| Konu: | Kayyumun bir darbe olduğuna ve darbe devam ettiği sürece direnişin de devam edeceğine; 13 Haziranda Hakkâri'de, 14 Haziranda Mersin'de düzenleyecekleri mitinglere; Ömer Çelik'in kayyumlarla ilgili açıklamasına, Metin Lokumcu ve Tahir Elçi davalarına, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü'ne ve 12 yaşındaki "Ahmet Haskiro" isimli Suriyeli çocuğun yaşamını kaybettiğine, AKP iktidarının yirmi iki yıldır sürdürdüğü neoliberal politikalarla ekonomideki ciddi çöküşün beraberinde yoksulluk faciasını çıkardığına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 94 |
| Tarih: | 12.06.2024 |
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kayyum rezaleti, kayyum utancı devam ediyor, darbe devam ediyor; darbe devam ettiği sürece de direniş de devam edecek. Sokaklarda, yollarda, bulunduğumuz her alanda bu darbeye karşı mücadelemizi...
BAŞKAN - Bir saniye...
Bir ses geliyor değil mi Genel Kuruldan?
ORHAN SÜMER (Adana) - Başkanım, buralarda çalışma gibi bir şey var.
BAŞKAN - Bir öğrenin ve ara versinler lütfen.
Buyurun.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Evet, darbeden söz edince, siz de "Ses geliyor." deyince AKP sıraları huylandı tabii.
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Siz de huylanın ya, siz de huylanın yani.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Evet, bu darbe utancına katlanmaya devam ediyorlar ama biz de darbeye karşı mücadelemize devam edeceğiz, direnişimize devam edeceğiz çünkü darbe gerçekten demokrasinin düşmanıdır. Demokrasiden yana olanların, demokrasiden yana bu mücadeleyi verenlerin üzerine düşen en önemli sorumluluk darbeye karşı çıkmaktır. Bu, tartışılacak bir konu da değildir, kayyum da bir darbedir. Şimdi, yarın, 13 Haziran günü Hakkâri'de büyük bir mitingimiz var. Bu miting için Türkiye'nin her yerinden partililerimiz, yöneticilerimiz, yoldaşlarımız, arkadaşlarımız, halkımız yollardadır. Bu büyük mitingle kayyumlara karşı o gücümüzü Hakkâri'de göstereceğiz. Hemen sonrasında, 14 Haziran günü de Mersin'de yine büyük bir mitingimiz var. Biz buradan tüm halkımıza, tüm halklara, bu ülkenin tüm mağdurlarına, bu darbe aklından dolayı yok sayılanlara, ötekileştirilenlere çağrı yapıyoruz: Gelin, hep beraber bu darbeci zihniyete karşı, bu kayyumcu akla karşı direnelim.
Evet, maalesef, darbeleri, kayyumları savunmaya iktidar devam ediyor. Sayın Ömer Çelik dün bir açıklama yaptı, "Gereğini yapacağız. Kayyumları sürdüreceğiz." minvalinde konuştu ve bunu da gerekçelendirirken diyor ki: "Hizmet etmeyen belediyenin yerine kayyum atarız." Buradaki anlayışın, zihniyetin çarpıklığına bakar mısınız? Bir kere, bunun içinde çok ciddi bir yanıltıcı bilgi, algı yönetimi de var. 31 Mart seçimlerinden sonra bizim Belediye Başkanımız göreve geldi, Eş Başkanımız göreve geldi; hizmet etmeyen... Neyle neyin hizmetini ölçeceksiniz siz? Eğer bir hizmet meselesi varsa, özellikle siz geçen dönem de Hakkâri'ye kayyum atadınız ve burada sormanız gereken soru bizim belediye eş başkanlarının hizmeti değil, atamış olduğunuz o kayyuma "315 milyon nerede?" sorusunu sormalısınız, 315 milyon nerede? Evet, Hakkâri halkının hakkı olan 315 milyona çökmüş olan kayyumu, geldiniz, bir daha kayyum olarak atadınız. Bunun hesabını veremezsiniz, ne hizmetinden bahsediyorsunuz siz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun lütfen.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Kaldı ki bu nasıl bir demokrasi anlayışı, nasıl bir siyaset anlayışı, nasıl bir hukuk anlayışı? Yani oradan tespit edeceklermiş. Seçme seçilme hakkını bile yok sayan, demokrasinin belki de ilk adımı olacak bu hakkı bile yok sayan, Kürt halkının en temel haklarını yok sayan, onun iradesini yok sayan bu zihniyet diyor ki: "Biz tespit ederiz, tespit edince de gereken adımı atarız." Toptancı yaklaşmayacakmış, lütfediyor; bakın, toptancı yaklaşmayacakmış ancak bu kayyum uygulamasına da devam edeceklermiş.
Şimdi, bu, bildiğiniz klasik hikâye hani Goebbels'ten gelen bir hikâye; yalanda ısrar edin, süreklileştirin, halk onu gerçek sanır. Şimdi, bu Dezenformasyon Başkanının Türkiye'de yaratmış olduğu bu anlayışa herkes katılmış gözüküyor. Ömer Çelik de yalanda ısrar ediyor, sanıyor ki ısrar ettikçe bu gerçeğe dönüşecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayalım lütfen.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Goebbels öldü, Goebbels çoktan öldü, Goebbels'in yöntemleri de öldü. Artık, sizin tüm yalanlarınız her gün ifşa oluyor. Dolayısıyla, yalanda ısrar ettikçe çürürsünüz; çürüdünüz, darbelerden medet umar hâle geldiniz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maalesef bu uzun süredir ülkemizde devam eden bir anlayış, bir polis devleti anlayışı, bir darbeci anlayış. Bakın, dün bir mahkeme kararı söz konusu oldu Türkiye'de, 31 Mayıs 2011'de Rize'de bir miting vardı. Bu mitinge dönemin Başbakanı gidecekti. HES'lere ve çay meselesine dair bu mitingi protesto edenler, maalesef, polisin çok ciddi gaz saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Metin Lokumcu Hocamız orada maalesef fenalaştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, bitirelim lütfen.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Ambulansa konuldu, ambulansa da gaz atıldı ve yaşamını yitirdi. Bununla ilgili yargılanan 6 polisin davasında mahkeme 6 Eylüle ertelendi.
Bir başka dava da bugün görülüyor, barış elçisi Tahir Elçi'nin davası. Kendisi 28 Kasım 2015'te katledildi. Katledilmesinin nedeni hedef gösterilmesidir; katledilmesinin nedeni demokrasiyi, barışı savunmasıdır. "Savaş" diyenler, Kürt halkının demokratik çözüme kavuşmasını engellemek için her türlü şiddeti reva görenler Tahir Elçi'yi hedef gösterdiler ve maalesef katledildi. 9 duruşma yapıldı, şu anda duruşma devam ediyor ve buradan da nasıl bir sonuç çıkacağını savcının polisler hakkında beraat kararı istemesinden çok iyi biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Tamamlayacağım.
BAŞKAN - Buyurun, bitirelim lütfen.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bu, taraflı yargıyla, bu savcılarla, bu kumpas aklıyla -Kobani kumpastan da biliyoruz, Gezi davasından da biliyoruz, bu davalardan da biliyoruz- bunlarla bir adalete ulaşmak zaten mümkün değil ama şunu çok iyi bilin ki bizim adalet mücadelemiz devam edecek, bu davaların takipçisi olacağız, suçlular yargılanana kadar da mücadelemiz sürecek.
Sayın Başkan, siz de belirttiniz, kendi yaşamınızdan da örnek verdiniz çocuk işçiliği konusunda -bugün 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü- maalesef ülkemiz bu konuda gerçekten çok vahim bir tablo sergiliyor. 1 milyona yakın çocuk işçi var eğitim hakkından yoksun kalmış, yoksullukla mücadele eden ailelerin çaresizliği bir tarafta, çocuk işçilerin durumu diğer tarafta ve son on yılda maalesef -700'e yakın- 695 çocuk işçi, işçi cinayetlerinde katledildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Buyurun, devam edin lütfen.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Senede ortalama 70 çocuk katlediliyor ve bu sürüyor. Dün de 12 yaşında "Ahmet Haskiro" isimli Suriyeli bir çocuk asansör ile duvar arasına sıkışarak yaşamını kaybetti ve yaşamını kaybeden çocuk işçilerin yüzde 80'i mülteci, göçmen; bu gerçeklikle de yüzleşmek zorundayız. MESEM uygulaması derhâl kaldırılmalıdır. "Çocukların yeri fabrikalar değil, atölyeler değil, tamirhaneler değil okuldur." diyoruz ve bu konuda da tüm toplumu duyarlı olmaya davet ediyoruz.
Son olarak, tabii, çocuk işçiliğinden tutun da bütün bu yoksulluk meselesinin müsebbibi kuşkusuz AKP iktidarının yirmi iki yıldır sürdürdüğü neoliberal politikalardır. Bu politikalarla ekonomideki ciddi çöküş, beraberinde bu yoksulluk faciasını karşımıza çıkarmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Birkaç tane rakamla bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun, son defa...
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bu ekonomik tablonun ne kadar vahim olduğunu resmedecek birkaç rakam vereyim: On sene önce kişi başına ortalama gelirin 1.500 dolar üzerinde gelire sahip bir ülkeyken bugün ortalama gelirin 500 dolar gerisindeyiz yani on yılda satın alma gücü kişi başına ortalama 2 bin dolar gerilemiştir. İki, enflasyonda ilk 5'teyiz, yüzde 75 enflasyon; İŞKUR'un rakamlarında bile inanılmaz bir işsizliğin olduğu çok net biliniyor. Velhasıl, Sefalet Endeksi'nde dünyada ilk 5'e girmiş bir ülkeyiz; yoksulluk zaten bunu gösteriyor. Şimdi, Kurban Bayramı var önümüzde. Bayramı emekçiye, emekliye, bu halka zehir etmişlerin bence oturup düşünmesi gereken çok ciddi bir mesele karşılarında duruyor. Kayyum atayarak, Kürt düşmanlığı yaparak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Selamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
Murat tam hasıl olmadıysa açayım, son sözlerinizi alalım.
Buyurun.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Peki.
Bu tabloyu yaratanlar aslında bu bayram vesilesiyle oturup bir kez daha şapkayı önlerine koyup düşünmelilerdir diyorum.
Herkesi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.