| Konu: | Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 88 |
| Tarih: | 29.05.2024 |
GEORGE ASLAN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kurulacak komisyonla ilgili hemen hemen bütün partiler konuştu. Ben burada başka bir konuya değinmek istiyorum.
Nefret söylemi ve nefret suçları dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye'de de kimi zaman yıkıcı etkilere neden olan toplumsal bir sorundur. Geçmiş dönemlerde özellikle bazı iktidar yetkilileri tarafından kullanılan nefret içerikli, ayrımcı ve ötekileştirici dil nedeniyle farklı kesimlerin saldırılara maruz kaldığını biliyoruz. İktidar, özellikle seçim dönemlerinde oy uğruna yabancı düşmanlığını körükleyerek toplum içerisinde nefret ikliminin oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Kimi muhalefet temsilcileri de bu zeminin oluşmasına zaman zaman katkı sunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, daha önce de Genel Kurulda nefret söylemi ve nefret suçlarıyla ilgili konuşmuştum. Bugün, yine, bu konuya değinmek durumundayım çünkü geçtiğimiz günlerde bu kürsüde bir milletvekili İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarıyla ilgili konuşurken "Yahudi Yahudiliğini, Hristiyan Hristiyanlığını tabiri caizse gâvur gâvurluğunu yapıyor ama Müslüman Müslümanlığını maalesef bugüne kadar yapmadı." ve "Kimden yanasın? Gâvurdan yana mısın, Müslüman'dan yana mısın?" şeklinde laflar sarf etti. Bu ifadeler Hristiyan ve Yahudilere yönelik aşağılayıcı, ayrımcı ve nefret söylemi içermektedir. "Gâvur" sözcüğü Osmanlı döneminde 1856 yılında ilan edilen Islahat Fermanı'yla birlikte yasaklanmıştı ama maalesef, bugüne kadar bu yasağa uyan olmadı, rahmetli Turgut Özal döneminde de yine yasaklanmıştı ama bu yasağa yine kimse uymadı.
Değerli milletvekilleri, bu zihniyete sahip olanlar nedense Müslüman olmayan herkese hakaret etme, herkesi aşağılama ve ötekileştirme hakkını kendilerinde bulabiliyorlar. Üstelik bunu çok rahat bir şekilde, çekinmeden yapabiliyorlar çünkü hesap soracak bir yargının da siyasi bir iradenin de olmadığını çok iyi biliyorlar. Aksine bu sözlerinden dolayı alkış bile alabiliyorlar. Şeriatla yönetilen bir ülkedeymişiz gibi Müslümanları, diğer dinlere mensup insanlardan ve halklardan üstün gören hastalıklı bir zihniyettir bu. Bu hastalıklı zihniyete sahip olanlara sormak lazım, sahip olduğunuz hangi meziyetiniz sizi diğer insanlardan üstün kılıyormuş? Eğitim, bilim, teknoloji, hukuk, insan hakları, sanat, spor hangi alanda neyi başardınız? İnsanlığa herhangi bir katkınız var mı? Bunun için kendinizi sorgulamanız gerekirken tek yapabildiğiniz hakaret etmek. Diğer yandan, o "gâvur" dediğiniz ülkelerin insanları Filistin halkıyla dayanışmak için her gün eylemler, protesto gösterileri düzenliyorlar. Peki, Türkiye dâhil diğer Müslüman ülkeler Filistin için slogan atmaktan ve İsrail'e küfretmekten başka ne yapıyor? Burada bir ikiyüzlülük söz konusudur. Ayrıca "Müslüman Filistin" diye diye bu meseleyi hak ve adalet temelli bir halkın özgürlük meselesi olmaktan çıkartıp bunu bir Yahudi-Müslüman çatışması hâline getirenler bu davaya en büyük zararı vermiştir, bunda Türkiye'nin de ve sözünü ettiğim zihniyetin de katkısı büyük.
Değerli milletvekilleri, bir devletin katliam yapıyor olması o ülkede yaşayan halkın ve halkların da suçlu olduğu anlamına gelmez. İsrail'in saldırılarına karşı en çok İsrail halkı karşı çıkıyor, aylardır protesto eylemleri gerçekleştirmektedirler. Avrupa ülkelerinde ve Amerika'da da benzer şekilde protesto eylemleri devam ediyor. Hiçbir ırkın ve inancın diğerinden üstün olmadığına, tüm halkların ve inançların eşitliğine ve hepsinin saygıyı hak ettiğine inanıyoruz. Dolayısıyla, burada sarf edilen söz konusu ifadeleri reddettiğimizi ifade etmek istiyorum. Yeri gelmişken, Türkiye'de Müslüman olmayanlara karşı kullanılan "gayrimüslim" gibi ifadeleri de kabul etmediğimizi belirteyim, bu ifadeleri Türkiye dışında başka ülkelerde duyamazsınız. Örneğin, Arap ülkelerinde Hristiyanlara "gayrimüslim" demezler, "Al-Masihiyin" yani "Hristiyan" derler. Burada da kim kendini nasıl tanımlıyorsa kendisine o şekilde hitap edilmelidir; Müslüman'sa Müslüman, Hristiyan'sa Hristiyan, Yahudi'yse Yahudi, Alevi'yse Alevi, Ezidi'yse Ezidi, ateistse ateist.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aslan, lütfen tamamlayın.
GEORGE ASLAN (Devamla) - Yabancı düşmanlığını körükleyen, ayrıştırıcı, ötekileştirici, nefret dilinden uzak tüm halklara, din ve inançlara karşı herkesi saygılı bir dil kullanmaya davet ediyorum. Dışişlerimiz komisyonlar kuracağına, vakıflar kuracağına öncelikle "gâvur" ve "gayrimüslim" sözcüklerini literatürümüzden çıkarırsa çok daha hayırlı bir iş yapmış olur diyor ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)