| Konu: | Gezi'nin 11 yaşında olduğuna, Roboski'ye, Diyarbakır'da Sanat Sokağı'nda "Pine Kahve" denilen mekânın polislerce "Kürtçe hizmet veremezsiniz." diyerek basılmasına, tekçi zihniyetin beslemiş olduğu anlayışın her gün burada mültecileri hedef hâline getirmeye devam ettiğine ve vahşice katledilen mülteci Vezir Muhammed Nourtani'ye, Burdur Devlet Hastanesinde yaşanan diyaliz vakasına, Öcalan'ın sağlık durumuyla ilgili haber almak istediklerine ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in orta yaşlılara seslenmesine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 89 |
| Tarih: | 30.05.2024 |
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gezi 11 yaşında. Gezi, büyük bir buluşmaydı, büyük bir demokrasi şöleniydi. Gezi, geride bıraktığımız yüzyıla bir itirazdı; darbe mekaniğinin içinde darbelerle boğuşan, otoriter rejimler altında inleyen, bir türlü demokratikleşemeyen cumhuriyete karşı bir demokratik cumhuriyet özlemiydi; yeni yüzyılı karşılamaydı, bu amaçla bir araya gelmiş "Başka bir yüzyıl mümkün, başka bir dünya mümkün." diyenlerin ortak sesiydi. Hepimiz oradaydık, hepimiz bu barışçıl eylemdeydik, yan yana geldik. Tüm bu barışçıl eyleme kadar, neredeyse biber gazı stoklarını tüketecek kadar bir saldırganlığa rağmen Gezi direndi, direnmeye devam ediyor. Gezi'de kaybettiğimiz Medeni Yıldırım, Ali İsmail Korkmaz şahsında tüm yitirdiklerimizi saygıyla anıyorum. Cezaevinde bulunan, tıpkı Kobani kumpas davasındaki Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Pervin Oduncu, Günay Kubilay, Ali Ürküt gibi, tüm arkadaşlarımız gibi Gezi'den dolayı cezaevinde olan Can Atalay'ı, Çiğdem Mater'i ve tüm arkadaşlarımızı, tutsaklarımızı buradan, selamlıyorum.
Evet, Gezi İmralı'dan gelen sesi karşılayandı; Kürt meselesinin demokratik çözümünün mümkün olabileceğini, bunun için tüm toplumun harekete geçmesi gerektiğini söyleyen sesti. Gezi'nin sesini susturmaya çalışanların çöktürme planlarıyla ülkeyi nereye sürüklediklerini hep beraber görüyoruz. Türkiye demokratikleşmeden hiçbir şeyi çözemeyiz, demokratikleşmenin yolu aslında Gezi'de dile getirilenlerdir. O yüzden, bir kez daha demokrasi için, barış için Gezi'yi selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; dün Çorum'u konuştuk burada, dedik ki: "Darbe mekaniğinin içinde ne katliamlar gördük." Evet, bir başka katliam da Roboski katliamıydı; F-16'larla bombalanan 17'si çocuk 34 yurttaşımızı yitirdik. Geride bıraktığımız on iki yılda olduğu gibi her sene Roboski'yi anıyoruz, anmaya devam edeceğiz; hatırlatacağız, unutmayacağız, hesap sorulmasını isteyeceğiz. Ve yine anma yapan Halfeti'deki -3 müdürün paylaşımından dolayı- 3 müdür hakkında idari soruşturma açıldı, sürgüne gönderildiler. Biri hakkında savcılık tutuklama istedi ve dava açtı, 18 Eylülde de bu dava görülecek. Neden? Roboski'yi andılar diye. Neden? Bu katliamı kınadılar diye. Bu katliamı yapanları bırakın yargılamayı, kınamadınız. Burada bir katliam var, 17'si çocuk 34 kişi yaşamını yitirmiş; bu konuda sessiz kalanlar bu konuyu kınayanlara ceza yağdırma peşindeler; bunu kabul etmiyoruz. Roboski'nin hesabı mutlaka sorulacak.
Değerli milletvekilleri, bu ülkede Roboski'de katliam, başka bir yerde Kürtçeye karşı tepki, Kürt halkının haklı taleplerine karşı ara vermeksizin sürdürülen bir şiddet politikası var. Bunun bir sahnesini Diyarbakır'da Ofis Sanat Sokağı'nda yaşadık, "Pine Kahve" denilen bir mekân basıldı polislerce "Vay efendim, burada Kürtçe hizmet veremezsiniz." diye. Türkiye'nin birçok yerinde birçok dilde hizmet veriliyor. Özellikle İngilizce hizmet verenleri çok seviyorsunuz, bütün buluşmalarınızı, partilerinizi böyle yerlerde yapıyorsunuz; bunu çok iyi biliyoruz. Son örneği; kamu-özel işletmesi lehine verdiğiniz parti; boğaza nazır, ismi bile İngilizce -Four Seasons'lar, Çırağan Palace'lar- orada yediğiniz yemeklerin menüsü bile İngilizce, Fransızca. Ama mesele Kürtçeye gelince "Bir kafede Kürtçe hizmet verilemez." diye baskın düzenliyorsunuz. Ne istiyorsunuz Kürtçeden? Şu Kürtçeden elinizi de polisinizi de bir çekin. Dolayısıyla Kürtler bu ülkede Kürtçe de konuşacak, Kürtçe ana dilinde eğitim hakkını da savunacak, Kürtçe kamu hizmetlerinin verilmesi için mücadele de edecek çünkü bu ülkenin eşit yurttaşlarıdır. Dolayısıyla Kürtçeye yönelik bu tahammülsüzlüğe bir an önce son verin, bu düşmanlığa son verin.
Yine, burada çoğunlukla, özellikle bu tekçi zihniyetin beslemiş olduğu anlayış her gün burada mültecileri hedef hâline getirmeye devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.
Bildiğiniz gibi Zonguldak'ta Afgan bir mülteci vatandaş Vezir Muhammed Nourtani vahşice katledildi ve bunun davası sürüyor; bu davanın takipçisiyiz. Bu vesileyle burada bir kez daha belirtmek istiyoruz ki evet, onlar da burada oldukları sürece bizim yurttaşımızdırlar; mülteci yurttaşlara yönelik, onlara yönelik bu hasmane, bu düşmanca tutumlara son verilmelidir. Mülteci yurttaşların emek sömürüsü had safhadadır. Bu konuda da iktidarı uyarmak istiyoruz. Ucuz emek anlayışıyla bu konuya yaklaşmak mültecilere yönelik çok vahşi tabloları karşımıza çıkarıyor. Bu Vezir Muhammed'in de katledilmesinin bir nedeni aslında bu anlayıştan kaynaklanmaktadır.
Bir başka konu, Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Burdur Devlet Hastanesinde yaşanan diyaliz vakasını biliyorsunuz; maalesef, bugün 3 yurttaşımızı kaybettik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - İnanılmaz bir ihmal var ama bu ihmalin arkasında neyin yattığını çok iyi biliyoruz. Biz, Sağlık Bakanına ne zaman sağlıkla ilgili soru sorsak Sağlık Bakanı bize nasıl hastane yaptığını âdeta doktor değil de bir müteahhit edasıyla anlatıyor. Biz sağlık hizmeti istiyoruz; kamusal, erişilebilir, ulaşılabilir, nitelikli sağlık hizmeti istiyoruz. Biz, beton binaların içinde sağlığını yitirmiş insanların oradan oraya koşmasını istemiyoruz. Sağlık hizmeti aslında bir kamusal hizmettir. Burdur'da yaşanan vaka kamusal hizmetten ne kadar uzaklaşıldığının aslında bir fotoğrafıdır. Dolayısıyla, bir kez daha Sağlık Bakanına çok önemli bir sağlık sorunu olarak dile getirmek istediğimiz bir mesele vardır, bu vesileyle bir kez daha soruyorum: Öcalan'ın sağlık durumundan haber almak istiyoruz. Bu konudaki sorumuzu da bu vesileyle yinelemek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Son olarak tabii, bu kadar önemli sorunlardan, gerçekten hepimizin içini burkan sorunlardan bahsettik ama bitirirken biraz mizaha ihtiyaç var diye düşünüyorum. Yine, sağ olsun, Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Şimşek eliyle geldi bu mizah. Orta yaşlılara seslenmiş, demiş ki: "Yaşlanmadan zenginleşeceğiz." Yani yaşlanmadan zenginleştiniz zenginleştiniz, yaşlandıysanız vay hâlinize! 10 bin liraya mahkûmsunuz, tatil için size yurt ayarladık ama oraya nasıl gidersiniz, ne yersiniz ne içersiniz o sizin sorununuz çünkü siz, yaşlanmadan zenginleşemediniz; zenginleşebilseydiniz, çalıp çırpsaydınız tatilinizi de beş yıldızlı otelde yapardınız, aksi hâlde gideceğiniz yer öğrenci yurtlarıdır.
Teşekkür ederim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)