GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:88
Tarih:29.05.2024

SALİHA SERA KADIGİL YILMAZ (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Genel Kurulu ve ekranları başında bizi izleyen yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Biz şu an burada bu konuşmaları yaparken İsrail'de dünya tarihinin gördüğü en acımasız, en vahşi savaş suçlarından biri işleniyor. Katil İsrail ve iş birlikçisi ABD kana doymuyor. Siyonist rejimin değirmenine gemi gemi su taşıyanların utancı hâlâ omuzlarımızdayken bir kez daha bu soykırımcılarla tüm ilişkilerin derhâl sonlandırılması çağrımızı Komisyonun huzurunda yineliyoruz. Aklımız, kalbimiz Gazze'de, Refah'ta, mazlum Filistin halkının yanındadır.

Evet, sayın milletvekilleri, Mecliste yine halkın gerçek dertlerini değil, paralel yapılanmalara doyamayan AKP'nin Dışişlerine paralel vakfını görüşüyoruz, o yüzden ben bu yasa teklifinden değil, geçen hafta gündeme bomba gibi attıkları hayvan soykırımı tasarısından bahsetmek üzere söz kullanacağım. Bu sözü kullanmamda dayanışma gösteren Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna da öncelikle teşekkür etmek istiyorum.

Şimdi, ülkenin hiçbir gerçek derdine çözüm üretmeyen saray rejimi yapamadıklarının üstünü milyonlarca köpeğin cansız bedeniyle örtme gayretine düşmüş durumda. Sahipsiz hayvan popülasyonuna buldukları dahiyane çözüm, tüm sokak köpeklerini öldürmek. Daha doğrusu şöyle bir şey peşindeler: "Öldürürüz ha!" tehdidiyle bu hayvanların ölüm kampı hâlindeki barınaklara tıkılmasını ve yavaş yavaş açlıktan birbirini yiyerek ölmesini bekleme derdindeler, buradan bir rant devşirme derdindeler, kısırlaştırma merkezleri yerine yeni beton tarlaları açmak derdindeler yani ölümü gösterip bizleri sıtmaya razı etme derdindeler.

Bakın, dört sene önce ben yine bu kürsüdeymişim. Nasıl başlamışım sözlerime biliyor musunuz? Sözlerime AKP ve MHP Grubuna teşekkür ederek başlamışım çünkü biz geçen dönem şu elimde gördüğünüz raporu çıkardık; farklı partilerden 11 milletvekili oy birliğiyle sevgili arkadaşlar. 27'nci Dönemde belki oy birliğiyle yaptığımız tek şey buydu. Hayvanların haklarıyla ilgili bir çalışma yürüttük biz burada ve dedik ki: Kontrolsüz hayvan popülasyonu bir sorundur. Yani herkes şunu kafasına çok iyi soksun: Bu ülkede, bu Mecliste hiç kimse "Hayvanlar kontrolsüzce çoğalsın." falan demiyor. Biz oturduk, milletvekilleriyle bunu çalıştık; tek tek çözüm önerilerini. Oy birliği diyorum size. Ne dedik biliyor musunuz? Hayvanlar bu toprakların, kültürümüzün bir parçasıdır, yerleri barınaklar, o ölüm kampları değil, bizim yanımızdır dedik. Kontrolsüz çoğalmasınlar, kimseciklere bir zararları dokunmasın diye derhâl kısırlaştırma seferberliği başlatalım dedik. Hayvan kaçakçılığı, hayvan üretimi durdurulsun dedik. Bu işler için bütçe ayrılsın dedik ya. Ben demedim ha bunları sadece, ben demedim, AKP'li milletvekilleri dedi, MHP'li milletvekilleri dedi; oy birliğiyle geçti, oy birliğiyle. Sonuç: Hiçbir şey yapmadınız. Bir arpa boyu yol ilerlemedik, bu konuda hiçbir şey yapılmadı ve şimdi çıktınız, diyorsunuz ki: "Şöyle oluyor, böyle oluyor." Tarım Bakanı çıkmış, hiç utanmıyor ya arkadaşlar; asli sorumlusu bu işin. Hiç utanmadan çıkmış ne diyor biliyor musunuz? Yok efendim, trafik kazaları oluyormuş. Yok efendim, işte kuduz artıyormuş. Yok efendim, işte ne oluyormuş, çocuklarımız başıboş köpekler yüzünden sıkıntı çekiyormuş. Herkesin şunu çok iyi kafasına sokması lazım: Bu sıkıntılar çıkıyorsa o masum, o ağızsız, dilsiz canlar yüzünden çıkmıyor; görevini yapmayan, kanunları uygulamayan bu siyasetçiler yüzünden çıkıyor, bunlar yüzünden çıkıyor. Hayvan popülasyonunu kontrol altına mı almak istiyorsunuz? Hadi bize de itibarınız yok, kendi vekillerinize itibarınız yok, bu Meclise itibarınız yok; kanun var, kanun. 2004 senesinde çıkardınız, siz çıkardınız arkadaşlar, AKP çıkardı bu kanunu. O kanunun bir 6'ncı maddesi var. Ne diyor? "Sahipsiz hayvanı alacaksın barınağa, aşılatacaksın, kısırlaştıracaksın, götürüp yerine bırakacaksın." diyor. Yirmi sene geçti, niye uygulamıyorsunuz? Neden uygulamıyorsunuz bunu? Yirmi üç yıldır bu ülkeyi tek başına yöneten bir adam var, bugün çıkmış ne diyor? "Ya, tamam tamam, durun, barınaklara bir alalım, sahiplendirirsek inşallah öldürmeye gerek kalmaz." Suç işliyor, suç. TCK 217'yi biliyor musunuz? Kanunlara uymamaya teşvik suçu işliyor, bu ülkenin Cumhurbaşkanı yapıyor bunu. Soruyorum buradan hepinize ya: Hiç bir barınağa gittiniz mi, hiç bir barınak ziyareti yaptınız mı? Yani şey mi sanıyorsunuz; o barınaklarda o köpeklerin açlıktan birbirini parçaladığını biz bilmiyor muyuz sanıyorsunuz? Orada böyle huzur ve refah içinde Şirinler köyü gibi yaşayacaklar ve biz de buna inanacağız mı sanıyorsunuz? Böyle bir şey yok sevgili arkadaşlar, böyle bir şey yok. Utanmadan bir katliama yol açamazsınız bu ülkede. Bakın, bunu her konuştuğumuzda, her ortamda ne diyorlar bize biliyor musunuz? "Kaynak yok." diyorlar. Her şeye kaynak var, bu ülkenin kanunlarını uygulamaya, Meclisin iradesini uygulamaya kaynağımız yok. Bunu söyleyen o Tarım Bakanının sadece İstanbul İl Müdürlüğü sadece bu sene 61 milyon TL'ye ne yapmış? Araç kiralamış. Bu, 80 bin köpeğin kısırlaştırılması demek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kadıgil, lütfen tamamlayın.

SALİHA SERA KADIGİL YILMAZ (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Az önce söylediğim açıklamaları yapan Cumhurbaşkanının yazlık sarayına kaç para ödedik vergilerimizden, biliyor musunuz? 685 milyon TL. 1 milyon köpeğin kısırlaştırma parası bu. Var yani bu ülkede kaynak var ama kanunları uygulamak için o kaynak kullanılmıyor. Bizim bu alanda Batı'dan alacağımız bir şey yok. Derhâl hayvan fonu oluşturmalıyız. Önümüzdeki dört yılda kısırlaştırma seferberliği yapmalıyız. "Batı dünyasının yaptığı öldürme bizim kültürümüze uygun değil. Biz vicdanlı bir milletiz." diyor. Ben demiyorum, bakın, Mustafa Yel diyor, sizin Komisyon Başkanınız diyor. Dört senedir hiçbir adım atmıyorsunuz, hiç kılınızı kıpırdatmıyorsunuz, şimdi de gelmiş, işinizi yapmadığınız için suçu masum köpeklerde arıyorsunuz ve biz de diyoruz ki: Yemiyoruz, yemiyoruz, yemeyeceğiz!

Bu zulme karşı ses çıkarmak isteyen herkesi 2 Haziran Cumartesi günü Yenikapı'ya davet ediyoruz.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. (CHP, DEM PARTİ ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)