Önümüzdeki haftalarda bir vergi paketi gündeme gelecek, burada mutlaka borsadaki kazançların da vergilendirilmesi gündeme gelecek, oradaki duruşumuz da aynı olacak. Finansal rantın mutlaka vergilendirilmesi ve toplumdaki vergi adaletinin bir an önce sağlanması gerektiğini düşünüyoruz. Peki, nasıl bir vergi alacağız? Dünya bu konuyla ilgili çok net bir görüşe sahip değil yani bizler kripto varlıklardan elde edilen kazancı nasıl vergilendireceğiz? İlginç bir tartışma var: Kripto varlıkları para olarak değerlendiremeyiz çünkü değerlendirirsek vergi alamayız; kripto varlıklar menkul kıymet de değil çünkü arkasında bir ortaklık yok, arkasında bir borçlanma aracı yok. Dolayısıyla, burada, biz mutlaka yurt dışındaki örnekleri dikkate alarak bir vergilendirme enstrümanı, bir vergilendirme mevzuatı oluşturmalıyız. Ben, bunun önümüzdeki haftaki vergi paketine yetişmese bile, önümüzdeki dönemde mutlaka dikkate alınması gerektiğini düşünenlerdenim.

Şimdi, mevcut kanun teklifinde kripto hizmet sağlayıcılarından elde edilecek olan bir harç var, bunun yüzde 1'i SPK'ye, yüzde 1'i de TÜBİTAK'a aktarılacak. Bu, ciro üzerinden aktarılacak olan bir para; bu, hakkaniyetli bir yaklaşım değil. Ben her ne kadar finansal rantın vergilendirilmesi gerektiğini düşünen birisi olsam da burada ciro üzerinden bir vergi alınmasının doğru olmadığını düşünüyorum. Neden? Çünkü bu kripto hizmet sağlayıcılar zarar edebilirler, biz zarar eden bir işletmeden hâlâ yüzde 1'i SPK'ye, yüzde 1'i TÜBİTAK'a gitmek üzere bir işlem vergisi, işlem harcı almamalıyız; bu, vergi adaletiyle uyuşan bir şey değil. O yüzden, kanun teklifinin bu bölümüne -her ne kadar finansal sermayenin vergilendirilmesi gerektiğini düşünsem de- itiraz etmemiz gerektiğini de düşünüyorum ama önemli olan şeylerden bir tanesi şu: Bundan sonraki aşamada ne yapacağız? Şimdi, TÜBİTAK'a bir para aktarılacak, blok zincir teknolojisi geliştirecek. Peki, biz Türkiye olarak bu teknolojiyi nasıl geliştireceğiz, kripto varlıklardan nasıl faydalanacağız? Bunun ben çok önemli bir nokta olduğunu düşünüyorum. TÜBİTAK'ın kapasitesini artırmamız lazım; önümüzdeki dönemde bizler tekrardan buraya TÜBİTAK'ın bütçesi geldiği zaman hem Plan ve Bütçe Komisyonunda hem de Meclisimizde bununla ilgili sağlam bir irade ortaya koymalıyız. Neden bunu söylüyorum? Çünkü blok zincir teknolojisi sadece kripto varlık üretmede kullanılmıyor; enerjiden sağlık sektörüne kadar, tedarik zincirlerinin iyileştirilmesinden tutunuz noterlik makamındaki bürokratik hantallığın kaldırılmasına kadar birçok alanda bizler blok zincir teknolojisini kullanabiliriz. O yüzden, bizim burada bu teknolojiyi sadece kripto varlıklar üzerinden değerlendirip bunu bir finansal yatırım aracı olarak görmemiz bence büyük resmi kaçırmamız anlamına geliyor.

Burada mutlaka İstanbul Finans Merkezi'nin de devreye girmesi gerektiğini düşünüyorum. İstanbul Finans Merkezi bence önemli bir proje ama maalesef doğru değerlendirilmeyen bir proje. Bir finans merkezi sadece binalardan ibaret olmamalı. Burada yapmanız gereken şeylerden ilki, mutlaka buradaki mevzuatı değiştirmeniz lazım; ikincisi de TÜBİTAK gibi teknoloji geliştiren kurumların İstanbul Finans Merkezi içerisinde çok başarılı FinTech şirketleriyle beraber çalışmasını özendirmeniz gerekiyor. Bu, mutlaka, bizim bundan sonraki aşamada İstanbul Finans Merkezi'ni gerçek bir finans merkezi hâline getirmek istiyorsak yapmamız gereken şeylerden bir tanesi.

Önümüzdeki dönemde sosyal girişimcilik alanında çok heyecan verici gelişmeler olacak. Neden bu blok zincir teknolojisi ve kripto varlıklarla ilgili önemli? Çünkü sizler, etki fonlarıyla ya da kitle fonlama mekanizmalarıyla beraber sosyal girişimciliğe çok önemli destekler sağlayabilirsiniz; ben bunu o yüzden de önemli buluyorum.

Çok önemli bulduğum başka konulardan bir tanesi de şu: Gözden kaçıyor, dünya da bunu gözden kaçırıyor fakat işte hepimizin elinde tuttuğu, hepimizin günlük ticaretini yaptığı bitcoin gibi, ethereum gibi kripto varlıkları üretmenin bir maliyeti var. Bakın, şöyle bir örnek vereyim size: Ethereum üreticileri son on sekiz ayda ceplerinden 15 milyar dolar; yanlış duymadınız, 15 milyar dolar para harcadılar ethereum kazımak için. Bugün bitcoinin üretim maliyeti 15-20 bin dolar civarında. Biz hep şöyle bir şey düşünüyoruz: Bunu bir para gibi, darphanede sadece bir kâğıttan ya da mürekkepten ibaret olan bir varlık gibi düşünüyoruz; asla böyle bir şey değil, kripto varlıkları üretmesi çok pahalı. İşte, biraz önce söyledim, bitcoinin üretilmesi 10-15 bin dolar arasında değişiyor enerji maliyetlerine göre, ethereum bazı yerlerde daha da pahalıya... O zaman bunlarla ilgili bir mevzuata ihtiyacımız var. Şu anda Türkiye'de enerji maliyetleri yüksek olduğu için kripto varlık üreticileri Türkiye'yi kullanmıyorlar ama bu ileride kullanmayacakları anlamına gelmiyor. O zaman da biz bu kripto varlıkların üretimini nasıl değerlendireceğiz? Türkiye'de bir kripto varlık üretildiği zaman, biz üretilen bu kripto varlığı nasıl kaydedeceğiz? Bu bir ihracat varlığı mı olacak, başka bir şekilde mi değerlendireceğiz? Bununla ilgili mutlaka bir mevzuatın geliştirilmesi lazım. Türkiye, şu anda maliyetler yüksek olduğu için kripto varlıkları genelde üretmek için cazip bir ülke olarak bulunmuyor fakat söyleyeyim, arkasında çok ciddi bir enerji maliyeti var, Türkiye enerji ithalatçısı bir ülke. O yüzden, kripto varlığın üretilmesi konusunda da Türkiye'de üretilmesi konusunda da bu mevzuat açığının bir an önce giderilmesi gerektiğini düşünüyorum ve mutlaka ama mutlaka finansal okuryazarlığı artırmamız gerekir. Finansal okuryazarlığı neden artırmamız gerekir? Çünkü kripto varlıklara bir denetleme ve düzenleme getirildiği zaman buna en fazla itiraz edecekler, dar ve orta gelirli vatandaşlar, arkasındaki teknolojiyi çok fazla bilmeyen ama sadece kulaktan duyduğu haberlerle bitcoinden ya da ethereumdan para kazanılabileceğini ve bu para kazanmanın sonsuza kadar devam edeceğini düşünen dar ve orta gelirli vatandaşlar. Ama tarih bize çok iyi bir şekilde gösteriyor ki bu vatandaşlar o yatırımlarını, birikimlerini birkaç saat içerisinde de kaybedebiliyorlar. Bunun, mutlaka finansal okuryazarlığın artırılmasıyla ve gerekli denetim ve düzenleme mekanizmalarının tekrardan ortaya konmasıyla aşılması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'nin en büyük problemlerinden iki tanesi teknoloji okuryazarlığı ve finansal okuryazarlıktır. Karşımızda teknoloji ve finansı birleştiren bir alan var, blok zincir teknolojisini kullanarak bir kripto varlık üretimi. O bakımdan, ilk yapmamız gereken şeylerden bir tanesi, Türkiye'de gençlerden başlamak üzere finansal okuryazarlığın ve teknoloji okuryazarlığının artırılmasını sağlamak olmalıdır.

Peki, bu kanun teklifiyle ilgili başka nelerden bahsetmemiz gerekiyor? İlk olarak bu kanun teklifiyle başlayarak denetleme ve düzenlemeleri küçük yatırımcıyı koruma amaçlı yapmalıyız. Korurken de düzenlemeleri boğucu hâle getirmememiz gerekiyor. Mesela Hindistan düzenlemeleri sıkılaştırdığı zaman kripto varlık piyasasında çok ciddi kayıplar yaşadı. O yüzden öyle bir denetleme ve düzenleme mekanizması getirmemiz gerekiyor ki başta küçük yatırımcıyı koruyan, kara para aklama mekanizmasını tamamıyla imkânsızlaştıran ama aynı zamanda Türkiye'de hem blok zincir teknolojisini geliştirip hem de kripto varlık piyasasını derinleştiren bir anlayışla bizim bu işe koyulmamız gerekiyor.

Bir başka nokta, bu kanun teklifinde eksik gördüğümüz şeylerden bir tanesi, kripto varlıkların sermaye piyasası aracı olarak Merkezî Kayıt Kuruluşu sistemine dâhil edilmemesi; bunlar problem yaratabilir. Dolayısıyla Merkezî Kayıt Kuruluşuna bu kripto varlıkların sermaye piyasası aracı kabul edilmese bile kaydedilmesinin ben önemli olduğunu düşünüyorum.

Bir başka nokta da şu: Bu kripto varlıklar yatırımcı tazmin hükümleri dışında tutularak bir anlamda kamu güvenliğinden mahrum bırakılıyor. Bu bence çok önemli bir konu. O yüzden, bizler eğer burada gerçekten bu piyasaya güvenli bir şekilde yatırımcıların yatırım yapmasını, orada tasarruflarını değerlendirmesini istiyorsak yatırımcı tazmin hükümleri dışında kripto varlıkların tutulmamasına önem vermeliyiz.

Bir başka önemli konu da şu: Her bir kripto varlık için ayrı bir saklama esası tutuluyor. Bu çok teknik bir konu, hepinizin bu konuya vâkıf olmayabileceğini biliyorum ama her bir kripto varlık için siz başka bir esas belirlerseniz bu varlıkları saklama konusunda, bu kripto varlık piyasası geliştikçe mevzuatlar çok karmaşıklaşabilir, çok farklı nitelikteki uygulamaları bizler aynı mevzuat içerisinde değerlendirmek zorunda kalabiliriz, bu ileride çok ciddi bir karışıklığa yol açabilir. O bakımdan, bu konuya da bir açıklık getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Sorumlulukla ilgili birkaç şey daha var. Kanunun 9'uncu maddesiyle ilgili... Borçlar Kanunu'nun "Tehlike sorumluluğu" başlıklı maddesine atıf yapılıyor. Bu tehlike sorumluluğu maddesi önemli çünkü bu maddede bir kusursuz sorumluluk var. Kusursuz sorumluluk da şu: Kusur affedilmiyor. Peki, hangi sektörler bu kusursuz sorumluluğa dâhil, söyleyeyim: Doğal gaz, petrol, kimyasal maddeler, nükleer santraller, madenler, yüksek hızlı hava, kara, deniz taşıtları gibi alanlar. Şimdi, kripto varlıkla ilgili düzenlemeyi bu kadar kritik sektörlerin içerisinde değerlendirmek de bu varlık piyasasının, kripto varlık piyasasının doğru değerlendirilmesi konusunda sıkıntılar yaratabilir. Bu alanda da bence bu kanun teklifi daha farklı bir dilde yazılabilir.

Bir başka nokta da şu, özellikle turizm için geçerli: Sizler bugün dışarıdan kripto varlığınızı getirerek -diyelim ki bitcoin ya da ethereum getirerek- parayı fazla taşımadan Türkiye'de tatil yapabiliyorsunuz ve bunu da ATM benzeri elektronik işlem cihazlarıyla beraber yapabiliyorsunuz. Kanun teklifi, bu ATM benzeri elektronik işlem cihazlarının kaldırılmasını öngörüyor belli bir süre sonra; ben bunun eksiklik olduğunu düşünüyorum. Bu, yurt dışından gelen özellikle genç turistlere ya da işte yüksek gelirli turistlere baktığınız zaman o turistlerin buraya yanlarında varlıklarını getirip burada harcamalarını yapması için çok etkili bir yoldu. O yüzden, bu ATM benzeri elektronik işlem cihazlarının kaldırılmasının -turizm için- özellikle kripto varlığını getirerek burada bozdurup ondan sonra burada harcamasını yapacak olan turistler için önemli bir problem olduğunu düşünenlerdenim.

Bir başka nokta da tabii ki şu: Kripto varlık hizmet sağlayıcılarıyla ilgili sermaye yeterliliği konusunda da ilgili mevzuatta bir açık var. Mutlaka sermaye yeterliliği konusuna da burada, kanun teklifinde değinilmeliydi.

Özet olarak şunu söylemek gerekiyor: 4'üncü sanayi devriminin en kritik teknolojilerinden bir tanesi blok zincir teknolojisi ve bunu üretecek kripto varlıklar da var. Başta söylediğimi tekrarlayayım, oldukça önemli bir örnek: Çok değil beş sene içerisinde bütün dünyadaki millî gelirin yüzde 10'u blok zincir teknolojisiyle depolanacak. Türkiye, bu teknolojik gelişmenin, bu finansal gelişmenin dışında kalmamalı ve bunu nasıl değerlendirebileceğini dikkate almalı.

Ben, bu kanun teklifini, bu çerçevede, bundan sonra yapılacak düzenlemelerle beraber bir başlangıç olarak görmek istiyorum. Eksikleri var, gecikmiş bir kanun teklifi ama en azından denetleme ve düzenleme açısından olumlu tarafları da var diyorum.

Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)