GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:88
Tarih:29.05.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA BİROL AYDIN (İstanbul) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün AK PARTİ Grubu vardı, Sayın Cumhurbaşkanını milletimiz dinledi. Ayrıca, bugün Meclis açılışında Sayın Akbaşoğlu da Filistin'de, Gazze'de, Refah'ta olup bitenlere ilişkin duygularını, düşüncelerini, yaklaşımlarını, hicranlarını dile getirdiler. Sayın Cumhurbaşkanı "Ey Birleşmiş Milletler, ey Amerikan devleti, ey Avrupa Birliği ülkelerinin yöneticileri!" dedi. Yine, her zaman olduğu gibi, haklı olarak "Dünya 5'ten büyüktür." dedi ve döndü, yine İslam dünyasına seslendi; "Daha ne olacak ki harekete geçeceksiniz?" dedi, "İsrail'in daha ne yapması lazım ki karar alacaksınız?" dedi. Öznesi olmayan, muhatabı olmayan bir sesleniş.

Değerli arkadaşlar, artık söz bitmiştir ama bu söz bugün bitmemiştir, zaten bitmişti; bundan böyle sözün hiçbir karşılığı yoktur. Çok net konuşacağım: Bir insanın insanlığı Filistin'e bakışından belli olur, bir iktidarın adamlığı ve omurgası da Filistin için yaptığından belli olur. Bütün dünyada polis baskılarına rağmen pankart asan, açan, yürüyüş yapan, evine İsrail ürünlerini sokmamaya özen gösteren vatandaşlardan, bildirge hazırlayan ve sunan sivil toplum kuruluşlarından farklı olarak bizim yirmi iki yıllık iktidarımız Allah aşkına sekiz aydır ne yaptı? Yaklaşık sekiz ay oldu, tek bir gece İsrail yöneticilerini uykusuz bırakacak adım atmadınız. Sekiz ay oldu, rahat nefes alacak Filistinli için tek bir adım atmadınız. İsrail hastane bombaladı, sadece kınadınız. İsrail ambulans bombaladı, sadece kınadınız. İsrail camileri bombaladı, sadece kınadınız. İsrail bebekleri katletti, sadece kınadınız. İsrail çadırları bombaladı, insanları yakarak katletti; şimdi yine sadece kınıyorsunuz. Sizin kınamaktan öte bir adım atmanız için İsrail daha ne yapmalı arkadaşlar? İsrail'in dünya kamuoyunda meşruiyetini bu derece yitirdiği bir dönemde, Türkiye Parlamentosu ise yetmiş beş yıldır hiç olmadığı kadar pasif bir dönemini yaşıyor. Biz, bu kürsülerden "Ticareti durdurun; yapmayın, etmeyin." diye haykırdık. Sizin önemli bir kısmınız hop oturdu hop kalktı, hakikatler karşısında giden gelen gemileri -rahmetli Erbakan Hocamızın ifadesiyle- âdeta macunladınız, görmezden geldiniz. Yedi ay sonra hakikat kendi içinizden güneş gibi, ay gibi yüzünüze çarpıldı, utanmadınız. Şimdi bile, ticaretin kesildiği 7'nci aydan sonra bile, çeşitli vesilelerle ticaretin devam ettiğine dair iddialar var, ne acıdır ki "Yok artık, bu kadar da olmuyordur." diyemiyoruz. Dünya 5'ten büyüktür, elhak doğru ama bunu söylemek yetmez, icraata dökmek lazım. Ancak dünyanın 5'ten daha büyük olduğunun ispatı açısından Türkiye'nin İsrail'den büyük olduğunu ispat etmek sizin boynunuzun borcudur, bunu gösterin.

Bakınız, buradan çağrıda bulunuyorum: Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan tüm muhalefet partilerinin liderlerini bir araya getirsin. Gazze'ye veya sınır kapısına gideceğini kararlılıkla beyan etsin. Bunu hissettirsin, İsrail feleğini şaşırır, bundan emin olunuz. Silahlı Kuvvetlerimizin koruması ve gözetiminde tüm siyasi partilerimizden temsilcilerin, milletvekillerinin de içinde yer alacağı bir heyetle bir yardım konvoyunu harekete geçireceğimizi söyleyelim, hissettirelim; emin olunuz, Gazze'de insanlar nefes alırlar, rahatlarlar.

Çatısı altında bulunduğumuz bu Meclis, emperyalizme karşı çatışmayı göze almış bir Meclistir. Bu Meclis, Kıbrıs'a donanmalar gönderen bir Meclistir. Bu Meclis, Irak tezkeresini reddeden bir Meclistir. Bu Meclis, Gazi Meclistir. Bu Meclis, zalime haddini bildiren Meclistir. Mazluma kol kanat germiş bir Meclistir. Bu Meclis, bugün de tarihî sorumluluklarını yerine getirmek zorundadır ve bu sorumlulukları kuşanmak zorundadır. Türkiye Büyük Millet Meclisine, zulmü kınamak değil, zalimin zulmünü durdurmak yaraşır. Bugün de olup bitenleri, Filistin'in yanında olduğumuzu beyan eden ortak bir bildiriye hep beraber bütün partiler olarak imza attık ama İsrail, zulmüne, soykırımına, mezalimine devam ediyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bizim zulmü durduracak bir sorumlulukla adım atmamız gerekiyor. Türkiye'ye, mazlumlar için sadece gözyaşı dökmek değil, mazlumun gözyaşını dindirmek yaraşır. İktidara düşen bildiri yayınlamak değildir; zalime haddini bildirmektir. Makamlarımız, sorumluluklarımız, milletvekilliklerimiz ve cumhurbaşkanlıklarımız, gücümüz ve kudretimiz gidecek ve bitecek. Onun için, anın gereği olarak sorumluluklarımızı Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak yerine getirmemiz gerekiyor. Haydi, hep beraber biz bir adım atalım.

Bakınız, bütün mazlum coğrafyalar, bütün İslam dünyası gözünü ve kulağını Türkiye'ye dikmiştir. Daha yirmi gün önce, İslam dünyasının en büyük nüfusuna sahip olan Endonezya'dan yaklaşık 40 milletvekilini İçişleri Komisyonu olarak ağırladık. Orada milletvekilleri, Türkiye'ye kırgınlıklarını ve üzüntülerini ifade ettiler. "Biz, Türkiye'nin bu kadar edilgen, bu kadar sessiz kalmasını Endonezya yöneticileri olarak, halkı olarak anlamıyoruz, anlamlandıramıyoruz." dediler. Emin olunuz Gazze'nin sokaklarında, Mısır'da, Kahire'de, Suud'da, Tunus'ta, Cezayir'de bütün halklar gözlerini ve kulaklarını Türkiye'ye çevirdi. Biz "Haydi, lütfen somut adım atalım." dediğimizde, AK PARTİ'li bir kısım yöneticiler televizyon ekranlarında sözcüleriyle şunu dediler: "Hani uçağa bineriz ya, önce kendimizi selamete alırız, oksijen maskesini takarız, sonra çocuğumuzu." "Haydi, biz hep beraber somut adım atalım, şu İsrail yöneticilerini korkutalım, geri durduralım bu mezalimden." dediğimizde, ekonomik dengelerden dem vurdular. Yere batsın sizin ekonominiz, yere batsın sizin milletvekilliğiniz, yere batsın bizim adam gibi görünmeyiş hâlimiz, topyekûn olarak söylüyorum. Gerçekten bir şey yapılacaksa Türkiye olarak biz yapabiliriz. Sizin AK PARTİ Grubu olarak yüreğinizin bizim gibi yandığını bilerek söylüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aydın, lütfen tamamlayın.

BİROL AYDIN (Devamla) - Geliniz, hep beraber adım atalım, somut adım atalım. Sayın Cumhurbaşkanı milletvekilleriyle -biraz önce ifade ettim- muhalefet liderleriyle bir araya gelsin "Gazze'ye, sınıra gideceğiz." desin. Silahlı Kuvvetlerimizin gözetiminde, kontrolünde bir yardım konvoyunu Gazze'ye doğru sürmek, göndermek için bütün muhalefet olarak, milletvekilleri ve siyasi parti temsilcileri olarak karar alalım; göreceğiz, İsrail, zulmünü durduracaktır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)