Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 93 |
Tarih: | 11.06.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Sayın Başkan değerli milletvekilleri; partimiz 31 Mart yerel seçimlerinden önce Türkiye tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir demokrasi şöleniyle ön seçimlerle adaylarını belirledi. Adaylarını belirlerken sandık kurdu; bu sandıklarda halkın belirlediği, sadece belediye eş başkanları değil, meclis üyeleri ve il genel meclis üyeleriyle, halkın seçtiği adaylarla seçime gitti. Bütün belediye başkanlarımız halkın talebi, rızası ve onayıyla aday belirleme sürecinden geçerek resmî seçimlerle yarışmış, iktidarın tüm hilelerine rağmen belediye başkanı olarak seçilmişlerdir. Ancak Nazi Propaganda Bakanı Goebbels'i bile kıskandıracak algı operasyonları ve kumpas dosyalarıyla 2016 yılından beri sürdürülen sömürgeci kayyım politikalarına 31 Mart seçim sonrasında da devam ettirildi. Asker çıkarılarak fetih görüntüsü verilen Hakkâri'de, sandık sonucunu ortadan kaldıran yerel kayyım darbesi yapıldı. Kürt halkının, Hakkâri halkının seçme ve seçilme hakkı bir kez daha gasbedilmiştir. Bu nedenle bugün buradaki önergemizde sadece sivil siyasi bir darbeyi değil, bu yapının tamamen tasfiyesi için atılacak kapsamlı bir demokratikleşme adımlarını oylamayacağız, aynı zamanda yüz yıldır umumi müfettişliklerle, OHAL'le, süper valiliklerle, 2016 yılından beri de seçilmişler yerine atanan kayyımlarla yönetilen kürdistanın, Hakkâri'nin, Van'ın, Muş'un, Ağrı'nın sömürge konumunu da oylayacağız. Bir halkın dilini, kültürünü yasaklamak, seçilmişlerini tanımamak, ikili sömürgeci hukuku uygulamak, burada ifade edildiği gibi "sömürgecilik" kavramının başka bir adı ne literatürde ne de Türkiye tarihinde yoktur.
Bir algı operasyonuyla, seçilmiş olan belediye başkanlarımızın dosyaları üzerinden oluşturulan algı operasyonuyla geçmiş dönemdeki kayyım uygulamalarında dosyası olmayanlara da kayyım atandı, dosyasından beraat ettirilenler bile görevlerine geri getirilmedi. Aynı zamanda, Hakkâri Belediye Başkanımız... 15 Temmuz darbe girişiminin en büyük mağduriyeti olarak ifade ettiğiniz FETÖ mensupları tarafından hazırlanan dosyayla gerekçe yapıldı. Mesele hukuki değil yerel iradeye, halkın iradesine apaçık bir darbedir. Türkiye'de anbean yenilenen, süreklileşen, sistematikleşen bir darbe mekaniği içerisindeyiz.
Bakınız, darbe, Türkiye'de tek başına bir paranoya değil, bir ihtimal değil, maalesef ki AKP yönetiminde bir yönetim biçimini aldı. En çok da 2015 sürecinde, çözüm süreci sonrasında ilan edilen sokağa çıkma yasaklarıyla; 15 Temmuz darbe girişimi sonrası OHAL ilanıyla; OHAL gerekçesiyle çıkarılan KHK'ler, KHK'lerin kanunlaşması; Anayasa'ya ve AİHM kararlarına uymama; parti kapatma davaları; Kobani'den Gezi'ye yürütülen dosyalar; vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması, tutuklanması; medya üzerindeki yoğun sansür; barış akademisyenlerinden bugün Boğaziçi Üniversitesinde olan duruma; İstanbul Sözleşmesi'nin feshi; şu an, her gün konuştuğumuz çete-mafya yapılanmasının devletin her bir kademesinde güçleri parsellemesine kadar hukuk eliyle yürüttüğünüz her işlem tek başına birer darbe, topyekûn ise darbenin daniskasıdır.
Bakınız, AKP bir darbe iktidarıdır; AKP ve MHP bir darbe ortaklığının hukuk eliyle yürütülen yasal görünümlü, yasa dışı, antidemokratik zor aygıtlarıyla kendini ayakta tutmaya çalışan bir darbe iktidarının ta kendisidir. Başarılı olacaklar mı? Hayır, mücadele sürdüğü sürece, halk ayakta olduğu sürece ne tek başına bu tek tek saydığım olaylardaki darbe yöntemi ne de topyekûn olarak bu darbe girişimi başarıya ulaşamayacaktır.
Yıllarca sordunuz "Kürtler ne istiyor?" Bu son bir yıl içerisinde burada defalarca söylendi; Kürtler bedel ödeye ödeye elde ettiği, sizlerin lütuf gibi ortaya koymuş olduğunuz her bir kazanıma karşı... Sonra da "Kürtler daha ne istiyor?" noktasından bugün de -her ortaya çıkan birisinin "en temel hak" diye övüne övüne gerindiği- seçme ve seçilme hakkının tanınmadığı bir aşamaya gelindi. "Kürtler ne istiyor?" değil, bu devlet Kürtlerden ne istiyor, bu iktidar Kürtlerden ne istiyor, siz Kürtlerden ne istiyorsunuz; öncelikle ona karar verin. Kürtler eşit vatandaşlık hakkıyla, eşit temel haklarla ayrımcısız bir yaşam istiyor, bunun mücadelesini veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Devamla) - Yüz yıldır demokrasi için mücadele eden, eşit, özgür, onurlu bir yaşam için inkâra, asimilasyona direnen Kürtlerden iradelerini, onurlarını, varlıklarını teslim alamayacaksınız. Ne irademizi ne onurumuzu teslim etmeye hiçbir niyetimiz, hiçbir şeyimiz yok.
Darbe mekaniğinin süreklileşmesine ilişkin burada, defalarca, birçok parti benzer durumları da iletti. 15 Temmuz 2016'da tek adam rejiminden bu Meclisin, yasamanın işlevsizleştirilmesine, hukukun askıya alınmasına, yargının siyasallaşmasına kadar, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar Kürtlerin dayandığı demokratik direnme hakkı mevcut koşullarda meşrudur, mevcut koşullarda geçerlidir. Anayasa 67'de güvence altındaki seçme ve seçilme hakkından her türlü temel hakkımızın gasbedilmesine karşı bizler sokaktayız, içeride ve dışarıda direnmeye devam edeceğiz; direnenlere selam olsun! (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)