| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti ile Birleşmiş Milletler Arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Eşgüdüm Ofisi Bölgesel Ofisinin İstanbul'da Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 89 |
| Tarih: | 30.05.2024 |
CHP GRUBU ADINA OKAN KONURALP (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizlerin huzurunuzda iktidar partisine sormak istiyorum: Muhalefetin araştırma önergelerini neden kabul etmiyorsunuz ya da araştırma önergelerinin hiç olmazsa bazılarını neden kabul etmiyorsunuz? Denetlenebilir olmaktan, şeffaflıktan, hesap verilebilir olmaktan neden bu kadar uzaksınız?
Bence bunlar kadar önemli olan bir başka konu daha var. Toplumun hiç olmazsa bazı kesimlerinin sorunlarına, dertlerine muhalefetle birlikte kulak kabartmaktan, sorunlara muhalefetle birlikte çözüm üretmekten, çözüm bulmaktan, çözüm aramaktan neden bu kadar uzaksınız? (CHP sıralarından alkışlar)
Bizimle, muhalefetle yeni anayasa yazmaya varsınız. Anayasa masasına oturmamız için neredeyse her türlü daveti yapıyorsunuz. Yani, muhalefetle yeni anayasa yazmaya varsınız, dediğim gibi, Anayasa masasına oturmamız için her şeyi yapıyorsunuz ama örneğin, bugün motokuryelerin yaşadıkları sorunların araştırılmasına ilişkin önergemize "hayır" dediniz. Neden? Ne kaybederdiniz kabul etseydiniz? Kabul etseydiniz ve motokuryelerin çığlığına hep birlikte karşılık vermiş olsaydık güzel olmaz mıydı? Yıldızlarınız mı dökülürdü, karizmanız mı çizilirdi? (CHP sıralarından alkışlar)
Bestesi Timur Selçuk'a ait "Ekonomi Tıkırında" şarkısının sözlerinden esinlenmişcesine her şeyi, her konuyu tıkırında gören bir anlayışınız var. Sizin için her şey yolunda, her şey harika, her şey müthiş, her şey tıkırında. Vurguladığım gibi, örneğin, bugün motokuryelerin sorunlarına ya da araç muayene ücretlerindeki pahalılığın önlenmesine, Gezi sürecinde yaşanan adaletsizliklerin belirlenmesine, siyasi ahlak yasasının çıkarılmamış olmasının sonuçlarına ilişkin araştırma önergelerinden birini bile kabul etmediniz. Buraya gelen tüm hatipleriniz bu 4 konuda da her şey yolunda, her şey tıkırında konuşması yaptı. Nedir bu kendinize bahşettiğiniz eleştirilemez, sorgulanamaz hâlin gerekçesi?
Dediğim gibi, aylardır burada her şey yolunda konuşması dinliyoruz ve her şeye rağmen biz de bazen yüksek sesle, bazen sakin sakin, bazen ricayla, bazen kızarak, bazen kızdırarak diyoruz ki: Toplumun şu kesimlerinin şöyle şöyle sorunları var. Gelin birlikte araştıralım, gelin birlikte bu sorunları çözelim. Çıkıyorsunuz karşımıza "Sorun yok, her şey tıkırında." Bakın, bu, muhalefetin yararına bir durum aslında. Deriz ki: Biz önerdik, iktidar kabul etmedi. Ama vicdani değil bu arkadaşlar. Bugün motokuryelerin sorunlarının araştırılmasına ilişkin önergemize "hayır" deyince, motokuryelerin sorunları ortadan kalkmış olmuyor ya da katledilen Ata Emre Akman veya Samet Özgül geri dönmüyor. Ancak, önergemizi kabul etmiş olsaydınız hiç olmazsa Emre'nin ve Samet'in annelerinin yüreğindeki acı hafifleyecekti. Sizler bu annelerin yüreğindeki acılara bile kayıtsız kaldınız.
Sizlerin "Her şey yolunda." yaklaşımınıza ilişkin bir anımsatma yapmak istiyorum; anlarsanız ne âlâ ama siz bilirsiniz. 1965 yapımı bir Fransız filmi var, ismi Türkçeye "Protesto" olarak çevrilen bir film. Filmde 50 katlı binadan düşen bir adama dair bir anekdota yer veriliyor. Şöyle ki: Adam her bir kattan geçerken kendisini rahatlatmak için "Buraya kadar her şey yolunda. Buraya kadar her şey yolunda. Buraya kadar her şey yolunda." diye bağırıyor. Arkadaşlar, önemli olan düşüş değildir, yere çarpmaktır. Hâliniz 50 katlı binadan düşen adamın hikâyesine benziyor. "Her şey yolunda." diyorsunuz ama yere çarpacaksınız. Bizim araştırma önergemizin bir nedeni de çarpacak olmanıza ilişkin. Biz, sizinle birlikte toplumumuz da yere çarpmasın diye bir mücadele veriyoruz, onların dertlerine derman olmanın çabasındayız ve her önergemizle sizlere sakince, içtenlikle, açık bir davette bulunuyoruz, kayıtsız kalıyorsunuz. Yere çarpacaksınız, siz bilirsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Konuralp, lütfen tamamlayın.
OKAN KONURALP (Devamla) - Ama size bir tavsiye, hiç olmazsa içinde annelerin evlat acısının bulunduğu, annelerin gözyaşlarının bulunduğu önergeleri, araştırma önergelerimizi kabul edin, bir şey kaybetmiş olmazsınız.
Sayın milletvekilleri, çok uzatmadan değinmek istediğim bir başka konu da köpeklere ilişkin hazırlanan bu yasa teklifi. Çok uzatmadan şunları vurgulamak istiyorum: Umarım ve umarım "köpeklerin uyutulması" adı altında getirmeye çalıştığınız yasa teklifinden bu hâliyle vazgeçersiniz çünkü köpeklerin uyutulmasından kastınız köpeklerin öldürülmesi. Kendinizce öldürmeyi kibarlaştırıyorsunuz. Oysa bu yasa teklifi kabul edilirse güçlü olanın güçsüz olana istediğini yapabileceği bir kanunla bağdaşmış olacaksınız. Bugün "Zarar veren bunlar." deyip yok etmeye bir başlarsanız asmayalım da besleyelim mi kanununa benzer bir kanunu köpekler için yaşama geçirmiş olacaksınız. Bu sorunu hep birlikte vicdanımızla çözmek zorundayız, öldürerek değil.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)