GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:88
Tarih:29.05.2024

SADULLAH KISACIK (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri, şahsım ve DEVA Partisi adına saygıyla selamlıyorum.

Biliyorsunuz, artık yapay zekâ çağında yaşıyoruz. ChatGPT'ye "Yolsuzluğun nedenleri nedir?" diye sorduğumuzda üç madde çıkıyor. Bir, şeffaflık eksikliği; iki, yetersiz denetim; üç, siyasi müdahaleler. Dün de bugün de kurulan tüm kamu vakıflarının ve kamu şirketlerinin çoğunun amacı bu üç maddeden dolayıdır. Kurulmak istenilen bu vakıfla iktidar gerek gelir kaynaklarında gerekse harcamalarda devlet kontrolünden kaçmak istiyor, Sayıştay denetiminden, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetiminden kaçmak istiyor. Örneğin, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu var, iktidar bundan da kaçmak istiyor. Bu kanunun 40'ıncı maddesi ne diyor? "Herhangi bir gerçek veya tüzel kişi tarafından, kamu hizmetinin karşılığı olarak veya kamu hizmetleriyle ilişkilendirilerek bağış ve yardım toplanamaz, benzeri adlar altında tahsilat yapılamaz." diyor. Şimdi, devlet okuluna çocuğunuzu kayıt yaptırmaya bir götürün. Bakın bakalım orada bağış toplanıyor mu toplanmıyor mu? Her kayıt döneminde Millî Eğitim Bakanı çıkar, açıklama yapar, der ki: "Kimse bağış alamaz, zorunlu bağış yoktur." Ama okul idarecileri derler ki: "Bağış dekontunu getirmeden kayıt yapmıyorum, git, beni nereye şikâyet edersen et." Bakın, burada nedir durum? Okul aile birliği üzerinden bağış toplanır. Yine, başka bir örnek: Belediye şirketleri. Şu anda hemen her belediyenin faaliyetlerini yürüteceği bir belediye şirketi var arkabahçe olarak kullanılan. Bu şirketlerde belediyenin personeli, belediyenin kaynakları kullanılıyor ama gelirleri şirket tüzel kişiliği harcıyor. Ne güzel! Kaynak kamudan, gelirleri harcama şirket tüzel kişiliğinden.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bu Meclisin itibarını korumak zorundayız. Bakın, bu tür uygulamalar Türkiye Cumhuriyeti devletinin yönetimine yakışmıyor. Bakın, biz "Bu tür uygulamalara son verelim, düzeltelim." derken gelen kanunların her biri bunlardan daha beter bir şekilde kurumsallaşmayı bitirici şeyler oluyor. İşte, yine bugün aynı mantık, görüşmelerini gerçekleştirdiğimiz Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı için de geçerli.

Bakın, bu tür vakıflar, bu tür dernekler, bu tür paralel kurumlar aslında ranta açılan bir kapı oluyor. Biz bu kanunu bugün geçirirsek Dışişleri Bakanlığından başlayarak ranta açılan bir kapı oluşturacağız. Daha sonra bunun tekrarı gelir, başka bakanlıklar da aynı şeyi ister. Yani yan kapı rant kapıya dönüyor, onu söyleyeyim. Eğer biz bu Meclisin itibarını koruyorsak bu tür şeylere izin vermemeliyiz.

Değerli arkadaşlar, ülkelerin kalkınma ve gelişmelerinin temelinde standartlar koymak ve disiplini sağlamak vardır. AK PARTİ iktidarı yıllarca Sayın Ali Babacan döneminde sağlanan mali disiplinin ve birçok alanda yakalanan yüksek standardın mirasını yemiştir. Ali Babacan döneminden sonra işte bu grubun, bu iktidarın yakaladığı tek bir yüksek standart yoktur, ek olarak tek bir mali disiplin yoktur; tam tersine, Sayın Babacan görevden ayrıldıktan sonra kamuda var olan mali disiplin bozulmuş, bütçe disiplini bozulmuş, ekonomik göstergeler yerle bir olmuştur. Bakın, Sayın Babacan döneminde "yatırım yapılabilir" seviyedeki notumuz Babacan'dan sonra hızla azalmış, en son çöp seviyesine düşmüş. Bakın, seçim olalı bir yıl oldu, bir yıldır yeni ekonomi yönetimi rasyonel politikalara döndü, bir yıldır uğraşıyor hâlâ gri alandan çıkamadılar, hâlâ gri alandan çıkamadılar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kısacık, lütfen tamamlayın.

SADULLAH KISACIK (Devamla) - Şu anda bir tane yurt dışı fonu Türkiye'ye yatırım yapamaz. Niye? Çünkü not arttırılmasına rağmen hâlâ gri alandayız; bakın bu kadar kötü durumdayız, tüm standartlar anlamında. Şu anda övündüğünüz ne varsa Sayın Babacan döneminde, ondan sonra taş üstüne taş koyamadınız. Bizim tekrar yüksek standartları yakalamamız devleti kurumsallaştırmamızla mümkündür fakat siz bu tür kanunlarla kamuoyuna gecekondu, paralel yapılar kuruyorsunuz. Bu gibi kanunlarla bizler her kurumda ayrı bir arkabahçe oluşmasına izin veriyoruz. Kamuya liyakat... KPSS sınavlarından dolayı alınamayan akrabanın, eş dostun, yandaşın bu şekilde vakıflar ve dernekler aracılığıyla kamuya alınmasını sağlamaya çalışıyorsunuz; bunu kabul edemeyiz. Bu tür vakıflar eliyle devleti ticarethaneye dönüştürmek yanlıştır, kamu itibarının zarara uğratılmasıdır, devlet kurumlarının misyonundan sapmasıdır. Bu nedenle, DEVA Partisi olarak bu kanun teklifine "ret" oyu vereceğimizi açıklıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)